Tiyatrokare tarafından sahneye konan 'Onca Yoksulluk Varken' adlı oyunda sokağa atmaya kıyamadığı Arap bir çocukla yaşayan Yahudi 'Madam Rosa'yı canlandıran Rüçhan Çalışkur performansıyla ayakta alkışlanıyor. 'Parmaklıklar Ardında' dizisiyle geniş kitleler tarafından tanınan, en son 'Zenne' filmi sayesinde seyirciyle buluşan deneyimli oyuncu yine sıra dışı bir rolde. "Daha en iyi rolümü oynamadım" diyen Çalışkur ile bir araya geldik ve kariyerini, dünya görüşünü konuştuk.
STREEP ÇOK BAŞARILI
Oynadığınız her rol ses getiriyor. Bunun sırrı nedir?
İşime aşığım! Bana göre oyunculuk; her rolün altından kalkabilecek donanıma sahip olmayı gerektirir. Meryl Streep'i 'Demir Leydi'de izledim; bir insan her rolü bu kadar mı başarılı oynar! Ben de onun gibi her rolün altından kalkmaya çalışıyorum. Tabii yaşamın elverdiği rollerin... Yaş itibariyle 'Romeo ve Juliet'teki 'Juliet' karakterini oynamam mümkün değil!
Size, Türkiye'nin Meryl Streep'i desek...
Bu çok iddialı bir yorum. Üstelik durduk yerde kendi kendime böyle bir yakıştırma yapmam da çok komik olur. Ancak birilerini örnek almak gerektiğini düşünüyorum; Helen Mirren gibi... İkisi de büyük oyuncu. Bu tarz oyuncuları izlemek, araştırmak gerekir.
BU HEYECAN HİÇ BİTMESİN
33 yıldır sahnelerdesiniz. Kariyerinizi nasıl görüyorsunuz?
Tiyatro ve sinemada birbirinden farklı rollerde oynadım. Ancak; en iyi oyunumu henüz oynamadım.
Oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?
Oyunculuk inanılmaz bir terapi. Oynadıkça tedavi oluyorum. Her rolde farklı bir şeyler öğrenip, insanları keşfediyorum. Sahneye her çıktığımda dizlerim titrer. Bu heyecan hiç bitmesin istiyorum.
'Onca Yoksulluk Varken' oyununda rol almanızda en büyük etken neydi?
İtiraf etmeliyim ki oyun beni kendine çekti. "Hayır" diyemeyeceğim bir roldü. Ayrıca özel bir tiyatroda oynadığım ilk oyun. İyi ki kabul etmişim.
Nedim Saban nasıl bir yönetmen?
Nedim'le dünyaya aynı pencereden bakıyoruz. Bu nedenle de ortaya güzel bir iş çıkardık.
Oyunda sizi en çok etkileyen şey neydi?
Öykünün içinde var olan koşulsuz insan ve doğa
sevgisi. Canlandırdığım 'Madam Rosa' karakteri; kimsesiz bir Arap çocuğa sahip çıkıyor, onu koşulsuz seviyor. Ben de doğayı ve insanları çok seviyorum. Üstelik ne yapmış olurlarsa olsunlar...
Eser sinemaya da uyarlanmış. İzlediniz mi?
DVD'sini aldım ancak izlemedim, evde duruyor. Çünkü beni etkilemesinden korktum.
Karakter sizi zorladı mı?
O kadının duygularını, dünyasını yaşatmak kolay değil. Ama zor olsun ki keyifli olsun. Hayatta hiçbir şeyin çok kolay olduğuna inanmam.
Oyunun Erzurum'da sahnelenmesine izin verilmemişti. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Oyunumuzun temelinde din, dil, ırk ve cinsiyet gözetmeksizin insan sevgisi temasının işlendiğini bilselerdi bu şekilde bir tepki gelmezdi sanırım.
Günaydın'ı Twitter'da takip edin http://twitter.com/gunaydingazete
REJİ YAPMAK EN BÜYÜK HAYALİM
33 yıllık kariylerim boyunca tiyatrodan vazgeçemedim, geçmeyi de düşünmüyorum. Seyirciyle kurulan diyaloğun tadına doyum olmuyor. Bire bir onun nefesini, hıçkırıklarını hissetmek, reaksiyonu anında almak, alkışlanmak hiçbir şeye değişilmez. Ama sinemaya da uzak değilim. Ondan da keyif alıyorum.
Tiyatroda reji yapmak istiyorum artık. Bununla ilgili birtakım projelerim var. Şimdiye kadar sahne önünde olmaktan çok memnundum, hala da öyle. Ama bundan sonra kafamda yarattığım dünyayı yansıtmak istiyorum.
Hem oyunculuk yapıp hem de reji yapan isimler var. Onlara gıpta ediyorum. Ancak ben her ikisini bir arada yürütebilir miyim, şüpheliyim. Bu konuda fazla iddialı konuşamayacağım.
PARAYA BAĞIMLI KALMAMALIYIZ
Hayat ve yaşanmışlıklar maalesef sevgiyi ortadan kaldırdı. Tekrar bu sevgiyi yakalamamız gerek. Bunu da; ailemizden başlayarak etrafımızdakilere hoşgörü ve anlayış göstererek başarabiliriz.
İnsanlığı sevgi üzerine inşa etmeliyiz. Sanat bunu üstlenmiştir. Onun için sanatın gücü tartışılmaz. Böyle yaparak kaç kişi kazanabiliriz; iki ya da üç. Bu bile kardır diye düşünüyorum.
Yaşamak için paraya ihtiyacımız var ama paraya bu kadar bağımlı olmamalıyız. Herkes iki telefon taşımasın ya da bir ailede her ferdin arabası olmasın. Bu düzeni değiştirmek bizim elimizde. Yatağa yattıklarında kendilerine bir sorsunlar; "Bugün toplum, doğa ve kendim için neler yaptım?" diye.
DİZİLERDE KADIN ÖYKÜLERİ OLSUN
2011'da çektiğim Selim Evci'nin 'Rüzgarlar' filmi daha oynamadı. Ayrıca önümüzdeki günlerde çekilecek bir tane sinema filmi var. Tiyatroda ise projeler hiç bitmez. Hepsi de çok keyifli.
'Parmaklıklar Ardında' gibi beni heyecanlandıracak bir proje gelirse asla 'hayır' demem. Dizilerde erkek karakterlerin ön plana çıkarılmasına artık son verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Senaristler kadın karakterlerin ön planda olduğu projeler hazırlarsa çok hoşuma gidecek. Anlayacağınız benim hayalim, kadın projelerinde rol almak. Umarım bu hayalim gerçekleşir.
VAR OLMAK İÇİN RÖPORTAJ ŞART
"Bu piyasada var olmak için röportajlar yapıp televizyon programlarına konuk olmak zorundayız. Eskiden böyle şeyler yoktu. Kendi çapımızda fısıltı gazetesiyle yürürdü işler. Şimdi durum çok farklı. Tiyatroyu yürütmek için, filmin izlenirliliğini arttırmak için böyle şeyler yapıyoruz."
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Oyunculuk İnanılmaz Bir Terapi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?