İstanbul'da, PKK terör örgütünün şehir yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma sonucu 147'si tutuklu 193 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın terör örgütünün ideolojisini siyaset akademilerinde benimseterek militan yetiştirmekle kalmayıp, devlet kurumlarına terör örgütünün elemanlarını yerleştirmeye çalıştığı" öne sürüldü.
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen tarafından hazırlanan ve İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 2 bin 400 sayfalık iddianamede, şüphelilerin terör örgütü içerisindeki konumları ve faaliyetlerine de yer verildi.
PKK/KCK terör örgütünün dağ kamplarındaki silahlı militanlarına verilen örgütsel eğitimin benzerinin şehir merkezlerinde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından açılan Siyaset Akademileri'nde verildiği savunulan iddianamede,
"şüphelilerden Prof. Dr. Emine Büşra Ersanlı'nın da PKK/KCK terör örgütünün içerisinde faaliyet yürüttüğü, Türkiye'deki bütün siyaset akademilerinin kuruluş ve işleyişinde görev alarak söz konusu akademilerin organizasyonunu sağladığı ve ders verecek öğretim görevlileri temin ettiği gibi okutulacak kitaplara ilişkin olarak da yoğun gayret içerisinde olduğunun tespit edildiği" belirtildi.
-Siyaset akademisine doküman temini-
Ersanlı'nın telefonla konuştuğu kişilerle ilgili kayıtlara da yer verilen iddianamede, Ersanlı'nın konuştuğu ve kimliği alınamayan şahıstan bir adres vermesini talep ettiği, söz konusu şahsın siyaset akademisine doküman gönderdiği ve bu nedenle Ersanlı'nın sadece derslere girmekle yetinmeyip, akademiye doküman temin ettiğinin anlaşıldığı öne sürüldü.
İddianamede, yine bazı kişilerce yaptığı telefon konuşmalarından Ersanlı'nın akademi yönetimiyle yakın diyalog içerisinde olduğu ve akademi yönetimince düzenlenen programlara iştirak ettiği belirtilerek, terör örgütü PKK/KCK'nın dağ kadrosundaki militanlarına verilen eğitime paralel eğitim veren siyaset akademisinde ders verdiğini ifade eden Ersanlı'nın, görüşme içeriklerinden siyaset akademisindeki rolünün sadece ders vermekten ibaret olmadığının anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, Ersanlı'nın, Kadıköy Meydanı'nda düzenlenen "1 Eylül Dünya Barış Günü" mitingiyle ilgili çoğunluğu BDP'lilerden oluşan yaklaşık 4 bin kişilik grubun yasadışı sloganlar atarak yürüdüğü ve arama noktasına ses bombası atılmasıyla meydana gelen patlama sonucu bazı polis memurlarıyla vatandaşların yaralandığı eyleme katılan bir kişiyle eylemden hemen sonra telefon görüşmesi yaptığı, yasadışı eyleme ilişkin bu kişiye sorular sorarak eylemin mahiyetini öğrenmeye çalıştığı da dile getirildi.
Ersanlı'nın, konuştuğu kişinin mitingdeki olayları anlatması üzerine "Allah kahretsin ya" diyerek tepkisini ortaya koyduğu belirtilen iddianamede, konuştuğu kişinin Ersanlı'ya "Sen gelmemiştin değil mi-" diye sorduğu belirtilerek, Ersanlı'nın verdiği "Yok yok ben gelmedim. Ben evdeyim. Daha bir uzun çıkacağım için hazırlanıyorum" cevabıyla bu tür yasadışı eylemlere iştirak ettiğinin anlaşıldığı da anlatıldı.
Ersanlı'nın, bir eylemciyle yaptığı telefon görüşmesine göre örgütün amaçları doğrultusunda hareket ederek örgütsel eylemlere katkı sağladığı ve örgüt elemanlarıyla eylemsel bir bütünlük içerisinde olduğunun anlaşıldığı vurgulanan iddianamede, Ersanlı'nın ayrıca terör örgütünün güdümünde yayın yapan Roj Tv'de de röportaj yapmak üzere teklif aldığı, orada çalışan bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesine göre terör örgütünün şehir merkezindeki militanları ve basın yayın organındaki elemanlarıyla yoğun bir diyalog halinde olduğunun tespit edildiği de öne sürüldü.
-"Yüksek lisans için terör örgütü üyelerini referans aldı"-
Şüpheli Büşra Ersanlı'nın, Marmara Üniversitesi'ndeki bir yüksek lisans sınavında, sınavı kazanmaları amacıyla bir kısım öğrenciler lehine etik olmayan şekilde girişimlerde bulunduğu ve PKK/KCK terör örgütünün yayın organı olduğu kamuoyunca açıkça bilinen Dicle Haber Ajansı'nı referans aldığı da belirtilen iddianamede, Ersanlı'nın yüksek lisans sınavına girecek öğrencileri seçerken terör örgütü üyelerinin referansını ve girecek şahısların Erzincanlı ya da Tuncelili olmasını esas alarak, etnik ayrım yaptığı ve bu şekilde örgütün paralelinde hareket ettiği belirtildi.
İddianamede, Ersanlı'nın bu faaliyetinin çok açık şekilde terör örgütünün devlet kurumlarına adam yerleştirme ve örgüt kadrolarına eleman yetiştirme faaliyeti olduğu belirtilerek, "Ersanlı'nın terör örgütünün ideolojisini siyaset akademilerinde benimseterek militan yetiştirmekle kalmayıp, devlet kurumlarına terör örgütünün elemanlarını yerleştirmeye çalıştığı" da iddia edildi.
-Ersanlı'nın gazeteci N.M. ile görüşmesi-
Ersanlı'nın gazeteci N.M. ile 15 Temmuz 2011 tarihinde yaptığı bir telefon görüşmesinde, N.M'in güvenlik güçlerinin terör örgütüne yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar nedeniyle "canının çok sıkıldığını ve çok sinirli olduğunu" beyan etmesi üzerine, bu görüşe katılarak "Evet yani. Yani şimdi bombalandı diyorlar" dediği aktarılan iddianamede, görüşme içeriğinden güvenlik güçlerinin, ülkenin bölünmez bütünlüğü, vatandaşlarının huzur ve emniyeti için yaptığı yasal savunma mücadelesinin savaş gibi takdim edildiği, PKK/KCK terör örgütü militanlarının yasadışı mücadelelerinin meşruymuş gibi sunulduğu ve devletin bu alandaki faaliyetlerinin toplumu savaşa hazırlama gibi mütalaa edildiği savunuldu.
Şüpheli Ersanlı'nın evinde yapılan aramada, kimi notların bulunduğu ve bu notların içeriğinden şüphelinin terör örgütünün güdümünde yayın yapan Fırat Haber Ajansı ile irtibat halinde olduğu ve örgütle ilgili oluşacak yanlış imajların giderilmesi için gerekli atılımların yapılması hususunda yoğun gayret içerisinde bulunduğunun tespit edildiği belirtilen iddianamede, dokümanların arasında bulunan "Kadının Toplumsal Sözleşmesi Taslağı" başlığı altında PKK/KCK terör örgütünün kadın yapılanması olan KJB tarafından kabul edilen Kadının Toplumsal Sözleşmesi'nin bir taslak hali olduğu ve doküman içerisindeki metnin bir örgütsel kongrede sunulmak üzere hazırlandığı da kaydedildi.
İddianamede, ele geçirilen dokümanlar içinde "Demokratik Özerklik Tutum Metni" de bulunduğu aktarılarak, bu metinde "Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesinin sonucu olarak açığa çıkardığı demokratik özerkliğin Kürt sorununun çözüme kavuşturulması için gerekliliği ve demokratik konfederal örgütlenmelerin arttıkça demokratik özerkliğinde kurumlaşacağı" ifadelerinin yer aldığı anlatıldı.
-Ragıp Zarakolu'nun hukuki durumu-
Şüphelilerden Ragıp Zarakolu'nun da PKK/KCK terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği, bu kapsamda terör örgütünün şehir merkezlerinde eğitim kampı olarak kullandığı siyaset akademisinde ders verdiği belirtilen iddianamede, Zarakolu'nun
"İstanbul Siyaset Akademisi"nin açılışına iştirak ettiğinin PKK/KCK terör örgütünün güdümünde yayın yapan Dicle Haber Ajansı tarafından yayımlanan haber ve fotoğraflardan anlaşıldığı aktarıldı.
Zarakolu'nun evinde yapılan aramalarda ele geçirilen belgeler ile ajandalarda yazılan notlara yer verilen iddianamede, şu ifadeler kullandı:
"Şüpheli Zarakolu'nun PKK/KCK terör örgütünün şehir merkezindeki yapılanmalarına ve dağ kadrosuna eleman yetiştirme merkezi gibi işlev gören siyaset akademisinde ders verdiği, bu faaliyetin yalnızca bir eğitim faaliyeti olarak görülemeyeceği, sınıflarında ve koridorlarında PKK/KCK terör örgütünün ölen ve halen yaşayan militanlarına ilişkin fotoğraflar ve örgüt elebaşı Öcalan'ın ile sözde birleşik bağımsız Kürdistan'a ilişkin bayrak asılı bulunan bir mekanın normal bir eğitim yuvası gibi kabul edilemeyeceği, Türkiye ve dünyadaki gelişmelerden konumu gereği haberdar olan ve aynı zamanda araştırmacı-yazar olan şüphelinin gerek verilen dersler ve gerekse yukarıda izah ettiğimiz unsurlardan, söz konusu yerin PKK/KCK terör örgütü eğitim yuvası olduğunu algılamamasının akıl ve mantık kurallarıyla çeliştiği anlaşılmıştır."
-Zarakolu'nun dağ kadrosuna katkısı-
İddianamede, Ragıp Zarakolu gibi araştırmacı bir şahsın yapılan yasadışı faaliyetlerden haberdar olmadığının düşünülemeyeceği ve yapılan faaliyet her ne kadar ders vermek gibi insani ve masum bir faaliyet olarak gözükse de bu eylemin terör örgütünün eleman ve lojistik ihtiyacını karşıladığı belirtilerek, Zarakolu'nun terör örgütünün dağ kadrosuna silahlı militan ve şehir merkezlerindeki hücrelerine eleman yetiştirilmesine katkıda bulunduğu ifade edildi.
İddianamede, şöyle denildi:
"Ragıp Zarakolu'nun bu kurumlarda eğitim faaliyetine iştirak etmesinin PKK/KCK terör örgütü ve onun uzantıları tarafından lehte propaganda amacıyla kullanıldığı, şüphelinin dünya kamuoyundaki imajı nedeniyle iştirak ettiği bir faaliyetin terörle ilgisinin olamayacağı tezinin ileri sürüldüğü, oysa bu akademilerin terör örgütünün, örneğin Kuzey Irak'taki Metina Kampı'ndan mekan farklılığı dışında bir farklılığının bulunmadığının dosya kapsamında tarafımızdan somut delillerle ispatlandığı, terör örgütüne eleman yetiştiren bu kurumlarda ders veren şüphelinin, her ne kadar hiyerarşik bir bağla örgüte bağlı olduğu delillendirilememiş ise de terör örgütüne eğitim faaliyetleri yoluyla açıkça destek verdiği, örgüte eleman kazandırdığı, bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği anlaşılmıştır."
İddianamede, diğer şüphelilere yönelik de telefon görüşme kayıtları, doküman ve notlara da yer verildi.
- İSTANBUL
Son Dakika › Politika › Mahkemece Kabul Edilen Kck İddianamesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?