Son yıllarda Türkiye'nin en önemli meselelerinden biri haline gelen beyin göçüyle ilgili İYİ Partili Ömer Kurt'tan çarpıcı bir değerlendirme geldi. Bu sorunun mutlaka önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Kurt, "Türkiye'nin çok genç bir nüfusu var. Bu nüfus şu an için bir avantajmış gibi gözükse de iyi değerlendirilemediği takdirde büyük bir handikap olarak karşımıza çıkacakmış gibi duruyor. Günümüzde 18-30 yaş arasındaki Türk gençliğinin başka ülkelere ve özellikle Avrupa başta olmak üzere ABD, Kanada, Avustralya gibi ülkelere göç ederek yerleşmek istediği konuşuluyor. Bu Türk Milletinin ve Türkiye'nin geleceği açısından büyük bir tehlikedir ve böyle bir algının yaratılmış olması da tesadüf değildir. Her yıl Türkiye'den yaklaşık 100 bin öğrenci eğitim için yurt dışına gidiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı yüzde 27,4 ile rekor seviyeye ulaştığını belirten Kurt, "Üniversite mezunlarında işsizlik oranı ise son bir yılda yüzde 14'ten yüzde 15,2'ye yükseldi. Rekor seviyede olan işsizlik ve eğitim sistemine olan güvensizlik, gençleri ve ailelerini yurt dışını seçmeye itiyor. IEFT Yurtdışı Eğitim Fuarı'nın anketleri esas alan verilerine göre, yurt dışına çıkan öğrencilerin yüzde 72'si Türkiye'ye dönmek istemiyor. Türkiye'den yurt dışına açıkça büyüyen bir beyin göçü yaşanıyor. Böylece nitelikli nüfusu azalacak olan Türkiye'ye kolayca el koymak, sevk ve idare etmek daha mümkün hale gelir diye düşünüyor olmalılar. Bu nedenle, ne yapıp edip mutlaka gençlerimize rahat, mutlu, huzurlu ve güvenli bir ülke yaratarak onları Türkiye'de yaşamaya ikna etmeliyiz" şeklinde konuştu.
Açıklamasının devamında gençlerin bu bilince varmalarını ve çağımızın bir handikabı olan bireysellikten sıyrılarak toplumcu bir anlayışla Türkiye'ye sahip çıkmalarının sağlanması gerektiğini ifade eden Kurt, şöyle devam etti: "Ancak bunları başarabilmek için öncelikle onları anlamaya çalışmalı, bunun için de, onlarla iletişime geçmeliyiz. Bu da yetmez; gençlerin bilgi ve enerjilerinden faydalanıp, liyakat-ehliyet-kabiliyet üçlemesine dayanarak onlara görev ve sorumluluklar vermeli ve de bir şekilde önlerindeki tüm engelleri süpürerek her şeyi hem kendileri için hem de memleket için zevkle yapmalarını sağlamalıyız.
Türk gençlerinin hangi nedenle olursa olsun terk ederek gittiği bir ülke artık Türk Milletinin Türkiye'si olamaz. Onun için onları burada tutmak ve yaşatmak bizim en büyük görevimizdir. Sosyolojik literatür, 1980 yılı öncesinde doğanları 'X' kuşağı, 1981 ila 2000 yılları arasında dünyaya gelenleri 'Y' kuşağı, 2000 yılından sonra doğanları da 'Z' kuşağı olarak adlandırıyor. Bu kuşaklar birbirinden farklı olsa da birbirini tamamlayan benzer özellikler gösteriyor. Biz bu konuya yerel ölçekli yani Türkiye açısından bakıyoruz. Bizim gençlerimize bakış açımız, onlara öncelik veren yerli ve milli bir bakış açısıdır. Bu gençlik sosyal sorumluluk taşıyan, özgüveni yüksek, farklılıkların bilincinde, teknolojiyi kullanan, değişime ve yeniliklere açık, adaletsizliğe şiddetle karşı, özel yaşama bağlı, planlamacı ve hedef odaklı bir gençliktir. Yine bu gençlik kolay eleştiriden haz etmediği gibi, kendini her şeyi yapabilecek vasıfta gören bir gençliktir.
Zihinsel açıdan önceki nesillere göre daha hızlı bir gelişim göstermekte ve bağımsız karakterinin çıkışını da özgür davranışları, hoş görüşü ve bilgisi ile dışa vurmaktadır. Bunlar ülke ve millet yararına değerlendirilmesi gereken olumlu özelliklerdir. Türk gençliği son elli yılda gelir dağılımı adaletsizliğinden, iç ve dış göçlerden, varoş yapılanmalarından, alt kimlik mücadelelerinden, sınav travmalarından, işsizlik kaygılarından, devletin ve iktidarların yanlış uygulamalarından çok etkilendi... İş öyle bir noktaya geldi ki; her 100 gencimizden yalnızca 30'u gelecek beş yılda kendi hayatının, 25'i de ülke hayatının daha iyi olacağına dair umut taşıyor. Bu, hep birlikte tersyüz etmemiz gereken vahim bir tablodur. Ayrıca siyasal iktidarların gençlerin alın teriyle başarılı olma hayallerini yıktıklarını gözlemliyoruz ve günümüzde benzer olaylara da şahit oluyoruz. Aslında bu tür politikalar sadece gençlerin değil ülkenin geleceğini de gölgelemesi bakımından oldukça düşündürücüdür. Gençlerin ülkeyi terk etmek ve uzak diyarlara göç etmek istemelerinin altında, özellikle 18-30 yaşları arasında yaşadıkları koşullar nedeniyle yaşam heyecanlarının törpülenmesi ile mücadele azimlerini kaybetmeleri yatıyor. Başka ülkelerde garantili, güvenli ve huzurlu bir yaşam bulacaklarını düşünüyorlar.
Gençlerin psikolojilerini yaşamlarının başında sakatlayacak her türlü koşulun bu ülkede mevcut olduğunu peşinen kabul ile gençlere bunları birlikte değiştirmek için beraber çalışmak istediğimizi açıkça beyan ediyorum. Çünkü her ne kadar gençliğimizin özgürlük ve eşitlik talepleri, çevre duyarlılıkları, sivillik ve eylem arzuları yüksek olsa da, bizim kuşakların örgütlenme ve adanmaya dayalı siyaset anlayışından çok uzaklar ve hatta böyle bir siyaseti haklı nedenlerle red ediyorlar. Böyle düşünen ve davranan bir gençlikle orta yolu bulmak, birlikte çalışmak ve yapmak ve de bu sayede onları Türkiye'nin geleceğinin sahibi olarak etkin ve yetkin bir hale getirmek zorundayız. Bizler bu gençliğin önünü açmakla mükellefiz. Atatürk nasıl bu ülkeyi biz Türk gençlerine emanet etti ise bizler de Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni nesil Türk gençliğine aynı güven duygusu ile emanet etmeyi başaracağız. Türkiye'yi bırakıp hiçbir yere gitmek yok! Gelin sessiz kalmayın! Size uzatılan bu eli karşılıksız bırakmayın."
Son Dakika › Politika › İYİ Partili Ömer Kurt gençlere seslendi: Türkiye'yi bırakıp hiçbir yere gitmek yok - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?