Yaşasaydı gazeteci olacaktı

Antalya'da cesedi parçalara ayrılarak vahşi bir cinayete kurban giden Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu'nun Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde yaşayan ailesi 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler gününde ziyarete gelen İHA muhabirine teşekkür edip Azra'nın odasının kapısını İHA'ya açtı.

Antalya'da kaybolduktan 5 gün sonra cesedi 13 parçaya ayrılmış şekilde ormanlık alanda bulunan ve Mustafa Murat Ayhan adlı kişi tarafından vahşice öldürüldüğü ortaya çıkan Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu'nun Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde yaşayan ailesi 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler günü dolayısıyla gazeteciler gününü kutlayıp Azra'nın yaşadığı odayı İHA'ya açtı. Yastığının baş ucunda Azra'nın kokusunu almak için elbiseleri ile uyuyan anne Mezide Haytaoğlu Gazeteciler gününde kendilerini ziyaret eden İhlas Haber Ajansı (İHA) Osmaniye Muhabiri Selçuk Savran'a teşekkür ederek, "Kızım bizim evimizin neşesiydi. Kendi küçük ama yüreği çok büyüktü. Şu anda 3 tane sakinleştirici ilaçla ayakta duruyorum. Ben resimlerini görmeden dayanamıyorum. Kokusunu almadan dayanamıyorum. Ablası tüm elbiselerini yıkamış. Sadece bir pijaması ve bir çorabı yıkanmadan duruyor. Onları başucumda yastığımın altına koyuyorum kızımın kokusunu alıyorum. İmkanım olsa kızımı evimin bahçesine gömer her gün onunla yatar kalkardım. İnanın soba kuramadım çocuğum toprakta yatıyor diye. Küçük çocuğum var üşür diye soba kurdum. Benim kızım buz gibi kara toprakta yatıyor ben nasıl sıcak soba başında durayım. Öncelikle Cumhurbaşkanımıza, Devlet Bahçeli'ye, Süleyman Soylu'ya, Aile Bakanımıza çok teşekkür ediyorum. Bu zor sürecimizde hep yanımızda oldular" şeklinde konuştu. Azra'nın gözü yaşlı babası Mustafa Haytaoğlu ise "Öncelikle tüm ulusal ve yerel basının 10 Ocak gazeteciler gününü kutluyorum. Kızım gazetecilik bölümünde 3'üncü sınıfa geçmişti. İyi bir öğrenciydi idealleri hayalleri vardı. Ne yazık ki bir cani kızımın hayallerini kararttı. Şu anda içinde bulunduğumuz yer kızımın odası. Ben bu odaya kızımın yanına susadın mı acıktın mı diye girerken şimdi kızımın kokusunu almak için giriyorum. ve resimlerinden eşyalarından gözümü kaçırıyorum. Kızımın 13 Aralık'ta mahkemesi oldu. Türkiye'nin her yerinden akın akın avukatlar geldi. Kadın hakları savunucuları dernekler geldi, vatandaşlar geldi. Ama mahkeme salonu çok küçüktü. Kızımın davası çok büyük. Davamıza katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Tekrar tüm gazetecilerin gününü kutluyorum" dedi.

(Selçuk Şavran/İHA)