Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecine yönelik yasa tasarısısıyla ilgili, "Bununla dağlara çıkışın önlenmesi, dağdan inişlerin hızlandırılmasını istiyoruz" dedi.
Arınç, Kanal 24 televizyonunda katıldığı "24 Özel" programında, güncel konularla ilgili soruları yanıtladı.
Çözüm sürecine yönelik yasa tasarısıyla ilgili soru üzerine Arınç, 2012'nin sonundan başlayarak gelinen noktada epey bir mesafe alındığını söyledi.
Artık karakolların basılmadığını, mayınların patlamadığını, cenazelerin gelmediğini ve annelerin gözyaşı dökmediğini ifade eden Arınç, "Artık bir huzur ve sükunet zamanı var. Olabilecek asayiş olayları oluyor. Zaman zaman yol kesme, zaman zaman kaçırmak, fidye istemek, zaman zaman da kamu mallarını tahrip etmek... Onların dışında terör eylemi olarak gösterebileceğimiz eylem sayısı geçmişe göre yüzde 1 bile değil. Bu bence çok büyük bir başarı" diye konuştu.
Arınç, çözüm sürecinde ikinci bir safhaya geçtiklerini vurgulayarak, sürecin aktörlerinin görevlerinin başında bulunduğunu anlattı.
Konuyla ilgili yasal bir çerçeveye ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Arınç, "Bu yasal çerçeve aslında bugün yapılacakları değil, hükümetin kendisine görev olarak kabul ettiği unsurları kapsıyor" değerlendirmesinde bulundu.
-"Dağlara çıkışın önlenmesini istiyoruz"
Tasarıdaki madde başlıkları hakkında bilgi veren Arınç, şöyle devam etti
"Bununla dağlara çıkışın önlenmesi, dağdan inişlerin hızlandırılmasını istiyoruz. Şu anda yurt dışında bulunanların suç işlemediğini bildiklerimizin Türkiye'ye nasıl gelebilecekleri, nasıl rehabilite edilebilecekleri, silahlı unsurların silahlarından arındırılmasıyla birlikte tekrar birtakım hukuki ve cezai sonuçlar doğacaksa bunlar için ne gibi kararlar alınabilecek, belki daha sonraki aşamasında da lider seviyesinde olanların Kandil'de veya yurt dışında Türkiye'ye gelmeksizin nerelerde, hangi ülkelerde ne şekilde barınabilecekleri, Kandil'in, Mahmur'un nasıl tasfiye edileceği daha sonraki aşamalarda mutlaka görüşülecek. Burada hükümet açısından bir kararlılık görüyorum. Halkımız çözüm sürecini benimsedi. Sadece bölge halkı değil, 76 milyon insanımız da benimsedi."
Halktan aldıkları destekle bu işi sonuçlandırmak istediklerine değinen Arınç, çerçeve ve yol haritası çizdiklerini anlattı.
-"Tasarı olumlu karşılandı"
Çizdikleri yol haritasına karşı çıkanların ve bunların yapacağı engelleme çabalarının olabileceğini dile getiren Arınç, çözüm sürecine yönelik yasa tasarısının olumlu karşılandığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretine değinen Arınç, şöyle konuştu:
"Kılıçdaroğlu Diyarbakır'da bir toplantıda bulundu ve çok önemli bir laf etti. Daha biz tasarımızı Meclis'e göndermemiştik. 'Artık bunun yasal bir yapıya kavuşturulması gerekir' dedi. Önce duyduğumuza inanamadık. Çünkü bu sürece baştan beri karşı olan Sayın Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da belki coşkuya gelmiş olabilir, bulunduğu ortamda 'artık bir yasal bir çerçeveye oturtulması gerekir' dedi. Diyarbakır'da söylediğini Ankara'da ret ve inkar etmiyecekse bu önemli bir kazanımdır. Şu anda da grup başkanvekilleri yarı yarıya, hemen hemen 'şuna karşıyız ama buna karşı değiliz' diyorlar. MHP'nin o meşhur sözcüleri de ağızlarını açtığında malum şeyler söylüyorlar. İnşallah Meclis tatile girmeden önce bu yasal süreci de bitireceğiz. Ondan sonra büyük bir güvence içerisinde yol haritamız devam edecek."
-"Allah korusun nifak tohumları burada tekrar güç bulabilir"
Arınç, Irak'taki çatışmalara ilişkin soru üzerine, yaşananları günü gününe, adeta kriz masasıyla ve Dışişleri Bakanlığı ile takip ettiklerini belirtti.
Suriye'de yaklaşık 4 yıldır bir felaketin, trajedinin yaşandığına, binlerce insanın öldüğüne, milyonlarca insanın da ülkesini terk ettiğine dikkati çeken Arınç, Suriye'deki bu ateşin Irak'a da sıçradığına vurguladı.
Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Esasen Irak, Amerika'nın işgalinden, yani Saddam rejiminin yıkılmasıyla bir bölünme sürecine girmişti. Yani Kürtler, Şiiler, Sünniler arasında Irak üçe bölünebilir endişesi vardı. Biz, o zamanlar Türkiye'nin politikası olarak Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi egemenliğinin bozulmaması gerektiğini söylüyorduk. Ben Meclis Başkanıydım. ABD'den çok heyetler geldi, onlara hep söylediğimiz Irak'ta çok etnikli, çok dinli bir hayat var. Mezhep farklılıkları var. Burada ateşi söndürmeye çalışmamız lazım. Hepsinin temsil edilmesine, hepsinin kendini temsil etme fırsatı tanınmasına ihtiyaç var. Siz Saddam'ı yıkıyorsunuz ama Saddam'ın kurduğu bir ordu var, Saddam'ın bir bürokrasisi var. Irak'ın geçmişten bu yana hayat bulan bir yaşam tarzı var. Bunların hepsini elinizin tersiyle iterseniz, yapmayın ama Saddam'ı ve rejimini ayakta tutan unsurları bir kenara koyun, polisine, ordusuna, askerine, bürokrasisine hayat bulacak yeni bir tarz getirin, yoksa bu adamlar aç kalırsa, Irak'ta bir bölünme olur, isyan olur. Bu insanlar da bu rütbelere gelmiş, bu işlerin içerisinde bulunmuş, onlar da belki Saddamsız bir Irak hayaliyle yaşıyorlardı, o diktatör gidince demokrasi içinde belki daha iyi hizmet yapabilirler. İkincisi yani ne Sünnici, ne Şii'ci, ne bilmem neci olun. Bir tarafa siz iltizam ederseniz, bir taraf lehine hareket ettiğinizi gösterirseniz ve o hükümet kurarsa, şunu yaparsa, bunu yaparsa ve diğerlerini reddederse, Allah korusun nifak tohumları burada tekrar güç bulabilir. Bakınız şu bölge böyledir, şu bölge şöyledir, burası da böyledir..."
ABD'nin, önceleri Kuzey Irak'ta bir oluşuma fırsat ve meydan verdiğini, 7-8 yıldan bu yana da Maliki'nin en büyük destekçisi olduğunu vurgulayan Arınç, ilk başlarda Türkiye ile ilişkileri iyi olan Maliki'nin son 5-6 seneden bu yana tamamen bir mezhepçi yaklaşımla, en önde gelen siyasetçileri tasfiye ettiğini, meclisini kapattığını, önemli kurumların başından gönderdiğini ve belli mezhep bağlılığı olan bölgelere sırtını döndüğünü ve Irak'ta ihtilafların yeşermeye başladığını anlattı.
-"Biz şu veya bu değiliz, biz Müslümanız"
IŞİD'in ve El Kaide türevinden oluşan örgütlerin de başlarda Irak İslam Devleti olarak ortaya çıktığını, bunların bir kısmının sonradan Suriye'ye gittiğini ve bu defa da Irak Şam İslam Devleti haline geldiklerini hatırlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Şimdi bunlar bir taraftan mezhepçi yaklaşımları sebebiyle onlara karşı, öbür taraf bu tarafa karşı, birbirlerinin kanını dökmeye başladılar. Bu mezhep taassubu veya asabiyeti Hz. Peygamber Efendimiz döneminden bu yana haricilere bakarsanız, o zamanki savaşlara bakarsanız, Hz. Ayşe Validemizin, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin Efendilerimizin başına gelenlere, Sıffin Savaşı'na ve diğerlerine bakarsanız, bu aslında üzerinin örtülmesi gereken bir ateş. Biz şu veya bu değiliz, biz Müslümanız. O eksende bütünleştirebilirsek dini bir beraberlik olabilir diye düşünmüştük ve hükümetimiz bunun çok güzel örneklerini verdi.
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Necef'e gitti, Sistani ile görüşmeler yaptı. Bir taraftan Lübnan'dakilerle bir taraftan İran'dakilerle, mezhep eksenli kavganın ateşini söndürmeye çalıştık ama maalesef ABD orada başı boş bıraktı, askerlerini de çekti. Ortaya çıkan boşlukta bu tür örgütlerle karşı karşıya kaldık. Tabii şimdi Kerkük'te de büyük bir ateş var yanıyor, Musul gitti, Basra'dan Konsolosluk görevlilerimizi çektik, Telafer, Tuzhurmatu oralarda da büyük bir ateş yanıyor. Kuzey Irak'tan gelen güçler oraları savunmaya çalışıyor."
Türkiye'nin bu süreçte de aktif olduğunu, Neçirvan Barzani ve Kerkük Valisi'nin de Türkiye'ye geldiğini hatırlatan Arınç, "Dışişleri Bakanlığımız bütün dünyayla temas halinde, bir taraftan Kerry bölgede, bir taraftan Rusya ile ilişkilerimizi bu ateşin söndürülmesi konusunda kullanıyoruz. Kerkük'ün muhafazası, Kerkük sadece belli bir unsurun yaşadığı şehir değil ki. Irak'ta hangi unsurlar varsa Kerkük'te onlar da var. Dolayısıyla bu beraberliğin devam etmesi için bizim hem Kuzey Irak ile hem de Irak Merkezi Hükümeti ile ve bölgede tabii söz sahibi ülkelerin de evet demesiyle bir plan uygulamaya çalışıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, insani yardımların sürdüğünü, bunun dışında özellikle Kerkük, Musul ve çevresinde baskı altında yaşayan insanların tahliyesi konusunda çabalarının devam ettiğini bildirerek, "80 yurttaşımız bildiğiniz gibi 49'u konsolosluk görevlisi, 31'i tır şoförü olmak üzere kaldıkları yer biliniyor, yani bir sıkıntıda olmadıkları biliniyor, temas devam ediyor bire bir temas şeklinde fakat örgütün elinden şu anda çekip çıkarmış durumda değiliz. Ümit ediyorum ki en yakın bir zamanda o yurttaşlarımızın hayırlı haberlerini alacağız" ifadesini kullandı.
Ramazan ayının başladığına değinen Arınç, tüm Müslümanların bu mübarek ayını tebrik etti. Arınç bu ayın, acı ve ızdırap içinde olanların da kurtuluşuna vesile olmasını diledi.
- Ankara
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?