"Avrupa'dan Net Bir Tutum Bekliyoruz"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV'de katıldığı "Enine Boyuna" programında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Avrupa Birliği, Suriye, Kıbrıs meselesi ve Irak konusundaki soruları cevaplayan Davutoğlu, en çok merak edilen konulardan olarn, Avrupa'ya vizesiz girişle ilgili olarak şunları söyledi:

"Biyometrik pasaporta geçtik, entegrasyonla ilgili adımlar attık, geri kabul anlaşması hazır. Hakkımız artık. Kimileri; önce anlaşmayı imzalayalım, sonra vizeyi konuşuruz, diyor. Kimileri de bunu almadan adım atmayalım diyor. Avrupa'nın, talep ettiğini alıp müzakereyi daha da zorlaştırmak gibi bir tavrı var. Biz de net olarak önce vize muafiyetinde ilkesel bir kararla gelin, karşımıza birini tayin edin, müzakere başlasın, sonra paraf edelim geri kabul anlaşamasını, süreç bittiğinde ikisini eşzamanlı uygulayayım, dedik.

Onlar, bunu değil de Balkan ülkelerine uyguladıkları prosedürü uygulamak isitiyor. Kendilerine çok net dedim ki biz bunu biliyoruz. Yetkiye karşı paraf, imzaya karşı imza, eyleme karşı eylem! Avrupa'dan net ve açık bir tutum bekliyoruz; hak ettiğimiz bu.

"TÜRKİYE YALNIZLAŞMAZ, DAHA ÖNCE DE YALNIZLAŞMADI"

Eski dişişleri bakanlarından Yaşar Yakış'ın eleştirilerinin de dile getirildiği programda, Davutoğlu'na, Suriye ile ilgili " Türkiye'nin A planı var ama B planı yok, Suriye'de muhalefet iktidara gelemezse ne olacak? Ülkede 33 Kürt parti var ve parçalanmış durumdalar; Kürt otonom bölgesi doğarsa Türkiye nasıl etkilenir? Arabistan ve Katar'ın silah desteği verdiği muhalefet, ileride Vahhabizm'i yükseltir mi?" soruları yöneltildi.

Davutoğlu, Türkiye'nin yalnızlaşması riskini şöyle yorumladı:

Türkiye'nin yalnızlaşması söz konusu değil. Kaldı ki Başbakanımız Davos'ta Şimon Peres'e ahlaki bir tavır koyduğunda da o akşam yorum yapanlar, aynısını söylemişti. İran konusunda ret oyu verdiğimizde de aynısı söylendi. Türkiye yalnızlaşmadı. Niye; biliyor musunuz? Çok dürüst, açık, net ve ahlaki tutum sergiledik. Velev ki yalnız kalsa bile komşu halkın katledilmesi karşısında bütün dünya sussa Türkiye susmaz. Dış politikada iki ilke vardır; biri, milli çıkarlar açısından doğru olanı yapacaksınız. İki; insanlığın vicdanından kopmayacaksınız. Koparsanız itibar ve tutarlılığınızı kaybetmeye başlarsınız. Biz geçmişte Esad'ı destekledik çünkü ülkesinin istikrarının ve Türkiye'nin garantisiydi. Ama aynı Esad geçen sene halkına uyguladıkları ile ülkesi için de bölge için de istikrarsızlık kaynağı oldu.

"GÜVENLİĞİMİZ İÇİN GEREKENİ YAPARIZ"

Suriye ile ilgili olarak birincisi; bize güvenlik tehditi oluşturursa, ikincisi; büyük bir mülteci akını ortaya çıkarsa gerekli tedbirleri alırız.

Geçmişte yapmıştık Saddam döneminde. Bosna'da da Kosova'da da oradaki zulümlere karşı Türkiye öncü rol oynadı.

90'larda Irak'ta bu tedbirleri aldı Türkiye. Iraklı Kürtler'e Saddam zulmettiği için Kürtler de bize büyük dalgalar halinde geldiği için Birleşmiş Milletler'e başvurduktan sonra bu tedbirler alınmıştı.

"RUM KESİMİNİN NİYETİ BAŞKA"

Programda Davutoğlu'na Kıbrıs meselesi de soruldu. Rem kesiminden bir gazetenin, 'KKTC'de Türk askeri çekilecek, kışlalar kapatılıp Maraş, yerleşime açılacak' şeklindeki iddialarını gülerek yalanlayan Davutoğlu, Kıbrıs sürecini şöyle değerlendirdi:

Kıbrıs'ta son derece iyi niyetle devrede olduğumuz bir süreç var 2008'den beri. Bu süreçte aslında bazı konularda ciddi ilerlemeler sağlandı. Ama Rum kesiminin direnişi sürüyor. Uluslararası bir toplantıyı istememeleri, kimin çözüm istemediğini gösteriyor. İlerleme olmuşsa hep Türk tarafının açılımları ile oldu, BM de teyit etti. 

1 Temmuz 2012'den önce, Rum kesimi, AB dönem başkanı olmadan önce ciddi bir ilerleme sağlanmasının ve birleşik Kıbrıs'ın, dönem başkanlığını almasının en ideal çözüm olduğnu söyledik. Ama Rum kesiminde isteksizlik devam etti. Çünkü; birincisi, dönem başkanlığını tek istiyorlar. İkincisi; gelecek sene başındaki seçimlere oynuyorlar. Hristofyas güçlü siyasi irade sergilemekten çok uzak. AB dönem başkanlığı yapmış biri olarak seçimlere girmek istiyor.