BKM Mutfak ekibinin başarılı yazar ve oyuncularından Eser Yenenler, bu sezon sunduğu yarışma programı 'Eyvah Düşüyorum'la seyircinin gönlünü bir kez daha fethetti. Yaptığı doğaçlama esprilerle yarışmayı stand-up şova dönüştüren Yenenler ile programı ve açılan kapağın altında yarışmacıları nelerin beklediğini konuştuk...
Bugüne kadar kaç kişiyi o kara delikten düşürdünüz, biliyor musunuz?
Herhalde toplamda 300 kişiyi düşürmüşümdür, hem de keyifle...
Her programın sonunda siz de düşüyorsunuz. Nasıl düşmek, keyifli mi?
Çok zevkli. İlk düştüğümde çok gergindim tabii. Aslında uçağa binme duygusuyla aynı şey. Yarışmaya katılan insanlar da yarışırken akılları hep orada oluyor, 'düşeceğim' korkusuyla konuşuyorlar hep. Ben de o gerginlikten çok iyi yararlanıyorum. Aslında gerilmekte çok da haklılar, çünkü ilk düştüğümde ben de 'Ne oluyor, aşağıda ne var?' diye panikledim.
SÖYLEDİKLERİM DOĞAÇLAMA
Ne kadar yüksekten düşülüyor?
İnsanların boyuna posuna göre değişiyor mesafe. Bazılarına yıllar gibi geliyor, bazıları da daha ne olduğunu anlamadan aşağıda buluyor kendini. Ama mesafe çok yok, bütün güvenlik mekanizmaları da devrede oluyor zaten, aşağıda 10 tane görevli bekliyor.
Yarışmayı sunarken çok fazla doğaçlama yapıyorsunuz, yarışmaya da skeç oynar gibi mi çıkıyorsunuz?
Bir kere çok konsantre çıkıyorum. Tabii ki, program sırasında söylediklerimin çoğu doğaçlama oluyor. Çünkü insanlar; o kapağın üstünde olma duygusuyla, yani o güvensizlik duygusuyla bildikleri şeyleri hatırlayamıyorlar, bir şeyler anlatayım derken saçmalıyorlar. Ben de onların bu durumundan yararlanmayı çok seviyorum. Aslında yararlanmak demeyeyim, bu benim en büyük eğlencem.
O zaman bu işi biraz da eğlence gibi görüyorsunuz...
Kesinlikle! 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'dan sonra, bu program benim en büyük eğlencem. Çekimlere büyük bir keyifle gidiyorum. Bir kere bir yarışma programı sunmak benim hayalimde olan bir şey değildi ama şartlar ve gidişat öyle bir yere geldi ki; bir baktım, en büyük eğlencenin içinde buldum kendimi...
ÖNCE KENDİMİ AŞAĞILARIM
Yarışma programı sunmak için teklif geldiğinde ne düşündünüz? Gerçi 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'da da bir nevi sunuculuk yapıyorsunuz ama...
'Çok Güzel Hareketler Bunlar'da hem skeç yazma, hem oynama, hem prova yapma, hem de sahne arkasındaki düzenle ilgilenmek gibi sorumluluklarım olduğu için sunuculuğun tadını tam çıkaramıyordum; burada o fırsatı yakaladım. Arkadaki hiçbir şeyden sorumlu değilim. "Eser sen çık, eğlencene bak" diyorlar, ben de öyle yapıyorum. Dolayısıyla 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'a göre çok daha rahat bir konumdayım. Ezber yok, prova yok, arkada 'skeç yetişti yetişmedi, yayın, süre...' derdi yok. Ben çıkıyorum, bir yarışmacıyla üç saat konuşuyorum, o montajlanıyor. İzlediğinizin iki katı konuşuyorum aslında orada.
Programda bazı yarışmacıların özellikleriyle dalga geçiyorsunuz ama hiç tepki almıyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Bir kere en çok kendimle dalga geçiyorum ve ben de herkes gibi düşüyorum. Bunu görünce, kendileriyle uğraştığımda bana bir şey demiyorlar. Bazen birinin üstüne gidince sinirlenip bana bir şey diyen de oluyor ve ben o lafın altında gururla eziliyorum, bir problem yok. Ben ona o kadar söylemişim, programın sunucusuyum diye mi o bana bir şey söylemeyecek yani? Ama hiç kimsenin bugüne kadar "Vay benimle dalga geçti" dediğini duymadım. Çünkü dalga geçmiyorum, ortada olan şeyi söylüyorum.
#Sayfa#
CEKET BAŞIMIN BELASI OLDU!
Programın ilk bölümlerinde hep aynı ceketi giymekle eleştirilmiştiniz...
Ceket, benim başımın belası!
Kıyafet sponsorunuz mu yok?
Bütün imkanlarımız var ama benim açımdan şöyle bir şey var: Ben nasıl göründüğümle çok ilgilenmiyorum. Kıyafetin benim için çok büyük bir anlamı yok! Gri bir ceket getirdiler, "Bu ceketin rengi güzelmiş, ben bunu giyeyim" dedim, sonra öyle devam etti. Ama benim Mutfak kültüründen öğrendiğim şeylerden biri de, dezavantajları avantaja çevirmek. Baktım her yerde 'Eser'e sponsor, Eser'in kıyafeti' yazıyor; bir programa çıkarken gri ceketi elime aldım, "Evet, sayın izleyenler, programın başından beri destekçim olan, ikinci derim haline gelen bu ceket artık cana geldi ve buradan ayrılıyor" deyip ceketi birine attım.
EGOMU 'MUTFAK' DENGELİYOR
Hala BKM Mutfak'tasınız. Sahnenin üzerinde tek olmak nasıl peki? İnsan kendini yalnız kalmış mı hissediyor, yoksa "Tek olmak da güzelmiş" mi diyor?
Açıkçası egoyu çok besleyen bir şey. Ama egonun çok beslenmesi iyi bir şey değil, dozu çok önemli. İşte Mutfak'ta onlar düzeliyor, tedaviyi orada oluyorum. Bir şeyin parçası olmakla, bir şeyin yıldızı olmak arasında ciddi bir iç problem var. Mutfak'ta en az 10-15 tane yıldız var. Yergiyi de, övgüyü de dengeliyorsunuz.
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Bu Program Benim En Büyük Eğlencem - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?