Eşimin arkadaşı Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr.Ramazan Sarı eşiyle birlikte bayram kahvesi içmek için bir araya geldik. Zonadan halim duman olunca bana sinir blokajından bahsettiler. Doktor olan onlar olduğu için ne derlerse bana baştan ok. Malum bayram hali, aile ziyaretlerinin arasında sevgili Ramazan Bey zaman ayırarak bana sinir blokajı uyguladı.
Blokaj öncesi bazı tetkiklerin yapılması gerekiyor. Hayatımda kapris nedir bilmem ama manyetik rezonans görüntüleme yapılması istendi. "Tamam hemen çekelim" dedik ama nerede. Açık MR dışında ben MR çektiremiyorum. Daha cihaza girerken "beni buradan çıkarın" diye panikledim. Sonrasında bilgisayarlı tomografiyle tetkikleri tamamladık. Ama inanın o anı yeniden yaşamak istemem. Bir ay süren ağrı ve acılı dönemde sinir blokajı sonrası çok rahatladım. Şu an ağrım neredeyse yok. Arada sırada yoklasa da şikayetçi olamam. Zaten insan kendinin doktoru olmalı değil mi?
Yaşadığım deneyimleri paylaşmayı sevdiğim gibi, "nedir, ne değildir?" işin uzmanından anlatmayı tercih ederim. Sevgili doktorum Ramazan Sarı'yı biraz sıkıştırdım. Aşağıda okuyacağınız satırlar ortaya çıktı.
Kimse zona olmasın, kimse hasta olmasın, çok amin :)
Gülüyorum yüksek sesle. Eğitim sırasında harcanan zaman, enerji, özveri ve istek birçok insana ağır geleceği için özetlemede iyi bir deyiştir. Sık kullanırız. Ama belkide aptal değilde abdaldır :)
Ben fakülteye başlarken "Kalp Damar Cerrahı" ya da "Beyin Cerrahı" olacağım diye başladım. İşte buradayım. Zor bir yol. Hep şunu da başarayım tamam derken yolun tamamının zor olduğunu o zamanlar göremedim :) Şaka bir yana şimdi başlasam yine tercihim bu olurdu. Mesleğimi gerçekten çok seviyorum çünkü.
Aslında özel bir stresim olmadı. Ama sanırım Hüseyin abinin eşin olması bir avantajdı. :)
Ağrı günümüzün en önemli sağlık sorunlarından. Yaşam konforu açısından da en tepede yer alan sorun. Hastamızı doktora getiren en önemli sorun. Ağrının altında yatan temel 3 yapıda sorun oluyor aslında, kas ve bağ dokusu, kemik eklem sorunları, sinir dokusunda olan baskı veya irritasyon. Bunlara da bel, sırt ve boyun fıtıkları; sinirlerin geçtikleri kanaldaki darlıklar, sinir dokusu iltihapları ( nevrit, nevralji…) gibi durumlarda bazen mevcut tedaviye destek olmak, bazen yaşam kalitesini arttırmak bazen de tedavi etmek amaçlı uygulamaktayız. Uygun hasta seçimini hekimin yapması gereklidir.
Öncelikle aslında bu uygulamalarda sinir bloke olmaktan çok enflamasyon dediğimiz durumu tedavi ediyoruz. öncelikle muayene şart tabi ki. Sonrasında gereken tetkikler planlanabilir. Tetkiklerdeki esas neden altta yatan cerrahi ya da cerrahi dışı tedavi gerektirecek bir patoloji var mı? Çünkü planlama iyi yapılmazsa gerçek hastalığın tanı ve tedavisi gecikmesine sebep olabilir.
Uygun şartlarda ve planlamada yapılırsa geçici durumlar dışında kalıcı bir problem pek beklemiyoruz. Ama her işlem gibi tabi ki risk içermektedir. Sonuçta sinirlerin omurgayı terk ettiği deliklere ya da omurga içerisindeki kanala girerek tedavi uygulanıyor.
Beynimizin %100 ünü kullanıyoruz. Ama bilinmesi gereken herkes kendi yüzde yüzünü kullanıyor. O yüzden farklılıklar var insanlar arasında. Aslında biz bu röportajı yaparken bile beyinlerimiz arka planda birden çok işlem yapmaya devam ediyor. Burada bilinmesi gereken beynimizin okulda matematik problemlerinden daha karmaşık işlemleri bize sormadan yapıyor olması. Meraklısına tıbbi dille yazılmamış "İgnocognito" yu okumalarını öneririm.
Nöroşirurji aslında bilim. Teknolojiden en çok yararlanan tıp alanı. Bugün beyin tümörlerini hastalarımız uyanıkken yapabiliyoruz mesela. Bugün cerrahi yapıldığında kısmi ya da tam felçli çıkabilen hastalar eski ile kıyaslanamayacak kadar az. Çünkü MRI teknolojisi çok ilerledi. Aslında tüm dünyada Nörobilim ile uğraşan bilim adamları ve teknoloji üreten şirketler var. Ve her geçen gün AR-GE yatırımlarını bu yönde yapıyorlar. Kullandığımız mikroskopların değeri bugün bildiğiniz birçok lüks arabadan pahalı.
Omurga cerrahisinde de her geçen gün teknoloji artıyor. Artık ameliyat sırasında tomografi çekebiliyoruz mesala. Ya da "Nöronavigasyon" sistemleri omurga cerrahisine girdi.Bunlar bu ameliyatların komplikasyon risklerini o kadar düşürdü ki, artık yaş faktörü yok denecek kadar azaldı. Tabi ki hepsinin hala önünde iyi bir muayene, doğru tanı koyma, doğru planı yapma geliyor. Ama işin sırrını söyleyeyim mi? Ben işimi çok seviyorum. İnsanları evine huzurlu gönderebilmek en büyük mutluluğum.
Biz dünya da beyin cerrahları olarak gerçekten ilk sıralardayız. Ülkemiz Avrupa, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Arap ülkelerinden yoğun şekilde hasta kabul etmekte. Bu hastalarda tedavi tekniği zor olan hastalar. Bir çok meslektaşımla başarılı ameliyatlar yaparak ülkelerine yolluyoruz. Ülkemizin en büyük eksiği birçok sektörde olduğu gibi teknoloji üretmek ve yazılım.
Zor soru aslında :) Temel bilgiler şöyle ama. Birincisi her gün düzenli uyku (ki bu bizim için pek mümkün değil) çok önemli. Basitçe beynin gün içinde biriken külleri gece uykusunda temizleniyor. Sabah kahvaltısı çok önemli. Hafta 3 kez olan düzenli egzersiz. Mutluluk hormonu salgılatır zihin performansını arttırır. hafıza oyunları en iyi beyin jimnastikçileri. televizyon gibi pasif yapılan ve pek düşünmeyi içermeyen programlar izlemek zaman kaybı olmaktan öte algı performansını düşürür. Sonuç bol su, bol oksijen, sağlıklı beslenme, doğa ve mutluluk beyni açar.
İlk canlı insan beyni gördüğümde, ilk canlı insan omuriliği gördüğümde duyduğum hayranlığı sana anlatamam. Tek kelime ile mucize. Böyle bir organımız daha yok. Sonra ben o beyni ameliyat yapmaya başladığımda anladım ki bir insanın bir insana emanet edebileceği daha değerli bir şeyi yok. Tabi bu yük taşıması oldukça zor bir yük. Beraberinde getirdiği stresi yönetmekte kolay değil. İtiraf edeyim ki ameliyatlardan sonra çoğu zaman bir saate ihtiyacım oluyor. Yük hastam sorunsuz uyandığında yerini bitkinliğe bırakıyor. Ama profesyoneliz ve zamanla ciddi kondisyon kazandık. İşim hobim mi aslında çok doğru. Ama enstrüman çalmayı severim. Karate ile uğraşıyorum (çok uzun zamandır) o bir başka dünya. geçen sene 2. DAN sahibi oldum mesela. Nöroteknolojiye merakım var bir de ara ara cerrahi alet tasarlıyorum. Gerçi bu işime mi girer bilemedim.
Beyin cerrahisi derya deniz bir alan. Daha önemlisi hızla gelişiyor. Yetişmek için koşmak lazım. Bir uzmanın mesleğe başlaması için liseden sonra 12 sene eğitim alması gerekiyor. Aslında genel anlamda bir hekim yetiştirmek ailesi için ülkemiz için çok pahallı bir yatırım, yetişen hekim içinse uzun zor sınavları geçecek kapasite olmanın yanısıra sıkı çalışmak ve özveri istiyor. Buradan tüm okuyucular aracılığıyla sağlık çalışanlarına şiddete Hayır demelerini istiyorum. Biz hekimler ne kadar öncü olsak da bu konuya siz değerli okurların destek vermesi toplumda hassasiyetin oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Son Dakika › Kadın › Sen Neymişsin Zona! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?