Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün eğer 'yeni Türkiye' diyebiliyorsak, 'büyük Türkiye' diyebiliyorsak, bunda Necip Fazıl'ın izi vardır, eseri vardır, alın teri, gayreti, mücadelesi vardır" dedi.
Erdoğan, Star Gazetesi Necip Fazıl Ödülleri Takdim Töreni'nde yaptığı konuşmada, Necip Fazıl Kısakürek'in statükonun gölgesinde kendisine itibar ve şöhret devşirenlere karşı adeta yapayalnız kaldığını, arkasına Türkiye'deki hatta dünyadaki ideolojileri alıp oradan kendisine şöhret devşirenlere karşı kendi milli değerlerine sımsıkı sahip çıkıp ayakta kalabildiğini söyledi.
Necip Fazıl Kısakürek'in "Su, elektrik, telefon, gaz, ilaç yok. İman, ahlak, insaf, idrak lügatlerde bile yok. Mektep, kitap, disiplin, bilen, yazan, aldıran yok. Umumi manzara: Her sahada mecnun kemiyet, mazlum keyfiyet, mahkum fazilet, mestur felaket, mezun hıyanet, meşum akıbet, heceleyen yok ama bir şey var: Büyük Türkiye hayali" sözlerini aktaran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"İşte Necip Fazıl budur. Bütün yokların arasında, bahanelere sığınmayıp büyük Türkiye idealinin peşinde mücadele veren bir büyük mütefekkir. İşte bu azim, bu kararlılık, bu özgüvendir ki yoklukların içindeki bir Türkiye'yi varlık içinde bir Türkiye'ye tahvil etmiş, büyük ve yeni Türkiye'ye giden yola başını koymuştur. Bugün eğer 'yeni Türkiye' diyebiliyorsak, 'büyük Türkiye' diyebiliyorsak, bunda Necip Fazıl'ın izi vardır, eseri vardır, alın teri, gayreti, mücadelesi vardır. O kadar azimliydi, o kadar dimdik ve o kadar heybetliydi ki görünce dahi 'işte kaybettiğimizi bulduk' diyebileceğiniz bir şahsiyetti. Düşünün ki cümlelere, kelimelere, harflere en ağır baskıların uygulandığı bir dönemde kahramanca öne çıkıp, 'Ben varım' diyebilen, 'Madem ki ben varım o zaman Türkiye vardır' diyebilen, hatta 'Benim olmadığım yerde kimse yoktur' diyebilen bir özgüven abidesiydi. Bakın bazıları onun şiirlerini hiç okumamış olabilir, bazıları onun yazılarını hiç okumamış, fikirlerini hiç dinlememiş olabilir ama inanın bugün sahip olduğumuz fikir, aksiyon, dimdik duruş ve özgüven onun verdiği mücadelenin, onun kararlı duruşunun, onun diklenmeden dik duruşunun bir eseridir. Necip Fazıl, bir nesle, şiirden, hikayeden, yazıdan ziyade özgüven aşılamıştır. İşte o özgüven, bugünleri inşa etmiştir. Diyordu ki Necip Fazıl: 'Bize kuru akıllar değil, ulvi divaneler lazım. Bize babasından meccanen devşirdiği iman ruhunu kilitli dolabında ekşitenler ve kokutanlar değil, onu her an ocak üzerinde tutan ve fıkır fıkır kaynatanlar lazım. Bize mafsal yerlerindeki maddi alışkanlıkla kıbleye dönüp, Allah'ın huzurunda iskelet kıvamı halinde duranlar değil, ruh şahlanışı içinde dizilenler lazım' İşte hayatı boyunca bu idealin mücadelesini verdi."
Kısakürek'in şiiriyle, hikayeleriyle, yazılarıyla, tiyatro eserleriyle, konferanslarıyla bu ruhu aşılamanın mücadelesini verdiğini kaydeden Erdoğan, "Öksüz, hor, yetim ve garip bir davanın dizleri üzerinde doğrulabilmesi, ayağa kalkabilmesi, öne eğip başını kaldırıp 'Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!/Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!' talimatını veren, 'Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!/Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir' denilebilmesi için tüm hayatını davasına vakfeden bir insandı. İnanın, kendisine çok ama çok şey borçluyuz. Necip Fazıl'a, farkına vardıklarımız kadar, onun mücadelesi sayesinde ulaştığımız ve fakat farkına varmadıklarımız için de borçluyuz. Bugün eğer dünün ezilmişleri, mazlumları, ötekileştirilmişleri, siyasette 'Ben de varım' diyor, adaletle yönetmenin mücadelesini veriyorsa, bunda Necip Fazıl'ın aşıladığı özgüvenin eseri vardır. Bugün eğer, yerli, milli değerlerle örtüşen şiirler yazılıyor, romanlar, hikayeler yazılıyor, filmler yapılabiliyorsa bunda Necip Fazıl duruşunun etkisi vardır. Bugün eğer Türkiye'nin belli bir kesimini, sessiz yığınlarını, köylü, taşralı, cahil, geri kafalı diye tahkir eden mütekebbirlerin karşısında 'Hadi oradan. Sen de kimsin?' diyebilen bir cesaret varsa, bir kendine güven varsa, bunda Necip Fazıl'ın çok büyük katkısı bulunuyor. İşte böyle büyük bir fikir ve mücadele insanı adına ödül dağıtılmasını çok çok önemsiyorum. Tekrar ediyorum, üstat Necip Fazıl adına verilen ve inşallah uzun yıllar verilecek bu ödüller, tekellerin kırılması, belli alanlarda da statükonun güç kaybetmesi, kültür, sanat ve fikir dünyasında vesayetlerin son bulması anlamına gelir" diye konuştu.
"Elif gibi dimdik duracağız"
Necip Fazıl Kısakürek için "fikir çilesi" ve "fikir namusu"nun son derece önemli kavramlar olduğunu, Kısakürek'in hata yaptığında hatasını kabul eden ama doğru bildiğinden, hak bildiğinden asla vazgeçmeyen bir fikir namusuna sahip olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu anda esen her rüzgarın önünde eğilen, çıkarlarına göre tavır belirleyen, dün söylediğinin tam tersini bugün söylemekten kaçınmayanlara bakınca, Necip Fazıl'ın ve onun geçmişten alıp bugüne miras bıraktığı fikir namusunu daha iyi anlıyoruz. İşte en son birisi çıktı, yazdığı bir makalede devletin geleceği adına seküler güçleri sorumluluk almaya davet etti. Bundan 7 yıl önce kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan ırkçı kesimler, 'Ordu göreve' diye çağrılar yapıyorlardı. Zamanın cilvesine bakın ki bugün de aynı şekilde kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan, aynı şekilde ırkçı zihinler devletin geleceği adına seküler güçleri göreve davet ediyor. Eğer, fikrin namusu yoksa, ahlakı yoksa, fikrin ruhu yoksa işte böyle insan en uçlarda döner durur. Bir gün bakarsınız devlet düşmanı olmuş, bir gün bakarsınız darbecilik yapıyor. Bir gün bakarsınız barış güvercini olmuş, bir gün bakarsınız eline taş almış askere atarak teröristlik yapıyor. Bir gün bakarsanız ırkçılıktan şikayet ediyor, bir gün de bakarsanız kendisinden nefret eden ırkçılardan darbe dileniyor. Bununla da asla bir tek kişiyi kastetmiyorum, Türkiye'nin son 12 yılına bakın, fikir gelgitlerine bakın orada çok sayıda böyle örnek göreceksiniz. En uç fikirlerin ortak çıkarlar söz konusu olunca nasıl da fikri ve fikir namusunu bir kenara bırakıp ittifaklar kurduklarını göreceksiniz. Necip Fazıl, kendisinden öncekiler gibi bize ahlakı olmayan her mücadelenin yanlış olduğunu öğretti. İnşallah bizler de bizden sonraki nesiller de mücadeleyi ahlakla, namusla, adaletle sürdürmenin gayreti içinde olacağız. Başkalarının yanlış yapıyor olması, bizim yanlış yapmamızı mazur ve meşru hale getirmez. Onlar ne kadar eğilirse eğilsin, biz elif gibi dimdik duracağız."
"Üstat Necip Fazıl'ı bugün bir kez daha rahmetle, minnetle yad ediyorum. Mekanı inşallah cennet olsun. Rabbim onu rahmetiyle kuşatsın diyorum" ifadelerini kullanan Erdoğan, Star Medya Grubu'na teşekkür ederken, ödüle layık görülenleri kutladı.
Törenden notlar
Etkinlikte, Necip Fazıl Kısakürek'in hayatını ve mücadelesini anlatan sinevizyon gösterisi sunuldu.
Ödül törenine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, çok sayıda edebiyatçı, yazar, gazeteci ve davetli katıldı.
"Necip Fazıl 2014 Ödülleri" kapsamında "şiir" alanında ödülü Hüseyin Atlansoy kazandı. Atlansoy'un ödülünü, Necip Fazıl'ın oğlu Mehmet Kısakürek verdi.
"Hikaye" alanında Güray Süngü, "fikir-araştırma" alanında Prof. Gülru Necipoğlu ile Prof. Dr. İsmail Erünsal da ödül almaya hak kazandı.
Pakdil'in ödülünü Erdoğan takdim etti
"Necip Fazıl Saygı Ödülü" ise yazar Nuri Pakdil'e layık görüldü.
Pakdil'in ödülünü takdim etmek için kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce Pakdil'e sarılarak kucaklaştı. Erdoğan, daha sonra Pakdil'in ödülünü takdim etti.
"Saygı" alanında ödül alan Pakdil, sözlerine "Değerli Emine Hanım, değerli kardeşim Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı, değerli medya temsilcilerini, siz değerli konukları antiemperyalist, antikapitalist, antinasyonalist, antisiyonist, antifaşist en önemlisi de antifiravunist bir bilinçle selamlıyorum" şeklinde başladı.
Necip Fazıl'ın aydınların uygarlıklarını yeniden anlaması için bir ortam oluşturduğunu, Türkiye'deki batıcılığa ve yabancılaştırma girişimlerine karşı ilk yazılı eleştiriyi yaptığını dile getiren Pakdil, Necip Fazıl'ın batılılaşma hareketine ve 1923 sonrası yabancılaştırma girişimlerine karşı bir "direniş üssü" olduğunu bildirdi.
"İlkemi, Necip Fazıl için bir defalığına çiğniyorum"
Pakdil, sayısal üstünlüğün getirdiği hiçbir siyasal iktidarın kültürel üstünlüğe sahip olmadığı sürece kalıcı olamayacağını kaydederek, kültürel değerlerini yeni nesillere aktaramayan halkın varlığını sürdüremeyeceğini ifade etti.
Star gazetesine etkinlik için teşekkür eden Pakdil, "Ben övülmekten ve ödüllendirilmekten hoşlanmayan bir yazarım. Çünkü ben devrimci bir yazarım. Fakat burada sadece rahmetli üstada olan bağlılığım ve saygım nedeniyle bu ilkemi bir defalığına çiğniyorum" dedi.
İş adamı Ethem Sancak, Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu ve Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, günün anısına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üzerinde Necip Fazıl'ın eserlerinden mısraların yer aldığı tablo hediye etti.
- İstanbul
Son Dakika › Kültür Sanat › Star Gazetesi Necip Fazıl Ödülleri Takdim Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?