07 Şubat 1986 tarihinde İzmir'de dünyaya geldim. Tam bir İzmir aşığıyım . Üniversite seçimim de bile İzmir dışında tercihde bulunmadım. Ailenin tek kız çocuğuyum. 9 eylül İktisadi ve İdari bilimler Fakültesinden mezun olur olmaz,arkadaşlarımın tersine ben yine iş hayatıma İzmir'de devam ettim. İlk iş hayatıma Tv sektöründe Sky Tv 'de çocuk programları sunarak başladım.
Çalışma ekonomisi yani İnsan Kaynakları bölümünü bitirmeme rağmen İk 'yı kendime yakın bir alan gibi hissetmedim. Diksiyon eğitimi almama rağmen ses tonumu okul yıllarımda da hep beğenirlerdi.Hayalim hep tv de program sunmaktı.İlk iş hayatımda cv mi Adecco'ya verecekken ,Adecco'nun yan tarafında bulunan Sky Tv'ye giderek ve cv mi oraya bırakarak şansımı değerlendirdim. Bıraktığım cv den sonra arandım ve mülakatlardan geçerek işe alındım.
Sosyal medya daha instagram yokken bile hayatımdaydı.Çocukken bile kasalı bilgisayarları ilk aldıranlardanım sanırım:) Facebook'tan sonra instagram daha yeniyken ilk girenlerden ve instagramı çok sevenlerdenim.Görsellik hayatımın her evresinde vardı.İçtiğim kahve fincanından ,giyimime,hatta 3310 lu telefon kılıflarımın giydiğim kıyafetle renginin uyumuna kadar görselliği seven hayatımada bunu uygulayan biriyim. Instagram varolduğundan beri normal hayatımı önce arkadaşlarımla sonra büyüyen takipçi kitlemle paylaşmaya başladım.
Bu kadar çok seveceğimi düşünmemiştim şimdi elim kolum diyebilirim:)
Blogger'lık ; moda, yaşam stili annelik ve spor gibi kendi seçtiği herhangi bir alanda lider olan ve takipçilerine bir şeyler katmayı hedefleyen kişinin tam zamanlı işidir. Bu kişiler takipçileri tarafından kanaat önderleri olarak da kabul edilirler. Firmalar ve markalar ile yasal çerçevede işbirlikleri yaparak markaların reklam yapmasına veya belli bir ürünü deneyimlemeye aracı olabilirler. Günümüzde kurumsal bir çok marka ve firma daha gerçek hedef kitlelere hitap edebilmek için blogger'ları tercih ederek kendileriyle çalışırlar. Blogger; yaratıcı, lider, trendleri takip eden ve trend yaratabilen bir kişi olmak zorundadır. Blogger'ın belli bir çalışma saati yoktur. Blogger; sürekli yeni bir şeyler üretmek zorundadır. Tatildeyken bile çalışır, o yüzden bir blogger tanıyorsanız gidip alnına kocaman bir öpücük kondurun çünkü o kişi ağır işçidir.
Paylaşımlarımı yaparken, yani bazen bir fotoğraf paylaşmakiçin bile 100 kare çekiyorum. İşin arkasında ciddi bir emek var. Ben genelde profosyonel fotoğrafçı arkadaşlarımla çalışıyorum. Bazen saatlerce çekimlerim sürüyor. Shift saati gibi tüm günümü veriyorum diyebilirim. Amacım en iyisini fotoğrafı çekip en güzel görseli içeriklerle tamamlayıp takipçilerimle paylaşmak .
Şuan zaten belli bir level da olduğum için artık firmalar kendileri ulaşıyor.Kimi ajans kanalı ile kimi mail ile. Çalıştığım firmaların bana ve takipçi kitleme uygun olması çok önemli. Her marka ile çalışmıyorum. Kendimi iyi hissettiğim ve gerçekten kullanıp sevdiğim bana iyi gelen ürünleri takipçilerimle paylaşıyorum. Bizler yeni çıkan ürünleri takipçilerimize duyuran aracı kişileriz.Ben cilt bakım uzmanı değilim mesela bana iyi gelen takipçime gelmeyebilir her zaman uzmanlarına danışıp ürün kullandırmaya doğru yönlendiriyorum. Takipçilerim bu durumu çok iyi biliyorlar bu şekilde aramızdaki liyakat olayını da artırtmış oluyoruz ve giderek büyüyen bir aile oluyoruz.
Ahhh bu en güzel soru diyebilirim:)Serkan'la 8 yıl önce ben Sports International'da Satış Müdür Yardımcısı iken ona tesis üyeliği satarken tanıştık. İlk bakışta aşka o güne kadar inanmazdım.İlk kez biri için, 'ne yakışıklıymış diye' içimden geçirdim. Meğer o kişi benim kaderimmiş. İlk anda birbirimizden çok etkilendik. Üyelik yerine bana evlilik cüzdanını imzalattın der hep:) Tanıştığımız ilk gün itibari ile arkadaşlarımızında bulunduğu ortamda akşam dışarı çıktık .Bir baktım o gün sevgili olmuşuz:)Aradan 1 yıl geçtikten sonra da evlendik. 7 yıldız evliyiz ve 3.5 yaşında şeker oğlumuz Kuzey'le artık tam bir aileyiz:)
En büyük destekçim sosyal medyayı sevmeyen hiç kullanmayan kendi fotoğraf karelerine bile girmeyen canım eşim desem.Kendisi sevmiyor ama benim çok sevdiğimi, çok mutlu olduğumu bildiği için bana sonsuz destek oluyor.
Instagram yokken blog sayfamı yönetiyordum.Beğendiğim, alışveriş yaptığım hatta gittiğim tatil yerlerini bile okurlarımla paylaşıyorum. Sadece olumlu değil olumsuz yaşadığım tecrübelerimi bile takipçilerime aktarıyorum. Orayı kendi günlüğüm gibi görüyorum.
İzmir doğduğum büyüdüğüm ve yaşamımı sürdürmek isteyip yaşlılığımda da kendimi burada hayal ettiğim cennet yer! Üniversite hayatımdan sonra bile az kazancağımı bile bile iş sektörü kısıtlı olan canım İzmir'imi yine tercih ettim ben. Hele ki sosyal medyada tüm kurumsal firmalar İstanbul'da diyebilirim. İzmir geriden takip ediyor bu akımı. Eventlere ve projelere olabildiğince katılmaya çalışıyorum ama yine de İzmir'de yaşamaktan yanayım:) Nasılsa bir uçağa bakıyor İstanbul'a gelişlerim:)
Çocukluğumda da çalışmadan duramayan bir kolumda üç karpuz taşıyan yerinde duramayan hep üreten bir bireydim. Hala öyleyim. Yıllarca kurumsal firmalarda yöneticilik yaptım ama artık kendimi en iyi ifade ettiğim ve sevdiğim işi yapıyorum.İnsan tanımak benim için çok önemli .Her tanıştığım birey bir kitap gibi geliyor.Çoğundan bir çok şey öğreniyorum. Yaşama bakışım öğrendiklerimle şekil alıyor. 3,5 yaşında oğlumla güne merhaba diyip onu okula gönderdikten sonra mutlaka sporumu yapıp, firma görüşmelerime gidiyorum. Çekimim var ise tüm günüm kuaför ve çekim arasında geçiyor. Oğlumu kendim alıyorum okulundan her şeyi Kuzey'in planına göre ayarlıyorum işlerimi bile Kuzey'e göre kanalize ediyorum. Günümü ,Kuzey'i aldıktan sonra telefonumla çok sık zaman geçirmemeye ,oğlumla beraber aktivite yaparak oğlumla beraber çocukluğuma dönüp ruhumu doyurarak tamamlıyorum.
Ben olabildiğince bu olayların dışında kalıp ,kulağımı bana yapılan kötü bir söze karşı bile kapatıp,sadece işimi yapmaya çalışıyorum,ve bildiğim yolda hedefime doğru sağlam adımlarla ilerliyorum. Çünkü Kaosu hiç sevmeyen; hümanist ve pozitif bir yapım var. Kıskançlık hiçbir zaman kimyamda olmadı ,kötü yönlerimi de törpüleyip hayatı daha kolay hale minimalist bir hale getirmeye çalışıyorum. Eğer bir kişi kendi yolunda yürürse ,kim o yola taş koyarsa koysun kendini bilen insanın o taşların üzerine basa basa istediği yere dimdik yürüyüp ulaşacağını biliyorum.
Hayattaki en büyük isteklerim hep maneviyattan geçiyor.Ailem iş hayatımın hep üstünde oldu. Bir çok şeyi ailemle karşı karşıya koyduğumda yine ailemi tercih ettim.Çünkü ben gücümü ve başarımı onlardan onlara duyduğum sevgiden alıyorum. En büyük isteğim Kuzey'e mutlu bir gelecek sağlamak ,ayakları yere sağlam basan ,kimseyi küçümsemeden kendine ve topluma faydalı bir birey olan çocuk yetiştirmek istiyorum. Bunları yaparken de bir nefes kadar yanında olmak istiyorum.
Öncelikle çok teşekkür ediyorum. Her tarza rahatlıkla girebiliyorum ama en çok spor tarzı kendime yakıştırıyorum. En çok tercih ettiğim markalar, Moncler, Juicy Couture, Ralph Lauren, Zara diyebilirim.
Ben hep aynı kokuyu kullanamıyorum niyeyse ama şuaralar bestim diyebileceğim Maison Francis Kurkdjian. Kokusu ve kalıcılığı inanılmaz.
Yalan! Sonu gelmeyen ve bir kere yaşadığınızda yine yaşayacağınızın garantisi olan en sevmediğim en tahammül edemediğim şey.
worldofsimay instagram hesabım. Youtube kanalımda var ama çok aktif değil.
Son Dakika › Kadın › Simay Özyiğit: Influencer olmak nasıl meslek haline geldi? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?