'KUSURUN TAMAMI BİZE AİT'
CHP Genel Başkanı Özel, Hatay'ın İskenderun ilçesinde 'Halk Buluşması'na katıldı. Burada konuşan Özel, depremzedelere geçmiş olsun dileklerini iletti. Özel, Hatay Büyükşehir Belediyesi seçimlerine ilişkin, "Hem İskenderun'da hem Hatay Büyükşehir Belediyesi'nde çok küçük oy farklarıyla İskenderun'da 1077, Büyükşehir Belediyesi'nde 32 bin denilip de farkın 2 bine kadar indiği, tüm itirazlarımızın reddedildiği aslında küçük bir farkla kazandığımız belediyemizin elimizden sıralı kararlarla alındığı bir süreci yaşadık. Burada oyu çaldılar, çaldırmayacak. Fark küçük, bu kadar az farka güvenmeyeceksin. Seçmende hiç kusur yok. Kusurun tamamı bize aittir. İskenderun'u kazanabilmeliydik. Hatay'ı kazanabilmeliydik. Bu büyük acının üzerine sevenleri üzmemeli, bize oy vermeyenlerin bile çok daha iyi günleri yaşayacağı bir süreci sağlayabilmeliydik" dedi.
ANGUS İTHALATINA TEPKİ
Türkiye'nin en büyük liman kentlerinden birinde olduklarına dikkat çeken Özel, "Dördüncü büyük limanın olduğu kentteyiz. Bu bir avantaj ama maalesef Türkiye, hayvancılıktaki bir dizi hatayla artık kendine yeten eti üretemez duruma geldi. Bunun için canlı hayvan ithalatına izin verdiler. Bunun devamında angus ithalatı başladı. Türkiye'ye yılda yarım milyondan fazla angus geliyor. Ama hepsi bu limandan geliyor. Bu anguslar, Türkiye'deki hayvancılık açısından bir etkisi oluyor. Ama et fiyatları ihtiyacı karşılamak için mecburuz diyorlar. Ama bütün külfeti bütün kokuyu, bütün sıkıntıyı maalesef İskenderunlu vatandaşlarımız çekiyor. Bu haksızlık, 'sinekten duramıyoruz, kokudan duramıyor' diyorlar. Gerçekten bunun bir kez daha İskenderun'dan benim ağzımdan dile getirilmesini talep ettiniz; ben de bu önemli sorununuzu dile getiriyorum" diye konuştu.
'BU KABUL EDİLEMEZ'
6 Şubat depreminin üzerinden 20 ay geçtiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 gün sonra 'Bir yıl içinde 650 bin konut yapıp, teslim edeceğiz' ifadelerini kullandığını kaydeden Özel, "'Bunu 1 yıl içinde yapacağız söz veriyoruz' dediler, maalesef bu sözü tutmak bir yana yanından dahi geçmediler. Bugün teslim edilen konut sayısı 101 bindir. Söz verilenin yüzde 15'tir. Fakat sonradan Tayyip Bey, 'Yanlış hesapladık, 650 bin dedik, 350 bin konut vereceğiz' diyor. O rakamı baz alsak da 1 yılda vereceğiz dediği konutun yüzde 31'ini vermiştir. Bu rakam, bizim Hatay'ımız içinse maalesef 254 bin konut söz verilmişken sadece 11 bin konut verilmiş, yüzde 4,5'u verilmiştir. İki çarpıcı rakam var; birincisi 'Bir yıl sonra hepsini vereceğim' diyen Türkiye çapında sadece ve sadece söz verdiğinin yüzde 15'ini şimdi dediğinin yüzde 30'unu verdi. 10 depremzededen 7'si çadırda, konteynerde ya da gurbette. Bu kabul edilemez. Ama iş Hatay'a gelince Hatay'da depremzedelere söz verilen konutların yüzde 4,5'u, 100 kişinin 95'i çadırda, konteynerde ya da gurbette. İşte Hatay'a kurtarmada geç gelenler, Hatay'ın ihmal edenlerin bu meselede de Türkiye'nin 10'da 1'i kadar hızda ilerlediğini. Yanlış anlaşılmasın Malatya'ya da verilen söz tutulmadı, Adıyaman'a da Kahramanmaraş'a da ama oralar yüzde 30'ken Hatay yüzde 4'te ise burada da başka bir mana var. Buna dikkat çekmek, bu haksızlığa bir 'dur' demek gerekiyor" dedi.
'50 BİN KİŞİYİ HATAY'DA MÜLKSÜZLEŞTİRDİLER'
Rezerv alan uygulamasıyla ilgili de eleştirilerde bulunan Özel, şunları söyledi:
"21 Kasım 2023 günü bir genelge yayınladılar. Dediler ki 'Orta ve düşük hasarın varsa, belediyeye git, onarım izni al, evini onart, geç otur'. İnsanlar bunları dinledi. İzin istendi; verildi, para lazımdı; borç alındı. Bilezik borçlanıldı, kredi çekildi ve evler yapıldı. Çalınan kapılar takıldı, eşyalar alındı, boyalar yapıldı. Sonra birden bir bakıldı ki eviniz rezerv alana girmiştir, yıkmak durumundayız. Borca girdi adam, parası yok, evi de elinden alıyorsun, ne yapacak bu insanlar. Bunu hiç düşünen yok. Zeytinliği rezerv alan yapıyor. ya böyle şey olur mu? veya sizin Cebike Mahallesi 70 yıllık arazilerini insanların elinden alıyor, 50 bin kişiyi Hatay'da mülksüzleştirdiler. Buna çok ciddi bir itiraz var. Bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdük, çaba gösteriyoruz ve şuna dikkat çekmek istiyorum. Bakın rezerv alan normalde bir gereklilik. Bunun bir teknik tarafı var. Zaten kötü bir yere yapılmamalı, yeniden yıkılacaksa yapılmamalı. Toplulaştırmak lazım. Teknik tarafı böyleyse yapılmalı. Bunun hukuki tarafı var, hak yenmemeli, itiraz edilebilmeli, bilirkişi olabilmeli. Ama bir de bunun ahlaki tarafı var. Sorun ahlaki tarafın zayıf olmasında. Kimse ikna değil 'Benim evim birisi yerine göz dikti diye mi rezerve alanda yoksa gerçekten olması gerektiği için mi?' Buradan açıkça söylüyorum; sayılı gün geçer. Partiyi 47 yıl sonra Türkiye'de birinci parti yaptık. Kaybettiğimiz seçimden 10 ay sonra yüzde 25'i 5 parti almıştık. İttifaksız Türkiye İttifakı'nı kucaklayarak yüzde 38 ile birinci parti olduk. Az gün var, önümüzde bu parti çok yakında Türkiye'de yapılacak ilk seçimde, Türkiye'nin birinci partisi olacak. İktidar partisi olacak. Buradan rezerv alan konusunda karar alanlara, imza atanlara, vatandaşın hakkını yemeye kalkanlara bu konuyu enine boyuna inceleyeceğiz. Eğer ki birinin, bir garibanın malına rant için çöktüysen, eğer birinin malını birine peşkeş çektiyseniz; her türlü kanuni düzenlemeyle cesaretle kararlılıkla üstüne gideceğim. Bu garibanların hakkını size yedirmeyeceğim, söz veriyorum."
'210 OKULUN YERİNE 18 OKUL YAPMIŞLAR'
Hatay'da depremde 210 okulun ağır hasar aldığını ve yıkıldığını vurgulayan Özel, "Yerine '106 okul yaptık' dediler; inanmadık, saydık. 18 okul yapmışlar. Kardeşim, nerede bunun gerisi? Konteynerdeki okul yeni okul değil, yeni okul 18 tane. Çocuk gündüz konteynerde, gece konteynerde zaten kaldığı konteyner kaldırmıyor; ikide bir elektrikler kesiliyor. Devlet olmak bu demek değil. Ayrıca işin bir tarafı sağlık, hastanelerde çok önemli yetersizlikler var. Dediler ki hepsini ayağa kaldıracağız. 56 tane Aile Sağlığı Merkezi yıkılmış yerine 1 tane yapılmamış. Hepsi konteynerde, çadırda. 3 hemşire varsa deprem gecesi, şimdi Hatay'da 1 hemşire var. 3'te 2'si gitmiş ya kaybetmişiz ya göç etmiş gitmiş. Doktorlar geliyorlar, ağır yük altında kalıyorlar, kimi zorlanıyor, rapor alıp gidiyor. Kimi korkuyor, eve giremiyor, bir sürü zorluk var. Ama burada devlet gerekli tedbirleri almıyor. Türkiye'nin bütün kahraman doktorları, koştular, geldiler, Hatay'da günlerce çalıştılar. Bütün illerde çalıştılar. Bir seferberlik ilan etseniz, bir görev verseniz kaçacak kimse yok. Ama normal bir ilmiş gibi Hatay'a yapılan görevlendirmeler doğru değildir. Teşvik edilmeli, özendirmeli. Ek ücretlendirmeli ama bu sıkıntılar bir an önce bitirilmelidir" dedi.
'SURİYELİLERİ MEMLEKETLERİNE YOLLAYALIM'
Önemli bir sorunun da Türkiye'nin de Hatay'ın da sığınmacılar olduğunu kaydeden Özel, şunları dedi: "Türkiye, dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesi ve açık ara önde. Bizden sonrakilerin hepsini toplasan bizim kadar yok. Tayyip Bey, Merkel ile bir anlaşma yaptı. 6 milyar euroyu aldı, Türkiye'yi açık sığınmacı kampına çevirdi. Avrupalıların hepsinin yüzüne söylüyorum. 6 milyar verip bizi 4,5-5 milyon sığınmacıyla burun buruna getirdiniz. Bu sorunu hep beraber çözmeliyiz. Bunu yapmazsak, bu ne Türkiye'ye hayırdır ne Avrupa'ya hayırdır. Şimdi büyük bir fırsat var. Yıllarca 'Esad ile görüş' dedim. 'Esad ile görüşmem, katil o' dedi. Ben 'randevu istedim, gidiyorum ben çözeceğim dedim', 'ben de gideceğim' dedi. Haber yolladı Putin ile Esad'a 'Önce benle görüşsün, muhalefetle görüşürse anlaşma olmaz' dedi. Şimdi git diye bekliyoruz, gitmiyor. Kardeşim bir an önce git. Bu sorunu konuş. Bak Esad genel af ilan etti. Buradaki herkes giderse cezaya tabi olmayacak. Bu fırsat, bugün kaçarsa bir daha olmayacak. Hazır genel af varken hazır ben bütün dünyadaki sosyal demokrat partilerin, sosyalist partilerin, sol partilerin liderleri ile konuşuyorum. 'Sığınmacılar Suriye'ye dönsün para meselesi kolay' diyorlar. 'Ama sakın bize yollamayın' diyorlar. Gidelim dünyadan parayı bulalım, Avrupa'dan desteği alalım. Bunların evini, okulunu, hastanesini yapalım, iş yerlerini oraya açalım. Memleketlerine yollayalım. Vallahi de billahi de bizim fakirimiz bize yetiyor. Bizim yoksulumuz yetiyor, bizim çocuğumuz işsiz hiç bulamıyor. Artık bu fırsatı kaçırma; Esad'a git, anlaş, el sıkış, hazır af çıkmışken, davulla zurna ile yollayalım bu arkadaşları."
'GEREKİYORSA BİRLİKTE ESAD'A GİDELİM'
Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adım atmaması halinde kendisinin adım atacağını vurgulayarak, "İşi çözümsüzlüğe doğru sürüklemesini de doğru bulmuyorum. Daha dün yeni belge geldi. Belgeyi dün gösterdim mitingde. Geçici sığınmacıların kalma süresinin uzatılması, iş izni olanların, çalışma izni olanların süresinin uzatılması, olmayanlara çalışma izni verilmesine uğraşıyorlar. 'Diyoruz Antarktika, o diyor kulağıma mantar tıka.' Duymuyor bizi, dinlemiyor bizi, bunu kabul etmiyoruz. Bu sığınmacıları kalıcılaştırmak, ucuz iş gücüne, krizi öyle yenecekmiş. Yarım asgari ücrete çalıştıracakmış. Bunların tamamı Türkiye'deki işsizliği büyütür, işi olanı da işten atarlar, Suriyeli alırlar. Bu işler yanlış işler, tehlikeli işler. Buradan uyarıyorum. Gidelim; ben ayrı gideyim, sen ayrı git. Gerekiyorsa birlikte gidelim. Türkiye'deki diğer siyasi partilerin de temsilciler ile liderleri ile gidelim. Bu milli meseleyi sen başımıza açtın; ama hep birlikte çözelim. Yeter ki bu sığınmacı sorununu bir an önce bitirelim. Bu çağrımı tekrarlıyorum" diye konuştu.
'KATİLLERE CESARET VERİYORSUNUZ'
Kadın cinayetlerine ilişkin de Özel, şunları dedi:
"Kadınları katlediyorlar, kesiyorlar. Canice cinayetler işliyorlar. Niye? Çünkü cezasızlık kültürü var. Bir kapıdan sokuyorsun, öbür kapıdan çıkıyorlar. Maalesef Türkiye'nin övünç kaynağıydı İstanbul Sözleşmesi. Kadına karşı şiddet içindi, kadın cinayetlerini azaltmak içindi, o yıl imzaladığımızda ayrı onayladığımız da ayrı bir büyük mutluluk dalgası oldu. Bir tek onaylandığı yıl, kadın cinayetleri baş aşağı gitti. Neden? Dendi ki 'İstanbul Sözleşmesi kadını koruyacak, yeni düzenlemeler gelecek'. Sonra kanunları yeterince iyi yapmadılar; sonra bir gecede buradan çıktılar. Sayın Erdoğan, sen devleti kadınların arkasından çektin, devleti kadının arkasından çekince katillere cesaret veriyorsunuz. Devleti kadının arkasından çekince, kadına karşı şiddete yol veriyorsunuz, sebebiyet veriyorsunuz. Bunun için Kadın Kolları Genel Başkanımız bir çağrı yaptı. Önümüzdeki günlerde birlikte ya da ayrı ayrı görüşecekler. Türkiye'deki bütün kadın siyasetçilerin AK Parti'dekiler dahil inisiyatif alması ve Türkiye'nin yeniden İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönmesinin çağrısını yapıyorum. Elimizi uzatıyoruz, bu eli tutun. Bu sorunu çözün, devleti kadınların arkasına dimdik koyun, bu cinayetleri hep beraber bitirelim."
'BUNUN HESABINI ÇOK AĞIR SORARIZ'
Meclis'te yarın CHP'nin çağrısıyla gizli oturum yapılacağını kaydeden Özel, "Sebebi şu; ülkenin cumhurbaşkanı hepimizin gözünün içine baka baka Meclis'in kürsüsünden dedi ki 'İsrail'in bir sonraki hedefi biziz.' Bu olacak bir iş değil. Bunu şöyle yapıyorlar. Bir; Türkiye, İsrail'den çok güçlü bir devlettir. İki; Türkiye, İsrail'e karşı dünyadaki üye olduğu bütün yapılar tarafından korunmak, sahip çıkmak zorundadır, başta NATO olmak üzere. Ayrıca bu memleket öyle Netanyahu'nun kendi halkının bile yaka silktiği birinin tehdidine cevap vermeyecek, ondan korkacak durumda değildir. Bunu herkes bilir. Ama Cumhurbaşkanı diyor ki 'Bir sonraki hedefi biziz'. Ona ne Netanyahu cesaret edebilir ne dünyanın en akılsızları buna kalkışabilir. Ama bir şey var. Bir korku yaymak, o korkuyla insanları evet açsın, yoksulsun, işsizsin ama tehlike büyük. 'İsrail saldıracak, beni desteklemelisin' demekse hesap, işte bu parti bu numarayı yutmaz. Geçmişte yaptığı oyunlara gelmez. O yüzden yarın Meclis'e çağırdık. 'Kapalı oturum yap' dedik, kendi gelmiyor. Gelmeli, gelmeliydi. Bakanları geliyor, gelsinler. En doğru bilgileri versinler. Eğer yarınki oturum 10 yıl gizliliği var. Yarın bize İsrail saldırısının kapıda olduğunu, bir sonraki hedefin Türkiye olduğunu anlatırlarsa gereğini yaparız, susarız. Ama yarın sakın ha sakın, yarın bildiklerimizi bize anlatıp, havanda su dövüp 'Tehlike var, olabilir' deyip bu Meclis kürsüsünden Cumhurbaşkanı ağzıyla söylenen lafın altını tane tane doldurmazlarsa evet oturum gizli, söyleneni söyleyemem. Ama söylenmeyeni ifşa ederim. Kimse bizi İsrail tehdidiyle korkutup, televizyonlarda savaş konuşturup, yoksulluğu, emekliyi, asgari ücretliyi, depremzedeyi, çiftçiyi, işçi konuşmamamızı beklemesin. Bunun hesabını çok ağır sorarız çok ağır sorarız" dedi.
'HER EMEKLİNİN HER AY 5 ÇEYREK ALTINI KAYIP'
Konuşmasında emeklilerin maaşlarına da dikkat çeken Özel, "Bu emekli, Tayyip Bey'in geldiği gün aldığı maaşla 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi aldığı maaşla 3 çeyrek altın alamıyor. Her emeklinin her ay 5 çeyrek altını kayıp. Kim aldı? Vallahi bu gelen iktidar aldı. Bir şey kaybolursa, nerede kaybettiysen, orada ararsın. Ayrıca burada emekli maaşına seyyanen zam istiyorlar. Hep söyledik, direkt asgari ücrete çıkarmak lazım; önce en düşük emekli maaşını. Ayrıca intibak yasası istiyorlar. 2002-2008 hala daha çözülmeyen sorunlar var. Bayram ikramiyesi asgari ücrete çıkarılsın istiyorlar. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi seçim beyannamesi vardı. Tüm Emekliler Sendikası da bunu sahiplendi. İnşallah iktidarımızın ilk bayramında bir asgari ücret bayram ikramiyesini alacaksınız, söz veriyoruz. Ayrıca Suriye'den gelen sığınmacılardan alınmayan katılım payı, bizim emekliden alınıyor. İlaç fiyat farkı bizim emekliden alınıyor; ortez, protez farkı bizim emekliden alınıyor. Bunların hepsinin kaldırılması lazım. Bu Sosyal Güvenlik Kurumu yapacağı bu kadar çok iş varken kimin peşine düşmüş, gariban işsizlerin, gençlerin peşine düşmüş. Vay efendim zorunlu sigorta parası yatırman lazımdı, sağlık birimi yatmadı. 30 bin lira alacağın var, faizi de koydum, 80 bin lira para ödeyeceksin. Kiminden 80, kiminden 50, kiminden 20. Bu ekonomik şartlarda bu krizde bu insanların yakasına yapışmak, alçaklıktır, vicdansızlıktır. Bunu yapanların yaptığı şey, düpedüz bu memleketin güzel insanlarına ihanet etmektir" diye konuştu.
Son Dakika › Politika › CHP, MYK toplantısını Hatay'da yaptı (3) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?