Ofansif mizah yapmayı çok sevdiğini söyleyen Deveci, "Onun için çok iyi kalpliyim bence. Hiç beceremiyorum. Birisini bir yerde bozduğun zaman yani kırıcı bir şaka değil herkes gülüyor ama gece bana dert oluyor. Acaba kırdım mı diye düşünüyorum" dedi.
Projeler nasıl gidiyor?
Pandemi dolayısı ile bizim sahneler durdu. O yüzden stand-up yapamıyorum ama dizimiz başladı. Dijital bir platformda yayınlanacak ve "Bonkis" adını taşıyor. 15'er dakikalık güzel bir dizi. Çok tatlı bir komedisi var. Yakında bir aksilik olmazsa talk show'a başlayacağız. Onun çekimlerine başladık.
O da mı dijitalde yayınlanacak?
Evet, dijitalde olacak. Bunlar uzun zaman sonra iyi geldi. Umarım güzel gider.
Kendini anlatabildiğini düşünüyor musun?
Evet, düşünüyorum. Ama sayılar büyüdükçe algı da değişiyor. Seni anlayan insanlar ilk başlarda vardı. Daha az iken senin anlattığın şeyi insanlar anlıyordu. Güzel birlik oluyor. Ama sayı büyüdükçe anlamayan daha çok oluyor. Bu sefer anlatma çabandan ziyade ben neyim onu atayım ortaya gibi bir şey oluyor. Herkese anlatamam. Ne ben o kadar zekiyim ne herkes o kadar zeki. Ama kendi kitlen ve çevren oluşuyor. Onlarla mutlu bir şekilde ilerliyorsun.
Peki, kendini istediğin insanlara anlatabiliyor musun?
Bence evet anlatabiliyorum. Biraz ukala olmak gerekirse bence evet. İlk başlarda daha çekingendim. Bunu demeyeyim kırıcı olabilir, insanların mezhebi var, ahlak duygusu var, ahlak eşikleri var. Onlara çok girmeyeyim diyordum. Ama zamanla onların sana karşı öyle bir tavrı olmadığını fark ediyorsun. Sen bir şey yaptığında onu eleştirirken ben bunu dersem üzülür mü kaygısı olmayınca senin de o durumun olmuyor.
Sen bu rahatlıkta iken ofsayta düştüğün oldu mu?
Evet, oluyor. En basiti İnstagram'da canlı yayın açıyorsun. Derdin dünyayı değiştirmek ya da çözüm bulacak bir şey değil ama kendince sohbet ediyorsun. Alt kısımda biri "Bunun kafası iyi." yazıyor. O an o kadar sinirim bozuluyor ki. Bir şey anlatıyorum ben orada. Bunun hiç mi önemi yok? Ben bir ara söyleşi programını çok yapıyordum. Sonra bıraktım. Aslında gerçek sebebi bedava olduğu için bir yerden sonra çok içimden gelmedi üniversiteye gitmek. Bir yandan gösteri yapıyorum para kazanıyorum bir yandan bedava söyleşi yapıyorum daha fazla kişi geliyordu. Ağırıma gitmeye başladı. Adam seni söyleşide gördü zaten akşam bir cazibesi kalmıyor. Ben de gösteriyi bırakayım dedim. 1-2 ay sonra bana ODTÜ'den teklif geldi. ODTÜ'ye gidilir diye düşündüm ve oturdum konuşma metni hazırladım. İyi hissediyorum o an. ODTÜ'lü öğrenciler beni dinliyor. Acaba oldum mu ben kaygısındayım. Sonra benim konuşma metnim bitti ve soru sormak isteyen var mı diye sordum. Bir tanesi "Abi çok para kazanıyormuşsunuz. Doğru mu o?" dedi. Tamam dedim buraya kadar. Herkesi herhalde kazanamam.
Sergen Deveci, bu sosyalliğini, amiyane tabirle bu çenesini, bu yeteneğini, bu başarısını diğer başarılı insanlardan ziyade bir hikayeye mi, bir gizeme mi yoksa bir hayal kırıklığına mı borçlu?
Bu bana şöyle geliyor; bu kadar gülüyorsan veya mizahla ilgileniyorsan senin bir derdin var. Tabii ki hepimiz hayatta birçok şeye üzülüyoruz. Toplumsal şeylere üzülüyoruz ve bunlara verdiğimiz reaksiyonlar var. Ben direkt şey diyemem bir gün çok üzüldüm, o günden beri mizah yapıyorum. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim yalnızlığı çok seven bir adam değilim. Çok korkarım yalnız kalmaktan. Mizah benim acıdan kaçış noktam. O, bana iyi geliyor. Çok iyi mizah yaptım, mizaha yön verdim, Türkiye'ye mizah getirdim değil. Türkiye'de zaten mizah vardı. Ben de o mizah alemi içerisinde kendi mizahımı yapmaya çalıştım. Günlük bir şey oluyor ve bunun şakası olmaz mı diye düşünüyorum. Onu şaka diline çevirdiğimizde ortaya bir şey çıkıyor. İnsanlar bunu farklı algılıyor.
Neden saklıyorsun?
Geçen gün bir şeyi fark ettim. Eskiden bir şey yaşadığımız zaman kendimiz ile alakalı ona bakardık. Mesela güneşlenirken güneş tam tenini kuruturken oraya bakardık. Ne güzel gözüküyor bacağım diye hoşumuza giderdi. Şimdi onu gördüğümüz zaman bunu çekeyim diyoruz. Artık bize özel bir şey kalmamış gibi. O zaman bazı özel duygularımı ya da birisi bir şey dediğinde beni kıracak olan duygularımı çok ortaya koymamak gerekiyor. Bana kalması gerekiyor.
Komedyende bu kadar duygusallık var mı? Bu farklılaştığın bir yer olabilir mi?
Ben de bu huyumu çok sevmem. Bu dünyadakiler çok acımasızlar. Bir de ofansif mizah yapmayı çok seviyorum. Onun için çok iyi kalpliyim bence. Hiç beceremiyorum. Birisini bir yerde bozduğun zaman yani kırıcı bir şaka değil herkes gülüyor ama gece bana dert oluyor. Acaba kırdım mı diye düşünüyorum.
En son en çok istediğin şey neydi?
Benim istediğim şey çok değişiyor. Benim arabam var 99 model. Onun egzozu titriyor. Onun sağlam olmasını istedim yani giderken ses çıkarmayanlardan. Benimki şu anda ses çıkarıyor. Mesela dün Beşiktaş kazandı maçı. Eskiden Beşiktaş'ın kazandığı bir akşamda çok eğleniyorduk. En son onu istemiş olabilirim.
En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?
Geçen gün evde yatıyorum. Sherlock da yanımda yatıyor. Köpeğim var benim daha doğrusu ben onun insanıyım o benim köpeğim değil. Bir anda Sherlock ölse ben ne yapacağım diye düşündüm. Belki 10 dakika ağladım.
Kaç yaşında?
10 Mayıs'ta 5 yaşına girecek. Baya hayvan çok sağlıklı, keyfi yerinde yatıyor orada ben üzülüyorum.
En son en çok neye şaşırdınız?
Yok canım mümkün değil diyorsun bir dönüyorsun onun olduğunu görüyorsun. O çok şaşkınlık verici.
Biri düzenli olarak İnstagram'da emoji gönderiyordu. O ünlünün emoji göndermesine şaşırdın gibi mesela?
Whatsapp sen misin? Sen mi okuyorsun mesajları? Yok öyle olmadı en son en çok şaşırdığım. Şahsi olarak olmadı.
İfşalanmaz mısın?
Birine ifşalanma korkumu belirttim. Böyle konuşuyoruz ama ifşalayabilirsin beni dedim. O da "Hayır, canım." deyip direkt fotoğraf atmasına çok şaşırdım.
En son en çok neye hayır dediniz?
Temizlik yapma konusunda kendime hayır demişimdir.
Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?
O an hep kendini kanıtlama, kendini anlatma, bir şekilde karşı tarafı ikna etme çabasında oluyor. Çünkü genç bir jenerasyon ve çok hızlı bir çağda yaşıyoruz. O yüzden herhangi bir şeyi tekrar telafi etmeye veya oluruna bırakma şansı olmadığı için bir an önce karşı taraftan o merhameti bekliyorsun. Kişiden kişiye değişiyor. Belki benim sabırsızlığımın kurbanıydı bu. Zaman her şeye çare oluyor da.
Buna olacak mı?
Olmadı daha olur. Şu an yüzümüz gülüyorsa daha bir şey olmadığındandır. Bir şey olduğunda bir daha yüzümüz gülmez. (Gülüyor.)
İrtibat devam ediyor mu?
Yok, irtibat devam etmiyor. Ne yapmış diye bir bakıyorsun ama. Bu arada sevgi durumundan bahsetmiyorum. Normal bir insandan bahsediyorum.
Kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?
Her insanın hayalleri oluyor. Doğduğumuzda direkt annemizin memesine tutunuyoruz aşkla. O yüzden hayatımız boyunca hep aşka dair bir şeyler yapmak istiyoruz. Hayallerimizde işlerimizde bununla alakalı. Umarım hayaller gerçek olmuştur. Hayallerinden koparılmış bir adamım diyerek daha duygusal hale getireyim. Kendimi anlatacağım şey şu olur; umarım istediğin hayale erişmişsindir. Benim de çektiğim bunca acıya değmiştir.
Karşı taraf mı hayalini seçti aşkı bırakıp sen mi?
Karşı taraf. Ben de kendimi çok ezdirmek istemiyorum. Hayır canım, ben bıraktım demek isterim ama öyle değil. Karşı taraf hayaller önemlidir dedi. Hayallerinize daha önce kavuşun ki ileride hayal kurmaya başladığınız zaman bir başkasının hayali olursanız o hayalden vazgeçmesin.
Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?
Normalde hep plan yaparsın. Karşısına çıkarım şöyle derim gibi planladığın bir şey oluyor. Ama nasıl sevdiğimi anlatamam. Çünkü bu kalbin varlığını ilk defa hissettiğin bir şey.
O sevginin mutlak bir açıklaması vardır. Tarifi, yansıması nasıl oluyor sen de?
O, bir şeye güldüğünde benim için en iyi şaka o oluyor. Bir başkası ben buna çok gülüyorum dese o gülmüyorsa çok komik değil benim için.
Güzel güler miydi?
Gülerdi.
Arkadaş bunca yıl geçti hala aklımdadır. Ne saçma bir anıydı.
Ortaokul zamanında erkek olarak ilk defa keşfediyorsun bir kadınla konuşmayı. O zaman tek motivasyonun kızı etkilemek ve ona güzel görünmek. O zaman bizim sınıfta bir kız vardı ve çok güzeldi. Ben hiç onunla konuşamazdım; kimse konuşamazdı. Bir gün karma oldu derste sıralar değişti. Benim önüme oturdu ve ben ilk defa bu kadar yakındım. O yüzden derste hiçbir şey düşünemiyorum. Sadece kıza bakıyorum. Hoca bir şeyler yazdırıyor, ben onu seyrediyorum. Bir ara silgi bulamadı arkaya döndü. İlk defa o an göz göze geldik. Reaksiyon olarak beynim kıza cevap veremedi.
Sence hala güzel midir?
Bence güzeldir. Belki de öyle bir kız hiç yoktu. (Gülüyor.) Eğer öyle büyüdü ise çok güzeldi. Vardır böyle güzellikler otururken bir anda Sergen sol kolunu kes dese niye diye sormazsın. Vardır bunun bir bildiği der, keser koyarsın.
Gelecekte ne olacak?
Gelecekte daha çok gerginleşeceğiz. Daha çok kavga edeceğiz, daha çok tartışacağız. Bir yerde insanların yorum yapma eşiklerinin herhangi bir kalibreye bağlı olmadıklarını fark ettiğimiz zaman insanı insan olarak değerlendireceğiz. Çünkü şu an çok gerginiz.
Mutlu musun?
Ben mutluyum. Herkesin din, öteki dünyanın varlığı, bütün kaos onun için, orası için hazırlık yap gibi durumları var. Geçen gün şeyi düşündüm. Öteki taraf var mı yok mu cidden bilmiyoruz. Yoksa boşluğa gideceğiz, varsa orada başka bir sınava tabii tutulacağız. Ama şu an buradayız. Ne kadar sürem var bilmiyorum. Mutlu gideyim bir yere gideceksem de.
Survivor şampiyonu olmak mı gönüllerin şampiyonu olmak mı?
Gönüllerin şampiyonu olmak güzel olur herhalde.
Like atmak mı dislike atmak mı?
Like atmak.
Dudu dilleri mi lıkır lıkır içmeli mi?
Lıkır lıkır içmeli.
Sabah kuşağı mı gündüz kuşağı mı?
Sabah kuşağı. Zıplarım Alişan ile birlikte.
Alişan'ın programına katılmak ister miydin?
Hayır, katılmak istemezdim. Ama Alişan ile sohbet etmek isterim.
İzdivaç mı evlilik mi?
Evlilik.
Neden mi nasıl mı?
Neden.
Seveni üzmek mi üzeni sevmek mi?
Üzeni sevmek tabii ki. Diğeri de oluyor ama.
Absürt mü komedi mi?
Absürt diyeceğim ama geldiği nokta biraz farklı. Doğru absürt ise absürt. Türkiye'de biraz farklı anlaşıldı.
Sahnede rezil olmak mı YouTube'da rezil olmak mı?
YouTube'da rezil olmak. Bir de onu kapatabilirsin. Çünkü sahne gerçek ya. Dislike görmek ile "Hih" sesi duymak arasında fark var bence.
Dilediğiniz kişiye dilediğiniz bir soruyu 83 milyonun izlediğin bir programda sorma imkanı verildi size. Bu kim olurdu ve ne sorardınız?
Ben Nil Karaibrahimgil'e çok aşık bir adamım. Bu sevgim çok safi bir sevgi. Kendisine ben çok genç yaştan beri daha Facebook yokken mektuplar gönderiyordum. Şeyi sormak isterdim; Hiç Sergen Deveci kim dedi mi? Bizimki hayranlık tabii. Post atıyor altına şiir yazıyorum. Birisi Nil'e karşı geldiğinde onu savunuyorum.
Destek de veriyorsun. Senin linç yiyen mağdurlara karşı bir şeyin var mı?
Birçok kişi linç edildi ülkede. Linç edilmek ona özel bir şey değil. Sen bir şey beyan ettin ve hayır kardeşim sen bunu mu savunuyorsun dediklerinde onları ikna edemiyor. Orada insanların düşünme seviyelerini, algı yönetimlerini kısacası her şeyi görüyorsun ve komik geliyor. Linç edilmemesi gereken insanlara karşı bir şeyim oluyor. Bence Şeyma Subaşı hiçbir zaman bir konumuz olmamalı. Şeyma Subaşı ülke gündemi olunca çok komik gelmiyor mu size de?
Son Dakika › Magazin › Sergen Deveci'den köpek itirafı! 'Ben onun insanıyım o benim köpeğim değil' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?