Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kültür ve Sanatı Küçümseyen Toplumlar Kaybetmeye Mahkumdur" - Son Dakika
Politika

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kültür ve Sanatı Küçümseyen Toplumlar Kaybetmeye Mahkumdur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kültür ve Sanatı Küçümseyen Toplumlar Kaybetmeye Mahkumdur"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gençlerin sahip çıkmadığı hiçbir projenin, faaliyetin, toplumlar için kalıcı kazanıma dönüşmesi mümkün değildir.

09.02.2017 13:55

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gençlerin sahip çıkmadığı hiçbir projenin, faaliyetin, toplumlar için kalıcı kazanıma dönüşmesi mümkün değildir. Bu anlayış ile anayasa değişikliğinde seçilme yaşını önce 30'dan 25'e şimdide 18'e indirdik. Bazıları 'çoluk çocuğa mı bırakacağız bu ülkeyi' gibi ifadeler kullandılar. Bunlar tarihte bilmiyorlar. Bunlar dünyayı da tanımıyorlar. Benim ecdadım Fatih 21 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açıyor. Biz yan gelip yatacak mıyız?" dedi. Kenan Işık'ın tedavisinin sürdüğünü anımsatan Erdoğan, "Halen tedavisi devam eden Kenan Işık kardeşimiz ülkemizin, tiyatro alanında yetiştirdiği dünya çapındaki isimlerden biri. Ziyaret edemediğimden dolayı kendimi suçlu hissediyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen 'Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Törenine' katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, "Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, 2016 Yılı Özel Ödüllerini takdim edeceğiz. Özellikle Nesrin Hanım'ı çocukluk yıllarımızdan itibaren dinlememiz hasebiyle, bugün adeta hayat hikayemizi burada çok daha canlı bir şekilde gündeme getirmiş olduk. Şiir ve Çeviri Dalında Cahit Koytak, Tiyatro alanında Kenan Işık. Geçirdiği ağır rahatsızlık sebebiyle tedavisi sürüyor ve evinde ziyaret edemediğimden dolayı kendimi suçlu hissediyorum. Bu ödül töreninden sonra ziyaret imkanı bulacağım. Edebiyat dalında Mehmet Doğan kardeşimizi, kurum olarak da İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini ve elbette onu ülkemize kazandıran Prof. Dr. Fuat Sezgin hocamızı tebrik ediyorum. Aralık ayında Necip Fazıl Ödülleri, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri, ardından TÜBİTAK ve TÜBA ödülleri törenlerine katılarak kültür, sanat ve bilim adamlarımıza ödüllerini bizzat verme imkanı buldum. Türkiye'nin her alanda yeni değerler yetiştirmesinin ancak var olan değerlerine sahip çıkması ile mümkün olduğuna inanıyorum. Bu sebeple ödül törenlerine katılmaya özellikle dikkat ediyorum. Bizim medeniyetimizde, kültürümüzde, kültür ve sanat; beşerin yaratıcının her eserinde müşade ettiği güzellikleri çeşitli yol ve yöntemlerle ortaya koymasının vasıtasıdır. Bilgiyi hikmet ile taçlandırıp, irfana ulaştırmadıkça hiçbir şeyi yerli yerine oturtamayız. Doğuştan gelen yetenek sizi kabiliyetli kılabilir. Bu bilgiyi ve kabiliyeti nereye yönlendireceğinizi bilemezseniz, kendiniz içinde mensubu bulunduğunuz toplum içinde, insanlık içinde kalıcı eserler ortaya koyamazsınız. Sanat, kültür ve bilimle insanların dünyasında açılan pencereler, bizi yeni dünyalara davet ederken, geçmişten geleceğe bir bağda kurar. İnsanlığın mirası, her neslin üzerine koyduğu yeni değerler ile gelişir, büyür, tekamül eder. Bize düşen bu ortak mirasa en büyük katkıyı yapmaktır. Ecdadımız bunu yapmış. Matematikten felsefeye, mimariden edebiyata, hukuktan sağlığa kadar insanlığın bugün sahip olduğu birikimin temeline baktığımızda hep ecdadımızı görürüz. Millet ve devlet olarak hedefimiz işte bu mirasın üzerindeki külleri üflemek, yeniden öncü ve önder konuma getirmektir. Unutmamalıyız ki, kültür ve sanatı küçümseyen toplumlar kaybetmeye mahkumdur. Bugün Batı medeniyeti, sadece teknolojik ve bilimsel üstünlüğü ile değil, aynı zamanda kültür ve sanat üretimindeki rolü ile dünyayı yönlendirmektedir. Bu iki unsur birbirini destekleyen, birbirini üreten mahiyete sahiptir. Teknolojiyi üreten bunun vasıtası ile kültür ve sanata da hakim olur. Gençlerimizin dinlediği müziğe, seyrettikleri filmlere, okudukları kitaplara kadar hayatlarının her safhasında bunların izini görmek mümkündür. Şayet medeniyetimizin ışığını yeniden yükselteceksek, bunun yolu her alanda gayret göstermekten, üretmekten, eser ortaya koymaktan geçiyor" diye konuştu.

"Sadece aldık, sadece takip ettik"

Medeniyetin tek taraflı, tek yönlü olmadığını kaydeden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Her alanda değer üretmezseniz, her alanda iddia ortaya koymazsanız, hedeflediğiniz gelişmeyi gösteremezsiniz. Siz geride kaldığınızda önünüzde birileri mutlaka var demektir. Ülkemizin sıkıntısı son birkaç asırdır diğer medeniyetler ile kültürler ile olan iletişimini tek taraflı yapmış olmasıdır. Sadece aldık, sadece takip ettik. Kendimiz bir şey üretmedik, örnek olmadık. Genel görüntü budur. Bugün, bölgesinde ve dünyada yeniden iddia sahibi olan bir ülke olma mücadelesi verirken bu ilişkiyi de yeniden kurmak mecburiyetindeyiz. Güvenlik önemlidir ama sanatı ihmal ederseniz hedefinize ulaşamazsınız. Ekonomi önemlidir ama kültürü ihmal ederseniz aynı neticeyi verir. Biz bu gerçeğin farkındayız. Bunun için yeni Türkiye'nin inşası çalışmalarında diğer medeniyet unsurları ile birlikte kültür ve sanata da özel önem veriyoruz. Bu konuda, Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, Milli Eğitim Bakanlığımıza, Gençlik ve Spor Bakanlığımıza, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve ilgili tüm kurumlarımıza çok önemli görevler düşüyor. Bir yandan geleneksel sanatlarımıza sahip çıkma, diğer yandan bunları çok daha ileriye taşıma noktasında seferberlik ruhuyla çalışmalıyız. Onun için milli seferberlik diyorum. Yoksa elini silaha al, doğru sokağa dökül gibi bir şeyi hiçbir zaman kastetmedim. Tek kastettiğim budur. Türkiye'nin her alanda çok ciddi bir dönüşüm sürecinde olduğu bir dönemde bu hususları ihmal etmemeliyiz. Biz alınız ilmini garbın alınız sanatını veriniz hem de mesainize son süratini safhasındayız bunu başarmaya çalışıyoruz. Şuanda batının biz ilmini alıyoruz. Eğer bugün bir Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü varsa, 18 Mart Çanakkale Köprüsünün hazırlıkları başlamışsa, Kanal İstanbul çalışması başlıyorsa bundan dolayıdır. Bunun adımlarını atıyoruz. Atalarımızın, 'Tek çiçek ile bahar gelmez' sözünde olduğu gibi sadece belli alanlarda ileriye giderek medeniyet inkişafı gerçekleştirilemez."

"Biz 18 yaşı bir lüks olarak görmüyoruz"

Türkiye'nin, geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı dönüşümün en zayıf halkalarını eğitim ve kültürün oluşturduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu konuda hayal ettiğim düzeye ulaşamamış olmamızdan dolayı fevkalade müteessirim. Bu bir özeleştiridir ama gerçektir. Önümüzdeki dönemde bu alanlara özel önem ve öncelik vererek hem eksiklerimizi tamamlamak hem de çok daha büyük başarılara imza atarak bu eksiğimizi gidermeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak bu konuda sorumluluk sahibi tüm kurumlarımıza yanlarında olduğumu huzurlarınızda ilan ediyorum. Aynı şekilde özellikle gençlerimizden kültürün, sanatın, edebiyatın, bilimin her alanında çok daha aktif olmalarını beklediğimi belirtmek istiyorum. Gençlerin sahip çıkmadığı hiçbir projenin, faaliyetin toplumlar için kalıcı kazanıma dönüşmesi mümkün değildir. Bu anlayış ile anayasa değişikliğinde seçilme yaşını önce 30'dan 25'e şimdide 18'e indirdik. Bazıları çoluk çocuğa mı bırakacağız bu ülkeyi gibi ifadeler kullandılar. Bunlar tarihte bilmiyorlar. Bunlar dünyayı da tanımıyorlar. Şuan da dünyanın 57 ülkesinde seçme seçilme yaşı 18'dir. 25, 26, 27 yaşında Dışişleri Bakanı olanları tanıyorum. Benim ecdadım Fatih 21 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açıyor. Biz yan gelip yatacak mıyız? Gence ufku böyle vereceğiz. Biz 18 yaşı bir lüks olarak görmüyoruz. Tam aksine, 18 yaşında bizim gencimizde bu ülkenin değişim ve dönüşümünde gerektiği yeri almalı, bu rolünü de ispatlamalıdır. Bunu başaracağız. Gençlerimize uygulamada böylesine büyük mesuliyet yüklerken, onları karar alma mekanizmalarının dışında tutmak, hakkaniyetle de hakikatle de bağdaşmaz. 18 yaşındaki gençlerin, böyle bir sorumluluğun altına giremeyeceğini iddia edenlere en güzel cevabı bizzat gençlerimizin kendileri verecektir. Kendi geçmişimize baktığımızda 18 yaş civarında değil ülkemizi, tüm dünyayı değiştirecek enerjiyi, heyecanı, azmi bulduğumuzu hatırlıyorum. Aynı ideallerin bugün ki gençlerimizde de olduğunu çok iyi biliyorum. Bu gençleri şöyle veya böyle kenara köşeye atanlara sesleniyorum: 15 Temmuz gecesi tankların altına yatan gençleri siz bir kenara koyamazsınız. Bu gençler bunları başardı. Hiç çekinmediler, yılmadılar. Dediler ki; gün bugün, an bu an ve kendisini tankların önüne bu gençler attı. Önce neslimize güveneceğiz, inanacağız ve bu gençler bunu yapar, bu sorumluluğunda idrakindedir. Bazı gazi gençlerimizi ziyaret ediyorum, bazılarının şehit ailelerini ziyaret ediyorum. İşte başardılar ve hala bu gençlerimiz 2 ayağı kopuk, yine olsun yine giderim deme ruhuna sahip. Mesel budur. İnşallah, gençlerimizin seçme ve seçilme konusunda elde ettikleri bu imkanı, kültür, sanat, edebiyat, bilim alanlarında çok daha büyük eserler ortaya koyma gayretiyle bütünleştireceklerine inanıyorum" açıklamasında bulundu.

Erdoğan, "Yurt içinde ve dışında bu sanatın en güzel eserlerini icra eden Nesrin Hanımı, bayrağımıza verdiği önem ve hassasiyetle ayrıca tanıyoruz. Kendisine Allah'tan uzun ve sağlıklı ömür diliyorum. Şiir sevgisi bizim milletimizin adeta genlerinde vardır. 'Her Türk asker doğar 'diye söz var ya onun doğrusu 'Her Türk şair doğar olmalıdır.' Cahit Koytak Erzurum'da doğmuş, Kimya Mühendisi olarak başladığı iş hayatını, ticaretin her dalında sürdürmüş ama hepsinin üzerine edebiyatçılığını oturtmuş çok yönlü bir şairimizdir. Kendi tarzını, üslubunu yansıttığı şiirleri, büyük resmi tasavvur eden renkler gibidir. Şairliği yanında İngilizce ve Fransızcadan yaptığı çevirileriyle edebiyatımıza önemli katkılarda bulunmuştur. Kendisine nice şiirlere, çevirilere imza atması temennisiyle uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum. Yanılmıyorsam 7-8 tane de çocuğu var. 7 çocuk 5 torun 12. Allah ziyade etsin. Maşallah. Biz tabi en az 3 demiştik. Biz tabanı belirledik. Ama Cahit üstat maşallah tavana doğru yürüdü" ifadelerini kullandı.

"En büyük temennimiz usta sanatçımızın bir an önce sağlığına kavuşup, yeniden sahnelere ve ekranlara dönmesidir"

"Halen tedavisi devam eden Kenan Işık kardeşimiz ülkemizin, tiyatro alanında yetiştirdiği dünya çapındaki isimlerden biri" diyen Erdoğan, "Kenan Beyin Malatya'da başlayan tiyatro serüveni, oyuncu, yönetmen, oyun yazarı senarist, sunucu olarak uzun yıllar sürüp gitti. Yurt dışında kültür ve sanat konularında çok önemli etkinliklere katılan sanatçımız, kazandığı ödüllerle başarısının tesadüf olmadığını göstermiştir. En büyük temennimiz usta sanatçımızın bir an önce sağlığına kavuşup, yeniden sahnelere ve ekranlara dönmesidir. Burada özellikle sevgili eşi Beril Hanıma şahsım milletim adına çok teşekkür ediyorum. Çünkü hakikaten şurada yıllardır kendisiyle çok çok farklı bir şekilde müşfik bir eş olarak da aynı zamanda ilgilenmesi tanımlanabilecek bir şey değil, Allah sizlerden razı olsun" açıklamasında bulundu.

"Mehmet Doğan kardeşimiz, fikir hayatımızın her alanında ülkemize katkı sağlamıştır"

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Adı Türkiye Yazarlar Birliği ve Büyük Türkçe Sözlük ile adeta özdeşleşen Mehmet Doğan kardeşimiz, fikir hayatımızın her alanında ülkemize katkı sağlamıştır. Kendisinin Türkçe konusundaki hassasiyetini uzun zamandır takdirle takip ediyorum. Aynı şekilde Mehmet Akif Ersoy'un ismi, hatıraları, eserleri ve fikirleriyle yaşatılması genç kuşaklara tanıtılması konusunda gösterdiği gayreti çok yakından biliyorum. Belediye başkanlığım dönemimden bu yana Mehmet Beyin bu konuda ortaya koyduğu gayret inkar edilemez. Mehmet Doğan sadece kendisi eserler vermekle sadece ülkemizin önde gelen yazarlarını bir araya getirmekle kalmamış, aynı zamanda gençlerimizi edebiyata, sanata, kültüre yönlendirmek için her yolu kullanmıştır. Yazarlığın okulunu dahi kurmuştur. 40 yıldır coşkun pınar gibi eserleriyle fikir, edebiyat hayatımızın çoraklığını gideren Mehmet Doğan kardeşime yeni çalışmalarında başarılar diliyorum."

"Görüldüğü gibi Bakanlığımızın ödülleri gayet isabetli isimlere kurumlara verilmiştir"

Profesör Doktor Fuat Sezgin'in önderliğinde kurulan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesinin medeniyet mirasının yaşatılması bakımından gerçekten çok önemli bir kurum olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bugün Fuat Hocamız yanımızda değil. 2008 yılında Başbakan olarak açılışını bizzat yaptığım bu müze Gülhane Parkı içerisindeki, kendi alanında ülkemizde bir ilk. İslam alimlerinin 9'uncu yüzyıl ile 17'nci yüzyıl arasındaki dönemde bilimsel ve teknik çalışmalarının orijinallerine uygun şekilde sergilendiği bu müzeyi herkesin mutlaka ziyaret etmesi gerekiyor. Bilmek önemlidir, okumak önemlidir ama insanların zihninde asıl derin etkiyi görmek oluşturuyor. Prof. Dr. Fuat Sezgin Hocamızın kurduğu müze bu ihtiyacı karşılıyor. Almanya'daki bütün eserlerini de inşallah Nabi Bey sözünü vermişti bana, çok büyük bir kütüphanesi var ve onu da inşallah ülkemize getirecek. Kendisine emekleri, gayretleri, titizliği için teşekkür ediyor ve Rabbimden uzun sağlıklı ömür niyaz ediyorum. Görüldüğü gibi Bakanlığımızın ödülleri gayet isabetli isimlere kurumlara verilmiştir. Bir kez daha ödül alan sanat, kültür edebiyat insanlarımıza şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Kendilerini kutluyorum" diye konuştu.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödüllerinin yeni sahiplerine ödüllerini takdim etti. 'Musiki' dalında Nesrin Sipahi, 'tiyatro' dalında Kenan Işık, 'edebiyat' dalında Mehmet Doğan, şiir ve çeviri dalında Cahit Koytak, kurum olarak İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı özel ödüllerinin yeni sahipleri oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kenan Işık adına ödülü eşi Beril Işık'a takdim etti. İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi adına ödülü Hasan Engin Tuncer aldı. - ANKARA

Kaynak: İHA

Son Dakika Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kültür ve Sanatı Küçümseyen Toplumlar Kaybetmeye Mahkumdur' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement