Huzur Benim İçin Paradan Önce Gelir

Uzun yıllar yurtdışında çalışan; Armani, Prada ve Ferre gibi büyük modaevlerinin defilesinde podyum çıkan Berk Oktay, oyunculuğuyla da adından söz ettiriyor. Genç kızların hayran olduğu oyuncu, kendisiyle ilgili bilinmeyenleri All dergisinden Serli Gazerli'ye anlattı.

Çocukluk döneminizden başlayalım; nasıldınız, o zaman da utangaç bir yanınız var mıydı?

Çok güzel bir çocukluğum oldu. Fakat aynı şeyi ailem için söyleyemiyorum; çok hareketliydim, hiç oturmazdım.

İlk gençlik yıllarınızda popüler biri miydiniz? 1

3 yaşımdayken yaklaşık 70 kilo olan bir insandım. Bütün hayatım basketbolla geçmesine rağmen hep şişman biri oldum.

Şu anki halinizle ilginiz yoktu yani...

Ortaokulda şişmandım ama lise 2'nci sınıfa kadar da toplu denilebilecek bir fiziğe sahiptim. Fakat arkadaşlar arasında her zaman sevilen ve lider ruhlu bir çocuktum. Tabii lisede kiloların verilmesiyle ve serpilmeye başlamamla da popülerliğim arttı.

OYUNCU OLMASAM, PİŞMAN OLURDUM

Bir dönem Paris'te yaşadınız, o macerayı anlatır mısınız?

Kariyerime 2000 yılında modellik yaparak başladım, 2003 yılında Best Model seçildim. O yıllarda herkes modellikten oyunculuğa geçiyordu. Ben de bunu yapmak istemiyordum ve modelliğin hakkını vererek, gerçek bir meslek olarak yapmaya karar verdim. Neler yapılabileceğini görmek için çok araştırdım.

Hangi defilelerde çıktınız?

Armani, Ferre, Dolce & Gabbana defilelerine çıktım. Sonra uluslararası bir yarışmaya daha katıldım ve Paris'ten bir ajans sahibi beni davet etti. Orada çok çalışmadım, kısa bir süre kaldım. Sonrasında tekrar Milano ve bir süre de Tokyo'da çalıştım. Ardından her şeyi bırakıp İstanbul'a geri döndüm.

Böylesine başarılı bir kariyeri neden bırakıp döndünüz?

Jeoloji mühendisliğinde okuyordum ve okulumu bitirme kararı almıştım.

Hiç pişmanlık duydunuz mu? Belki şu an oyunculuk yapmıyor, bu camianın içerisinde kalamamış olsaydım; pişmanlık duyabilirdim.

DUYGULARIMI SAKLAMAM

Kolay mutlu olabilen biri misiniz?

Birdenbire çok mutlu olup sonra hemen bir şeylere sinirlenebilirim. İşini düzgün yapmaya çalışan, çok disiplinli bir insanım. Duygularımı saklamam, çok netimdir. Karşımdakinden de bunu beklerim; duygularını saklayan insana da çok kızarım.

Lüksü nasıl tanımlarsınız?

Huzuru bulabiliyorsam; en büyük lüksü yaşıyorum demektir. Yoksa lüks benim için milyonlarca dolar para demek değil.

BOŞ SOKAKLARDA GEZEREK KAFA DAĞITIRIM

İnsanlardan uzaklaşmak istediğinizde gittiğiniz gizli bir kaçış noktanız var mı?

Tehlikeli bir soru... Böyle zamanlarda kaçtığım yeri anlatmayacağım ama İstanbul'da gece sokaklarda çok fazla kimse yokken dolaşmak; insanın kafasını boşaltıyor, bunu söyleyebilirim. Herkese de tavsiye ederim.

At binmenin terapi gibi olduğu söylenir. Bir binici olarak siz ne düşünüyorsunuz?

Stresle dolu olun, sonra gidip bir saat at binin; kafanızdaki tüm dertler uçup gider. Herhangi bir canlıyla bu kadar iletişime geçebileceğiniz bir spor dalı yok. O sizi anlıyor ve siz de onu anlıyorsunuz.

Teknolojiyle aranız nasıl?

Berbat. Telefonu bile sadece mesajlaşmak ve konuşmak için kullananlardanım. Sosyal medyada da sadece Twitter'da varım.

Popüler biri olmak hoşunuza gidiyor mu?

Bazen popüler olduğunuzu unutmak istiyorsunuz ki, rahat yaşayabilesiniz. Ben hareketlerime dikkat etmek zorunda olduğumu biliyor ve buna göre davranmaya çalışıyorum.

HAYRAN OLDUĞUM TEK İSİM AL PACINO

Kendinize rol model olarak aldığınız bir oyuncu var mı?

Kimseyi tamamen rol model almamak gerektiğini düşünüyorum,çünkü o zaman insan, örnek aldığı kişiye dönüşebilir. Bizim işimiz; gözlem üzerine kurulu. Oyunculuğunu kendimce çok fazla beğenmediğim bir insanı da, çok beğendiğim birini de oturup seyretmeye çalışıyorum ki ufak ufak bir şeyler alabileyim onlardan. Fakat tabii ki hayran olduğum biri var; o da Al Pacino.

Sabah : http://www.sabah.com.tr