Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taha Akyol'un sunduğu Eğrisi Doğrusu Özel programına konuk oldu.
Cumhurbaşkanı Gül, Akyol'un Kuzey İrlanda'da silah bırakma faslına yönelik eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in anılarını dikkatlice okuduğunu ve o dönemde muhalefet lideri John Major ile bu işi başarabilmek için 'al ver' yaptıklarını belirterek, "Bu siyasi olgunluk karşısında ben gıpta mı ettim kıskandım mı ne diyeceğimi bilemedim. O siyasi olgunluk bizde maalesef" demesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül, "Doğru. Ümit ederim bizde de belli noktalara geldikten sonra bu süreçle ilgili iktidar ve muhalefet arasında bazı bilgilendirmeler, görüşmeler olacağını tahmin ediyorum. Bu nasıl olur, ne olur bu ayrı bir konu. Açık olur, kapalı olur bunlar ama ne kadar çok herkes bu işin içine girer ve ne olduğunu bilirse o kadar çok tabii ki yapıcı davranır" dedi.
"İYİ ŞEYLERİN OLMASINI ARZU EDERİZ"
Akyol'un terör sorunun çözümü konusunda "İyi şeyler olacak mı?" sorusunu ise Gül, "İyi şeylerin olmasını çok arzu ederiz ve bir irade de var görüyorsunuz, iyi şeylerin olmasıyla ilgili. Ama 'Ne pahasına olursa olsun' derseniz, o zaman ortaya çıkan iyi mi olur kötü mü olur bilemezsiniz" diye konuştu.
"Bu sefer daha mı iyimsersiniz yoksa geçen sefer ne kadar iyimserseniz o kadar mı?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, "Bu sefer bunun büyük bir ortamı var gördüğüm kadarıyla çevrede. Çevre hem aleyhte hem lehte açıkçası. Çevre ülkeler, bölge olarak konuşuyorum. Çünkü bölgedeki gelişmeler fırsat gibi de görülebilir, teröristler tarafından fırsat gibi de görülebilir. O, çok tarihi bir yanılgı olabilir onlara. Ama diğer yandan da bölgedeki diğer ülkelerdeki Kürt liderler, onlar da silahlı mücadelenin ne kadar yanlış olduğuyla ilgili açık çağrılarını hep yapıyorlar. O bakımdan ümit ederim ki iyi şeyleri hep beraber yaşarız. Nihayetinde herkes bu toprağın çocukları" şeklinde cevapladı.
"ÖNEMLİ OLAN HANGİ SİSTEM OLURSA OLSUN O SİSTEMİN NE KADAR DEMOKRATİK OLDUĞU"
Başkanlık sistemi tartışmalarının sorulması üzerine ise Gül, "Önemli olan hangi sistem olursa olsun o sistemin ne kadar demokratik olduğu" dedi. Gelişmiş modern demokrasiler ve kalkınmış ülkeler arasında başkanlık sistemiyle de parlamenter sistemle de yönetilenlerin olduğunu kaydeden Gül, şunları söyledi.
"Burada önemli olan şey, her iki sistemin de demokratik yapan temel prensiplerinin ve dengelerinin muhafaza edilip edilmemesidir. 'Check and balance' dediğimiz denge, kontrol sistemleri, bu başkanlık sisteminde farklı bir şekilde, parlamenter sistemde yine farklı bir şekilde. Ama bu temel prensiplerin olması önemli. Bunlar biraz daha açtığımızda 'kuvvetler ayrılığı' dediğimiz, yasamanın, yürütmenin ve yargının bütün bunların bir taraftan birbirlerinin işine karışmaması ama bir taraftan da ahenk içinde çalışabilmeleri. Buna bakmanız gerekir. Bu olduktan sonra öbürü siyasi bir tercih olur. Önce bu çok önemli."
"SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ YAPILDIĞINDA BU KONJONKTÜREL OMASI GEREKİR"
Akyol'un "Sizin terchiniz hangisi" sorusu üzerine ise Gül, "Ülkeler hangi sistemi seçtilerse, idare ediliyorsa bunlar nihayetinde toplumların yapıları, kültürleri bütün bunlarla bir şekilde bütünleşerek gelişmiş oluyor. Hepsi bir birinin noksanlıklarını törpüleyerek nihayette olgunlaşmış oluyor. Bütün bunlara rağmen her iki sistemin de noksanlıkları var, avantajları var. Sadece bir tarafına bakarak almamak gerekir. Siyasi tercihi yaparken de şuna doğrusu dikkat edilmesini isterim, bir sistem değişikliği yapıldığında bu konjonktürel olmaması gerekir. Bugüne göre değil" diye konuştu.
"İYİ TAHLİL EDİLMESİ GEREKİYOR"
"Bir anayasa değişikliği yaptığımızda, yeni bir anayasa değişikliği ne kadar zorlanılıyor ki bu bir değişiklik yeni bir anayasa değil" diyen Gül konuşmasına şöyle devam etti:
"Hele bir sistem değişikliği olduğunda, sistem değişikliği dediğiniz köklü bir şey. Sistem değişikliği olduğunda, ondan bir şekilde bir vazgeçmek söz konusu olursa o çok ayrı bir şey olur. O bakımdan iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Bu yapıldığında bugün biz, yarın başkası, öbür gün başkası neyse o sistemin içinde bir yol açıldı, o yolda bugün ben, yarın öbürü, öbür gün başkası tabii ki geçecek, Bütün bunları hep düşünerek doğrusu neticede o tercih artık ona göre tabii ki yapılır. Bu noktaya gelirken esas bir anayasa yapmakla ilgili yola çıkıldı biliyorsunuz. Anayasa yapılırken bir Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Uzlaşma Komisyonu çalışırken tabii ki herkes tekliflerini verdi. Uzlaşma Komisyonu'nda eğer bir uzlaşma olamazsa iktidar partisi alternatif teklif olarak başkanlık sistemini önerdi. İşin doğrusu bakmak gerekir, eğer Uzlaşma Komisyonu bir uzlaşmaya varacak olursa iktidar partisinin birinci tercihi gördüğümüz kadarıyla o. Ama olmazsa o zaman diğer sistemi öneriyor. Ama nihayette ben doğrusu ne olursa olsun bu sistemlerin içine bakmamız gerekir. İçinde de ne kadar demokratik, ne kadar temel ilkeleri muhafaza ediyor."
"SEÇİLMİŞ HÜKÜMETLERİN YANINDA ADETA GÖLGE HÜKÜMETLER ORTAYA ÇIKIYORDU"
Akyol'un Gül'e açıklamalarının ardından sizin tercihiz hangisi diye sorması üzerine, "Onu birazcık tartışmaya bırakayım. Şu anda benim doğrusu esas üstünde duracağım nokta hangisi olursa olsun bu temel prensiplerdir. Biz şimdiye kadar parlamenter sistemden şikayet ederken parlamenter sistemin demokrasi noksanlığından dolayı şikayet ettik değil mi. Hep onu tamamlamak için, çünkü anayasalarımızda vesayet sistemi dediğimiz çeşitli şeyler vardı. Seçilmiş hükümetlerin yanında adeta gölge hükümetler ortaya çıkıyordu. Bunu gelişmiş demokrasilerin gerisinde görüyorduk. Şimdi hangi bir başkanlık sistemi düşünülürse onda da buna benzer bir noksanlıklar olmaması lazım. Benim birinci derecede doğrusu söyleyeceğim şey bu. O zaman başka bir şekilde yine eksik demokrasiyle karşılaşmış oluruz. O açıdan bu tartışmaları, tartışma safhasında tabii bütün bunlar, eminim dikkatli analizler, tahminler yapılacaktır" diye konuştu.
"DAHA ÖNCE BİZİM TÜRK USULÜ DEMOKRASİMİZ VARDI AMA NOKSANDI"
"Türk usulü başkanlık" kavramına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine ise Gül, "Biraz önce söylediklerim belki bunu kapsar diye düşünüyorum. Daha önce bizim Türk usulü demokrasimiz vardı ama noksandı, değil mi parlamenter sistemimiz. O bakımdan buradan kriterler çok önemli. Hangi standartta, kriterde demokrasiyi tercih ediyorsun. Bu çok önemli. Yüksek seviyede, standartlarda demokrasiyi tercih etmemiz gerekir. Türkiye'yi de güçlü yapan bu. Müslüman bir ülke olarak, nüfus olarak Türkiye'nin daha yüksek standartlarda bir demokrasiyle yönetiliyor olması Türkiye'yi çok güçlü yapmaktadır. Türkiye'yi, İslam dünyası içerisinde de Türk dünyası içerisinde de çok büyük bir ilgi ve çok büyük bir cazibe merkezi haline getirmektedir. Bu açıdan benim üstünde durmak istediğim şey bu kriterler. İşte 'kuvvetler ayrılığı' dediğimiz temel mesele, eşitlik, kadın erkek eşitliği meseleleri, açıklık, şeffaflık, hukukun üstünlüğü meseleleri, hesap verebilirlik, bütün bunlar aslında bizim hep kendi değerlerimizdir ama farklı terminolojilerle biz farklı ifade ediyoruz. 'Hak, hukuk, adalet' diyoruz, batı terminolojisi içinde farklı şekilde ifade ediyoruz. Bütün bunları ne kadar gerçekleştirirsek o kadar güçlü oluruz doğrusu, o kadar büyürüz" şeklinde cevapladı.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİN DAHA VAKTİ VAR, DAHA SONRA KARAR VERİRİM"
"Bugünü kadar siz ve Başbakan bu konuda bir beyanda bulunmadınız. Ama Başbakan çevresinden bir takım açıklamalar oldu, sizin çevrenizden bir takım açıklamalar oldu. Sayın Abdullah Gül önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde aday olur mu? Niye olmasın elbette olabilir diye açıklamalar oldu. Aslında bir takım tartışmalar oldu. Ben soruyorum size ne yapacaksınız" sorusu üzerine ise Gül, şunları kaydetti:
"Kardeş siz bu soruyu sormasaydınız bu program bittiğinde herkes derdi niye sormadınız diye. Böyle bir soru sorulmaz mı? Tam yerinde sordunuz bu soruyu. Benim yerimde siz oturuyor olsaydınız şimdi benim vereceğim cevap gibi cevap verecektiniz. Ondan da emin olun. Bunun daha vakti var. Vakti geldiğinde muhakkak ki ben ve arkadaşlarım konuşacağız kendi aramızda tartışacağız ve ondan sonra ne yapacağıma karar veririm."
"Bu konuda sayın Ahmet Sever'in (Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı) açıklamasından sonra bir takım tartışmalar oldu. Siz bu meseleyi sayın Başbakan ile konuştunuz mu?" sorusuna ise Gül, "O zaman dikkat edersiniz iki sene gibi bir vakit vardı. Bunların tartışılması açık bir sonuç değildir tabi ki. Biz bu konuyu kendi aramızda konuştuk" dedi.
"DEVLETİN VE MİLLETİN HİZMETİNDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİM"
Cumhurbaşkanı Gül kendisine Cumhurbaşkanlığı görevinin ardından aktif siyasete devam edecek misiniz? sorusuna şu cevabı verdi:
"Bütün bunlar için daha vakit var. Ben 'vatan millet' meseleleriyle çocukluğumda kendimi o işlerin içinde buldum. Neredeyse bütün lise hayatım, üniversite hayatım, özel hayatımız ve zevkimiz olmayacak şekilde bu hareketlerin içerisinde geçti. Sadece yurt dışında çalıştığım süre içerisinde Türkiye'den uzak kaldım. Ondan sonrada hep işte devlet hizmetinde ve milletin hizmetinde oldum. Tabiki hep milletin hizmetinde olmaya devam edeceğim. Nasıl olur ne olur Allah sağlık versin, ömür versin bunlar hep bakalım gelecekle ilgili somut söyleyeceğimiz şey yok."
Son Dakika › Politika › Gül'den Önemli Açıklamalar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?