ŞEHRİN TADINI ÇIKARMAK
Hafta içi her akşam 21.00 ile 5.00 saatleri arasında sokağa çıkma kısıtlaması uygulanıyor, hafta sonları sokağa çıkma yasağı da cabası. Oysa ne güzeldi saate bakmadan sevdiğimiz yerlerde kalabalıktan korkmadan yürümek… Salgın olmasa, sıcak kestane paketini elimize alır, sokak müzisyenlerini dinleye dinleye yürürdük şimdi…
SARILMAK, KUCAKLAŞMAK
Bir yıldır pek çoğumuz birbiriyle yumruk veya ayak tokuşturarak merhabalaşıyor. Beyaz Saray Koronavirus Görev Gücü'nün üyelerinden immünolog Dr. Anthony Fauci, "Bir daha asla tokalaşmamamız gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle sadece koronavirüste değil, grip vakalarında da büyük bir azalma olur" dese de tokalaşmanın olmadığı bir geleceği hayal etmek zor. Sarılmanın olmadığı bir gelecek hayal etmekse imkansız! Acıyı giderme, stresi/kaygıyı azaltma gibi birçok faydası olan sarılma, mutluluk hormonunun salgılanmasına da etkili ve biz, su gibi, hava gibi bir ihtiyaç olan sarılma eyleminden bir senedir yoksunuz. Karantina/eve kapanma dönemlerinde yapılan hemen her araştırmada en özlediğimiz şeylerin başında sarılmanın gelmesi şaşırtıcı değil. Hatta bu durum kimilerini o kadar zorladı ki sevdiklerine duydukları özlemi gidermek için çareyi muşambalı sarılma eldiveninde bulanlar oldu. Bu sene Dünya Sarılma Günü'nü (21 Ocak) 'kutlayamadık', gelecek sene belirsiz… Ama şurası kesin: Sarılmak, belki de hepimiz için ilk kez bu kadar anlamlı.
AŞI OLMAK
Tarihteki ilk aşının çiçek aşısı olduğunu biliyor muydunuz? Peki, menenjit aşısının 68, çocuk felci aşısının 20, kızamık aşısının 9, ebola aşısının 6 yıllık bir çalışma sonucunda bulunduğunu?
Dünya Sağlık Örgütü'nün çiçek hastalığının bitişinin 40'ıncı yıldönümünü kutladığı 2020'yi, dünyanın dört bir yanından biliminsanlarının koronavirüs aşısı için çalıştığı bir yıl olarak da hatırlayacağız. Özellikle 2020 sonbaharında, aşılarla ilgili sevindirici haberler peş peşe geldi. Koronavirüs aşısı, insanlığın bulduğu en hızlı aşı olarak kayıtlara geçti.
Öte yandan, Almanya merkezli biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucularından ve yeni tip koronavirüs aşısının geliştiricilerinden Prof. Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin, bu süreçte tarihte ilk kez MS'e karşı mRNA teknolojisinin kullanıldığı ve fareler üzerinde başarılı sonuçlar veren deneysel bir aşı da geliştirdi.
Türkiye'de COVID-19 aşılaması, geçen ay, sağlık çalışanlarıyla başladı. Aşı sırasının gelmesini bekleyen hala milyonlarca insan var. Ama aşılama, pandeminin bitmesi için tek başına yeterli değil. Maskelerimizi atıp birbirimize doya doya sarılmak için epey bir zaman gerekiyor.
SPOR MÜSABAKALARINI TAKİP ETMEK
Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach, şubat ayında olimpiyatların iptal edilmeyeceğini söyleyip "Rio 2016'da zika virüsü, Moskova 1980 ve Los Angeles 1984'te boykot tartışmaları, Münih 1972'de terör saldırısı, Montreal 1976'da Afrika boykotu vardı. Ancak 1896'dan bu yana oyunlar sadece iki dünya savaşı nedeniyle iptal edildi" derken fena halde yanılabileceğini hiç tahmin etmemiş olmalı. Nitekim olimpiyatlar ertelendi, yıllardır 24 Temmuz 2020'yi iple çeken sporcular, 23 Temmuz - 8 Ağustos 2021 tarihleri arasında yarışacak, eğer yine ertelenmezse. Olimpiyatların hemen öncesinde, 11 Haziran'daysa Roma'da İtalya'yla Euro 2020'nin açılış maçını oynacağız, tabii eğer o da ertelenmezse...
ARKADAŞLARIMIZLA BİR ARAYA GELMEK
16 Mayıs'ta şöyle bir haber okuduk: " Antalya'da koronavirüs tedbirleri kapsamında, 20 yaş altına getirilen sokağa çıkma yasağı nedeniyle uzun süre görüşemeyen iki kız arkadaş, izinli saatlerde buluştuklarında koşarak birbirlerine sarılıp yere düştü. Sosyal mesafeyi yok sayan arkadaşlar, yerde sarılıp birbirlerini öptü. Genelge gereği 15-20 yaş arasındaki gençlerin 4 Nisan'dan beri sokağa çıkmaları yasak olduğu için kız arkadaşlar 42 gündür görüşemiyordu... Kızların bu görüntülerini izleyenler 'Koronavirüse rağmen işte arkadaşlık' dedi." Kızlar haklı. Arkadaşlarımızla yüz yüze görüşmek, buluşup saatlerce sohbet etmek gibisi yok. Hele de hepimizin 'telefonda konuşma yorgunu', 'ekran yorgunu' olduğunu düşünürsek…
SANAT ETKİNLİKLERİNE KATILMAK
Salgının başında, tam da sosyal mesafe önlemlerine yeni yeni alışmaya çalıştığımız günlerde hem dünyadaki hem Türkiye'deki kimi galeri ve müzeler sergilerini çevrimiçi erişime açtı. Artık bir gün içinde onlarca sergi ve müze gezmek, hatta sanalmuze.gov.tr adresi üzerinden Göbeklitepe'ye 'gidip gelmek' dahi mümkün. Ama Paris'te 'Mona Lisa' tablosuna bakarken 'o zamanlara dönmek' ekran başında mümkün olamıyor, benzer zevkleri paylaşan sanatseverlerle bir arada bulunmadan aynı tadı vermiyor.
RESTORANDA, KAFEDE BULUŞUP YEMEK İÇMEK, SOHBET ETMEK, GÜLMEK, EĞLENMEK...
İşletmeler üç aydır sadece gel-al hizmeti veriyor, kapısına kilit vuranların sayısı da az değil. Salgının başlamasıyla birlikte hepimiz birer 'ekmek üreticisi' olduk, pek çoğumuz mutfağa ilk kez girdi, yeni tarifler denedi, Zoom'da sık sık toplaşıp eşimiz dostumuzla kahvelerimizi yudumladık. Ama en sevdiğimiz mekanlara gitmekle bir olur mu hiç? Büyük buluşmalardan vazgeçtik, dışarıda, şöyle karşılıklı güzel birer kahve içmeyi özledik. Hayat tamamen normale döndüğünde sevdiğimiz işletmelerin garsonları, elinden mis gibi yemekler yediğimiz şefler orada olacak mı; esas mesele bu!
ALIŞVERİŞ YAPMAK
Sosyal mesafe önlemleri ve sokağa çıkma yasakları internet alışverişine olan ilgiyi arttırdı, daha önce internet alışverişi yapmamış olanlar da ilk denemelerini yaptı. Oyuncu ve senarist Levent Kazak'ın 10 Temmuz'da attığı tweet'i hatırlayalım: "Küçük halam 90+ yaşında bir emekli edebiyat öğretmeni. İlk yardımsız internet siparişinde 18 tane salça gelince çıldırdı ve internet mihraklarının onu dolandırdığını sandı. Verdiği siparişte 18 adet yazdığını, butonlara yanlış basmış olduğunu, son tuşa basmadan evvel tek tek kontrol etmesi gerektiğini anlattım. Salçaları dağıttık." Eski normale döndüğümüzde alışverişini marketten yapmaya dönen, kıyafet ve ayakkabı gibi ürünleri deneyerek almayı tercih edenler çok olacaktır. Yalnız sebze - meyveleri eldivenle seçmeye devam lütfen!
SİNEMAYA, TİYATROYA GİTMEK
17 Mart'ta sinema, tiyatro ve gösteri merkezlerinin faaliyetleri durduruldu, filmlerin gösterim tarihleri ertelendi, tiyatro oyunları iptal edildi. Gösterime girecek filmleri takip etmek, yeni oyunlar araştırıp bilet kovalamak eski hayatımızın en kıymetli lükslerindenmiş, daha iyi anladık. Pandemi döneminde filmleri ve tiyatro oyunlarını evimizde izlemeye de alıştık ama dev ekranın karşısına kurulmanın, sevdiğimiz oyuncuları sahnede canlı kanlı görmenin tadı başka…
BÜYÜKLERİMİZİ ÇEKİNMEDEN ZİYARET ETMEK
Mart 2020'de gündemin en üst sıralarındaki konulardan biri, 65 yaş ve üstüne uygulanan sokağa çıkma yasağıydı. Psikiyatr İlker Küçükparlak'ın "Önce 'Biz sizi (yaşlıları) korumak için sokağa çıkmıyoruz, bu külfete katlanıyoruz' gibi bir hava yaratıldı. Bunu, 'Yaşlılar laftan anlamaz, hepsi cahildir' gibi bir küçümseme, değersizleştirme takip etti. Bunlar, saldırganlığın çeşitli biçimleri" sözleriyle özetlediği o günlerde, yaşlıların salgının sorumlusu gibi gösterildiği ve rencide edildiği videolar tartışmalara konu olmuştu. Hareketsiz ve yalnız kalan, çocuğunu/torununu/arkadaşlarını aylarca göremeyen büyüklerimiz, onları kapıdan ziyaret edip ihtiyaçlarını bırakmakla yetindiğimiz günlerin geride kalmasını iple çekiyor.
MASKESİZ GEZMEK
'Kahkahanın Zaferi' kitabının yazarı Prof. Barry Sanders'ın 'sesini duyuramayanların sesi' olarak tarif ettiği gülme eylemiyle aramızda bir paravan var uzun zamandır: Maskeler! Mimiklerimizle konuşmak zorlaştı, sözlü iletişim hiç olmadığı kadar anlam kazandı. Psikolog Reyhan Algül, haziranda Hürriyet Pazar'da yayımlanan haberde bu konuya değinmiş, "İnsanlar aynı binada yaşasa bile birbirlerine selam vermiyordu, gülümsemiyordu. Şimdi salgının arkasına sığınarak ilişkileri azaltacak mıyız yoksa yine de bir yolunu bulup ilişkilerimizi sürdürmeye çabalayacak mıyız?" demişti.
SÜREKLİ SOSYAL MESAFE KOVALAMAMAK
Aralık ayında yayımlanan 'Kuyrukta sosyal mesafe kavgası' haberini hatırlar mısınız? Beyoğlu Kaymakamlığı önünde işlem için sıra bekleyen Abdullah Bayazıt yine sıra bekleyen Turan Yılmaz'ı "Bana fazla yaklaşma, sosyal mesafeye dikkat edelim" diye uyarmış, kavganın dozu büyümüş, Bayazıt ve Yılmaz tekme tokat birbirine girmişti. Geçen ay, bir özel hastanede sosyal mesafe kurallarını hatırlatan güvenlik görevlisi de 20 kişilik bir grubun saldırına uğramıştı. Sürekli sosyal mesafe gözetmek ya da gözetmeyenlere maruz kalmak... İkisi de stres yapıyor!
OYUN OYNAMAK
Pandeminin başından beri ezbere biliyoruz: Çocuklar ve gençler süper taşıyıcı. 65 yaş ve üstü vatandaşlar gibi, onlar da neredeyse bir yıldır kısıtlı bir sosyal hayat yaşıyor. Kafede buluşamadılar, daha küçük olanlar arkadaşlarıyla parkta koşamadı, kaydırağa binemedi, kovalamaca oynayamadı. Sürekli evde kalan ve yaşıtlarıyla bir araya gelemeyen çocukların kayıplarının neler olduğunu ve bu sorunların nasıl telafi edileceğini önümüzdeki dönemde sık sık konuşacağız.
SPOR RUTİNLERİMİZE, SPOR SALONLARINA DÖNMEK
Siz de ekmek yapıp sosyal medyada paylaşma anksiyetesine kapılanlardan mısınız? Buna hareketsizliği, uyku saatlerinin şaşmasını ve yemek düzeninin bozulmasını, stresin verdiği abur cubur yeme ihtiyacını da ekleyin. Kaç kilo fark etti? Karantinayı fırsata çevirip kilo verenler, küçük bir azınlık. Ama diğer gruptaysanız obezite veya kalp sorunlarının yükselmesinden endişe eden uzmanlara kulak verin, Dünya Sağlık Örgütü'nün haftada en az 150 dakika fiziksel aktivitede bulunma tavsiyesini ihmal etmeyin.
KONSERE GİTMEK
Salgının başladığı günlerde konserler iptal edildi, konser salonları ve kayıt stüdyoları kapatıldı, albüm çalışmaları sekteye uğradı. Sadece sahnede izlediğimiz sanatçılar değil, orkestra üyeleri, teknik ekipler, konser salonu çalışanları, organizatörler… Birçok insan, ekonomik zorlukları aşacağı günü bekliyor. Konserlerde buluşacağımız, hep birlikte şarkılar söyleyeceğimiz günler geri gelince sosyal güvencesiz çalışan ve düzenli geliri olmayan müzisyenlerin taleplerini daha yüksek sesle konuşmamız gerekiyor.
DÜĞÜNLERE KATILMAK
Pandemi düğünlere katılmayı sevmeyenlere yaradı, o kesin. Ama 30 Kasım'da yayımlanan ve nikah organizasyonlarına maksimum 30 kişinin katılabileceğini söyleyen genelgenin mutsuz ettiği insanlar daha çok. Gelin ve damat haricinde davetlilerin dans etmelerine izin verilmeyen düğüne düğün denir mi? Peki, halayın 1.5 metrelik çubuklarla çekildiği düğüne düğün denir mi? Denmez. Eski normale dönelim, isteyen istediğini yapsın ama gelin ve damat, eskisi gibi konukları öpmekten helak olmasın!
SEYAHAT ETMEK
Pandemi nedeniyle pek çok kişi geçen yıl tatile gidemedi. Yurtdışında yaşayan seyahat tutkunları içinse 'tatile çıkmış' hissi verecek alternatifler vardı. Avustralyalı Qantas, Sydney'den kalkıp 7 saat sonra yine Sydney'e inen bir tur düzenledi ve bu uçuşun biletleri 10 dakika içinde tükendi. Japon First Airlines'sa New York, Roma ve Paris gibi şehirlere 'sanal uçuşlar' düzenledi. Bavul hazırlamak, gerçek bir uçak yolculuğu yapmak, başka bir kentin yerel lezzetlerini tatmak… Hayali bile ne hoş!
2020'NİN ÜZERİMİZDE BIRAKTIĞI KÖTÜ ANILARI SİLMEK
Kimileri ailesini göremedi kimileri en sevdiklerini kaybetti; kimileri işsiz kaldı, sağlık çalışanları ve bilim insanlarıysa gece gündüz dinlenmeden çalıştı. 31 Aralık gecesi yeni yılın gelişiyle birlikte 2020'nin bitişini de kutlayanlar haksız sayılmaz. Önümüzdeki yıllarda benzer felaketler yaşamamak ve 2020'nin hafızalarımızda sadece eski bir anı olarak kalması dileğiyle...
KUTLAMALARI ÇEVRİMİÇİ YAPMAK ZORUNDA KALMAMAK
Pandemide teknolojinin nimetlerinden bol bol yararlandık ama bir yandan da sosyal hayatımız cep telefonu ve bilgisayar ekranına sıkıştı. Doğum gününü evimizde masa etrafında toplanarak değil, Zoom'da kutladık. Sadece o mu? Kına gecesi, nikah… Birbirimize sarılacağımız kutlamaları özledik ama eski hayatımıza döndüğümüzde de çiçeğini arkadaşlarına değil, kameraya atan gelinler görmeye devam edeceğiz gibi...
KAMPÜSÜN TADINI ÇIKARMAK
İkinci dönem eğitim yüz yüze olacak mı? Sınavlar ertelenecek mi? Evi kapamalı mı kapamamalı mı? Yurttan çıkmalı mı çıkmamalı mı? Pek çok belirsizlikle baş başa kalan üniversite öğrencileri, uzaktan eğitim nedeniyle, kampüsteki tüm sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerden uzun zamandır mahrum. O renkli, eğlenceli üniversite hayatını hiç yaşayamıyorlar.
SIRADAN BİR ÖKSÜRÜK VEYA HAPŞIRIKTAN SUÇLULUK DUYMAMAK
Virüsün en yaygın bulaşma biçimlerinden biri, hapşırık sonucu havaya saçılan damlacıklar. Özellikle kalabalık bir ortamda hapşırmak veya öksürmenin ortamdaki kişileri tedirgin etmesi kaçınılmaz. Çevrenizdekilerin koşarak uzaklaşmadan "İyi yaşa" dileklerini sunduğu günler ne zaman gelir dersiniz?
Son Dakika › Magazin › 2021'de iple çektiğimiz 21 şey - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?