TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Kerbela vakasıyla ilgili, "Türk milleti olarak kendi evlatlarına Ali, Hasan, Hüseyin ve benzeri isimleri vererek bu olayda hangi tarafta olduğunu kendi vicdanında, gönlünde, kalbinde tartarak açıkça ortaya koymuştur" dedi.
Çiçek, Rixos Otel'de Dünya Ehl-i Beyt Vakfınca düzenlenen geleneksel muharrem ayı iftar yemeğindeki konuşmasında, muharrem ayının Aleviler ve Sünniler için ortak bir ay olduğunu ve bu ayda hüznün ve sevincin birlikte yaşandığını söyledi.
Muharrem ayının sadece bir ibadet ayı olmadığının altını çizen Çiçek, bu ayda Hz. Muhammed'in karanlığı terk edip aydınlığa intikal ettiğini vurguladı. Çiçek, muharrem ayının barış ve bereket ayı olduğu halde küslerin barıştığı, kırgınlıkların affedilmesi için bir fırsat olduğunu da ifade etti.
Günümüzdeki İslam dünyasının, muharrem ayının anlamından ve mesajından çok uzak olduğuna işaret eden Çiçek, "Müslümanlar, birbirlerinin mabetlerini bombalamaya devam ediyor. Nerede İslam dünyası varsa orada kan, gözyaşı var, fitne var, fesat var. Bütün Müslümanlar bu olumsuz tablo karşısında töhmet altında bırakılıyor. Farklı hırsına yenilen insanların, neler yapılabileceğini ve örneklerini günümüzde de görmeye devam ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
-"Hz. Ali'nin evlatlarının masumiyeti ortadadır"-
"O gün dökülen kan, bugün de gözümüzden yaş olarak süzülmektedir" diyen Çiçek, şunları söyledi:
"14 yüzyıl önce meydana gelen bu elim olay, İslam dünyasında ayrışmaya neden olmuştur. Bu ayrışma nedeniyle Müslümanlar, bütün enerjilerini özellkle geçmişte ve günümüzde birçok İslam ülkesinde birbirlerine karşı harcamak zorunda bırakılmıştır. Hz. Muhammed'in kardeşlik bağlarıyla birbirlerine bağladığı insanların arasına vefatının arasından yarım asır geçmeden geleneksel alışkanlıklar girmiştir. Bugün bu vahşeti savunacak kimse olduğunu düşünmüyorum. Zira Hz. Ali'nin evlatlarının masumiyeti ortadadır. Türk milleti olarak kendi evlatlarına Ali, Hasan, Hüseyin ve benzeri isimleri vererek bu olayda hangi tarafta olduğunu kendi vicdanında, gönlünde, kalbinde tartarak hangi tarafta olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Bizim insanımız arasında Yezit ismi yoktur ama camilerimizde Hz. Ali de vardır, Hz. Hüseyin de yazılıdır, Hz. Hasan da yazılıdır. Her evde bir Hasan, bir Hüseyin, bir Fatma da vardır. Bu masumiyettir ki, bizlerin ortak noktası da olmuştur."
-"Matem ayı, gönüllerimiz arasında bir köprü"-
Çiçek, mezhep sorununun günümüzde, siyasetin tarihe, miras olarak bıraktığı bir konu olduğunu vurguladı. Bu sorunun toplumsal tarihimizde kırılmaya sebep olduğuna dikkati çeken Çiçek, "Bu gerçekliği yok saymamız mümkün değildir. Bu elim hadiseden günümüzde çıkarılacak çok dersler vardır. Matem ayı, gönüllerimiz arasında bir köprü olarak görülmektedir. Birbirimize duyduğumuz sevginin gelişmesine vesile olmalıdır. Bizlere birlikte bir gelecek hayali kurdurmalıdır. Bunu asla unutmamalıyız. Biz, bir millet olduğumuz zaman büyük devlet olduk ve daha da büyük devlet oluruz. Bugün bizim bir millet olmamamız için oynanan oyunların farkında olmamız gerekir" diye konuştu.
Alevi-Sünni ayrışmasının yeniden ele alınması gerektiğine işaret eden Çiçek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Aramızda kin ve nefret tohumları ekmeye çalışanlara şüpheyle bakmamız gerekiyor. İçeride ve dışarıda birtakım odaklar, bizim farklılıklarımızdan büyük bir haz duyuyor ve duyacaklardır. Milyonlarca Müslümanın yas tutmasına neden olan bu tür olaylardan, şimdi de yakın çevremizde olup bitenlerden kavga vesilesi çıkarmak yerine aramızdaki dayanışmayı güçlendirmek için dersler çıkarmalıyız. 2010 yılında başlayan ve adına 'Arap Baharı' denilen süreç, çoktan kışa dönüştü. Bugün İslam dünyası bir kaosun içerisindedir. Temel insan hak ve hürriyetlerinin genişletilmesi talebiyle başlayan süre, Sünni-Şii eksenli bir çatışma zeminine kaydırılmaya çalışılmıştır. Yıllar önce birtakım görüşülen şüpheli planlarda ve bugün kaosa sürüklenen bazı yakın komşularımızın adının geçmesi son derece manidardır."
-"Millet olarak dikkatli ve uyanık olmak zorundayız"-
Çiçek, haklar ve özgürlükler bağlamında artık Türkiye'nin belli bir olgunluğa eriştiğini belirterek, inanç gruplarının sorunlarının da gecikmeden çözülmesi gerektiği uyarısında bulundu.
"Tarih boyunca bizi içten içe kemiren iki fitne olmuştur. Biri mezhepcililk, diğeri de etnikçilikdir" diyen Çiçek, şunları kaydetti:
"Bir millet olup, iri devlet olmak varken düşman olarak komşu kapısını işaret eden bu iki fitne, günümüzde yine hortlatılmaya çalışılmaktadır. Millet olarak hepimiz son derece çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Başkalarının planlarının bir parçası olmak yerine kendi planlarımızı yapmak zorundayız. Türkiye, bu konuda önemli bir ülkedir. 1920'de açtığımız TBMM, İslam dünyası için iyi bir örnektir. Demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesi toplumsal barış ve dayanışmanın da varisidir. Hiçbir ayrım gözetilmeksizin her görüş ve inançtan insanımızın temsil adresi olan TBMM'yi yaşatmak ve daha da güçlendirmek ortak sorumluğumuzdur."
-"Sayın Arınç'a katılıyorum"-
İftarın ardından çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çiçek, "Başbakan Erdoğan'nın öğrenci evlerine denetim açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine yabancı konuğu olduğu için konuşmaları dinlemediğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'nın ne söylediğini bilmediğini, bu nedenle bilmediği bir konuda da ayaküstü bir şey söylemek istemediğini belirten Çiçek, "Onu, hangi bağlamda söyledi. Tek bir cümle değil de önüne, sonuna bakmak lazım ama bir gün evvel Sayın Arınç'ın yaptığı açıklamayı dinledim. Ona katılıyorum" diye konuştu.
- Ankara
Son Dakika › Politika › Dünya Ehl İ Beyt Vakfı Geleneksel Muharrem İftarı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?