GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
CHP TBMM Grup Toplantısı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması CHP TBMM Grup Toplantısı
-Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1)
- "Türkiye Cumhuriyeti fiilen yönetilmiyor, savruluyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Birisi kalkıyor diyor ki 'Yeniden çözüm süreci için masaya oturacağız', öbürü kalkıp diyor ki 'Asla oturmayacağız'. Sonra çark ediyor, 'Evet oturmayacağız' diyor. Tam müsamere başbakanı"
-"Şimdi ben Sayın Davutoğlu'na söylüyorum; her şeye cevap veriyorsun, Allah aşkına bir de adam gibi çık, benim sorduğum sorulara cevap ver. Neden korkuyorsun? Çünkü bu soruların cevabını veremezsin. Vermen için gerçek anlamda başbakan olman lazım, tiyatro başbakanı değil"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin fiilen yönetilemediğini öne sürerek, "Kimin ne yaptığı belli değil. Birisi kalkıyor diyor ki 'Yeniden çözüm süreci için masaya oturacağız', öbürü kalkıp diyor ki 'Asla oturmayacağız'. Sonra çark ediyor, 'Evet oturmayacağız' diyor. Tam müsamere başbakanı. Kardeşim siz ne diyorsunuz? Milletin kafası karıştı. Ne yapıyorsunuz siz?" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konuları değerlendirdi.
Türkiye'nin zor günlerden geçtiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Çıkışımız var. Nedir çıkışımız? Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ayarlarına dönerek, bu karanlığı aşacağız." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Avukatlar Gününü de kutlayarak, savunma hakkının önemine işaret etti. "CHP iktidarında göreceksiniz, avukatla savcı aynı düzeyde duracaklar. Adaleti sağlayacağız." diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye Barolar Birliğinin adli yıl açılış töreninde konuşma yapmasını engelleyen düzenleme gerçekleştirildiğini kaydetti. Bu düzenlemenin hukuka karşı darbe niteliğinde olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, avukatların, savunma hakkının temsilcileri olmanın yanı sıra aydın birer insan olarak çevrelerini ve dünyayı sorgulama sorumluluğunu taşıdıklarının altını çizdi.
Bu sorumluluğu taşıyanlardan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, silah ve çatışma istemediklerini anlattığı basın açıklamasının ardından katledildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, faillerin en kısa zamanda bulunmasını diledi.
Polis Haftasını da kutlayan Kılıçdaroğlu, bu meslek grubunun içinde bulunduğu sıkıntıları çok iyi bildiklerini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, polislerin 24 saat can güvenliği tehdidi altında özveriyle çalıştığını, ücret ve özlük hakları açısından hakettiklerini alamadıklarını savundu. Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında polisin 3600 ek gösterge sorununu çözeceklerini söyledi.
Polislerin en büyük derdinin siyasetin kendisine müdahale etmesi olduğunu, tayin ve terfinin objektif kurallar dışında gerçekleştirildiğini, liyakatin dikkate alınmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Polislere her zaman güvendik ve güveneceğiz. Polislerden sadece ve sadece bir şey istiyorum; siyasi iktidarın polisi değil, halkın polisi olun, sizi baş tacı yapacağım." diye konuştu.
Değişik zamanlarda polise geniş yetki veren yasal düzenlemeler yapıldığını, bu yetkilerin denetiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Ankara Garı'nda meydana gelen terör saldırısına değindi.
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İki canlı bomba patladı, 103 çocuğumuz hayatını kaybetti. Birinci soru; ön dinleme yapılıyor. Ön dinlemede bulunamadı, bombalar patladı ve akla 'istihbarat zafiyeti mi var?' sorusu geldi. Evet bir istihbarat zafiyeti var. Herkesin emniyette bildiği, gördüğü ve yayınladığı isimler oraya kadar gelmişler. Parlamentonun çıkardığı yasaya göre Bakanlığın teftiş elemanları her yıl en az bir sefer bu istihbarat ile ilgili ön dinlemeyi denetlemek zorundalar. ve bu raporlar da Meclis'e gelecek. Gerçek; 2015 ve 2016 yıllarında bir sefer bile denetlenmediler. Bu ne anlama geliyor? Yürütme organı yani Bakanlar Kurulu, bakanlar, başbakan şunu söylüyor; 'Bu Meclis istediği kanunu çıkarsın, hepsi hikaye. Kanun benim. Çünkü bu yasama organında benim çoğunluğum var. Ne istersem yaparım. Kanuna ister uyarım, ister uymam' diyor."
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na "Senin de düşüncen bu mu?" diye soran, eğer bu düşüncede değilse konuyu soruşturmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "2015 ve 2016 yılında neden bu konu teftiş kurulu tarafından denetlenmedi? ve neden bunun raporları TBMM'ye gelmedi?" sorularını yöneltti.
Kılıçdaroğlu, "İkinci sorum Sayın Meclis Başkanı'na; siz Meclis Başkanısınız. Meclis'in itibarını korumak zorundasınız. Çıkan bir yasanın gereği yapılmıyor, raporlar TBMM'ye gelmiyorsa siz bunu sormak zorundasınız. İlla ben mi hatırlatacağım size? Ben mi söyleyeceğim size? Siz o koltukta hangi gerekçe ile oturuyorsunuz? Parlamentonun itibarını korumak için. O zaman söylüyorum; 2015, 2016 raporlarını TBMM'ye derhal isteyin." dedi.
-"103 kişinin günahı kimin boynundadır?"
Ankara Garı'ndaki terör saldırısının ardından açılan ön soruşturmaya ilişkin de konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ön soruşturma sonunda müfettişler, 'Bu konunun soruşturulması ve gerçek faillerin yakalanması lazım' dediler. Soruşturmaya izin verip vermeme yetkisi Ankara Valisi'nde. Ankara Valisi soruşturmaya izin vermedi. Şimdi ben Sayın Davutoğlu'na söylüyorum; o 103 kişinin günahı kimin boynundadır? Siz nasıl bu soruşturmaya izin vermeyenleri o koltuklarda tutuyorsunuz? Her şeye cevap veriyorsun, Allah aşkına bir de adam gibi çık, benim sorduğum sorulara cevap ver. Neden korkuyorsun? Çünkü bu soruların cevabını veremezsin. Vermen için gerçek anlamda başbakan olman lazım, tiyatro başbakanı değil."
Emniyet ve jandarmanın ilgili birimlerinin, 2015 yılının Aralık ayında Nusaybin'de terör örgütünde bazı hareketlenmeleri fark ederek buna yönelik önlem almak için izin istediklerini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Mardin Valisi, 'İzin vermiyorum' diyor. Vali kime güvenmiştir, bu talimatı kimden almıştır? Sayın Davutoğlu'ndan almıştır. Şimdi Sayın Davutoğlu'na söylüyorum; Nusaybin'den gelen her şehidin sorumlusu sensin. Sen neden 2015'in Aralık ayında bu yetkiyi vermedin? 'Gidecektik ama yeterli güvenlik elemanı yoktu' gerekçesine sığınıyorlar. Bunu isteyen sen değilsin, güvenlik elemanları istiyor." diye konuştu.
"CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandıranlar alçaklardır ve şerefsizlerdir"
Vatandaşlardan terör olaylarında gelinen noktanın sorumlusunun kim olduğunu sorgulamasını isteyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"CHP'yi suçluyorlar. Elinizi vicdanınıza koyun. İktidarda CHP mi var, AKP mi var? Bu işin sorumlusu, valiye o talimatı veren Ankara'daki beyler. Son günlerde bir şey daha oluyor. CHP'ye yönelik saldırılar var. İl başkanlarımız, milletvekillerimiz saldırıya uğruyor. Bunu kabul edemeyiz. Bekledim geçen hafta, acaba Sayın Başbakan çıkıp bir açıklama yapacak mı? Çıkıp, 'Olur mu böyle şey? Bir siyasi partinin il başkanına, milletvekiline saldırıyı kabul etmiyoruz, faillerini bulacağız, yargıya teslim edeceğiz, üzerine de gideceğiz' desin. Madem ki Anayasa'ya göre siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır, siz doğrudan demokrasiye saldırıyorsunuz demektir. Sesini çıkarmıyor.
Bu saldırıyı yapanlar sözde CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandırarak yapıyorlar, kendilerine gerekçe yaratıyorlar. Buradan söylüyorum; CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandıranlar alçaklardır ve şerefsizlerdir. Bu ülkenin bağımsızlığı, geleceği için, üniter yapımızı korumak için hiçbir kimliği, hiçbir inancı ayrım yapmaksızın kucaklayan bir partiye nasıl böyle bir iftira atabilir siniz? Ama ben bunun arkasındaki oyunları da gayet iyi biliyorum. Saray destekli bazı çevrelerin, hangi oyunların içinde olduğunu da çok iyi biliyorum."
-"Türkiye üçüncü sınıf adamlarla yönetilemez"
Partisine yönelik saldırıları gerçekleştirenlere "Terör örgütüyle masaya oturan kim? Valilere talimat verip 'Sakın bunlara dokunmayın diyen kim? Şehirler silah deposuna döndürülürken 'Sakın bir şey olmasın, dokunmayın diyen kim?" sorularını yönelten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Böyle bir haksızlık, böyle bir vicdansızlık, böyle bir ahlaksızlık olabilir mi? Şimdi diyorlar ki, 'Biz bunları söyledik ama çözüm süreci bozulmasın diye söyledik'. Çözüm süreci bozulmasın diye devlet yasa dışı bir yapıya dönüştürülebilir mi? Türkiye Cumhuriyeti fiilen yönetilmiyor, savruluyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Birisi kalkıyor diyor ki 'Yeniden çözüm süreci için masaya oturacağız', öbürü kalkıp diyor ki 'Asla oturmayacağız'. Sonra çark ediyor, 'Evet oturmayacağız' diyor. Tam müsamere başbakanı. Kardeşim siz ne diyorsunuz? Milletin kafası karıştı. Ne yapıyorsunuz siz? Bir ülke böyle yönetilmez, yönetilemez. Üçüncü sınıf adamlarla 21. yüzyılın Türkiye'sinde Türkiye Cumhuriyeti yönetilemez."
(Sürecek)
CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (2)
"Türkiye'yi artık devletler uygar dünyanın parçası olarak görmüyor. Çatışan, kavga eden, Ortadoğu'nun bir parçası olarak görüyorlar. Türkiye'nin imajı çok büyük yaralar almıştır. Bu imajı düzeltecek tek parti CHP'dir"
"Ben şunu anladım: Sayın Davutoğlu'nun hodri meydanı, samimi bir hodri meydan değil. Tiyatro başbakanın hodri meydanı, işin gerçeği bu"
"Kayıp kaçak bedeli diye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından alınan paranın miktarı 33 milyar lira. Allah aşkına bunlarda vicdan, ahlak, din, iman var mı? 33 milyar lirayı sen elektriği kullanan masum insandan alıyorsun, insaf denen bir şey var"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi artık devletler uygar dünyanın parçası olarak görmüyor. Çatışan, kavga eden, Ortadoğu'nun bir parçası olarak görüyorlar. Türkiye'nin imajı çok büyük yaralar almıştır. Bu imajı düzeltecek tek parti CHP'dir." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör konusunda hükümete eleştiriler yöneltti.
"Düşünün tonlarca patlayıcı yerleştireceksiniz, kimsenin haberi olmayacak. Aslında hepsinin haberi var, niye önlem almıyorsun kardeşim?" diyen Kılıçdaroğlu, "Suçlanacaksa kim suçlanacak; CHP mi suçlanacak? Böyle bir ahlaksızlık, vicdansızlık, alçaklık olabilir mi? Şehirleri, dolduracaksın, depolayacaksın, sonra döneceksin CHP'yi suçlayacaksın. Emin olun bunlarda din, iman, vicdan, ahlak, kırıntısı bile yok." ifadesini kullandı.
Hükümetin dış politikasının da tamamen iflas ettiğini savunan Kılıçdaroğlu, iktidarın dış politikada yenildiğini, darbe üstüne darbe aldığını öne sürdü.
AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde Suriyelilerin geri geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Nereye kamp kuracaklar? Kimse istemiyor." dedi.
Gelen Suriyeliler için Devlet Üretme Çiftliklerini öneren Kılıçdaroğlu, "Oralara yerleştirin, tarımda çalışsınlar. Bu işin sonu mülteci yerleştirmekle çözülmez. Suriye'de iç savaşın bitmesi lazım ve Suriyeli kardeşlerimizin huzur içinde kendi ülkelerine dönmesi lazım." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi vatandaşlarıma soruyorum: Türkiye Cumhuriyeti'nin Rusya ile Suriye ile Irak'la, İran'la, Mısırla, Libya, İsrail'le ilişkilerini kim düzeltir? Bunu bir tek parti çözer o partinin de adı CHP'dir. Öyle bir yoz kültürün içine sokuldu ki Türkiye. Bakın, Karaman'daki olaydan sonra, çocuk istismarından sonra, Türkiye'nin her tarafından olaylar neredeyse patladı. Peki bunlar sabah akşam Müslümanlıktan bahsediyorlar, dinden, imandan bahsediyorlar. 14 yıldır Türkiye'yi yönetiyorsunuz, bu çocukları bu yoz kültüre siz hangi gerekçeyle teslim ettiniz?
Kalkmışlar, vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın kardeşim, derneklere, vakıflara değil. Bir kişi de çıkıp 'bu çocuklar yasa dışı burada nasıl kaldı?' demiyor. Valisi konuşmuyor, emniyet müdürü, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor, aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor? 'Biz izin vermedik' diyorlar, koro halinde. İzin vermedinizse bunlar nasıl açıldı? Bu çocuklara bakan öğretmenleri siz nasıl seçtiniz? Kimse konuşmuyor. Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Niye konuşmuyorsun, baş sorumlu sen değil misin? Neden bu çocukları sapıklara teslim ediyorsunuz?"
İtibar sahibi olmanın, yüksek ahlakla başlayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, parayla, pulla itibar sahibi olunamayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Hele hele 'ben büyük saraylarda oturuyorum, benim itibarım çok büyüktür' diyen adamın itibarı hiç olmaz. Çünkü itibar parayla, pulla satın alınan bir şey değildir." ifadesini kullandı.
Gandi ve Mandela örneğini veren Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Gandi'nin itibarı mı vardı? Elbette vardı. Gandi'nin sarayları mı vardı? Hiçbir şeyi yoktu. Ama bugün dünyanın bütün ülkelerinde Gandi'nin heykelleri satılır. İtibar budur. Mandela, saraylarda mı oturuyordu? Ömrünü hapisanelerde geçirdi. Ama dünyanın en itibarlı kişilerinden biri.
Mustafa Kemal Atatürk, savaş meydanlarındaydı, yoksulluğun ne olduğunu en iyi o bilirdi. Saraylarda mı oturdu? Hayır. Bütün dünyada itibarı vardı. Bütün mazlum milletlere örnek olmuştur Mustafa Kemal. İtibarı vardı. Saraya oturmakla insan itibar sahibi olmaz. Ahlaklı olmakla ancak itibar sahibi olur. Belki etrafınızda dalkavuklar olabilir, sizi övebilirler. Dalkavuk sayısının fazlalığı size itibar kazandırmaz, bunu herkesin bilmesini isterim. Daha ABD'ye gitmeden orada bildiri yayınladılar, 'sizi istemiyoruz.' Sizi istenmeyen adam ilan ettiler. 'Hayır ben gideceğim.' Git bakalım. Kim karşıladı? Türkiye'den giden bizim Dışişleri Bakanı, Amerika'da kendisini karşıladı. Türkiye için bir ayıptır bu, ayıp. AKP'ye oy veren saygıdeğer yurttaşlarıma sesleniyorum; bu ayıbın altına imza atan kişiler Türkiye'yi böyle itibarsızlaştırırlar. Benim ülkemi sen nasıl bu hale getirirsin. Sen orada Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyorsun. Oranın Devlet Başkanı Obama'yla görüşmek için elli takla atıyorsun. Niye atıyorsun kardeşim, görüşmüyorsa 'ben de görüşmüyorum' diyeceksin. Bu ülkenin çıkarlarını asla savunamaz ve koruyamaz. En büyük tehlike, bu kişinin bu ülkede cumhurbaşkanı olmasıdır. Türkiye'nin geleceği açısından. Bir enstitüde konuşması için araya iş adamları giriyor. Bir ülkenin cumhurbaşkanı bu duruma düşebilir mi?"
Asıl sorunun Türkiye'nin bozulan imajında olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi artık devletler uygar dünyanın parçası olarak görmüyor. Çatışan, kavga eden, Ortadoğu'nun bir parçası olarak görüyorlar. Türkiye'nin imajı çok büyük yaralar almıştır. Bu imajı düzeltecek tek parti CHP'dir." dedi.
"Faturayı millet ödüyor"
Bütün hataların faturasını milletin ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, bütün dünyada petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesine rağmen Türkiye'de bunun vatandaşa yansıtılmadığını vurguladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'nın düşen doğalgaz fiyatlarını yansıtacaklarını 27 Ocak 2016'da açıkladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sen zammı iki saat içinde yapıyorsun. Neredeyse nisan bitecek beyefendilerin çalışması devam ediyor. Yine yüksek fiyattan doğalgazı vatandaşa satmaya devam ediyorlar." şeklinde konuştu.
Elektrikteki kayıp ve kaçak bedellerine atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, bu bedelin elektrik hırsızlığı yapandan değil, parasını düzgün ödeyen namuslu insanlardan alındığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Bunu faturalarda da açık açık yazdılar. Hırsız hırsızı savunur tabii başka kimi savunacak? Kayıp kaçak bedeli diye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından alınan paranın miktarı 33 milyar lira. Allah aşkına bunlarda vicdan, ahlak, din, iman var mı? 33 milyar lirayı sen elektriği kullanan masum insandan alıyorsun, insaf denen bir şey var." değerlendirmesini yaptı.
Taşeron düzenlemesi
Yakında taşeron işçilikle ilgili düzenlemenin TBMM'ye geleceğini aktaran Kılıçdaroğlu, bu işçilerin hakkını savunmaya devam edeceklerini dile getirdi.
CHP iktidarında asgari ücretin bin 500 lira olacağını, emeklilere yılda iki maaş ikramiye gibi vaatlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "CHP iktidarında taşeron işçiye kadroyu kesinlikle vereceğiz, çünkü biz rahmetli Ecevit'in geleneğinden geliyoruz. Ne diyordu; Ne ezen, ne ezilen, insanca hakça bir düzen" dedi.
Dokunulmazlıklar konusu
Milletvekili dokunulmazlığı konusunda öteden beri söylediklerinin aynı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığı hariç, milletvekili dokunulmazlığının olmaması gerektiğini belirtti.
Seçilip gelen kişinin milletin cebini değil de kendi cebini düşünüyorsa onun bu Meclis'te işi olmayacağını vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kul hakkı yiyenin, hırsızlık yapanın, yolsuzluk yapanın bu Meclis'te ne işi var? Kaldıralım dokunulmazlığı dedik ve örneğimizi de gönderdik. 'Bakın bu dokunulmazlığı getirin, geçici falan değil, kim yapıyorsa gitsin hesabını versin.' Hemen dediler, 'hayır olmaz bizde bir sürü adam var, ne yapacağız biz bunları.' Geçici yapalım diyorlar bunu. Nasıl yapacağız? 'Şu anda var olan dosyaların tamamını hakime gönderelim. Bir sefere mahsus.' Peki, dedik geçici olsun. Onun için de bir öneri getirdik; 'kanunun çıktığı tarihe kadar ne kadar usulsüzlük varsa, kapsama girsin. Yolsuzluk varsa yeni çıkmış, onu da kapsama alalım. Yolsuzluğu kim yapıyor? Asıl yapan bakan, bütçeyi kullanan bakan. Birilerinin önüne yatan bakan; o bakanın hesap vermesi lazım. Yani Anayasa'nın 100. Maddesini de değiştirelim. Bakanların ne ayrıcağılı var.' Bunu verdik. Hodri meydansa, hodri meydan. Hemen bize bir cevap 'Bu da olmaz.' Niye olmaz? 'Bizim böyle adamlarımız var, bunları nasıl yargıya teslim edeceğiz?' Biz kendimize güveniyoruz, neyse getir diyoruz. Adam gibi getireceksin, birilerinden intikam almak için değil."
Terörle bağlantılı milletvekilerinin dokunulmazlıklarının zaten olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Anayasa gayet açık, net. 14'ncü maddesi, terörle bağlantısı varsa bir milletvekilinin onun dokunulmazlığı zaten yok. Bizim milletvekillerimiz Ergenekon'da hapiste değil miydi? Ne yüzden? Terör dolayısıyla. Demek ki bunlar iki yüzlü bir politika izliyor. Ben şunu anladım, Sayın Davutoğlu'nun hodri meydanı, samimi bir hodri meydan değil. Tiyatro başbakanın hodri meydanı, işin gerçeği bu." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısından ayrılışında bir gazetecinin, "Erdoğan Obama görüşmesinde Suriye pazarlığı yapıldığı söyleniyor, ne diyeceksiniz?" sorusuna da "Önce Erdoğan'ın açıklama yapmasını bekleyeceğiz" yanıtını verdi.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Kılıçdaroğlu: 'Suriyeli Kardeşlerimizin Huzur İçinde Ülkelerine Dönmesi Lazım' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?