12 Eylül darbesiyle ilgili Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davada, mahkeme, müdahil olmak isteyenlerin taleplerini almaya devam ediyor.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, söz alan CHP'nin avukatı Şenal Sarıhan, 12 Eylül darbesinin ardından, tüm siyasi parti yetkililerinin güvenlik gerekçesiyle gözaltına alındıklarını ve daha sonra partilerin kapatıldığını anımsatarak, bu dönemde cezaevlerinde işkenceler yapıldığını,
"milli marş ve dini değerlerin bile bir işkence aracı olarak kullanıldığını" kaydetti.
Bu dönemde CHP'nin de ağır yaralar aldığını, kapatıldığını ve partinin binası içinde ne kadar bilgi ve belge varsa SEKA'ya gönderildiğini belirten Sarıhan, bütün bunlardan hesap sorulmasını istediklerini, ancak yargılamanın özel yetkili mahkeme yerine genel yetkili mahkemelerde yapılmasını uygun bulduklarını dile getirdi.
Bununla birlikte bir döneme ve yargı sürecine tanıklık etmek için davaya katılmak talebinde bulunduklarını ifade eden Sarıhan, sorumluların cezalandırılmasını istediklerini belirtti.
12 Eylül darbesi nedeniyle mağdur olduklarını ve bu davada gerçek mağdurların yer alması gerektiğini kaydeden Sarıhan, "O dönemde işsiz kalmamış veya etinde işkenceyi hissetmemiş birinin, bu davaya müdahil olmasını anlamlı bulmuyoruz" dedi.
Sarıhan'ın, bu sırada duygulandığı ve gözyaşlarına hakim olamadığı gözlendi.
-"Erdost gibi Bağ'ı da dayak ata ata öldürdüler"-
BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır ise 12 Eylül darbesinin ardından 18 yaşında, "henüz yüzünde tüyleri yokken", Mamak Cezaevi'ne girmiş biri olduğunu anımsatarak, "Sabah sayımlarında, yüzümde tüyüm olmadığı için dayak yemiyordum. Ancak yaşım ilerledikçe her türlü işkenceye tabi tutuldum. Darbeciler bir konuda eşit davrandılar. Solcu, ülkücü ayrımı yapmadan işkence yapmışlardır" diye konuştu.
Mamak Cezaevi'nde, bir tarafındaki hücrelerden birinde Mustafa Pehlivanoğlu'nun, diğer tarafındaki hücrelerden birinde ise Erdal Eren'in bulunduğunu anımsatan Çayır, darbecilerin cezalandırılmasını istedi.
BBP ve ülkücülerin de o dönemin bütün zorluğunu yaşadıklarını belirten Çayır, "Tıpkı İlhan Erdost'a yaptıkları gibi Bekir Bağ'ı da sabaha kadar dayak ata ata öldürdüler" dedi.
Kemal Türkler'in mirasçılarının avukatı Rasim Öz de darbenin Türkiye işçi sınıfına karşı yapıldığını ifade ederek, sanıkların tutuklanmalarını talep etti.
Öz, "Onlar gebermeden ceza almalılar. Burada olsalardı yüzlerine de tükürürdüm. Cezası ne olursa çekmeye razıyım" ifadesini kullandı.
-"Adeta ordu bir kurtarıcı gibi gösterilmek istendi"
TÖB-DER temsilcisi İsmet Yalçınkaya ise temsilcisi olduğu derneğin, 1980 öncesinde Türkiye demokratik öğretmen hareketinin en büyük örgütlerinden biri olduğunu kaydederek, "Biz halen mağdur durumdayız. 1980'de kapatılan partilerin hepsi açıldı. Ama biz hala kapalıyız. Mallarımız gasbedilmiştir. 200 bin üyemiz mağdur olmuştur. Bu üyeler adına müdahil olmak istiyoruz" dedi.
MHP Temsilcisi Yaşar Yıldırım da partisinin darbeden çok büyük zarar gördüğünü belirterek, bu nedenle davaya müdahil olmak istediklerini dile getirdi.
Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İzet, Cavit Orhan Tütengil'in kızı Deniz Mazlum ve Doğan Öz'ün eşi Sezen Öz'ün avukatı Hasan Ürel ise darbe öncesinde toplumda bir kaos ve güvensizlik ortamının yaratıldığını kaydederek, gazeteci İpekçi, akademisyen Tütengil ve savcı Öz'ün öldürülmeleriyle topluma mesaj verildiğini ve darbeye zemin hazırlanarak, adeta ordunun bir kurtarıcı gibi gösterilmek istendiğini söyledi.
Avukat Ürel, müvekkillerinin davaya müdahil olmamaları halinde bu davanın eksik kalacağını ifade etti.
-"Biz bu sürecin yaşayan tanıkları ve mağdurlarıyız"-
Doğan Öz'ün kızı Bengi Heval Öz de siyasi görüşleri ne olursa olsun, darbe döneminde mağdur olan herkesin müdahillik taleplerinin kabul edileceğine inandıklarını belirtti.
Babası Doğan Öz'ün, öldürülmeden önce üzerinde çalıştığı kontrgerilla raporunun önemli olduğunu ve babasının bu nedenle öldürüldüğünü ifade eden Bengi Heval Öz, "Biz bu sürecin yaşayan tanıkları ve mağdurlarıyız" ifadesini kullandı.
Avukat Mustafa Remzi Toprak ise müvekkili Ali Kurumahmutoğlu'nun kardeşi Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun, darbe sonrasında konulduğu cezaevinde, namaz kılmakta ısrar ettiği için dipçik darbeleri ile öldürüldüğünü kaydederek, davanın sanıklarının tüm mal varlıklarına tedbir konulmasını ve tutuklanmalarını talep etti.
Eşitlik ve Demokrasi Partisi vekili Barış Dirik ile BDP'nin avukatı Meral Danış Bektaş da partilerinin davaya müdahil olmasını istedi.
- ANKARA
Son Dakika › Politika › 12 Eylül Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?