Uzaktan takip ettiğim bu müthiş iyilik aplikasyonunun mimarını biraz daha yakından tanımak istiyor ve sorular soruyorum, sorular sohbete dönüşüyor. TEV, TOÇEV, TOG, Tohum Otizm Vakfı, Kaçuv, Haçiko için bir dolu marka ve bir dolu gönüllü ünlü ismin yaptıklarını hayretle dinliyor, ülkem adına gururlanıyorum. Girizgahımı altını çizmek istediğim şu konuyla noktalıyorum: Givin; bu ülkeye geri vermeyi, bu ülkede bir şeyleri iyiye götürmeyi hedefliyor. Bu röportaj ile duyurulmasına vesile olmak ise bana düşüyor.
İlham veren, güvenilir, tutarlı ve kendi alanında akla ilk gelen kişilerden biri olmayı ifade ediyor.
İstikrarlı, güven veren, inovatif... Biz sizi bu kelimelerle ifade ediyoruz. Sizin kendinizi anlattığınız kelimeleriniz neler, marka yolculuğunuzun başlangıç süreci nasıl gerçekleşti merak ediyoruz? Okuyucularımıza beni en doğru anlatan kelimeler bunlar diyecek olsanız ne söylersiniz?/ Givin markası nasıl oluştu?
Çok uygun kelimeler seçmişsiniz çok teşekkürler. :) Ben de; problem çözmeyi seven, inatçı ve cesur sıfatlarını söyleyebilirim kendim için. Givin markası, eğitimde fırsat eşitsizliğini azaltabilmek için hepimizin verebileceği bir şeyler olduğu fikriyle ortaya çıktı. Her şeyimizle eğitime destek olabileceğimiz bir platform yaratabilir miyiz, alışveriş yapar gibi bağış yapabileceğimiz bir platform yaratabilir miyiz'di fikir. Sonra önce bir mobil uygulamaya, ardından da destekçi kişi ve kurumların etkisiyle, 55 bin kişilik bir topluluğa, iyilik mağazalarına, yenilikçi, modern ve "iyi" bir sosyal fayda markası haline dönüşüyor.
Bence Türkiye'de hepimizin iyi şeyler yapıldığını, iyi insanlar olduğunu, bir şeyleri daha iyiye götürmek için söylenmenin ötesine geçip elini taşın altına koymuş ve harekete geçtiğimizde bir şeylerin daha iyiye götürülebileceğini görmeye ihtiyacımız var. Ben de bu konuda elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
2020'de alışveriş merkezleri içindeki iyilik mağazalarımızı ve kurumsal iş birliklerimizi arttırmayı hedefliyoruz. Daha çok kişiyi "vermeye" davet etmek için daha yapacak çok işimiz var.
Başarı genellikle, kariyerle, title'la, parayla ilişkilendiriliyor ama bence başarı insanın kendi değerlerine göre yaşayabilmesidir. Önce kendini tanıyarak hayatta en çok önem verdiği değerler neyse onları bulmak ve o değerleri işine, hayatına yansıtacak şekilde yaşamaya cesaret edebilmek bence en büyük başarı. İş kadını için düşündüğümüzde, değerlerinde adalet varsa, işini adil bir şekilde ortaya koymak, yaratıcılık, girişimcilik varsa, bu değerleri ortaya koyabileceği bir iş çıkarmak için uğraşmak, esas başarı bence hayatına bu tutarlılığı yansıtabilmektir.
Marka, yillarca verilen istikrarli bir emegin neticesinde ortaya cikan bir deger. Bildigimiz butun markalarin arkasinda saplantili kisilerin o markayi 'marka' haline getirmekteki kisisel mucadele ve emeklerini hayal ettigimde hepsinin degeri baska bir noktaya tasiniyor.
Belki alien, belki içinde yetiştiğin toplum belki de sadece kendi bilinçaltın sana yetersiz olduğunu, beceremeyeceğini söylüyor olabilir. Bu çok normal, özellikle kadınların büyük çoğunluğu bunu yaşıyor. Her şeyi en iyi şekilde yapmak zorunda da değilsin. Yapmayı sevdiğin şeyi bul ve dene, çabalamak ve yaptıkça gelişmek bütün sürecin parçası. Kendin dahil kimsenin sana yapamayacağını söylemesine denemeden, çabalamadan izin verme.
Givin'i Türkiye'de milyonlarca kullanıcısı olan, iyiliğinin etkisi yüzbinlerce çocuğa, gence dokunmuş ve fayda sağlamak denince akla ilk gelen marka haline getirmek ve bizim büyütebileceğimizden daha çok büyütebilecek bir markaya devretmek istiyorum.
"Çok iyi bir alışveriş ve bağış deneyimi sunan, iyilik dolu, eğlenceli, iyi insanların ve markaların buluştuğu çok sevdiğim, beğenerek takip ettiğim, yüzbinlerce kişiye fayda sağlamış bir marka" denmesini isterim.
Son Dakika › Marka Kadınlar › Sosyal girişimciliğin marka kadını: Başak Sucuka - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?