Raporda kurumun fiziki sorunlarının yanı sıra özerklik, diğer kurumlarla iş birliği yapılmaması ve atamalarda yaşanan hukuksuzluklara değinildi. Raporda Adli Tıp Kurumu’nun sorunlarına ilişkin şu değerlendirmeler yer aldı;
1- Bilirkişilik Sisteminin Yapısı ve İşleyişine Dair Sorunlar
a. Bilirkişilik görevini üstlenecek kişilerin yetkinlik düzeylerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesini sağlayacak mekanizmaların yokluğu,
b. Bilirkişiler tarafından sunulan hizmetin ve buna bağlı olarak tanzim edilen raporların sıhhatinin test edilmesine ve bu bakımdan kalitenin yükseltilmesine katkı sağlayacak araçların eksikliği; var olan araçların da etkili bir biçimde kullanılamamakta olması,
c. Hâkim ve savcıların hukuki bilgileri ve genel kültürleri ile çözebileceği vakaların ya da hukuki değerlendirme gerektiren konuların da bilirkişilere intikal ettirilmekte olması,
d. Bilirkişinin cevap vereceği sorunun açık ve net olarak belirlenmemesi, raporların süresinde hazırlanıp ilgili mercie sunulmaması ya da bilirkişilik hizmeti karşılığında ilgililere sarf ettikleri emekle mütenasip olmayan ücretler ödenmekte olması,
e. Bilirkişi raporlarının yetersiz bulunmasına dair olarak adli merciler tarafından (itirazlar dolayısıyla ya da re’sen) verilen kararların açık, somut ve anlaşılır gerekçelere dayandırılmamakta olması,
f. Adli Tıp Kurumu, üniversiteler, sağlık kuruluşları gibi, “resmî bilirkişilikö sıfatını haiz olan ve bilirkişilik müessesesi bakımından benzer alanlarda faaliyet gösteren birimlerin sistem içerisindeki yerlerinin netleştirilmemiş olması ve bunlar arasındaki işbölümü ve koordinasyonun sağlanamaması,
g. Kriminal incelemeler olarak adlandırılan (adli belge incelemesi, balistik vb.) ve Adli Tıp Kurumu dışında polis ve jandarma teşkilatları bünyesindeki birimler tarafından da yürütülmekte olan işlemler bakımından, ihtiyaç duyulan uzmanların yetiştirilmesi, güvenilirlik testlerinin yapılması, raporlama standartlarının belirlenmesi gibi noktalarda iş birliği ortamının oluşturulamamış olması,
h. Ülkemizde, DNA, diş gibi bazı alanlarda hiçbir veri tabanının bulunmamakta olması; parmak izi, balistik gibi alanlarda var olan veri tabanlarının ise birbiri ile entegre edilmemiş hâlde çalıştırılmaları gibi, bir kısmı düzenlemelerden bir kısmı da uygulamadan kaynaklanan ve her biri önemli birer sorun/eksiklik/belirsizlik mahiyeti arz eden ve bilirkişilik müessesesinin tümünü ilgilendiren durumlar mevcuttur.
2- Adli Tıp Kurumu’nun Teşkilat Yapısı ve Uygulamalarına Dair Sorunlar
a) Adli Tıp Kurumu olan ismi faaliyet alanını tam olarak kapsamamaktadır.
Kurum’un “bağlı kuruluşö olan hukuki statüsü, yürütmekte olduğu “bilirkişilikö hizmeti dolayısıyla sahip olunması gereken “idari ve mali özerklikö niteliğini tam olarak karşılamamakta; Adli Tıp Kurumu olan ismi de faaliyet alanını (Adli Bilimler) tam olarak kapsamamaktadır.
b ) Kurumda İdari birimler açısından eksiklikler var.
Adli Tıp Kurumu’nun merkez teşkilatına dâhil olan idari birimler bakımından var olan sorun ve eksiklikler hizmetlerin etkin ve verimli bir biçimde yürütülebilmesine imkân vermemektedir.
c) Kurumun taşra teşkilatlarının kuruluşları tamamlanamamıştır.
15 adet grup başkanlığının kuruluşu için onay alınmış olmasına rağmen bunlardan 8’i faaliyete geçirilememiştir. Şube müdürlüklerinden 30’unda da hiçbir faaliyet icra edilememektedir.
d) Kurumun yapısı nedeniyle bilirkişiler uzman olmadıkları alanlarda da karar veriyor.
Kurum bünyesindeki Genel Kurul ve ihtisas kurulları, çok çeşitli alanlarda uzmanlığı bulunan çok sayıda üyeden müteşekkildir. Bu kurulların oylama usulü ile karar vermekte olması, üyelerin uzman olmadıkları konularda alınacak kararlara da katılabilmeleri sonucunu doğurmakta olup; bu durum “bilirkişilikö faaliyetinin özüne aykırılık teşkil etmektedir.
e) Adli Tıp Kurumu Kanunu’nda yer alan hükümler, yeni Türk Ceza Kanunu ile uyumlaştırılmamıştır.
Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği, birimlerin çalışma usul ve esasları bakımından ihtiyaca cevap verebilecek kapsam ve mahiyetten uzaktır. Birimlerin akreditasyonuna ilişkin çalışmalar başlatılmış ise de bu süreç henüz bütün birimler için tamamlanamamıştır.
f) Otopsi işlemlerinde yetersiz donanım ve uzman sorunu var
Adli Tıp Kurumu dışında yapılan ve önemli bir kısmına adli tıp uzmanlarının katılmadığı otopsi işlemleri hem hukuki gereklilikler hem de bu işlemle güdülen amaca erişim bakımından sorunlar yaratmaktadır. Adli Tıp Kurumu’nda yürütülen otopsi işlemlerinde ise; temel olarak iş yükünün ağırlığı, adli tıp uzmanlarının merkez ve taşra teşkilatında yer alan birimler arasında dengeli şekilde dağıtılmamış olması, taşra birimlerinin yeterli donanıma sahip kılınmamış olması, fiziki imkânların yetersizliği ve yardımcı personelin (otopsi teknisyen yardımcıları) eğitimsizliği gibi hususlardan kaynaklanan sorunlar mevcuttur.
g) Kuruma gelen vakalarda evrak eksikliği sorun oluşturmakta
Adli Tıp Kurumu’na gelen işlerin çok önemli bir kısmı, evrak eksikliği, ilgili kişinin muayene için gönderilmemiş olması gibi nedenlerle rapora bağlanamamakta ve dosyalar, müzekkere düzenlenmek suretiyle (eksikliklerin giderilmesini teminen) ilgili adli mercie iade edilmektedir. Bu durum, bir yandan yargılama sürecinin uzamasına bir yandan da (aynı dosyanın tekrar tekrar gelmekte olması nedeniyle) Kurum’un iş yükünün artmasına sebebiyet vermektedir.
h) Cinsel suçlarla ilgili dosyaların çokluğu kurumu zorlamakta
Cinsel suç mağdurlarının ruh sağlıklarının, bu eylem nedeniyle bozulmuş olup olmadığının tespitine dair dosyaların sayısında ciddi bir artış ortaya çıkmıştır. TCK’nın konuyla ilgili hükümlerinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda hukuk ve adli tıp çevrelerinde ortaya çıkmış bir görüş birliğinin olmayışı bu süreçlerin işletilmesinde sorunlar meydana getirmektedir. Ayrıca, cinsel suç mağdurları ile ilgili olarak Kurum’a intikal eden vakalara ilişkin süreçler (birden çok kez yapılan muayeneler vb. nedenlerle) çok uzun sürmekte ve mağdurların psikolojik durumları üzerinde olumsuz tesirler meydana getirmektedir.
i) Kurum başkanı ya da ihtisas kurullarının başkan ve üyeleri gibi önemli görevler ifa eden personelin görevden alınma koşulları belirlenmemiştir.
Temelde, Devlet Memurları Kanunu’na göre istihdam edilmekte olan Kurum personelinin tabi olduğu ikincil mevzuat bakımından ciddi eksiklikler söz konusudur. Kurum’un tıp dışı alanlarda uzmanlığı bulunan personelinin çalışma koşulları ve görev tanımları bakımından da eksiklikler mevcut olup; bunlar birer kariyer uzmanlık olarak tanımlanmamıştır. Kurum bünyesinde bugüne kadar herhangi bir “norm kadroö çalışması da yapılmamıştır.
j)Personel atamalarına ilişkin hukuksuzluklar var
Personele ilişkin mevzuat eksikliklerinin yanı sıra, atama ve nakil işlemlerinin yürütülmesinde mevcut hukuki kurallara ve hizmet gereklerine aykırı bazı uygulamalar gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
k)Yeterli sayıda uzman yok
İhtiyaç duyulan sayı ve nitelikte uzman personelin yetiştirilmesi sağlanamamakta; yetişmiş uzmanlar ise Kurum bünyesinde istihdam edilememektedir. Bu durum dolayısıyla, Kurum’un hemen hemen bütün birimlerinde ciddi düzeyde personel eksikliği çekilmektedir. “İkinci görevliö statüsündeki uzmanların kurumda çalıştırılması suretiyle bu eksiklikler giderilmeye çalışılmakta ise de; bu kişiler de mesailerinin ancak kısıtlı bir bölümünü kurumsal hizmetlerin yürütülmesine ayırabilmektedir.
l)Kurumun mali işlerinin yürütülmesinde eksiklikler var
Kurum’un mali işlemlerinin yürütülmesinde de bazı hata ve eksiklikler tespit edilmiştir. Kurum’un İstanbul’da bulunan merkez hizmet binası, gerek büyüklüğü gerekse havalandırma/ışıklandırma gibi özellikleri bakımından ihtiyacı karşılayamamaktadır. Ayrıca Kurum, teknik donanım bakımından da bazı sorun ve eksikliklerle karşı karşıya bulunmaktadır.
n) Kurum çalışanları izinli oldukları dönemde döner sermayeden faydalanamıyor
Bunların dışında, Kurum bünyesindeki birimlere ya da belirli bir konuya özgü bazı hukuki hata (sanık ya da şüpheli konumunda olmayan kişilerin de gözlem altına alınmakta olması vb.) ya da sorunlu durumun (izinli olunan dönem içerisinde döner sermaye ödemelerinden yararlanılamaması nedeniyle, personel izin haklarını kullanmaktan imtina etmekte olması gibi) varlığı söz konusudur.
MÜNEVVER KARABULUT, GÜLER ZERE VE HÜSEYİN ÜZMEZ İLGİLİ RAPORLAR DA İNCELENDİ
Ayrıca, kamuoyunun gündemine gelmiş bazı olaylar (Münevver KARABULUT, Güler ZERE ve Hüseyin ÜZMEZ gibi) ile Devlet Denetleme Kurulu’na intikal eden ihbar ve şikâyetlerin ilgili olduğu vakalar hakkında yürütülen iş ve işlemler; konunun idari boyutu ile sınırlı olmak üzere incelenmiş, bunların bir kısmının Kurum’un genel sorunlarından kaynaklandığı ve bir kısmının oluşmasına sebebiyet veren eksikliklerin giderilmesini teminen bazı tedbirler alındığı, bir kısmının da yargı organlarına intikal ettirildiği ve sürecin tamamlanmış ya da devam etmekte olduğu tespit edilmiştir
ADLİ TIP KURUMU’NUN YAPISININ DEĞİŞTİRİLMESİ İLE İLGİLİ ÖNERİLER
1) 'Adli Tıp Kurumu' olan isminin 'Adli Bilimler Kurumu' olarak değiştirilmesi gerekmektedir.
- Bilirkişilik hizmetinin mahiyeti itibarıyla zorunluluk arz eden idari ve mali özerkliğin sağlanabilmesi için Kurum’un “bağlı kuruluşö olan hukuki statüsünün “ilgili kuruluşö haline getirilmesi ve kendisine ait bir bütçeye kavuşturulması; yürütülmekte olan bütün faaliyetlerin kapsanabilmesi ve ihtiyaç duyulan zihinsel dönüşümün gerçekleştirilebilmesi için de “Adli Tıp Kurumuö olan isminin “Adli Bilimler Kurumuö olarak değiştirilmesi gerekmektedir.
2) Uzman personel yetiştirilmesi konusundaki eksikler giderilmelidir.
- Gerek adli tıp gerekse diğer adli bilim alanlarında çalışacak uzman personelin yetiştirilmesi (eğitimi) bakımından var olan sorun ve eksikliklerin giderilebilmesini sağlamak ve yetişmiş personelin Kurum bünyesinde istihdam edilebilmelerine yardımcı olmak üzere, Kurum Başkanlığı bünyesinde lisans öğrenimi sonrasında uzmanlık eğitimi ile birlikte yüksek lisans ve doktora programları da uygulayabilecek nitelikte bir yükseköğretim birimi (Adli Bilimler Akademisi) kurulmalıdır.
3) Tüm tarafların katılımıyla 'Ulusal Adli Bilimler Konseyi' oluşturulmalıdır.
- Adli bilimler alanında ülke çapında uygulanacak strateji ve politikalar ile standart, kural ve yöntemleri belirleyen ve birimleri koordine eden herhangi bir kurumsal yapı hâlihazırda mevcut olmayıp; Adli Tıp Kurumu bünyesinde sistemin bütün taraflarının temsilcilerinin de katılımıyla “Ulusal Adli Bilimler Konseyiö gibi bir isimle oluşturulacak yeni bir yapılanma ile anılan eksikliklerin giderilmesi önerilmektedir.
4) İhtisas kurulları lağvedilmelidir
- Mevcut yapının temel unsurları arasında yer alan ihtisas kurulları lağvedilmeli ve bunların yerine, sadece ilgili branşta uzman olan kişiler ile adli tıp uzmanlarının katılacağı, daha az sayıda ve değişken üyelerden oluşan, çok sayıda heyet teşekkül ettirilmelidir. Genel Kurul’un yerine ise Fizik ve Trafik İhtisas Dairelerinde uygulanmakta olan “Genişletilmiş Uzmanlar Kuruluö sistemine benzer bir yapı hayata geçirilmelidir.
5) Üniversiteler ve diğer kurumlarla iş birliği yapılmalı, Adli Tıp Kurumu ise “üst bilirkişilik organı' hüviyetine kavuşturulmalıdır.
- Bilirkişilik hizmetinin üretilmesi noktasında üniversiteler ve sağlık kuruluşları gibi kurumlardan daha etkili bir biçimde yararlanılabilmesi ve Adli Tıp Kurumu’nun karşı karşıya bulunduğu iş yükünün hafifletilebilmesi için; adli mercilerce bilirkişi görüşü talep edilecek vakaların öncelikle kendilerine en yakın ve Adli Tıp Kurumu tarafından akredite edilmiş üniversite ya da sağlık kuruluşu gibi yerel birimlere gönderilmesinin zorunlu kılınması; Adli Tıp Kurumu’nun ise “üst bilirkişilik organı' hüviyetine kavuşturulması uygun olacaktır.
6) Kurumun taşra teşkilatı yeniden organize edilerek geliştirilmelidir
- Hizmetin ülke geneline yayılarak, etkinlik ve verimliliğin arttırılabilmesi ve merkez teşkilatının karşı karşıya bulunduğu aşırı iş yükünün ortaya çıkardığı sorunların giderilebilmesini teminen; akredite edilmiş üniversiteler ve sağlık kuruluşlarının sisteme dâhil edilmesinin yanı sıra, Kurum’un taşra teşkilatının da güçlendirilerek yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu kapsamda, nüfus, iş yoğunluğu ve coğrafi uzaklıklar gibi kriterler çerçevesinde belirlenecek yerlerde bölgesel hizmet vermek üzere ve ihtisas kurullarını (bunlarla ilgili olarak yukarıda yer verilen reform önerisi bu noktada da geçerlilik arz etmektedir) da içeren 5 ilâ 7 adet tam donanımlı grup başkanlığı ile otopsi hizmetlerinin yürütüleceği daha çok sayıda otopsi merkezi kurulması; sadece ölü muayeneleri ile ayrıntılı tetkik gerektirmeyen (basit yaralanmalar gibi) işlerle iştigal edecek şekilde örgütlenecek şube müdürlüklerinin sağlık kuruluşları içerisinde konuşlandırılması önerilmektedir. Grup başkanlıklarından birisinin İstanbul’da kurulması ve bunun Kurum’un merkez teşkilatından ayrılması gerekmektedir. Bu modelde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın (merkez teşkilatı), yukarıda yer verilen öneriler çerçevesinde yeniden yapılandırılarak, sadece merkezi yönetim ve organizasyon faaliyetlerinin icrası ile ilgilenir hâle getirilmesi; otopsi merkezleri ile şube müdürlüklerinin birinci elden yönetim ve koordinasyonunun ise grup başkanlıklarına bırakılması icap etmektedir.
DENİZ İNAN/ DHA
Son Dakika › Politika › DDK Adli Tıp Kurumu'nu Denetledi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?