Ünlü müzisyen Suat Suna; üç yıl aradan sonra çıkardığı 'Senden Başka' isimli single'ıyla hayranlarıyla buluştu. Sevgililer Günü'ne özel olarak hazırladığı 'Senden Başka' parçasının çiftler için anlamlı bir hediye olduğunu belirten Suna; GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
Üç yıldır albüm çıkarmadınız. Müziğe ara mı vermiştiniz?
Ara değil de çalışma dönemi diyelim. Bir sürü şey hazırladım bu süreçte. İlk adımı 14 Şubat'ta bu single ile attım. Parçayı, müzik sitesi Fizy'den insanlara direkt olarak ulaştırdık. İnsanlar bu şarkıyı sevgililerine mesaj olarak gönderdi. 14 Şubat'ta topluma faydalı bir hareket yapmış olduk.
ASLINDA ÇOK FAAL BİRİYİM
Sizi müzik dışında pek ekranda göremiyoruz...
Aslında böyle bir stratejim yok. Sadece işini eksiksiz yapmak isteyen biriyim. Bazen yaptıklarım içime sinmiyor ve daha iyisini yapmak için bekliyorum. Uzakta durmak için özel bir gayretim yok. Magazine dönük bir hayatım olmadığı için de ortada görünmüyor olabilirim. Aslında çok faal biriyimdir, sadece medya önünde bunu çok fazla göstermiyorum. Ben uzun yıllar insanların hafızalarında kalacak şarkılar yazmaya çalışıyorum, hedefim bu. Müzikte 20'nci yılıma girdim. 20 senedir şarkılarımın dinlendiğini gördüğüm zaman keyfim yerine geliyor.
Müziğe başladığınızda size 'Romantik prens' lakabı takılmıştı. Bu sizin tercihiniz miydi?
Ben kendimi hiçbir zaman öyle adlandırmadım; bu insanların yakıştırmasıydı. Aslında kariyerimin ilk yıllarında hızlı şarkılar seslendiriyordum ama herhalde ses rengimden dolayı bana 'Romantik prens' dediler. Özellikle romantik şarkılar söylemek için bir gayretim olmadı. Evet, aşk şarkıları söylüyorum ama Türkiye'de yapılan şarkıların yüzde 95'i zaten aşk üzerine...
Geçen 20 yıl size neler kazandırdı, neler kaybettirdi?
Bu işi yapanlar, normal hayatın çok dışında bir yaşam sürüyor. Düzensiz yaşam koşulları, sağlıksız beslenme, uykusuz geceler derken sağlığı geri plana atıyoruz. "Neler kazandınız?" derseniz; odanızda gitarla yazdığınız bir şarkıyı, milyonlarca kişinin ağzından duyduğunuz zaman, o şarkıyı konserde binlerce kişiyle birlikte söylediğinizde yaşadığınız keyfin tarifi yok. Sanatçılar, çok şanslı insanlar bence. Birçoklarının ifade edemeyeceği duyguları, biz büyük kitlelerle paylaşabiliyoruz.
KENDİMİ EĞİTMEMİŞTİM
20'li yaşlarda yaptığınız şarkılarla, olgunluk çağınızda yaptığınız şarkılar arasında fark var mı?
Ben şöyle bir evrim geçirdim; bir kere artık çok daha iyi şarkı söylüyorum. Ben bu mesleğe başladığımda çok tecrübesizdim; bir beste yarışmasını kazandıktan sonra besteci kimliğimle adım atmıştım piyasaya. Şimdi ilk albümlerime dönüp baktığımda, çok fazla kendimi eğitmediğimi görüyorum. O şarkılarda müzik adına bir şeyleri doğru söylemeye çalışan, toy bir delikanlı duyuyorum. Şimdiyse, çok daha oturaklı ve çok iyi şarkı söyleyen biriyim. Aradaki en büyük fark bu. Bir de; beste yaparken zaman içinde birçok farklı şey deniyorsunuz. Bir yerde okumuştum; bir işe emek vermiş sayılmak için o işle ilgili en az 3 bin saat çalışmanız gerekirmiş. Ben 3 bin saati çoktan geçtim. Ne yapmam gerektiğini biliyorum artık. İlk şarkılarıma baktığımda umut ve saflık görüyorum.
HALA AYAKTAYIM
Kariyerinizde bundan sonraki hedefleriniz neler?
Elbette mesleğime devam etmeyi düşünüyorum. Bundan 20 yıl sonra, "Bu işte 40 senemi doldurdum" demek istiyorum. Piyasanın bu zorlu şartlarına rağmen ben müziğimi yapmak istiyorum. İnsanlar bana "Neden her yıl bir albüm yapmıyorsun?" diyor. Bu sanki çok kolay bir iş! Müzik piyasasında şartlar artık çok zor. Çok büyük yatırım yapılıyor, karşılığı da çok zor alınıyor. Buna rağmen, biz hala ayakta kalmaya devam ediyoruz.
MESAM'ın yönetim kurulunda yer alıyorsunuz. Bir müzik profesyoneli olarak, bu sektördeki şartların iyileşmesi için ne gerekiyor sizce?
Müzik piyasasının düzelmesi, bir kişiye ya da bir kuruma bağlı değil. Kanun düzenleyicilerden başlayan bir çarkın düzgün biçimde çalışması lazım. Ben çok da ümitsiz değilim; biraz zaman alacak sadece. Avrupa Birliği yasalarının bizi olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Antik Roma'da bile telifle ilgili kanunlar var. Bizim toplumumuz çok geç başlamış bu telif işlerine... Haliyle sıkıntı yaşamamız çok normal.
BESTECİ SAYISI ÇOK AZALDI
Son zamanlarda 90'lara dönüş yaşanıyor. Bu özlemin sebebi ne sizce?
Her zaman geçmişe özlem yaşayacağımızı düşünüyorum. Ben küçükken annem de "60'lar, 70'ler ne güzeldi" derdi. 90'lı yıllarda müzikte gelişim yaşandığı doğru. 80'lerde tüm dünyada bastırılmış duygular hakimdi; 90'larda müzikte patlama yaşanmasının sebebi de bu. Son yıllarda eski şarkıların yeniden ortaya çıktığını görüyoruz. Şarkı yazan biri olarak, bu durumu çok iyi anlıyorum. Sürekli yeni şarkı yapmak kolay bir şey değil. Üretkenlik azaldı; insanlar hazıra konmaya yöneliyor artık. Besteci sayısı da, 90'lı yıllara göre çok daha az.
Peki siz kendinizi nerede görüyorsunuz? Ben üretken olduğum için piyasada kalıcı oldum. Bu işi 20 yıllık tecrübemle yapıyorum.
POLİSİYE ROMAN YAZIYORUM
"Haziran ayında evlendim; çok mutlu ve huzurluyum. Yaza doğru da bir polisiye roman çıkarmak istiyorum. Yazım aşaması bitmek üzere. Polisiye, okumaktan hoşlandığım bir tarz. Kitabımın içinde macera da, aşk da olacak. Bu kitapla herkesi şaşırtacağım. Başarılı olursam, başka kitaplar da yazmayı düşünüyorum. Aslında ben çok küçük yaşlardan beri yazıyorum; şimdi bunu ciddi bir şekilde hayata geçirdim. Kitabımın adı henüz belli değil. Herkesin tahmin ettiğinden çok daha iddialı bir kitap olacak. Ahmet Ümit'i keyifle okuyorum, Dan Brown da beni çok etkileyen bir yazar."
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Artık Toy Değilim Daha İyi Şarkı Söylüyorum - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?