BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Yürürlükte olan infaz sisteminin değişmesi gerekiyor. Adli kontrol şartıyla serbest bırakma uygulamaları, yeni suçların önünü açıyor. Mahkemelerde uygulanan iyi hal indirimleri, adalet sistemimize duyulan güveni yerle bir ediyor. İşlenen çok sayıda suç için yasalarda belirlenen cezalar yeterli değil. İdam cezası, bugünün Türkiye'si için bir mecburiyettir" dedi.
BBP Lideri Destici, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Destici, Malatya merkezli depremden etkilenenlere geçmiş olsun dileklerini ileterek, Van'da kaybolduktan 18 gün sonra dün Van Gölü sahilinde cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş'in ölümüne değindi. Destici, "Bu kaybın 18 gün sonrasında karşılaştığımız hadisede, ülkemizde kimsenin aklına doğal ölümün gelmemesi, başlı başına, içinde bulunduğumuz güvensizlik ortamının bir yansıması. Yıllardır, karşı karşıya kaldığımız tüm korkunç cinayetlerden sonra aynı cümleyi söylüyor, tartışılmasına hala anlam veremediğimiz şu doğrunun kabul edilmesi için mücadele ediyoruz. 'Bir suçu engelleyemiyorsanız, yapmanız gereken ilk iş, o suça dair cezaları gözden geçirmektir.' Bunu ilk dile getiren ben oldum, Büyük Birlik Partisi oldu. Defalarca söyledik, bir şeyler değişene kadar da söylemeye devam edeceğiz. Yürürlükte olan infaz sisteminin değişmesi gerekiyor. Adli kontrol şartıyla serbest bırakma uygulamaları, yeni suçların önünü açıyor. Mahkemelerde uygulanan iyi hal indirimleri, adalet sistemimize duyulan güveni yerle bir ediyor. İşlenen çok sayıda suç için yasalarda belirlenen cezalar yeterli değil. Ağır suçların kısa infaz süreleri ve şartlı tahliyeler, suçun mağdurları başta olmak üzere, milletimizin tümünde adalet duygusunu sarsıyor, yeni suçlara zemin hazırlıyor. Bu gerçekleri yüzlerce kez, binlerce kez ifade ettik. İdam cezası, bugünün Türkiye'si için bir mecburiyettir" ifadelerini kullandı.
'BÜYÜK İSRAİL KURULMAYA ÇALIŞILIYOR'
Ardından İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına değinen Destici, "Bütün siyasi, ideolojik, dini, tarihi tartışmaları bir kenara koyarak; bir insanlık suçu işlendiğini, uluslararası kuruluşların görevlerini yapmadığını, İsrail'i destekleyenlerin ve yaşanan soykırıma sessiz kalanların, İsrail'in suç ortağı olduğunu söyledik. Aynı odaklardan, aynı şiddetle, 'Bize ne Filistin'den' kampanyasının hedefi olduk. Bu kez 'Arap sevici' ve 'Milliyetçi değiller' cümleleriyle suçlanmaya çalışıldık. Söylediğim her kelimenin arkasındayım. Bin kez suçlasanız aynı şeyleri söylemeye devam edeceğim. Bin kez havlasanız, aynı yerde duracağım. Filistin de bizim davamız, Doğu Türkistan da bizim davamız. Filistin'de neler yaşandığı sır filan değil. Gazze'de, Filistin'de, Lübnan'da bir etnik temizlik yapılmaya çalışılıyor. Türkiye'nin bir bölümünü de kapsayan, 'Arz-ı Mevud' adı verilen büyük İsrail kurulmaya çalışılıyor. Irak ve Suriye'nin kuzeyini, İran'ın kuzeybatısını, Türkiye'nin güneydoğusunu içine alan; bölgenin kaynaklarını yağmalamaya, ticaret yollarını kontrol altına almaya devam edecekleri, kurulmaya çalışılan büyük İsrail'in güvenliğini sağlamaya hizmet edecek bir terör devleti kurdurulmaya çalışılıyor. Bunlar bizim kuruntularımız değil. İsrail'in, ABD'nin, bunları destekleyen yardakçılarının çekinmeden, gizlemeye gerek duymadan söylediği sözler. Biz bu gerçekleri dile getirdiğimizde, aynı lobi katilleri görmezden gelip, bize karşı kudurmuş gibi saldırıya geçiyor" dedi.
'BEN BUNU ÜÇ KESİM İÇİN SÖYLEDİM'
Destici, Savunma Sanayi Destekleme Fonu'na aktarılmak üzere 100 bin liranın üzerinde limiti olan kredi kartlarından yıllık 750 lira vergi alınmasıyla ilgili hazırlanan ve daha sonra ertelenen kanun teklife ilişkin de şöyle konuştu:
"Hükümet bunu kabul eder, etmez. Uygular, uygulamaz. Bu kendi bilecekleri iş. Biz konunun önemine binaen savunma sanayimizin desteklenmesi gerektiğini ifade ettik ve aynı yerde duruyoruz. Bunu ifade ederken kimseye hakaret etmedik, kimseyi itham etmedik. Sadece Türkiye düşmanlarının terörle mücadele ve dış politikada takındıkları tavra vurgu yaptım. Hal böyle iken, söylemediğim sözler üzerinden itham edildim. Geçen hafta bu salonda söyledim. Bunun videosu da var. Ama ne diyorlar; 'Buna karşı çıkanlara Ermeni dedi, Yunanlı dedi.' Benim böyle bir ifadem yok. Ama onlar bunu kendilerine yakıştırıyorlarsa ona da bir şey demem. Bizim söylemediğimiz sözleri söylediler. Ben demişim ki 'Limitini 100 binin altına düşüren herkesin kredi kartını iptal edin.' Ben üç kesim için söyledim onu. Ayda sadece yaklaşık bir paket sigara ya da lüks kafelerde bir bardak çay parası olan 62 lira ya da 750 lirayı vermemek için kredi kartlarının limitlerini 100 bin liradan 99 bin liraya düşüren, yüksek gelirlere sahip, savunma sanayimizin gelişmesini istemeyen, başta bir konserden milyonlar alan hayırsız sanatçılara, spor ya da hemen bankaya koşanlara söyledim. 'Dolarla maaş alan medya mensupları ve bunları destekleyen siyasetçilerin kredi kartlarını iptal ediniz' dedim. Ben sadece bu üç kesim için söylüyorum ki bunların sayıları belli. Ama bunlar bütün herkese söylemişim gibi arkalarına bir kamuoyu gücü almaya çalışıyor."
Son Dakika › Politika › Destici'den ceza sistemine eleştiri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?