EMRAH GÜNEY - Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne belgesel dalında layık görülen Prof. Dr. Bekir Karlığa, "Bu noktada söyleyecek söz bulamıyorum. 30 yıllık bir hayaldi. 'Batıya Doğru Akan Nehir' belgeseli, 30 yıllık bir arka planın, çalışmanın ürünü. Burada bir başarı varsa bu şahsıma ait değil, bir kültürün, medeniyetin birikiminin başarısıdır" dedi.
"Batıya Doğru Akan Nehir" belgeseli ile insanlık tarihinin doğudan batıya yürüyüşünü güçlü bir görsellik ve zengin bir anlatımla aktarmadaki başarısı ve bu doğrultuda medeniyetler arası uzlaşıya getirdiği değerli bakış açıları için belgesel dalında ödüle değer bulunan Prof. Dr. Bekir Karlığa, AA muhabirine duygu ve düşüncelerini anlattı.
Türkiye'nin bir "medeniyetler müzesini" andırdığını belirten Karlığa, çocukluğunun Güneydoğu Anadolu bölgesinde, gençliğinin ise İstanbul'da geçtiğini söyledi.
Karlığa, Türkiye'de her yerde, adım başı bir medeniyet izine rastlandığını dile getirerek, "20 küsür medeniyete ev sahipliği yapmış bir ülkenin insanlarıyız. Medeniyetler İttifakı Projesi'ne Türkiye'nin öncelik etmesi, tarihin ve coğrafyanın Türkiye'nin üzerine yüklediği bir görevdir" diye konuştu.
Medeniyet ortamında yaşayan, büyüyen, gelişen nesiller ile diğerler nesillerin dünyaya bakışının aynı olamayacağını vurgulayan Karlığa, Yahya Kemal Beyatlı'nın bu durumu 1930'larda yazdığı "Ezansız Semtler" adlı makalesinde dile getirdiğini kaydetti.
Karlıağa, Medeniyetler İttifakı Projesi'nin 2005 yılında, dönemin İspanya Başbakanı Luis Rodriguez Zapatero ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Birleşmiş Milletler'in desteği alınarak başlatıldığını hatırlatarak, "Proje, küresel bir insanlık projesidir, bir barış ve dostluk projesidir. Dünyamızı kana bulamak isteyen ve dehşet saçan, savaş aletleriyle insanları, çevreyi yok eden, tahrip eden bir anlayışa karşı, insanı merkeze alan ve insana, insanlık onuru için saygı duyan, yaradandan ötürü yaradılanı hoş gören anlayışın küresel çapta bir yansımasıdır" ifadelerini kullandı.
"Belgesel fikri 1980'lerden beri var olan bir fikirdir"
Geleneksel ve modern bir eğitim aldığını, batı ve doğuyu görme fırsatı elde ettiğini anlatan Karlığa, medeniyet kavramının öğrencilik dönemlerinden itibaren ilgi alanına giren bir konu olduğunu belirtti.
Karlığa, "Batıya Doğru Akan Nehir" belgeseli fikrinin 1980'lerden beri var olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Çünkü 30 yıla yakın karşılaştırmalı düşünce ve felsefe tarihi okuttum. Doğu ve batı felsefelerini karşılaştırmalı olarak okuttum. Bu konuda pek çok master ve doktora tezleri yaptırdım. Önce akademik olarak inandım. Abartılardan uzak, saf, gerçeği gözler önüne seren bir belgesel yapmayı amaçladık. Hakkı yenilmiş İslam medeniyetinin evrensel medeniyet sürecindeki yerini, konumunu, önemini ve bugünün insanına ne gibi şeyler vaad ettiğini, doğru bir biçimde, insanlığın anlayacağı bir dille tarafsız anlatmak gerekliliğini düşündük. Oryantalizm ve eurosantrizm bakış açısıyla şimdiye kadar çok belgesel yapıldı. Tarih çok anlatıldı. Medeniyetin batıya özgü bir olgu olduğu, batı dışı medeniyetlerden söz edilemeyeceği anlayışı yaygındı."
- "32 ülkede milyonlarca kişi izledi"
Avrupa'da tek bir medeniyetten bahsedildiğini ve medeniyetler ifadesinin kullanılması durumunda da bunun medeniyet dışına kayma olarak algılandığını anlatan Karlığa, "Belgeselde, medeniyetin Avrupa'ya özgü olmadığını, insanlığın ortak malı, değeri olduğunu ve tüm insanlığın müşterek emeğiyle ortaya konmuş ürünler bulunduğunu belirtmeye çalıştık. Bu yüzden de belgesel, milattan önce 10 binli yıllardan, Mezepotamya'dan yola çıkmaktadır. Günümüze kadar, 12 bin yıllık medeniyet tarihini, olgusunu anlatmaya çalıştık" değerlendirmesinde bulundu.
Karlığa, belgeselin birçok dilde dünyanın 32 ülkesinde milyonlarca kişi tarafından izlendiğini aktararak, "16 ülkede 200 civarında bilim, sanat, düşünce, siyaset ve devlet adamının görüşlerine başvurduk. Medeniyetin seyrini onların dilinden dinlemeye gayret ettik" dedi.
Kadim medeniyetlerin doğudan batıya doğru anlatıldığı belgeselde Hindistan, İran, Mısır, Pakistan, Özbekistan, İspanya, İtalya, Fransa, Ürdün, Suudi Arabistan, Fas gibi ülkelerde çekimler yaptıklarını ve belgeselin 5 yılda tamamlandığını anlatan Karlığa, "Bu başarıyı kendime mal etmek istemem. Bu bir fikrin, sabit bulunduğumuz bir düşüncenin, kültürün, medeniyetin başarısıdır. O medeniyeti, kültürü, düşünceyi dile getiren biri konumundaydım. Çok zengin bir medeniyet birikimimiz var. Bu birikimimiz ne yazık ki hem bizim tarafımızdan ihmal edilmiş hem de bizim dışımızdaki kişiler tarafından görmezlikten gelinmiş, hakkı yenmiş. Amacımız, bu birikimin dünyaya aktarılmasıydı" ifadelerini kullandı.
"Ödüle layık görülmek benim için ayrı bir mutluluk"
Medeniyetle din arasındaki ilişkiden, belgeselden önce pek bahsedilmediğine işaret eden Karlığa, özellikle ABD'deki 11 Eylül saldırılarının ardından İslamofobi'nin gelişitirilmeye çalışıldığını, belgeselle İslamiyet'in "sadece kılıç kullanan, kan döken ve savaş getiren bir din olduğu algısı"nın doğru olmadığını ortaya koyduklarını vurguladı.
Karlığa, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülmesinin kendisi için ayrı bir mutluluk olduğunu belirterek, "Bu noktada söyleyecek söz bulamıyorum. 30 yıllık bir hayaldi. Belgesel, 30 yıllık bir arka planın, çalışmanın ürünü. Biz bir şeyi ortaya koymaya çalıştık. Burada bir başarı varsa bu şahsıma ait değil, bir kültürün, medeniyetin birikiminin başarısıdır. Bunlar daha çok başarılara namzettir" diye konuştu. - İstanbul
Son Dakika › Kültür Sanat › 30 Yıllık Hayalin Belgeseline Ödül - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?