CHP TBMM Grup Toplantısı Yapıldı - Son Dakika
Politika

CHP TBMM Grup Toplantısı Yapıldı

CHP TBMM Grup Toplantısı Yapıldı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Taksim Gezi Parkı odaklı gelişmelere değindi.

02.07.2013 16:39  Güncelleme: 16:45

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  "Gel yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Yüzde 10 seçim barajını kim getirdi? Kenan Evren ve arkadaşları. Yüzde 10 barajını kim savunuyor? Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. Al birini vur ötekine, ne farkeder. O da darbeciydi bu da darbeci. O da vesayetçiydi, bu da vesayetçi" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Taksim Gezi Parkı odaklı gelişmelere değindi.

Thomas Jefferson'un "Halk hükümetinden korktuğu zaman tiranlık, hükümet halkından korktuğu zaman özgürlük vardır" şeklinde bir sözü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "O gencecik çocukara bir ara 'siz tirandan, Recep Tayyip Erdoğan'dan korkuyor musunuz?' diye sordum, 'Hayır biz korkmuyoruz' dediler. 'Peki o sizden korkuyor mu?' dedim, 'Karizmasını çizdik, elbette bizden korkuyor' dediler" ifadesini kullandı.

Korkunun yalanı doğuracağını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sürekli korkan adam sürekli yalan söyler. Bunun da bir huyu son zamanlarda başlamış, ağzını hangi konuda açsa bakıyoruz arkası yalan. Ne demiştik, yalancıdan Başbakan olmaz. Hayatını yalan üzerine kuruyor, çünkü korkuyor. Korkma Recep Tayyip Erdoğan, korkma. Yalana sığınma. Komplo teorileri üretiyor, komplo teorileri üreten adam beceriksiz adamdır, halkını sevmeyen, halkıyla ayrı düşen adamdır. Dört  kişi hayatını kaybetti, hiç ağızını açıp da 'Allah rahmet eylesin' dedi mi? Tam tersine öldürenlere meşruiyet kazandırıyor. Neredeyse, 'iyi ki öldürdüler' diyecek. İkramiye veriyor, neden? 'Kendi halkını öldürdü' diye. Talimatı bu verdi. 'Ben verdim' diyor. Ülke böyle yönetilmez, ülke sağduyuyla yönetilir. Akılla, mantıkla yönetilir. Duyguyla, kinle, öfkeyle ülke yönetilmez, kendi çocuklarına kin duyan bir Başbakan olmaz, o çocuklar bizim çocuklarımız, o çocuklar Türkiye Cumhuriyeti'nin adını bütün dünyaya onurla duyurdular. Bugün bir yalan daha söylemiş. Malum ya Kabataş İskelesi'nde bir kadına, 6 aylık çocuğu varmış, 70-100 kişi saldırmış, ellerinde eldivenler, idrarlarını yapmışlar, kadıncağız uyandıktan sonra... Ne olduğunu kimse bilmiyor. Bu olayı duyar duymaz, arkadaşlarıma telefon ettim, 'derhal onu arayın ve bulun, gidin ve konuşun.' 15 Haziran'da bu talimatı verdim."

Konuyla ilgili "Bunu yapanlara insan denmez, bunu yapanlar hayvandır" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, hayvan severlerin ise "bunu hayvanlar bile yapmaz" dediğini anlattı.

Konunun takipçiliğinin de yapılması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sen değil misin başbakan? Sensin, niye çıkarmıyorsun ortaya. 'Kılıçdaroğlu bundan memnun oldu' diyor. İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Üniversiteyi nasıl bitirdiği konusunda ciddi endişelerim var. Sen benim söylediklerimi niye çarpıtıyorsun, benim söylediklerim televizyonlarda, gazetelerde her yerde var. Benim söylediğimi çarpıtıyorsun, çünkü yalancısın. Yalancıdan başbakan olmaz. Sen başörtülü kadına nasıl bir muamele yapıldığını öğrenmek mi istiyorsun? Taksim'de otobüste, bir polisin başörtülü bir kıza nasıl tokat attığını ben biliyorum, televizyonlarda gördüm. Ağzını açıp bir laf ettin mi? Edemezsin. Neden? Çünkü onun hakkını korumak değil, senin amacın oy devşirmek, senin amacın o türbanı sömürmek onu oya nasıl dönüştürürüm, onun hesabını yapıyorsun."

-"Biz size inanıyoruz, tıpkı Mustafa Kemal'in inandığı gibi..."-

İstanbul'da merdivenaltı atölyelerde binlerce başörtülü kadının çalıştığını bildiren Kılıçdaroğlu, bunların haklarını kimsenin aramadığını savundu.

"Bu kadar kini bir insan nasıl yüreğinde barındırır" diyen Kılıçdaroğlu, babasının her zaman kendisine "Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur" dediğini anımsattı.

Gençlerin, özgürlük ve demokrasi istediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, kendilerinin Gezi Parkı eylemleri başlamadan bir "Özgürlük ve Demokrasi Manifestosu" yayımladıklarını hatırlattı.

Gençlerden bu manifestolarına yeni düşünceleriyle katkı sunmalarını isteyen Kılıçdaroğlu, "Beraber bu ülkeye demokrasiyi getirelilm, siz korkusuzsunuz, sizin gücünüz özgürlüğünüzdedir, biz size inanıyoruz, tıpkı Mustafa Kemal'in size inandığı gibi" dedi.

Başbakanın, Valide Sultan Camisinin müezzininin yalanlamasına rağmen, bütün mitinglerde "Camiye bira şişeleriyle girdiler" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Caminin müezzinini 6 saat sorguladılar, terörle mücadele bölümünde. Adamın söylediği şu söz 76 milyonun kulağına küpe olsun, 'Ben din adamıyım, yalan söylemem.' Yalan söylemeyen o din adamının alnından öpüyorum, ona saygılarımı sunuyorum. Doğru her yerde doğrudur, yalan insanı payidar yapmaz. Bu tiran arkadaşımızı, yani Erdoğan'ı düştüğü kuyudan çıkarmanın bir yolu var. Demokrasi ipine sarılacak. 'Gençlerin istediği demokrasi ve özgürlüğü ben de istiyorum' diyecek. İsterse bir sorunumuz yok. Diyorum ki kendisine 'Sen demokrasi mi istiyorsun, milli iradeye saygı mı istiyorsun?' Gel yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Yüzde 10 seçim barajını kim getirdi? Kenan Evren ve arkadaşları. Yüzde 10 barajını kim savunuyor? Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. Al birini vur ötekine, ne farkeder. O da darbeciydi bu da darbeci. O da vesayetçiydi, bu da vesayetçi. O Atatürk'ü istismar ederdi, bu da dini istismar ediyor. al birini vur ötekine. Yüzde 49 oy aldı. Parlamentodaki oranı kaç?  Yüzde 60-65. Aradaki fark çalınan oylardır. Milli iradeye saygılıysan, milletin oyuna saygılı olacaksın. Milletin oyunu alavere, dalavere ile çalmayacaksın. Parlamentoya aynen yansıyacak. Var mısın? Hodri meydan gel değiştirelim, gençlerin bir talebi de yerine gelsin."

-"Dünyanın en yüksek barajı"-

Yüzde 10 seçim barajının dünyadaki en yüksek baraj olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, demokrat olarak kendisini lanse eden bir siyasi partinin darbe yasalarının arkasına saklanamayacağını söyledi.

12 Eylül döneminde Siyasi Partiler Yasası'nın çıkarıldığını, kendilerinin "bunu değiştirelim" demesine karşın, iktidar partisinin karşı çıktığını belirten Kılıçdaroğlu,  "Gel değiştirelim lider sultası bitsin, niye biz götürüp milletin önüne liste koyuyoruz? Demokrasinin önünü açalım, halkın iradesine ve oyuna saygı gösterelim"  ifadesini kullandı.

Gezi Parkı olaylarının ardından "Cadı avının" başladığını iddia eden Kılıçdaroğlu, gençlerin ise buna karşın savcılıklara dilekçeyle "bu işin faili" biziz şeklinde başvuruda bulunduklarını söyledi.

Gençlerin suçunun "özgürlük ve demokrasi" talebi olduğunu yineleyen Kılıçdaroğlu, bunun dünyanın hiç bir yerinde bu suç olmadığını bildirdi.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nı değiştirme teklifleri de olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Başbakanın "dini kullandığını" ileri sürdü.

Bütün kainatın bir ibadethane olduğu görüşünü dile getiren Kılıçdaroğlu, her vatandaşın özgürce ibadetini yapması için sonuna kadar mücadele edeceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Cemevlerinin ibadethane olmasının önünde de bir engel olmadığını söylerken, medya özgürlüğünün de  yeniden ele alınarak, halkın haber alma kanallarını özgür kılınması gerektiğini belirtti.

TMSF'nin gazete ve televizyonlara el koyduğunu, iki gazetecinin de Akşam Gazetesi'nden atıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Ne için? Hükümetin hoşuna gitmediği, aleyhine yazı yazdığı, zaman zaman eleştirdikleri için. TMSF'ye Akşam Gazetesi'ni aldın da sen oy devşireceğini mi sanıyorsun? Senin itibarın artık sıfır. Hiçbir ülkenin başbakanı ya da devlet başkanı Gezi olaylarında hükümete destek vermemiştir, tamamı eleştiriyor. Sadece kendi doğruyu söylediğini zannediyor. Adamdaki egoya bakın, bir numaralalı bölücü, vatandaşları ayırıyor" dedi.

Özel yetkili mahkemeleri de eleştiren Kılıçdaroğlu, bu tür mahkemelerin demokrasilerde olamayacağını savundu.

Bu mahkemelerin verdiği kararların, siyasi otoritelerin görüşleri olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu mahkemelerin verdiği kararlara uymak da doğru değildir. UEFA'ya sesleniyorum, bu kararlarla siz Türk sporunu cezalandıramazsınız. Türkiye'de demokrasinin olmadığını öğrenemediniz mi siz? Bu mahkemelerin mahkeme olmadığını, siyasi otoritenin sopası olduğunu öğrenemediniz mi? Karar vermişler, neymiş? Özel yetikili mahkemenin kararıymış. Bunlar sahte delil üretmiyor mu? Sahte delille yola çıkmadılar mı? Kalkmışlar bu mahkemenin kararını esas alıp hüküm veriyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz. Binlerce milyonlarca insan bunun yanlış olduğunu kabul ediyor" şeklinde konuştu.

-"Devlet hukuk dilini kullanmak zorundadır"

Demokrasi olmadan barış olamayacağını da belirten Kılıçdaroğlu, barışın yolunun özgürlük ve demokrasiden geçtiğini söyledi.

"Bir devlet düşünün, bir yerde çatışma oluyor. 5 dakika içinde suçlu belli. İlan ediyor, valisi, kaymakamı, bakanı, başbakanı. Devletin bir dili vardır, o da hukuk dilidir" diyen Kılıçdaroğlu, "Önce yargılarsın, soruşturursun, yargılamadan sonra kimin suçlu olup olmadığı belli olur. Bir olay oluyor 5 dakka içinde failler, her şey belli. Ozaman niye mahkemeleri kurduk ki. Ne gereği var. Bu ülkede ölen her vatandaş bizimdir, devlet hukuk dilini kullanmak zorundadır" ifadesini kullandı.

Buğday fiyatlarına da değinen Kılıçdaroğlu, 10 yıl içinde 30 milyon hektar arazinin ise ekilmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "10 yıl önce buğday 30 kuruştu, mazot 1 lira. Şimdi buğday 70 kuruş, mazot 4 lira 20 kuruş. Bu çiftçi ne yapacak, bu 70 kuruş en yüksek fiyat. Çiftçi kardeşime sesleniyorum; Ağzından bal akıyor konuştuğu zaman tiran, şöyle kalkındık, böyle büyüdük... Gençler bunun karizmasını çizdiler, şimdi sıra sende çifttçi kardeşim, sen de karizmasını çiz" dedi.

Kılıçdaroğlu, huzurlu bir Ramazan dileğinde de bulundu.

Demokratik bir seçimle grup ve TBMM başkanvekili seçimini yaptıklarını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini "Bakın tiran 3 gün ortalıkta yoktu, huzur vardı. Bugün yine konuştu, herkes yine rahatsız. Biz huzura endeksliyiz, huzuru seviyoruz" diyerek tamamladı.

-

Kaynak: AA

Son Dakika Politika CHP TBMM Grup Toplantısı Yapıldı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement