Günaydın gazetesinin usta kalemi Sinan Özedincik, bu hafta da magazin dünyasına damga vuran olayları değerlendirdi.
İşte ünlüler dünyasından son dedikodular ve perde arkasında yatan olaylar:
KOMPLEKSE GİRDİ, KOCASININ ESKİ AŞKLARINA SATAŞIYOR
Şirin Bayülgen, eşi Okan Bayülgen'in eski sevgilisi Cansu Dere'yi diline doladı. "Cansu Cannes yolunda" haberlerinin ardından Twitter sayfasına "Hay Allah'ım birileri yine Cannes'a gidiyor diye bizim basın ne kadar da heyecanlı" notunu düşen Bayülgen, daha önce de Deniz Akkaya'y a gönderme yapmış ve sayfasına "Deniz Akkaya ABD'de doğum yapmasının sebebini 'kızımın hayata 1-0 önde başlamasını istedim' diye açıklamış. Doğruysa bööögkkkkk!" yazmıştı.
Şirin Bayülgen neden durup durup birilerine sataşma gereği duyuyor? Özellikle de eşinin eski sevgililerini seçmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şirin Hanım kocasının yolunu taklit ediyor gibi. Okan'ın gereksiz zamanlarda gereksiz çıkışları oluyor. Şirin Hanım'ın da canı sıkılıyor sanırım evde, gereksiz açıklamalar yapıyor. Ne gerek var böyle bir çıkışa? Cannes'a bir tek Cansu gitmiyor. Ayrıca gazetedeki sayfalar bir şekilde dolmak zorunda. O nedenle de her şey haber oluyor. Okan'ın her yerde fotoğrafının çekilmesi ne kadar haberse Cansu'nun Cannes'a gitmesi de o kadar haberdir. Burada ilginç olan Şirin Hanım'ın eşi Okan'ın eski sevgilileri üzerinden gitmesi. Sanırım bir kompleksi var. Bir takım şeyleri kafasında kurup ortaya böyle şeylerle çıkıyor. Bunu tamamen can sıkıntısından, heyecan yaratmak ve gündeme gelmek için yaptığını düşünüyorum. Dışarıda fotoğrafları çekilmesin diye neler yapıyorlar, sonra da böyle şeylerle gündeme gelmeye çalışıyorlar. Ben özel sayfama yazıyorum, kullanmasınlar diyor ama bunu vatandaş anlamaz ki! Onun attığı tweet'te Okan'ın eski sevgililerini kastettiğini vatandaş anlamaz, ancak biz yazarsak anlarlar. Bence haber olmak için gazetecilere böyle mesaj yolluyor. Bunu da Okan'ın eski sevgililerini kullanarak yapıyor. Ama bu yaptıklarının ne Cansu Dere'nin ne de Deniz Akkaya'nın umrunda olduğunu düşünmüyorum. Şirin Hanım gündeme gelmek için yapıyor bunları, başarıyor da çünkü şu anda bunu konuşuyoruz. Biz de bir şekilde onun eğlencesine alet oluyoruz.
ESKİ AŞKININ BABASIYLA MAHKEMELİK OLDU
Rafet El Roman'ın ayrıldığı nişanlısı Ceren Kaplakarslan'ın babası Atilla Kaplakarslan, ünlü popçuyu yaylım ateşine tuttu: "Bu ilişkiye başından beri karşıydım; sırf kızımın gönlü kırılmasın diye ses çıkarmadım. Artık kızımın isminin o adamla anılmasını istemiyorum. Kızıma onun nasıl biri olduğunu anlatmaya çalıştım ama anlatamamıştım. Hizmetçisini hamile bırakan adamdan zaten ne beklenir ki? Neyse ki o adamdan kurtulduk." Rafer El Roman ise Kaplakarslan'a şöyle yanıt verdi: Bana ve aileme tamamen çirkin bir iftirada bulundu. Böyle bir şeyi nerede, ne zaman yapmışım açıklasın. Mahkemede, iftirasının hesabını verecek.
Atilla Bey'in bunca zaman konuşmayıp şimdi böyle bir iddiayı ortaya atıyorsa bir durup düşünmeli miyiz? Kastettiği olayla ilgili sizin duyumlarınız ne yönde? İkili arasında kavga Ceren Hanım'ı nasıl etkileyecek?
Zamanında bu iddiaların doğru olmadığını Rafet açıkladı. Atilla Bey paparazzilik yapmış. Gazetede çıkan bir haberi bilmeden etmeden ortaya böyle bir iddia attı. Bu kendisinin duyduğu ya da araştırdığı bir şey değil, tamamen gazetelerde ve internet sitelerinde çıkan haberler üzerinden böyle bir şey yarattı kafasında. Bu yaptığı hiç yakışık almadı. Eskiden bu yöndeki iddialar çok konuşuldu. Rafet'in eski eşi Tuğba Altıntop da böyle bir iddiada bulundu. Rafet ise her seferinde yalanladı bunu. Atilla Bey yıllar önce konuşulan bir şeyi yeniden gündeme getirdi. Yeni bir bilgi yok burada. Bu kavganın Ceren'i etkileyeceğini düşünmüyorum. Daha önce de Atilla Bey çok ağır konuşmuştu ama sonra kızı yine Rafet'le görüşmüştü. Demek ki kızına hakim olamıyor. Ceren babasının onca lafına rağmen Rafet'le birlikte oldu. Sonrasında araları bozulunca kızı susuyor babası intikam almaya çalışıyor. Madem böyle bir durum var ortada ikinci bir denemeye izin vermeyecektin. Bence en büyük hatası bu oldu. Şimdi hukuki yollarla uğraşacaklar.
GENÇ KIZLAR BU ADAMDAN UZAK DURSUN!
Geçtiğimiz aylarda düzenlenen uyuşturucu operasyonu kapsamında gözaltına alındıktan sonra Günaydın Restaurant'taki ortaklığına son verilen Can Yurtsevdi, İstanbul gecelerinde kabadayılığa soyundu. Fatih Terim'in kızı Buse Terim, yeni sevgilisiyle birlikte Nişantaşı Sess'te eğlenmeye gitti. Çıkışta basının olduğunu öğrenen Terim, Yurtsevdi'den yardım istedi. Bunun üzerine kapıya çıkan Yurtsevdi, basın mensuplarının yanına giderek "Benim yanımda kim çıkarsa çıksın çekmeyeceksiniz? Anlaştık mı?" diyerek gözdağı vermeye çalıştı. Görüntü almaya çalışan gazetecilerin fotoğraf makinalarını tutan ve "Sizi yakarım, beni tanıyorsunuz." şeklinde tehditler savuran Yurtsevdi, tüm uğraşlarına rağmen Terim'in görüntülenmesine engel olamadı. Yardım istediğine bin pişman olan Terim, yaşanan olayların şaşkınlığıyla Tarabya'daki evinin yolunu tutarken, erkek arkadaşı ve Yurtsevdi evine kadar ona eskortluk yaptı.
Buse ne zaman gece dışarı çıksa bir olay oluyor. Daha önce de eski sevgilisiyle pişti olmuştu. Şimdi de bu olay. "Denize düşen yılana sarılır" misali bir olay meydana geldi. Can Yurtsevdi de bu hareketiyle asıl haberin önüne geçmiş oldu. Terim'in çok merak edilen sevgilinin kim olduğu muallakta kaldı. Yurtsevdi bu asarım keserim laflarını neye dayanarak sarf ediyor? Yurtsevdi ile gizemli sevgili arasında bir bağ mı var?
O gecenin detaylarını öğrendim. Bu Can Yurtsevdi tehlikeli bir adam. Bütün kızların, ünlülerin ve genç kızların ondan uzak durması lazım. Buse'yle fotoğrafı çekilen çocuğun adı Baran. Onunla tanıştım. Buse'nin çocukluk arkadaşı. Aralarında hiçbir şey yok. Can durup dururken gündeme gelmek için böyle bir hareket yapıyor, sonunda da o gün herkesi mağdur etti. O gün bu fotoğraflar haber olmayacaktı. Haber olmasının tek nedeni Can'ın yaptığı davranışlar. Can çıkışta yanlarına gitmiş. Buse ve arkadaşı da gerçekten basını tanıdığını, üsturuplu bir şekilde halledeceğini düşünmüşler. Böyle bir olay olacağını bilememişler. Ertesi gün gazeteleri okuduklarında Can'ın gazetecileri tehdit ettiğini okuyunca şok olmuşlar. Can yine kendi kendine gelin güvey olmuş. Gündeme geldi bir şekilde ama Buse'yi harcadı. Ceyda Ateş'le birlikteliği sonrası olaylar oldu. Ece Erken'in başı belaya girdi. Son olarak Buse Terim'in canını sıktı. Günaydın Restaurant'la aralarında bir sürü olay oldu. Bu adama yakın olan herkesin başı belaya giriyor. Bence insanlar artık akıllansın. Gece bir yerde gördükleri zaman kaçsınlar. Ondan uzak durmak lazım.
İSTENMEYEN GELİN KAYINPEDERİNİN HASTALIĞINI KULLANDI
Geçtiğimiz hafta Methi Bengisu ile dünya evine giren Oylum Talu, Günaydın yazarı Bülent Cankurt'un "İstenmeyen gelin" iddialarını yalanladı. Talu, "Nişan yüzüğü bile babamız tarafından takılmıştır. Ne yazık ki babamız ağır pankreas kanseridir. Düğün günü durumunun ağırlaşıp aramızda olamaması hepimizi çok üzmüştür" açıklamasını yaptı. Cankurt'tan ise Talu'ya şu yanıt geldi: İşin gerçeği, hiç de Oylum Hanım'ın söylediği gibi değil... Evet, ilk başta aralarında hiçbir problem yokmuş. Ancak ne olduysa, düğüne arifesinde ipler kopmuş. Evet, Emin Bey pankreas kanseri; geçen yıl da ameliyat olmuştu ama şu anda sağlığı gayet iyi. Oylum Hanım; ailenin geri kalan üyelerinin düğüne katıldığını söylüyor; bu da yalan! Kayınvalidesi Sevinç Hanım, hatta görümcesi İdil Gazioğlu bile düğünde yoktu. Nerede olduklarını da söyleyeyim. O gün çok üzgün oldukları için; dostları Rauf-İlkay Tamer çifti, Bengisu çiftine evlerinde moral yemeği verdi. Oylum Hanım şimdi, "Rauf Tamer, düğünümüzdeydi" de diyebilir. Evet, Rauf Bey düğünlerine katıldı ama evlerinde Bengisu çifti beklediği için, erkenden ayrıldı. Yani, Oylum Hanım'ın söylediklerinin gerçekle uzaktan yakından alakası yok.
İşin aslı astarı nedir? Oylum Hanım istenmeyen gelin ise neden bunu saklamaya çalışarak daha da kötü bir duruma düşüyor?
İnternet sitelerine açıklama yaparak konuyu gereksiz yere uzattı. Bunları düğün günü nikahta olan Oylum'un bir arkadaşı Bülent Cankurt'a anlatmış. Orada yaşanan her şeyi bire bir Bülent'e anlatmış. Eğer açıklama yapmayıp sessiz kalsaydı birkaç güne unutulup gidecekti bu olay ama yalanlama yapıp olayın daha da büyümesine kendisi neden oldu. Kayınpederinin hastalığını kullanıyor. İşin suyunu çıkardı. Hoş bir durum değil. Yalanlamaya devam etseydi Bülent'in elinde daha ağır bilgiler de var, onlar da ortaya çıkacak. Bülent'in yazdıkları satırı satırına doğru. Oylum Hanım'ın eşinin ailesiyle arası çok kötü. Bu işin sonu neye varır ben de bilmiyorum ama Oylum Hanım kimseyi kandırmasın boş yere. İstenmeyen gelin kelimesi çok ağır ama yapacak bir şey yok, maalesef böyle bir gerçek var. Zamanında gazetecileri arayıp benimle röportaj yapar mısınız diyen bir kişinin bu haberlere de katlanması lazım. İnşallah eşinin ailesiyle en kısa zamanda barışırlar. Artık evlendiler, küslüğü bir kenara bırakmalarını dilerim.
ALİŞAN ÇAĞLA'YI ÇOK ÖZLEDİ ÇÜNKÜ...
Alişan ile Demet Akalın- Okan Kurt çifti bu kez canlı yayında birbirine girdi. Farklı kanallarda konuk oldukları programlarda birbirlerine göndermelerde bulunan eski dostların kavgaları biteceğe benzemiyor. Alişan'ın "Bir daha Demet'le karşı karşıya gelmeyiz. Yan yana gelirsek yüzüme tükürsünler. Bu tartışma sonucunda Demet Akalın ile Çağla Şıkel'in arasındaki kalite farkını gördüm" sözlerine Demet'ten "Benim artık umurumda değil. Alişan artık hayatımdan çıksın. Bu konu konuşulsun istemiyorum artık. Konuşturmasın beni. Ben konuşacak olursam çok kötü olur" dedi.
Alişan'ın bu son açıklaması çok yalnız kaldığını mı gösteriyor? Çağla Şıkel ile küstükten sonra demediğini bırakmamışken bu U dönüşü neden?
Alişan'ın çok konuşması başına dert oluyor. Burada da öyle oldu. Çağla ile o kadar iyi arkadaşlardı ki! Emre'yle de çok yakınlardı. Ortamları, sohbetleri güzeldi. Alişan şimdi o günleri özlüyor. Hem Çağla'dan hem Demet'ten oldu. Etrafında kimsesi yok değil ama onlarla diyalogu çok başkaydı. Demet'le barışması zor olur ama Çağla'ya çok ağır sözler söylememişti. Onunla barışma ihtimali daha yüksek. Çağla'nın isteyeceğinden şüpheliyim çünkü biraçıklamasında o defteri kapattığını söylemişti. Alişan dilinin cezasını çekmeye devam ediyor.
BABAMIN YAKASINDAN DÜŞ ARTIK!
Can Tanrıyar'ın oğlu Anılcan Tanrıyar kaleme aldığı yazıda Petek Dinçöz'e verdi veriştirdi. Anılcan "Bak, Petek abla, "Babam koptu senden. Adını bile duymak istemiyor. Kasedin çıktı, reklam yapacaksın diye, değer mi bunlara? Babamı biz susturduk 2,5 ay önce. Git hayatı yaşa, Uçankuş'u da bize bırak dedik. Dinledi bizi ve artık mutlu. Antalya, Bodrum dolaşıyor. Amerika'ya gidecek ama senin davaların yüzünden, ifade vermek zorunda olduğu için kalıyor buralarda. Nedir amacın? Hep buralarda, yanı başında mı olsun istiyorsun? Ama sen bu treni kaçırdın, farkında değilsin! Babamdan 100 bin lira istiyormuşsun. Gel ben vereyim sana 100 bin lira, yeter ki kop babamdan, kop! Düş artık yakamızdan! Haber olmak için, 100 bin lira için, babamı karıştırma bu işlere." açıklamasında bulundu.
Can Tanrıyar-Petek Dinçöz kavgasına şimdi de Tanrıyar'ın oğlu katıldı. Bu açıklamalara Petek'ten nasıl bir yanıt gelir sizce? Can Bey'in bu sessizliğinin arkasından böyle bir şey gelmesini bekliyor muydunuz?
Bu iş artık arapsaçına döndü. Petek'le röportaj yaptığımda Can'ın adı neredeyse hiç geçmedi. Petek kendi yolunu çizdi. O 100 bin liranın peşine düştüğünü sanmıyorum. Can da Bodrum'da geziyor eğleniyor. Kim kimi unutamadı ben de gazeteci olarak kafayı yemek üzereyim. Fakat burada ibre Can'dan yana. Can sanırım Petek'i çok seviyordu. Ayrılığı hazmedemedi ve onu unutamıyor bir türlü, ben öyle hissediyorum. Durup dururken onun çevresinden çıkıyor bu haberler. Can'ın çocukları da büyüdü, aklı başında çocuklar oldular. Ekmeklerini çıkartacak durumdalar. Herkes onları konuşuyor. Can'ın oğulları canavar gibi piyasada, ileride çok büyük isimler olacaklar, yakında görürsünüz diyor herkes. Ben henüz tanışmadım ama babalarını konularına girmelerini gereksiz buluyorum.
Ama yapacak bir şey yok, baba sonuçta. Can istediyse yapmışlardır. Bence artık ikisinin de birbirini unutması lazım. Petek'le röportaj yaptığımda Can'ın adının geçmesini istemedi hiç. Ama Can'la röportaj yapsam baştan aşağı Petek'ten bahseder. Havalar da ısınıyor. Tam aşk dönemi. Yeni bir hayat kursun ve mutlu olsun artık.
İVANA'DAN SERT ÇIKIŞ: YURDAL'IN YAPTIĞI ERKEKLİĞE YAKIŞMAZ!
İvana Sert ile olaylı boşanma davasıyla gündeme gelen Yurdal Sert, olay yaratan açıklamalarda bulundu: "Benim güvendiğim arkadaşım beni evine davet edip, bana içkileri içirip; ben uyurken yanımda birileriyle gizli görüntülerimi çekmiş. Ben bu görüntüleri, karımın yatak odasındaki çekmecede buldum. İlk önce
Hatem'i aradım, "Sen nasıl bir insansın, manyak mısın; bir daha karşıma çıkma!" diye bağırıp çağırdım. İvana'ya telefon açtım, "Çekmecende benim görüntülerimin olduğu bir film buldum. O yüzden ben bu adamın bir daha yüzünü görmek istemiyorum. Bu adamla tüm diyaloğunu keseceksin; biz evliliğimizi kurtaralım" dedim. O da bana, "Hayır, o adam iyi birisi; kötü olan sensin" diye çıkıştı. Her ne olursa olsun, bir kadının bu kadar acımasızca bir oyunun içinde olacağına inanmıyorum. Benim de elbette hatalarım olmuştur ama beni bu duruma sokacağı bir hata yapmadım. Hayatım boyunca hiç metresim olmadı,
evliyken İvana'yı asla aldatmadım. Gece dışarı çıktım ama bunun dışında asla hata yapmadım. Eşime laf getirmedim. Hala az da olsa sevgim var ama artık barışma konuşmaları yapmıyorum. Oğlum da alıştı bu sürece. Evlilik kurtarma operasyonlarını dört ay önce bıraktım. Bütün olanlara rağmen oğlum için gırtlağına yapışmak istediğim adamla aynı masada yemek yedim."
Belki de bu açıklamadan sonra hep suçlu gözlerle bakılan Yurdal Bey'i herkes mağdur olarak görecek. Yaşadıklarının ağırlığı bir yana oğlu için yaptıklarıyla herkesin gözünde de değeri arttı. Siz bu samimi açıklamaların ardından neler söylemek istersiniz? İvana ve Hatem Yavuz'un bu konu hakkında neredeyse aynı cümleleri kullanarak yaptığı açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yurdal'ın bu samimi açıklamalarından sonra İvana'nın "İşini büyütmek için özel hayatı kullanmak çok yanlış. Çok kırıldım. Amacı reklam yapmaktı. Çocuğu ve eşinin ismini kullanarak reklam yapması erkekliğe yakışmaz. Bir babaya, kocaya, işadamına yakışmaz." açıklamasını çok sert buldum. Yurdal çok dürüst ve içtenlikle anlattı bunları. Çok uğraşmış bir şeyleri yoluna koymak için. Hatem Yavuz da İvana'yla birlikte olmadığını, Yurdal Bey'in bunları kafasından uydurduğunu
söylüyor. Sonuçta bir şeyler var ortada. Yurdal Bey'in yaptıkları da takdir edilecek şeyler. Hatem Bey de halen bir şeyleri aşamamış. Adamın karısıyla birlikte oldun ya da olmadın, sonuçta senin yüzünden boşanıyorlar. Bu açıklamalardan sonra bir cevap vereceklerse de bunu düzgün bir şekilde yapmaları gerekiyordu. Çok sert açıklamalar yaptılar. Yurdal'ın samimi açıklamaları güzeldi. Asıl yanlışı İvana ile Hatem yaptı. Ben biliyorum, Yurdal Bey barışmak için çok uğraştı. İvana'da her barışacaklar haberi çıktığında, aralarının zaten iyi olduğunu, hiçbir zaman kavga etmediklerini, ileride belki yeniden bir araya gelebileceklerini söylüyordu.
Şimdi eşi çok uğraştım ama İvana'dan olumlu cevap alamadım deyince mi kötü oldu? Bir de enteresan bir durum var. İvana Sert ile Hatem Yavuz'un açıklamalarının bu kadar yakın olması ve birbirine benzemesi de bir soru işareti!
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Terim'in Kızına Kabadayılı Koruma - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?