Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Havaların ısınmasıyla birlikte Avrupa'ya yönelen düzensiz göçmen akını Yunanistan'la sınırlı kalmayacak, Akdeniz'in tamamına yayılarak artacaktır." dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan, Yunanistan güvenlik güçlerinin sığınmacılara yönelik tavrını eleştirdi.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun Yunanistan sınırına giderek durumu tespit ettiğini ve rapora bağladığını anlatan Erdoğan, Yunanistan sınırında yaşanan görüntüleri, Avrupa'nın gerçek yüzünün en açık yansıması olarak nitelendirdi. Sığınmacılara karşı bu tavrın yeni olmadığına işaret eden Erdoğan, Suriye krizinin tırmanmasının ardından AB ile 18 Mart 2016'da yapılan antlaşmayı anımsattı.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Buna göre biz ülkemiz üzerinden Avrupa'ya yönelen düzensiz göçmenleri geri kabul edecektik. Buna karşılık Avrupa Birliği de her iade edilen göçmene karşılık bir kişinin üye ülkelerde iskanını sağlayacaktı. Ayrıca ülkemizdeki sığınmacılarının ihtiyaçlarının karşılanması için Türkiye'ye mali yardım yapılacaktı. Avrupa Birliği'ne tam üyeliğimiz kapsamında serbest dolaşımından fasılların açılmasına kadar daha pek çok husus da bu anlaşmada yer alıyordu. Biz üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık.
Bugüne kadar sayıları milyonlara varan düzensiz göçmenin Avrupa'ya geçişini engelledik. Ege'den geçişler günlük 7 binlerden 70'lere kadar düştü. Avrupa'ya geçişler ise yüzde 92 azaldı. Suriye dışındaki yerlerden gelen yüz binlerce düzensiz göçmeni ülkelerine geri gönderdik. Buna karşılık Avrupa Birliği, üye ülkelerin iç çekişmelerini bahane ederek yükümlülüklerini yerine getirmedi. Ülkemize söz verilen mali yardım da ya hiç yapılmadı ya da çok dolaylı yollar kullanılarak önemli bir kısmının hebasıyla ancak gelebildi. Ayrıca ne serbest dolaşımla ne de fasılların açılmasıyla ne de diğer hususlarla ilgili kayda değer hiç bir adım atılmadı."
"Avrupa'dan doğru dürüst bir destek görmedik"
" İdlib'deki gelişmeler üzerine ülkemizin aldığı sınırlarından düzensiz göçmen akışına engel olmama kararıyla birlikte Avrupa yeniden alarma geçti." diyen Erdoğan, son iki haftadır pek çok Avrupa ülkesinin liderleriyle telefonla, Türkiye'yi ziyarete gelen AB yetkilileriyle de yüz yüze bu meseleleri konuştuklarını söyledi.
Önceki gün de Brüksel'e giderek hem NATO hem de AB yetkilileriyle Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu güvenlik tehditlerini bir kez daha ele aldıklarını belirten Erdoğan, "Lafa gelince ülkemizin haklılığını herkes kabul ediyor. Ancak Avrupa Birliği'nin ve orada asıl söz sahibi ülkelerin, anlık krizlerin önüne geçmek dışında soruna kalıcı çözümler bulma yönünde kararlı bir duruşlarını henüz görmedik. Halbuki Avrupa'nın düzensiz göçmen sorunu yanında enerji koridorlarından terörle mücadeleye kadar geniş bir alanda ülkemize ihtiyacı var. Avrupa Birliğinin önümüzdeki günlerde ortaya koyacağı tavır, bir irade ve liderlik testi olacaktır. Yunanistan'a sadece 100 bin mülteci için 2,3 milyar avroyu şartsız şekilde aktaranlar, Türkiye'ye milyonlarca sığınmacı için çok komik rakamlar taahhüt edip bunu bile göndermemişlerdir. Aynı şekilde 18 Mart mutabakatıyla bize taahhüt edilen 6 milyar avronun bile yarısı fiilen elimize ulaşmamıştır." değerlendirmesini yaptı.
İdlib'de büyük bedeller ödeyerek barışı tesis etmeye ve sığınmacı krizinin önüne geçmeye çalışırken de Avrupa'dan doğru dürüst bir destek görmediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Karşımızdaki bu iki yüzlü tutumu Avrupa'nın kendileriyle kendi değerlerini yıkması ve kendi sonunu hazırlaması anlamına gelmektedir. Buna rağmen oluşturduğumuz heyetler vasıtasıyla 26 Mart'taki AB liderler zirvesine kadar bir çalışma yapıp muhataplarımıza ileteceğiz. Amacımız hem ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşlerine imkan sağlayacak hem de Suriye'deki halkın yerlerinde kalmalarını temin edecek projeleri hayata geçirmektir. Bu adımları AB'den yardım gelse de gelmese de atmakta kararlıyız.
Türkiye'nin serbest dolaşım, fasılların açılması, Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve mali yardım dahil tüm beklentileri somut olarak karşılanana kadar sınırlarımızdaki mevcut uygulamayı sürdüreceğiz. Havaların ısınmasıyla birlikte Avrupa'ya yönelen düzensiz göçmen akını Yunanistan'la sınırlı kalmayacak, Akdeniz'in tamamına yayılarak artacaktır. Biz kimseden ihale istemiyoruz. Kimseye de de el açmıyoruz. Tek talebimiz, ülkemize verilen sözlerin yerine getirilmesi ve anlaşmalara sadık kalınmasıdır. Bu yerine gelene kadar da kendi hareket tarzımıza göre yolumuza devam edeceğiz, varsın gerisini Avrupalılar düşünsün."
Erdoğan, yarın Mehmet Akif Ersoy'un kalemiyle değil kalbiyle yazdığı İstiklal Marşı'nın Meclis tarafından kabulünün 99. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy'u rahmet ve hürmetle andı.
Erdoğan, "İstiklal Marşı'nın her satırı, her kıtası Türk milletinin son iki asırdaki verdiği ve halen devam eden mücadelesini yansıtan bir destanın yansımasıdır. Bayrağa, hilale, istiklale, toprağa, şühedaya, ezan ve millete yapılan her atıfla İstiklal Marşımız yüreklerimizi titretiyor, şevkimizi kamçılıyor." dedi.
"Geçmişim bilmeyen, acısıyla tatlısıyla geçmişine sahip çıkmayanın geleceği de olmaz." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun için her evladımızın İstiklal Marşımızın sadece ilk iki kıtasını değil, 10 kıtasının her kelimesinin, her satırını lafzıyla ve ruhuyla zihnine ve kalbine kazıması lazımdır. Bestesinin karışıklığı sebebiyle İstiklal Marşımızın ilk iki kıtasındaki mesajların dahi çocuklarımıza yeteri kadar anlatamadığımıza inanıyorum. Bu ülkenin okullarının kapısından İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını sözleriyle ve manasıyla öğrenmemiş hiç bir evladımızın dışarı çıkamaması lazımdır. Türkiye'nin de varlığının birliğinin, özgürlüğünün sembolü olan marşımızı ne kadar yüceltirsek geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz, İstiklal Marşı'nda verilen mesajlardan rahatsız olanları da milletimize havale ediyoruz."
İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını da okuyan Erdoğan, "Hakka tapan milletimizin hakkı olan istiklalini korumak için gerekirse kanımızın son damlasına kadar mücadele etmeyi sürdüreceğiz." sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Notlar
Grup toplantısının ardından AK Parti'ye katılım töreni gerçekleşti. Erdoğan, İYİ Parti'den istifa eden Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal'ın AK Parti'ye katıldığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın parti rozetini takmasının ardından kısa bir konuşma yapan Çokal, "Bazı dönemler vardır ki birlik ve beraberlik içinde olmak varlığımız için zorunludur. İşte biz de böyle bir dönemden geçiyoruz. Küresel çetelerin, ülkemizi ve cumhurbaşkanımızı hedefe koyduğu, sınırlarımıza ve varlığımıza göz diktiği bir dönemde ülkemize sınır ötesinden gelecek her türlü saldırıya karşı durmak nasıl bir sorumluluksa, birlik ve beraberlik içinde olmak da bir o kadar zorunludur. Birlik ve beraberlik ruhuna dahil olmak için bugün burada huzurlarınızdayım." dedi.
Bir evlat, bir kardeş, bir eş, bir anne ve cumhuriyetin yetiştirdiği bir Türk kadını olduğunu vurgulayan Çokal, "An itibarıyla da büyük AK Parti ailesinin bir mensubuyum. Bugün buradan ülkem için her zamankinden daha fazla çalışacağıma dair söz veriyorum. Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti." ifadelerini kullandı.
Öte yandan Erdoğan, Ağrı Tutak İlçe Belediye Başkanı Bülent Duru, Bolu Dörtdivan İlçe Belediye Başkanı Hamza Efe, Ağrı'nın Patnos ilçesine bağlı Dedeli Belde Belediye Başkanı Reşit Kıvanç, Muş Karaağaçlı Belde Belediye Başkanı Suphi Özbayam, Muş'un Bulanık ilçesine bağlı Sarıpınar Belde Belediye Başkanı Gıyasettin Kaya da AK Parti'ye katıldıklarını bildirdi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısı çıkışında vatandaşlarla fotoğraf çektirdi. Erdoğan'ın geçtiği yerlerde vatandaşlar, termal kamerayla koronavirüs tehdidine karşı izlendi.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (5) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?