Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi tarafından düzenlenen Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu'na bir videolu bir mesaj gönderdi. Ege'nin barışın sembolü olduğunu söyleyen Erdoğan, yaşananların bir trajedi olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından sonra açıklamalarda bulunan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan'ın planını açıkladı. Kara sularını 12 mil genişleterek hava sahasının da sınırını genişletmek istediğini belirten Akar, "Bunların boş hayaller olduğu görülmeli, bilinmelidir. KKTC'nin ruhsat verdiği ve kendi deniz yetki alanlarımızda bulunan bölgelerdeki faaliyetlerimizi sürdüreceğiz." sözlerine yer verdi.
İşte Bakan Akar'ın konuşmasından satır başları:
"Yunanistan ile hakkaniyete, adalete ve iş birliğine dayalı, komşuluk hukukunu gözeten çözüm yolları bulacağımıza inanıyorum. Diyalog ve müzakereye önem verdik. Tansiyonu yükselten adımlar karşısında suhuletle davrandık.
Bugün Yunan macerasının bittiği günün yıl dönümü. Bir asır öncekinin bedelinin ne kadar ağır olduğu unutulmamalı, hüsranla sonuçlanacak yeni maceralar peşinde koşulmamalıdır.
Yunanistan ile kıta sahanlığı, karasularının genişliği, hava sahası, FIR hattı, arama kurtarma sahasına yönelik ihtilaflar, Gayri Askeri Statüdeki Adaların (GASA) silahsızlık statüsünün ihlali, Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan'a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini göz ardı eden iddialar, provokatif silahlanma girişimleri ve diğer provokatif faaliyetler, Batı Trakya Türklerinin haklarını kısıtlayıcı uygulamalar ve terör örgütlerine verdikleri destek konularında sorunlar yaşıyoruz. Bu sorunlara düzensiz göçten kaynaklı anlaşmazlıklar ve FRONTEX meselesi de eklenmiş durumda. Maalesef Yunan muhataplarımız, adeta bu çabalarımızı boşa çıkarmak için çoğu zaman gerginliği tırmandıran her türlü saldırgan eylem ve söylemde bulunmayı ısrarla sürdürüyor.
Yunanistan Kıta Sahanlığı sınırının Doğu Akdeniz'deki adalar ile Türkiye anakarası arasından geçtiğini ileri sürerek Ege Denizi'nin neredeyse tamamı üzerinde haksız iddialarda bulunmaktadır. Biz Ege'de kıta sahanlığı sınırları belirlenirken Ege'nin bütün olarak göz önüne alınması ve sınırların uluslararası hukuk kurallarına uygun hakkaniyet ilkeleri uyarınca bir anlaşma ile çizilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yunanistan'ın kara sularını 12 mile çıkartması durumunda Ege'nin yalnızca beşte biri açık denizalanı olarak kalacak, yaklaşık üçte ikisi Yunan karasuları haline gelecektir. Yani, '12 mil' demek, neredeyse Ege Denizi'nin tamamının Yunanistan'ın hakimiyetine geçmesi, Ege'nin Yunan gölü haline gelmesi demektir. Böyle bir durumda, Deniz Kuvvetlerimizin uluslararası sulardan geçerek Akdeniz'e ulaşması neredeyse imkansız hale gelecektir. Türkiye gemicilik, güvenlik ve Ege'deki kaynaklar açısından önemli zararlara uğrayacaktır. Aynı zamanda üçüncü ülkeler de Ege'den geçerken Yunanistan'dan izin almak durumunda kalacaktır. Türkiye'nin bunu kabul etmesi asla mümkün değildir.
Hava sahasının sınırı kara suları sınırlarını aşamaz. Ancak Yunanistan, karasuları genişliği 6 mil olmasına karşın 10 mil hava sahası olduğunu iddia etmektedir. Yani, uluslararası sularda bulunan bir gemimiz, karasuyu sınırlarını ihlal etmezken, bu gemiden bir helikopter havalandığı anda hava sahası ihlali yapmış oluyor. Bu akıl, mantık ve hukuk dışı garip iddiayı sadece Yunanistan ileri sürmektedir. Ne tarihte ne günümüzde dünyada böyle bir uygulama yok. Biz, uluslararası hukuk kurallarını, akıl ve mantık ilkelerini hiçe sayan bu iddiayı kabul etmezken Yunanistan, karasularını 12 mile çıkarma hayalleri ile hava sahasını daha da genişletme peşindedir. Bunların boş hayaller olduğu görülmeli, bilinmelidir. Yunanistan ayrıca, teknik bir sorumluluk olan Uçuş Malumat Bölgesi (FIR) hattını da kendi egemenlik sahası olarak göstermektedir. 1944 ICAO Şikago Sözleşmesi hilafına Atina FIR'ına giren askeri uçakların uçuş planı vermesini talep etmekte, aksini hava sahası ihlali kabul etmektedir. Ayrıca, FIR hattı sınırını aynı zamanda 'Arama Kurtarma Sahası' sınırı olarak kabul ederek Türkiye'nin sahasında da arama kurtarma yapmak istemektedir. Dünyada, uluslararası hukukta böyle bir uygulama söz konusu değildir. Yunanistan, askeri birlik, silah bulundurarak 23 Gayri Askeri Statüdeki Ada'nın en az 16'sının statüsünü ihlal etmekte, her fırsatta başta Lozan Antlaşması olmak üzere uluslararası anlaşmaları aşındırmaya çalışmaktadır.
Yunanistan, provokatif tutumunu gereksiz NAVTEX/NOTMAR/NOTAM ilan ederek sürdürmektedir. Bu faaliyetleriyle 1988 Tarihli Türk-Yunan Atina Mutabakat Muhtırası'nda belirtilen Moratoryum Periyodu'nu ve 1976 Bern Mutabakatı'nı ihlal etmektedir. Türkiye'nin diplomatik girişimlerine rağmen bu hukuk tanımaz tavrını sürdürmektedir. Bunlar üzerinde egemenlik hakkı iddia etmekte, hatta bunlardan bazılarını satışa çıkarmaktadır. AB çevre ve enerji programları, arkeoloji ve kadastro çalışmaları gibi uluslararası girişimleri de bu anlamda istismar etmektedir. Bunun gibi tek taraflı fiili adımların kabul edilmesi mümkün değildir. Somut tarihi, coğrafi ve ilmi gerçekler göz önünde bulundurulduğunda tüm bu çabalar, 1832'de 47 bin 517 kilometrekarelik yüzölçümü ile Mora Yarımadası ve çevresinde resmen kurulan ve günümüze kadar 7 aşamada yaklaşık 3 kat büyüklüğe ulaşan Yunanistan'ın yayılmacı anlayışını en açık şekilde ortaya koymaktadır.
Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanları konusunun geçmişine baktığımızda, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin gayrı hukuki eylemlerinin temelini, KKTC ve Türkiye'nin haklarını yok sayarak 'Kıbrıs Cumhuriyeti' adına ilan ettiği sözde münhasır ekonomik bölge iddiaları oluşturmaktadır. KKTC'nin Kıbrıs adasının etrafındaki doğal zenginliklerin paydaşı ve hak sahibi olduğunu herkesin çok iyi anlaması ve buna göre davranması gereklidir. Yunanistan, uluslararası hukuka aykırı olarak, diğer kıyıdaş devletler ile ikili sınırlandırma anlaşmaları yapmak ve fiili uygulamalarda bulunmak suretiyle Türkiye'nin doğal gaz ve balıkçılık gibi kaynaklardan yararlanmasını engellemek ve Türkiye'yi uluslararası kamuoyu nezdinde emrivakilerle karşı karşıya bırakmak istemektedir. Buna karşılık olarak bizler de ısrarla Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta, deniz yetki alanlarında, eşit egemen hakların korunması ve kaynakların adil paylaşımının mutabakatla belirlenmesi gerektiğini savunmaktayız. Bu kapsamda KKTC'nin ruhsat verdiği ve kendi deniz yetki alanlarımızda bulunan bölgelerdeki faaliyetlerimiz sürecektir."
Rum kesiminde Atatürk'ün anlatıldığı kitabın sayfasının yırtılması kararını da değerlendiren Akar, "Bu çarpık ve düşmanca zihniyetin yeni bir örneğidir. Bu olay, kimlerle ve nelerle uğraştığımızı açıkça göstermektedir. Şiddetle reddediyor, şiddetle kınıyoruz. Gerçekten pes doğrusu" dedi.
Son Dakika › Politika › Bakan Hulusi Akar, Yunanistan'ın yeni planları hakkında çok sert konuştu: Bunlar boş hayaller - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?