CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (2) "Biz kutuplaşmadan, çatışmadan yana değiliz. Bu arada şunu da söyleyeyim; yüzü maskeli elinde silah, olayları çıkaranlar, kimse bunlar, bunları çıkarsınlar.

27.05.2014 16:35

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ""Biz kutuplaşmadan, çatışmadan yana değiliz. Bu arada şunu da söyleyeyim; yüzü maskeli elinde silah, olayları çıkaranlar, kimse bunlar, bunları çıkarsınlar. Biz yüzü maskeli elinde silah olay yaratan kişilere karşıyız" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, toplumda kutuplaşma olmaması için üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini söyledi.

"Toplumda fazla kutuplaşma olmasın" diye Soma olayları konusunda çok dikkatli bir tavır izlediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, aynı tutumu Gezi olayları sırasında da gösterdiklerini savundu.

"Haksızlıklar olmasın, gencecik çocuklar dövülmesin, insanlar ölmesin diye mücadele ettik" diyen Kılıçdaroğlu, "Biber gazını, copları bizim milletvekillerimiz yedi. Hastaneye bizim milletvekillerimiz kaldırıldı, neden? Vatandaşın çocuğu dövülmesin, o çocuk biber gazı yemesin diye. Biz bunları yaptık" ifadesini kullandı.

Tüm vatandaşlara seslendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Biz biz kutuplaşmadan, çatışmadan yana değiliz. Bu arada şunu da söyleyeyim; yüzü maskeli elinde silah, olayların çıkaranlar, kimse bunlar, bunları çıkarsınlar. Biz yüzü maskeli elinde silah olay yaratan kişilere karşıyız. Her zaman söyledim, yine söylüyorum. O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında Toma'ya molotof kokteyli atan polisleri gördük. Fotoğraflarını gördük, şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler? Hükümetin bir an önce bunları ortaya çıkarması lazım. Biz aslında siyasetçiler olarak sağduyuyla konuşmak zorundayız, birbirimizi dinlemek durumundayız. Şimdi konuşmayacaksak, şimdi dinlemeyeceksen ne zaman dinleyeceğiz. Kamplaşma yaratıldı, birbirini duymayan kitleler yaratıldı. Böyle bir tabloyla Türkiye ilk kez karşı karşıya kalıyor. Müthiş bir kamplaşma var ve bunu yapan siyasal iktidarını korumak için çaba gösteren hükümet. İlk kez Türkiye böyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyor."

-"68 kuşağından geliyorum"

Kendisinin, "68 kuşağından" geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, her zaman Türkiye'nin özgürlüğünü, huzurunu ve bağımsızlığını savunduğunu kaydetti.

Bu kuşaktan geldikleri için pek çok acıya tanıklık ettiklerini ve yaşadıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, çocuk olması nedeniyle "hayal, meyal" hatırladığı 1960 darbesinde üç siyasetçinin darağacına gönderildiğini anımsattı.

O dönem belki birilerinin alkışladığını ancak bu dönem siyasetçilerin idam edilmesinin ne kadar yanlış olduğunu herkesin bildiğini belirten Kılıçdaroğlu, 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrası da yine elleri kana bulaşmamış üç gencin darağacına gönderildiğini hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Neden? İntikam hırsıyla. Toplum hala bunu üzerinden atmış değil, siyaseten idamların doğru olmadığını tecrübeyle yaşayan bir ülkeyiz.  Geldik 80'lere. Darbe öncesi, 80 öncesi gencecik fidan gibi çocuklarımız birbirlerini öldürüyorlar. Aynı silahtan hem soldan, hem sağdan öldürülen gencecik fidan gibi çocuklarımız vardı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu, yine ders çıkarmadık, yine binlerce gencimiz birbirini öldürdü. Askeri darbeden sonra da pek çok gencimiz idam sehpasında hayatını kaybetti. 16 yaşında Erdal Eren'in yaşını büyütüp idam sehpasına gönderdik. Bu kadar acı travmaları bu toplum yaşadı. Biz bütün bunlardan ders çıkarmak durumundayız. Baktığımız zaman uygar dünyaya, onlar da bizim gibi acılar, büyük travmalar yaşamışlar. Ama onlar bütün bu acıları bir toplumsal kazanıma dönüştürmüşler. Aynı olaylar olmamış, bir toplumsal kazanım elde edilmiş orada."

Kılıçdaroğlu, Avrupa'nın yerle bir edildiği İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupalılar biraraya gelerek, savaşı değil barışı önceleyen kömür ve çelik birliğini kurduklarını anlattı.

Bu projeyle Avrupa'da demokrasinin ve barışın kazanmasının sağlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin İsmet İnönü ile bu barışın parçası olmak için 1963 yılında Ankara Anlaşması'nı imzaladığını hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, "Avrupa'da demokrasinin kökleşmesini sağlayan bir kurum, Avrupa'da savaşı yok eden bir anlayış egemen oldu. Yani bir toplumsal faciadan bir toplumsal kazanım elde ediyorlar" dedi.

ABD'de Kuzey-Güney savaşlarında, binlerce Amerikalının birbirini öldürdüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, aynı Amerika'nın bunları da aşarak, kimsenin ötekileştirilmediği bir devleti sağlayarak, bir toplumsal faciadan, toplumsal kazanım elde ettiklerini anlattı.

Darbelerle anılan İspanya, Yunanistan, Güney Kore gibi ülkelerde bugün hiçbir darbenin söz konusu olmadığını da dile getiren Kılıçdaroğlu, bu ülkelerin demokrasiyi içselleştirerek, bütün toplumsal zararları toplumsal faydaya dönüştürdüklerini ileri sürdü.

-"Ders almamış bir toplum konumundayız"

Türkiye'deki askeri darbelere atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Baktığınız zaman ders almamış bir toplum konumundayız biz. Neden? Çünkü tarihi yeteri kadar bilmiyoruz. Siyasetçiler tarihi yeteri kadar irdelemiyorlar, 'tarihten ders almak' diye bir kavram vardır. Eğer siz tarihten ders almıyorsanız, ülkenizi felakete sürüklersiniz" değerlendirmesini yaptı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Evet, tarihten ders almadık. O faciaları, o acıları toplumsal kazanıma dönüştüremedik. Bugün hala fatura ödemekle meşgulüz. Birileri geldi bizi geçti, demokrasilerini güçlendirdi, biz toplumu ayrıştırarak yeni fay hatları yaratarak toplumu ayrıştırıyoruz ve bölüştürüyoruz. Bu bizim kabulleneceğimiz bir olay değildir. Bugün cumhuriyet tarihinin en büyük kırılmasıyla karşı karşıyayız, toplum ayrışmış durumda. Toplumu kendi içinde barıştırmamız gerekiyor. Kendi içinde huzurlu bir toplum yaratmamız gerekiyor. Ayrıştıran, bölen siyasetçiler. Halkı kullanan, siyasetçiler. Halkı kendine köle konumuna getiren yine siyasetçiler. Halkın bütün bunlardan ders çıkarması lazım. Siyase akıl ve mantıkla sorgulaması lazım. Kendisinin nasıl kullanıldığının farkına varması lazım. Eğer bunu halkımız yapabilirse, siyasetçilere tarihin önünde çok güzel bir ders vermiş olacaktır. Bugün böyle bir derse siyasetçilerin ihtiyacı var."

Çağdaş ülkelerin toplumsal faciaları, toplumsal kazanıma dönüştürmelerindeki en büyük etkenin "empati" kurmaları olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Eğer siz karşınızdaki insanı, insan yerine koyup, onun derdini, acısını bilirseniz, kendinizi onun yerine koyup, acısını paylaşabilirseniz bir toplumsal kazanım yaratırsınız. Ama acısına kulak tıkarsanız, onu ötekileştirirseniz bir toplumsal kazanım yaratamazsınız. Türkiye'nin geldiği nokta budur. Empati kuramayan bir siyasetçi olabilir mi? Vatandaşını anlamayan, onu oy makinası olarak gören bir siyaset anlayışı" diye konuştu.

Türkiye'nin bunları aşmak zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, yeni, kendi içinde barışık, farklılıkları zenginlik olarak gören bir Türkiye yaratacaklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Eğer siz birini ötekileştirirseniz yaptığınız tüm haksızlıkları meşrulaştırırsınız" ifadesini kullandı.

Böyle bir toplumun geleceğini sağlıklı inşa edemeyeceğini de savunan Kılıçdaroğlu, kendi iç sorunlarıyla sürekli kavga eden bir siyaset anlayışının bir tarafa bırakılması gerektiğini kaydetti.

-"Susma, sustukça sıra sana gelecek"

İşçilerin söylediği "susma, sustukça sıra sana gelecek" diye bir söz olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, salondan "Her yer Soma, her yer Yatağan", sloganları atılması üzerine ise Türkiye'deki bütün işçilerin sorunlarını çözmeye talip olduklarını söyledi.

Sadece işçilerin değil, emeklinin, çiftçinin, memurun, sanayicinin, ev hanımlarının sorunlarını çözmeye kararlı olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Ama bu slogan sıra onlara geldiği zaman atılıyor. Sorunumuz orda başlıyor zaten. Oysa bizim inancımızda 'haksızlıklara karşı susan dilsiz şeytandır' denir. Ben isterdim ki Tekel işçileri Kızılay'da dövüldüğü zaman bütün işçiler Ankara'da olsun. Onlara destek versin. Ben isterdim ki Soma'da 301 işçimiz hayatını kaybederken bütün sendikalar orada olsun. Ama bunlar olmadı. O nedenle söylüyorum; işçi kardeşim size sözüm var, bu sendikacılık düzenini, patron sendikacılığını, sendika ağalığını, yıkacağız ve onlardan da hesap soracağız. Ayrışmadan, kamplaşmadan söz ettik, eğer siz toplumu kamplaştırırsanız, bütün renkleri yokedersiniz. Renklerin tonlarını da yok edersiniz. Neden bütün yurttaşları kucaklamıyoruz, neden hep kavga ediyoruz? Bütün bunları değerlendirmek zorundayız."

-"1860'da Abdülmecit tahtta ve henüz ampul icat edilmemiş"

Soma'daki facianın ardından kendisinin de Soma'ya gittiğini ve bir kadının sitemiyle karşılaştığını anlatan Kılıçdaroğlu, sessiz ve sakince dinleyerek, yanındakine kadının haklı olduğunu söylediğini aktardı.

Başbakanın da Soma'ya gittiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Gitti, gayet güzel. 301 kişi hayatını kaybetmiş. Yaş ortalaması 10 olan 432 çocuk yetim kalmış. Eşler yok, evlatlar yok. Büyük acı, büyük dram yaşanıyor. Bu gidiyor, sanki miting meydanı gibi kürsüyü koyuyor, başlıyor konuşmaya. 301 ölümü doğal ölüm kabul ediyor. 'Madenciliğin fıtratında, yani tabiatında, doğasında böyle ölümler vardır' diyor ve 1860'ın İngilteresi'nden örnek veriyor. 1860'da Abdülmecit tahtta ve henüz ampul icat edilmemiş. Türkiye, 1800'lerin Türkiye'si mi? Sen nasıl bu örneği verirsin? Bu örneği verdiği andan itibaren zaten Soma ayağa kalkıyor. Herkes itiraz ediyor, yuh çekiyor. Efelenerek vatandaşın üstüne yürüyor, 'yuh çekersen tokadı yersin' diyor. Sonra, birisine çok özür dilerim 'Yahudi dölü' diye de ona hakaret ediyor. 4 bin polisle gidiyor Soma'ya ve bir markete sığınmak zorunda kalıyor. Sonra, marketteki bir vatandaşı da tokatlıyor. İlk kez bizim tarihimizde, dünya tarihinde örneği var mı bilmiyorum, bir ülkenin başbakanı kendi vatandaşını tokatlıyor. Bu ülkenin insanlarının, 76 milyon yurttaşın vicdanına sesleniyorum, seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan oraya ben üç nokta koyuyorum, kimse kusura bakmasın."

Bunun, "cenaze evine başsağlığı dilemeye gidip, cenaze sahibine her türlü hakareti edip, bir de dövmeye benzediğini" savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin geleneğinde böyle bir şey olmadığını söyledi.

Oraya acıları paylaşmak için gittiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Onlar itiraz eder, şikayet eder, elbette eder. Düne kadar kim dinledi onları? Hiç kimse dinlemedi. Adam yerine bile koymadılar. Neden öldü bu insanlar? Göçükte mi? Hayır. Karbonmonoksit gazını teneffüs ettiler ondan öldüler. Bu kadar acı olay yaşanırken, siz kalkıp kendi vatandaşınızı tokatlıyorsunuz, sonra kalkıp efeleniyorsunuz. Böyle bir tabloyu Türkiye cumhuriyeti hiç görmedi" dedi.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement