MHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Açıklaması

MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, sözde Kürdistan üzerinden Akdeniz'e uzatılacak enerji koridorunun kapısının Kıbrıs olduğunu belirterek, "Tıpkı terörle müzakereden mücadeleye dönülmesi gibi, Irak ve Suriye'den üzerimize salınan teröristlerle tek tek uğraşmak yerine Fırat Kalkanı Harekatı'yla bataklığı kurutmaya yönelmemiz gibi Kıbrıs'ta da yeniden milli politikaları uygulamanın zamanı gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin Kıbrıs politikasını değiştirmesini hayati bir zorunluluk olarak değerlendirerek, Rumlar'ın AB üyeliğine göz yumulmasının ve bütün adanın sahibi imiş gibi şımartılmalarının, Kıbrıs'ta Türk milletinin elini zayıflattığını ileri sürdü.

Kıbrıs'taki sözde soruna çözüm arayışlarının, Kıbrıs Türklüğünün topraklarından ve egemenliklerinden vazgeçme talepleriyle eş anlamlı hale geldiğini belirten Çetin, Kıbrıs'ta bugüne kadar yapılan çözüm görüşmelerinden Türk milletinin lehine bir sonuç çıkmadığını, bu nedenle görüşmelere artık son verilmesi gerektiğini kaydetti.

"Müzakereler, Kıbrıs'ı Türkiye'den koparmayı amaçlıyor"

Çetin, müzakereleri "Kıbrıs'ı Türkiye'den koparmayı amaçlayan ve Türkiye'yi kuşatmaya ve Türk milletini Anadolu'ya hapsetmeye dönük bir projenin parçası" olarak nitelendirdi.

Türkiye'nin savunma hattının Irak ve Suriye'nin içlerinden başlatılmasıyla son derece hayati gelişmelerin önünün alındığına dikkati çeken Çetin, "Irak ve Suriye'de aleyhine siyasi sınırlar çizilmesine ve Akdeniz'e açılacak enerji koridoruna karşı tedbirler geliştiren Türkiye'nin, Kıbrıs'taki 'ver kurtulcu' tavrını daha fazla sürdürmesi mümkün değildir." değerlendirmesini yaptı.

Irak ve Suriye'deki savaşın asıl nedeni olan enerji meselesinin tam ortasında Kıbrıs'ın durduğunu iddia eden Çetin, şunları kaydetti:

"Irak ve Suriye'den koparılacak sözde Kürdistan üzerinden Akdeniz'e uzatılacak enerji koridorunun kapısı Kıbrıs'tır. Türkiye'nin bugün her türlü savaşı göze alarak Suriye'ye girmesi ve Kürdistan'ı engellemeye çalışmasıyla Kıbrıs'ta yaşanan gelişmeler arasında çok yakın ilişki vardır. Dört parçalı Kürdistan ve onun arkasındaki asıl proje olan Büyük İsrail'in yolu Kıbrıs'a sahip olmaktan geçmektedir. Kıbrıs Türkler'in elinden alınmadıkça Kürdistan ve Büyük İsrail projelerini hayata geçiremeyeceklerini gayet iyi bilmektedirler.

Doğu Akdeniz'deki çok zengin doğalgaz ve petrol kaynaklarını paylaşmak için bölgeye üşüşen güçlere Kıbrıs'ın altın tepsi içinde ikram edilmesine Türk milleti asla müsaade etmeyecektir. Tıpkı terörle müzakereden mücadeleye dönülmesi gibi, Irak ve Suriye'den üzerimize salınan teröristlerle tek tek uğraşmak yerine Fırat Kalkanı Harekatı'yla bataklığı kurutmaya yönelmemiz gibi, Kıbrıs'ta da yeniden milli politikaları uygulamanın zamanı gelmiştir."

Çetin, Türkiye'nin güvenliğinin Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'deki stratejik konumuna doğrudan bağlı olduğunu vurgulayarak, bölgenin enerji ve su kaynaklarının Türk milleti tarafından kontrol edilebilmesinin yolunun Kıbrıs'taki haklara sahip çıkmaktan geçtiğini bildirdi.