ANIL KURU - Öğretileri ile asırlardır tüm dünyayı etkileyen ve Batı dünyasında Rumi olarak tanınan büyük düşünce adamı Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin tükenmez mirası, aralarında biri postnişin üç kuşak semazen Özçakıl ailesinin bulunduğu Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu tarafından günümüze taşınıyor.
Dünyanın birçok yerinden Türk ve İslam dünyasının büyük mutasavvıfı Mevlana'nın diyarı Konya'ya gelen insanlar, Mevlana Müzesini ziyaret ediyor ve Mevlevilerin asırlardır Allah'ı zikretmek için yaptıkları sema ayin-i şerifini izliyor.
Şeb-i Arus törenlerinin yapıldığı 7-17 Aralık tarihlerinde, Mevlana Kültür Merkezini dolduran yerli ve yabancı misafirler, Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu tarafından icra edilen semayı izlemenin hazzını yaşıyor.
Aralarında saz ve ses sanatçıları ile teknik ve idari kadronun da bulunduğu topluluğun başında, müdür ve postnişin olan Fahri Özçakıl görev yapıyor.
Babası ve iki oğlu da semazen olan Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü Özçakıl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mevlevi sikkesi yaptığı için "Sikkeci Kadir" olarak bilinen dedesinden etkilenen babasının Mevleviliğe ilgi duyduğunu ve sema etmeye başladığını söyledi.
Kendisinin de babasından etkilenerek 11 yaşında sema yapmaya başladığını anlatan Özçakıl, "O yıllardan itibaren sema meydanlarında sema etmeye devam ediyorum. Babamın da semazen olması dolayısıyla küçük yaşlardan itibaren babamla birlikte sema meclislerine giderdik, onların meclislerine katılırdık. Gittiğimiz yerlerde onlar sohbet ederken biz uyurduk ama oradaki o manevi havayı küçük yaşlarımızdan itibaren teneffüs etmeye başlamıştık." diye konuştu.
Çocuklarının da bulundukları ortamdan etkilenerek sema eğitimi aldıklarını belirten Özçakıl, "Bu, babadan oğula geçen bir meslek değil, herkes sema yapabilir. Tabii ki buna yatkın olanlar çok daha avantajlı olabiliyor. Biz de hamdolsun bu avantajdan kendimizi nasipdar gördük." dedi.
"Bu kültür beni çok heyecanlandırmıştı"
Ailenin üçüncü kuşak semazeni Mehmet Mithat Özçakıl da babasının kendisi ve kardeşi üzerinde büyük etkisinin olduğunu aktardı.
Dedesi ve babasının yolundan gitmeyi çok istediğini dile getiren Özçakıl, şöyle devam etti:
"Şeb-i Arus dönemlerini biz de iple çekerdik. Her akşam tek başıma da olsa, yaşım küçük de olsa semayı izlerdim. Semayı da babamı da hayranlıkla takip ederdim. Babamın arkadaşlarıyla oturup kalkmasından, semazenlerin birbirlerine 'can, derviş' diye hitap etmelerinden çok etkilendim. Bu kültür beni çok heyecanlandırmıştı. Başka bir yerde bulamayacağım bir ortam vardı, bunların etkisi bana hayli fazla olmuştur."
Özçakıl, çocukluğundan beri ismini duyduğu Mevlana'yı, Mesnevi'den hikayeleri ile hatırladığını ifade ederek, "Semaya başlayınca Hazreti Mevlana'nın hayatını daha iyi öğrendim. Babam bana sema talim ettirirken sadece dönüş hareketlerini değil, Ateşbazı Veli hazretlerini, Mevlana hazretlerini de anlatırdı. 'Bu geleneği daha iyi nasıl canlandırabiliriz' diyerek musikisever arkadaşlarımızla konuşuyoruz. Tekke musikisi ile alakalı çalışmalarımız var." diye konuştu.
"Bir yıl içinde 20 semazen yetişti"
Ailenin en genç semazeni 19 yaşındaki Mehmet Özçakıl da 6 yaşından bu yana sema yaptığını aktardı.
Küçük yaştan itibaren semazen babası ve ağabeyini gözlemlediğine değinen Özçakıl, şunları kaydetti:
"Babam ve ağabeyimi izlerken 'acaba ben de semazen olabilir miyim' diye bir düşünce oluştu. Böylelikle ağabeyimle birlikte sema öğrenmeye başladık. Her cumartesi sema yapıyoruz. Arkadaşlarım da semaya geliyor ve çok etkilendiklerini söylüyorlar. 'Biz de semazen olabilir miyiz, çocuğum, yeğenim var, semazen olabilir mi' diyen çok oluyor. Son bir yıl içinde 20 semazen yetişti. Onların da 4-5 ay süren eğitim süreci oldu. Her gün eğitimleri oluyor. Ekibimizde çocuk yaşta semazenler de var."
Son Dakika › Kültür Sanat › Dededen Toruna Üç Kuşak Semazen Aile - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?