ANAHTAR Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, " AK Parti'nin yapamadıklarını, MHP'nin yapmak zorunda olduğu halde yapmadıklarının da mesuliyetini üstümüze alıyoruz. Cumhuriyet, Osmanlı'yı nasıl ki bütün aktifiyle, pasifiyle almışsa, nasıl ki bütün kurumsal varlığı ve borçlarıyla devralmışsa, ben de iktidarı bütün aktifiyle, pasifiyle devralıyorum" dedi.
Anahtar Parti (A Parti) Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, muhtarlar, STK temsilcileri ve basın mensuplarıyla buluşmak üzere Bursa'ya geldi. Kestel ilçesinde partililer tarafından karşılanan Ağıralioğlu, konvoy eşliğinde geldiği Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'ne geldiğinde önce kendisini bekleyen kalabalığa hitap ederek, "Bugün Bursa'da bir siyasi iradeye değil, milletin istikbaline, Türk milletinin istiklaline, insanlığın miğferi olmuş bir milletin 'Yeniden biz varız ve toparlanıyoruz' iradesine, bismillah demiş oluyoruz. Bugün Bursa'da karşılamada bulduğum coşku Anadolu'ya sokak sokak, meydan meydan yayılacak olan bir umudun kuvvetidir" diye konuştu.
'HERKES HADDİNE, HUDUDUNA RİAYET ETSİN'
Kongre salonunda, kendisinin ikinci yüzyılın lideri olarak tanıtılıp, kürsüye çağrılmasına itiraz eden Ağıralioğlu, şöyle konuştu: "Hizmetine talip olduğumuz milletimizin evlatlığından başka bir payeye ihtiyacımız yoktur. Siyasetin bugün milletin üstüne boca ettiği ne kadar yük varsa, haddi hududu koruyamamak yüzünden başa geldiğini bilmekte olan bir kardeşiniz olarak söylüyorum; takdimde de hududa riayet, yürürken de hadde riayet, severken de hadde riayet, kızarken de kavga ederken de tenkit ederken de hadde hududa riayet etmek lazımdır. Siyaset bizim için kendimize kendi siyasi mesuliyetimizi takdim edeceğiz diye hevesimize konu olan bir iş değildir. O yüzden ikinci yüzyılına kavuşmuş bir cumhuriyetin bin yılı aşkın bu topraklarda varlık gösteren iradesiyle, ihtişamlı devletlerin, büyük bir milletin evladı olarak kürsüdeyim. Yok ikinci yüzyılın lideri, yok bilmem ne. Herkes haddine, hududuna riayet etsin. Efendim dünya liderliği, tamam razı olalım. Ama mesela pandemi oldu. Pandemide bize IBAN numarası değil de para gönderecek bir orta halli liderlik teklif etmemiz lazım. Bizim dünya liderliğimiz, büyük liderliğimiz, Lübnan kurtarma ekiplerinden daha önce depreme intikal edebilen bir ortak liderliğe dönüşmelidir. Sahaya, deprem kurtarma sürecine Lübnan kurtarma ekiplerinden daha önce nezaret edecek, bir orta haldi lider. Sanki böyle lazımdır. Bize para gönderecek bir orta halli liderliğe, bize IBAN gönderecek bir dünya liderliğini yeğlemeyi tercih ediyorum. Her şeyi aslına rücu ettirmek istiyoruz biz. Tabiatına dönsün. Her şey aslına dönebilsin. O yüzden sözün başı, dinin başı, nasihatın başı, edebin başı, yolun başı, yolcunun, yolculuğun başı edeptir. Edep, hududa riayettir."
'BOŞ TARTIŞMALARA, LÜZUMSUZ PARTİ MÜNAKAŞASINA GEREK YOK'
Türk siyasetinin manasız çekişmelerle bir girdabın içine sürüklendiğini söyleyerek, Osmanlı Devleti'nin çöküş dönemini hatırlatan Ağıralioğlu, "Boş tartışmalara, lüzumsuz parti münakaşasına gerek yoktur. Cevabını siyasetin vermek zorunda olduğu, siyasetçilerin konuşmak, milletlerinin huzurunda hesabını vermek zorunda olduğu şey şudur; bundan daha iyi bir Türkiye mümkün müdür? Şimdi bu sorunun cevabını vermek yerine rakiplerini, hasımlarını, siyasi muharızlarını, zafiyetleriyle ifşa etmeye çalışmak ve buna siyaset demek hastalığının girdabından alacağız ülkeyi. Türkiye, Türk milleti, bu topraklarda bin yıldır duruyor. Büyük medeniyetler kurduk. Devlet-i Ali Osman'ın büyük kabarması kaç milyon kilometre kareye tekabül ediyordu. Sonra ihmal edince, akılsızlıkla, ahlaksızlıkla, liyakat gaspıyla, alın terinden vazgeçip harama meyledince, yalana tamah edince, yalanla kazanmaya tamah edince, bir milletin başına ne geliri yaşadığımız bir ağır travma var" dedi.
'TÜRK MİLLETİNİN İYİ BİR PLANA İHTİYACI VARDIR'
Türkiye'yi ileri götürecek, her siyasi oluşumun kıymetli olduğunu söyleyen Yavuz Ağıralioğlu, "Türk milletinin iyi bir plana ihtiyacı var. İçimizde iktidar partisi dahil hizmetler yapmış, iktidar partisinde halen çalışan kıymetli arkadaşlarımız var. Her partide çalışan arkadaşlarımız var. Muhalefette olan arkadaşlarımız var. 160 küsur parti var. Partilerin varlığı da kötü değildir. Daha iyisini yapabilme iddiası taşıyan itirazların hepsi kıymetlidir. Türk milleti için daha iyisi mümkün müdür diye yapılan her toplantı, her organizasyon, her teşkilatlanma kıymetlidir. Şundan korkalım. Daha iyisini yapabilir miyiz diye kurulanlardan değil de artık bir şey yapamayız diye teslimiyetten korkalım. Daha iyisi mümkün. 85 milyonluk bir ülke. Milli geliri, bu kadar kaynakları israf edildiği halde dünyanın 17'nci, 18'inci ekonomisi bandında durabilen, kaynakları doğru verimli kullanılabilirse ilk 10'a yürüyebilen, ilk 10'a yürürse de asla zapt edilemez, tutulamaz iradesiyle, devletlerin, Tayyip Bey'in dediği, 'Dünya beşten büyüktür' dediği yere yürüyebilecek bir ülke. Böyle bir ülke. Ama ülkemizi hamasete kurban veremeyiz. Şimdi planı doğru yapacağız. Şimdi siyaset yapmayacağız. A Parti, AK Parti'yi de kendinden bilebilen, MHP'nin mesuliyetini de duyabilen, Cumhuriyet Halk Partisi'nin taşımak zorunda olduğu hassasiyetleri taşımadı diye kızabilen, HDP'ye kaptırdıklarına üzülebilen bir partidir" diye konuştu.
'İÇİNE ÇEKİLDİĞİMİZ BÜYÜK BİR GAYYA KUYUSU VAR'
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafi konum nedeniyle çok daha dikkatli olması gerektiğine dikkat çeken A Parti Genel Başkanı, "İçine çekildiğimiz büyük gayya kuyusu, sadece bir siyasi münakaşanın değil, toparlanmak zorunda olduğumuz birtakım şartların tehlikesini gösteriyor. Sınırlarımızda bir PKK devleti, sınırlarımızda Amerika'yla kara sınırı olan bir memleketi aslında temsil ediyoruz biz. Bizim Amerika'yla artık kara sınırımız var. 68-69 yıllık NATO hukukumuzu çiğnediler, PKK'lılara silah temin ediyorlar. Onlara devlet vaat ediyorlar. Yunanistan'a yığılıyorlar. Lozan'ı çiğniyorlar. NATO hukukunu umursamıyorlar. Bize vermeleri gerektiği halde, bize verecekleri silahları PKK'lılara veriyorlar. Bizim düşmanlarımızı ağırlıyorlar. İşgal ettikleri memleketlerdeki sözlerin, taahhütlerin bedelini bize ödetiyorlar. Afganistan'dan çekilmeye vazgeçtiklerinde pılılarını, pırtılarını toplayıp gidiyorlar. Kalan cürufu bize yönlendiriyorlar. Suriye'de bütün azgınlıklarıyla her istediklerini yapıyorlar, bizi Suriye'ye ihtişamla, büyük bir devlet iradesiyle davet ediyorlar. Suriye sanki böyle geleceğimiz, yöneteceğimiz bir yermiş gibi takdim ediyorlar. Sonra Suriye'nin bize girmesini seyrediyorlar. Bizimkiler, büyük bir romantizmle Suriye'de namaz kılacaklardı, Şam'da. 10 milyon insandan cuma namazı düştü. Bizim Ahmet Hoca'nın romantizmine, 10 milyon insandan cuma namazı düştü. Biliyorsunuz; cuma namazı hür olanların kılabileceği namazdır. Bizimkiler Şam'da, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız hevesine düştüler. 10 milyon insandan da cuma düştü. Maşallah. Bizimkiler, Suriye'ye gireceğiz, Milli Misak falan filan diye bir şekilde ayartıldılar. Sonra baktılar ki başımızda bir bela var, Suriye'de bir PKK devleti kuruluyor. Suriye'nin içerisindeki süpürülmüş nüfus da bizimle beraber yaşıyor" dedi.
'KÜRSÜLERE ÇOCUKLARIMIZIN KATİLİ DAVET EDİLİYOR'
Hükümete eleştirilerini sürdüren Yavuz Ağıralioğlu, şunları söyledi: "Şimdi Cumhurbaşkanımız, kendisine verilen onca itimatla, desteğe rağmen 2024 yılında iktidara yeni gelmiş gibi diyor ki 'Enflasyonu düşüreceğim, yolsuzluğu halledeceğim, yoksulluğu çözeceğim, faizi kontrol edeceğim, ülkeyi büyüteceğim' falan. Bunları Tayyip Bey, bize 2002'de söylüyordu. Millet hiçbir evladına güvenmediği ve hiçbir partiye vermediği kadar kudreti ona verdi. En son her şeyi yapma yetkisini de verdi. Çünkü son sefer Tayyip Bey şöyle dedi bize. Şimdi son sefer olmadığı ortaya çıktı bu arada. 'Söz bir, Allah bir. Bana yetki verirseniz' diye başlayan sistem değişikliği talebini, Devlet Beyimiz ödüllendirdi. Devlet Bey dedi ki 'Sayın Cumhurbaşkanı sisteme uymuyorsa, sistemi Sayın Cumhurbaşkanı'na uyduralım. 'Bu sistemin daveti böyle oldu, hatırlayın lütfen. Tayyip Bey de ilk davette şaşırmıştı. Allah var. Sayın Bahçeli, 'Eğer Sayın Cumhurbaşkanı sisteme uymuyorsa, sistemi ona uyduralım' diye bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen bu garabeti, o zaman başımıza bela etti. Şimdi eğer Cumhurbaşkanı haklı çıksaydı, 2018'de bize vaat ettiklerini bize buldursaydı, bugün ne biz parti kurabilir ne memleketin ufkunda, bunları tenkit ediyor olabilirdik. İktidarın mazereti yok. Her şeyi tatbik edecek kudreti var. Ona rağmen toparlayamıyorlar. Muhalefetin de mazereti yok. Bu kadar sorunu olan bir memlekette iktidar olmaya ne var ki. Neymiş efendim gidersek ne olacak? Siz gelmeden neydik? Ağaç kovuğunda mı yaşıyorduk. Şimdi bize diyorlar ki 'Bir parti kurmanın zamanı mı?' Değil mi? 22 yıldır iktidarda her şeyi yapma kudreti var. Yapılamamışın yükü milletin omuzlarında. Kürsülere çocuklarımızın katili davet ediliyor. İyi mi. Beka problemimiz var."
'BU BİZİM NESLİMİZİN SON SİYASİ VİRAJI'
Ağıralioğlu, AK Parti ve MHP'nin yapması gerekip de yapmadıklarının da mesuliyetini alarak siyaset yapacağını belirterek, "Bu kadar sevilmenin, bu kadar desteklenmenin, bu kadar umutla beklemenin bedeli, böyle ödetilmemeliydi millete. Onların ayıbının da mesuliyetini omuzlarımıza alarak konuşuyoruz. AK Parti'nin yapamadıklarını, MHP'nin yapmak zorunda olduğu halde yapmadıklarının da mesuliyetini üstümüze alıyoruz. Bazen latifesini yapıyorum. Cumhuriyet, Osmanlı'yı nasıl ki bütün aktifiyle, pasifiyle almışsa, nasıl ki bütün kurumsal varlığı ve borçlarıyla devralmışsa, ben de iktidarı bütün aktifiyle, pasifiyle devralıyorum. Bizim siyasi partimizin 200 sene, 250 sene insan ömrüyle birleşmiş bir imkanı olsaydı, bir 5-10 sene lezzetli kavga edebilirdik. Ama ömrümüz bitti. Siyaset için derler ki çok uzun soluklu bir iştir. Bizim uzunu gitti, soluğu kaptı. Şimdi bu son soluk bizim, millete nefes olsun isteriz. Uzunu bitmiş de soluğu kalmış bu mücadelenin, milletin umudu olsun isteriz. Bu son viraj. Bizim neslimizin son siyasi virajı" dedi.
Son Dakika › Politika › A Parti Genel Başkanı Ağıralioğlu: İktidarı bütün aktifiyle, pasifiyle devralıyorum - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?