Başbakan Binali Yıldırım, öğrencilik yıllarına değinirken, "Okullarımızda böyle imkanlar yoktu. Okula giderken soba yakmak için herkes odununu yanında getirirdi. Odun getirmeyeni, öğretmen cezalandırırdı. Giderdi, odun alır tekrar gelirdi sobayı yakmak için. İmkanlar çok kısıtlıydı, yollar bu kadar güzel değildi, okullarımız bu kadar güzel değildi, öğretmenlerimiz bu kadar fazla değildi, bu kadar donanımlı değildi." dedi.
Yıldırım, 2016-2017 eğitim öğretim yılı açılışı dolayısıyla Erzincan Salih Erkan İlkokulu'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, yeni eğitim öğretim yılında tüm öğrencilere başarı diledi.
Başbakan Yıldırım'ın, "Sevgili öğrenciler okullar açılıyor, hazır mıyız?" şeklindeki sorusuna öğrenciler hep birlikte "Hazırız" cevabı verdi.
Bugün Türkiye'nin her köşesinde okulların açıldığını, yeni eğitim öğretim yılının başladığını anımsatan Yıldırım, "Yavrularımıza yeni eğitim öğretim yılında üstün başarılar diliyorum, Allah zihin açıklığı versin." temennisinde bulundu.
Törende öğrencilerin okuduğu şiirler ve sergiledikleri gösterilerden çok etkilendiğini ifade eden Yıldırım, "Birden onların yaşına gittim. O günlerdeki öğrencilik günlerini hatırladım, hepsi gözümün önüne geldi. Okullarımızda böyle imkanlar yoktu. Okula giderken soba yakmak için herkes odununu yanında getirirdi. Odun getirmeyeni öğretmen cezalandırırdı. Giderdi, odun alır tekrar gelirdi, sobayı yakmak için. İmkanlar çok kısıtlıydı, yollar bu kadar güzel değildi, okullarımız bu kadar güzel değildi, öğretmenlerimiz bu kadar fazla değildi, bu kadar donanımlı değildi." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, ilkokul ikinci sınıfta yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:
"Okul başladı, sınıfa girdik. Cazim Bey diye bir eğitmenimiz var, oldukça yaşlı bir eğitmen ağabeyimiz. Masaya oturdu, biz de oturduk. Çocuklar, 'Ohuz, yazız, dersinize bahız.' dedi, ders başladı. Gerisi... Gerisi yok. Ne okuyacağız, ne yazacağız, ne öğreneceğiz orası Allah kerim. Bir gün böyle, beş gün böyle, zaman ilerliyor, karne zamanı gelecek, bir de müfettiş geldi. 'Cazim bey nasıl, çocuklara iyi öğretiyor mu, öğretmiyor mu?' diye onu denetlemeye geldi. Sınıfta soru soruyor, tek tek çocuklara. Coğrafyadan, tarihten, hayat bilgisinden sorular soruyor. Hiçbirimiz bilemiyoruz. Bizim Cazim Bey boncuk boncuk terliyor soruları bilemeyince çocuklar, sıkıntıdan ter basıyor. Sonunda müfettiş bir hinlik daha yaptı, bir soru daha sordu, 'Çocuklar, şurada su var, burada da saman var. Bunun ortasında da bir duvar var, duvarın üzerinde de bir horoz var. Horoz suya mı yumurtlar samana mı yumurtlar?' Soruyu duyunca bizim çocuklar da aynen sizin gibi hep bir ağızdan 'Samana' diye bağırdı, biz de bağırdık. Bu sefer Cazim Bey'in keyfi yerine geldi, 'Kırılasıcalar soru kolay olunca nasıl da bildiz.'... Tabii ondan sonda hemen müfettiş, 'Cazim Bey'in emekliliğine' diye raporunu yazdı. Çok üzülmüştük, çok seviyorduk Cazim Bey'i, çünkü bize hiç çalmıyor, vurmuyor, ödev de vermiyordu, ne güzel günlerimiz geçiyordu."
Öğrencilere seslenen Yıldırım, "Siz şanslısınız, yavrular, güzel evlatlar. Biz okula gittiğimizde derse başlardık, kapı tık tık vurulurdu. 'Kim o?' diye öğretmen bağırıyor, kapı açılıyor, kapının arasından babam, 'Muallim bey çocuğa müsaade et, tarlaya gideceğiz, tohum ekeceğiz'. Oradan biz milletin içinde herkes dersteyken kalkıyoruz, gidiyoruz. O kadar kötü bir duygu içerisinde oluyor ki insan, 'Herkes okuyor, niye babam geldi beni çağırdı, tarlaya gideceğiz' diye, böyle hayıflanırdım. Ne kadar güzel, şimdi daha okul çağı başlamadan yavrularımızın yarısı hazırlık okuyor. Okul öncesi derslere gidiyorlar, okula hazırlanıyorlar." diye konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Yeni Eğitim Öğretim Yılı Açılışı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?