Tarihi eserleri, doğal güzellikleri ile turistlerin son zamanda en çok tercih ettiği yerlerden biri Anadoluhisarı.
Anadoluhisarı ile ilgili çok fazla yazı yazmadığım için bana bu konuda kızanlar belki de haklı. 4 kuşaktır bu köyde yaşayan ailem, nereye giderse gitsin yine bu köye dönüyor. Hala bu mahallede herkes birbirini tanır. Evden çıkar çıkmaz belki de 5 dakika içinde 10-15 kişi ile selamlaşıp sohbet edersiniz. İstanbul'un son kalan mahalle dokusunu yaşatıyor belki de…
İstanbul'un Fethi için yapılmış olan kaleler 1395 yılında yapılmış. Bizans'a Karadeniz'den gelen yardımları engellemek ve gözetlemek için yapılmış ve daha sonra daha da büyütülmüş.
1750 yılında yapılan Mihrişah Valide Sultan Cami, Küçüksu Kasrı'nın tam arkasında yer almakta. Mihrişah Sultan Çeşmesi ise III. Selim tarafından annesi için yaptırılmış. Çeşmenin üzerinde bulunan tuğralar III. Selim'in tuğralarıymış. Cami ve çeşme Küçüksu Kasrı'nın çevresinde bulunmaktadır.
Hanedanlara ev sahipliği yapmış olan bu kadim semt, gün geçtikçe daha da değerlenmeye başladı. Belki de İstanbul'un ve dünyanın en önemli kişilerinin yalıları, köşkleri, malikaneleri gün geçtikçe artıyor. Bu bizim gibi yerlisi olan kişilerin çok hoşuna gidiyor mu? Bazen evet bazense hayır! Boğazın dokusunu bozmayan herkesin başımızın üzerinde yeri var…
Tarihi dokusunu hala kaybetmemiş ender bir semttir Anadoluhisarı. Çocukluğum, gençliğimin bir kısmı ve şu anda ise vazgeçemediğim köyüm.
Anadoluhisarı, adını 14. yüzyıl sonlarında I. Beyazıd tarafından yaptırılmış olan hisardan almış. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala dimdik ayakta bu kaleler. Hele benim gibi köyün çocuklarındansanız, o kalelerin içlerine tırmanmak için kaç kere dizlerinizi parçalamışsınızdır. Şimdi ise kalelerim içlerine girmek ne yazık ki yasak.
Eskiden mesire yerlerine faytonlarla gelinirmiş. Sepetlerden çıkan harika yiyecekler ve o günün eğlence ritüellerine çalgıcılar eşlik edermiş. Cambazlar gelir, orta oyuncular ise maharetlerini sergilerlermiş bu çayırda. Mısırcılar ve dondurmacılara, panayırlara ben yetiştim. Eskiden babaannem bizi çayıra mısır yemeğe ve oyun oynamaya götürdü. Şükür ki ben de o tadı yaşayan nesillerden biriyim.
Saltanat kayıkları ile Göksu'ya gelinir ve buranın aşkları dillere destanmış.Şarkılara konu olmuş, kim bilir kaç aşkın başladığı, ya da kavuşamayanların buluşma yeridir Göksu Deresi. Aşıkların göz süzmeleri, mendil sallamalar, beylerin hanımları beğendiklerini ifade eden bıyık burmaları, şen kahkahalar, ud sesleri Göksu Deresi'nin her yerinde saklıdır.
Babamlar eskiden Göksu deresinde yüzerlermiş sular o kadar temizmiş ki şimdi ise ne yazık ki acınacak halde.
Abdülmecit'in yaptırdığı Küçüksu Kasrı ise av köşkü olarak dinlenme amaçlı yapılmış olup, günümüzde de boğazın kenarında eşsiz güzelliği ile göz kamaştırıyor.
Yıllarca çayırımız köprülerin yapımında şantiye alanı olarak kullanılarak tabir-i caizse mahvedildi. Çok şükür ki bu sene yeniden düzenlenerek harika bir yer oldu.
Ah bir de bizim köyümüzün çömlekçileri meşhurdur.Eskiden Göksu Deresi'nden çıkan killerle hazırlanan çömlekler yapılırmış. Çömlekçi Hasan Usta'da harika çömlekleri siz de kendi elinizle hazırlayabilirsiniz.
Küçükken öğretmenlerimizle ve arkadaşlarımızla birlikte '' Dört Kardeşler'e '' pikniğe giderdik. Nasıl güzel, nasıl bakir bir yerdi şimdi ise önüne büyük bir süpermarket açıldı. Orası hala arka tarafta gizli saklı duruyor. Ama siz de gelince bir gidin derim.
İstanbul denildiğinde akla ilk yalılar gelmez mi? Boğazda her yalının ayrı bir hikayesi vardır.
Satılan, kiralanan ya da el değiştiren yalılar da insanların ilgi odağıdır. Anadoluhisarı yalılarıyla da ünlüdür. Oldukça büyük arazilere sahip olan yalılar heybetleriyle de boğazdan geçenleri kendilerine hayran bırakır.
Geçen sene talihsiz bir kaza atlatan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, Marki Necib Yalısı, Nuri Paşa Yalısı, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, Zarif Mustafa Paşa Yalısı, Bahriyeli Sedat Bey Yalısı, Rıza Bey Yalısı, Manastırlı İsmail Hakkı Efendi Yalısı, Komodor Remzi Bey Yalısı, Riyaziyeci İzzet Bey Yalısı sadece semtimizin güzel yalılarından birkaçı…
Eğer tercihiniz balık ise; Lacivert Restaurant, Uskumru Restaurant, Hisar Balıkçısı, Gümüş Yalı, Buselik tercihleriniz arasında olabilir.
Pembe Yalı, deniz kenarında yakın zamanda restore edilen harika bir yalı. Dünya mutfağından leziz örnekleri misafirlerine sunuyor.
Mahallemizin belki de en sevdiğim ve kendi evim kadar rahat ettiğim başka bir köşesi ise Pastoral Gurme.
Türkiye'nin ve dünyanın en lezzetli doğal seçkilerini İstanbul'da bulabileceğiniz ender yerlerden biri Pastoral Gurme. Doğal yaşamı seven bir ailenin sahibi olduğu, seyahatlerinde keşfettikleri doğal lezzetleri bizlerle tanıştırdığı, gönül rahatlığıyla şarküteri, peynir çeşitleri, bitkisel ürünler, özel sirkeler, özel hasat zeytinyağları bulabileceğiniz bir yer.
Sıcacık ekmeğin mis kokusuyla 15-20 dakika beklemeye değecek sandviçleri, birbirinden leziz bitki çayları ile müdavimi olacağınız, çıkarken de kendinizi ailedenmiş gibi hissedeceğiniz bir yer. '' Browni var mı?'' dememden bıkmışlardır herhalde.
Zeytinyağlar, ev yapımı reçeller ve sirkelere göz atmadan çıkmayın derim.
Mahallemizin üçüncü nesil kahvecisi bu sene açıldı. İyi ki de açıldı. Adı ''Milada''
Tatlı bir çiftin bu yola kalplerini koyarak hazırladıkları mekanda kahve tadımları yapabilirsiniz.
Bu bölgede veya tarihi yarımada da bisiklet turu yapmak isterseniz de Milada'nın sahibi Semra Hanım'dan destek alabilirsiniz.
Göksu Deresi'nde sandal sefası yapmadan, tarihi sokakların tadını çıkarmadan, Çömlekçi Hasan Usta'ya uğramadan, köyümüzün lezzetlerini tatmadan ayrılmayın köyümüzden.
Son Dakika › Kadın › Dünyanın İncisi Boğaz'ın Eşsiz Anadoluhisarı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?