Türk sinemasının çok yönlü oyuncusu - Son Dakika
Magazin

Türk sinemasının çok yönlü oyuncusu

Türk sinemasının çok yönlü oyuncusu

Asıl adı Bumin Gaffar Çıtanak olan ve Balıkesir'de 23 Nisan 1934'te dünyaya gelen Hakan'ın çocukluğu, babasının görevi nedeniyle farklı şehirlerde geçti.

10.07.2020 15:37  Güncelleme: 18:03

Asıl adı Bumin Gaffar Çıtanak olan ve Balıkesir'de 23 Nisan 1934'te dünyaya gelen Hakan'ın çocukluğu, babasının görevi nedeniyle farklı şehirlerde geçti.

Hakan'ın alt yapısını, Anadolu'daki sinemalarda gördüğü filmler oluştururken, çok iyi bir izleyici oldu ve sinema oyuncusu olma düşüncesi aynı süreçte kafasında yer etti.

Ortaokul çağlarındayken İstanbul'a geldiklerinde tiyatroyu keşfeden ve mahalledeki arkadaşlarıyla gitmeye başladığı tiyatrodan da çok etkilenen Hakan, diğer yandan düşkün olduğu edebiyat alanında da eserler vermeye başladı.

Fikret Hakan'ın çok iyi Rusça bilen babasının yaptığı çeviri kitapları da içeren zengin bir kitaplığı oldu, küçük yaşlardan itibaren okumak ve yazmak onun yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Taksim Atatürk Lisesinde okurken İstanbul Ekspress'te gazeteciliğe başlayan Hakan, bazı edebiyat dergilerinde hikayelerini okuyucuyla buluşturdu.

Hakan, sanat hayatına 1950'de Ses Tiyatrosu'nda "Üç Güvercin Opereti"yle sahneye çıkarak başladı ve daha sonra sinemaya yöneldi.

İlk kez "Köprüaltı Çocukları" filminde rol alan oyuncu, Ardından "Beyaz Mendil", "Gelinin Muradı" ve "Dokuz Dağın Efesi" filmlerinde sinemaseverlerin karşısına çıktı.

Yüzlerce sinema filminde oynadı

Ünlü sanatçı Ses Tiyatrosu, Çığır Sahne, Cep Tiyatrosu, Küçük Sahne, Oraloğlu Saat 6 Tiyatrosu, kurucusu olduğu Sahne 8 ve Fikret Hakan tiyatrosu gibi tiyatrolarda da rol aldı.

Kariyeri boyunca yüzlerce sinema filmi ve onlarca dizide oynayan, 1970'lerde senarist, yönetmen ve yapımcı olarak sektörde yer alan Hakan, "Üç Arkadaş" ve "Keşanlı Ali Destanı"yla büyük bir üne kavuştu.

Sanatçı ayrıca 1970-1975'te "Cemo/ Dedikleri Gerçek İmiş", "Dostun Gülü/ Löberde", "Aşk Uğultusu/ Sancı" plaklarını yaptı.

Hakan, gazino performansları ve sunuculuk deneyiminin ardından, Yeşilçam'ın sıkıntılı dönemlerinde Marmaris'e taşınarak, 1980'lere kadar burada yaşamını sürdürdü.

1998'de Devlet Sanatçısı unvanını aldı

Daha sonra yine sinemaya dönen ve 1998'de Devlet Sanatçısı unvanını alan Fikret Hakan, "Tellak Ali" ve "Hamal'ın Uşakları" isimli öykü kitaplarının yanı sıra "İnce Müzikli Otobüsler" ve "İmbikçi Duvar" isimli iki şiir kitabına imza attı.

Fikret Hakan, 1914'ten 1996'ya kadar geçen süreçte yıl yıl öne çıkan oyuncuları, yönetmenleri, filmleri, olayları aktardığı, özel fotoğraflar ve afişlerle desteklenen "Türk Sinema Tarihi" adlı eseriyle Türk sinema seyircisine unutulmaz bir arşiv sundu.

Tarık Buğra'nın aynı adlı eserinden uyarlanan, Yücel Çakmaklı'nın yönettiği TRT yapımı "Küçük Ağa" dizisinde Çolak Salih karakteriyle unutulmaz arasına giren Hakan, sinemanın hemen hemen bütün dönemlerinde film yapmaya devam etti ve Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz ile Memduh Ün gibi usta isimlerle çalıştı.

Bir yandan yumuşak gülüşü, bir yandan sert bakışları ve her şekle bürünen yüzüyle her filmine ayrı imza atan sanatçı, salon adamı, köy delikanlısı, işçi, patron, polis, dolandırıcı, iyi, kötü ayrımı yapmadan her rolü hakkını vererek canlandırdı.

Genellikle aynı yüz ve konuları perdede görmek isteyen seyirci ve bu talebi dikkate alan yapımcılar başlangıçta Hakan'ın bu sıra dışı oyunculuk anlayışını yadırgasa da o canlandırdığı karakterlerle takdir toplamayı sürdürdü.

Hakan, verdiği bir röportajda genç sinemacılara tavsiyelerde bulunarak, "Dedikodu tavrı içerisine girmeksizin her oyuncu ya da yönetmen namzedi mutlak suretle meraklı olmak zorundadır. Merakını kaybeden bir insandan hiçbir şey bekleyemezsin. Hele biz alaylılar için, merak etmeden bir yere varamazsın." ifadelerini kullandı.

Aynı röportajda belge toplama merakından bahseden Hakan, şunları kaydetti: "1952'de sinemaya girmeye başladığım zaman, o zamanki yapımcıların kapılarını aşındırıp doküman topladım, karolarını yazdım. Arşivcilik... Baktım kimsenin yaptığı yok, böylecek yaklaşık 55 sene büyük bir arşive sahip oldum."

Ünlü sanatçı, 11 Temmuz 2017'de bir süredir akciğer kanseri tedavisi gördüğü Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 83 yaşındayken hayatını kaybetti. Toplamda 4 evlilik yapan Hakan'ın cenazesi, Levent Camisi'nde ikindi vakti kılınan namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

"Türk Sineması'nın 'en baba' direklerinden biriydi"

Sanatçı Hülya Koçyiğit, Fikret Hakan'ın vefatının ardından "Türk sinemasının duayen aktörü, çok sevgili Fikret Hakan'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. Her yeni oyuncu gibi kendisinden çok fazla şey öğrendiğim, herkesin derin bir sevgi ve saygıyla yaklaştığı usta oyuncu Fikret Ağabeyim... Mekanın cennet olsun." ifadelerini kullandı.

Yeşilçam oyuncusu Ediz Hun, şunları kaydetti: "1964 senesinin Temmuz ayında 'Affetmeyen Kadın'ı çektik Fikret'le birlikte, benim 5'inci filmimdi, onun büyük tecrübesi vardı. Birlikte fazla bir çalışmamız olmasa da zaman zaman görüşürdük. 2005 yılında ikimiz Avusturya'ya gitmiştik sokak çocuklarına yönelik bir etkinliğine katılmıştık, ortak bir kitap çalışmasında da yer almıştık. Çok değerli bir insan, çok önemli bir sanatçıydı."

Filiz Akın da Fikret Hakan için, "Türk Sineması'nın en önemli aktörlerinden, 'Üç Arkadaş' filminin unutulmaz oyuncusu... Sinemaya başladığımda, ikinci filmde (Battı Balık) birlikte rol aldığımız Fikret Hakan'ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Hep deniyor ya 'Git gide ıssızlaşıyor Yeşilçam!' diye... 'Güle güle' büyük usta..." açıklamasında bulundu.

Cüneyt Arkın ise ünlü oyuncunun vefatıyla ilgili şöyle konuştu: "Duyunca, can evimden vuruldum. Kanadı kırık bir kuş gibi düştüm yere, çırpındım. 'Yapma Fikret Ağabey yapma bunu bana' diye inledim. O, benim öz ağabeyimdi. 'Arkadan vurulan kovboy'du, öyle derdi kendine. Dört nala giderdi atlara. Korsan ağzıyla öperdi sevdaları. O, öylesine oburdu dostluklarda. Kocaman bir yiğitti o. Sette onu gördüm mü huzur ve güven duyardım. O, Türk Sineması'nın 'en baba' direklerinden biriydi. İkinci kitabımda bir şiir yazmıştım Fikret Ağabeyim için; 'Ne Güzel İnsansın' diye."

Aldığı ödüller

Hakan, 1965'te "Keşanlı Ali Destanı"yla Antalya Film Festivali'nde ve İzmir Enternasyonal Fuarı 1. Film Şenliği'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1968'de "Ölüm Tarlası"yla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1971'de "Hasret"le Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü", 1993'te "Yalancı"yla 30. Antalya Film Şenliği'nde "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü", 1997'de 34. Antalya Film Şenliği'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" ve 2012'de Engelsiz Yaşam Vakfı tarafından verilen "Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü"nün sahibi oldu.

Yönetmeni Olduğu Sinema Filmleri

Fikret Hakan, 1971'de "Sürgünden Geliyorum", 1973'te "Cennetin Kapısı, 1975'te "En Büyük Patron", 1976'da ise "Sürgün" ve "Hamal" filmlerinin yönetmenliğini yaptı. Hakan ayrıca "Hamal" dışındaki bu filmlerin senaryolarını da kaleme aldı.

Kaynak: Hürriyet

Son Dakika Magazin Türk sinemasının çok yönlü oyuncusu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement