Yaşar Öz'den Ağar'a Ağır Mektup

Susurluk Davası’nda 4 yıl hapis yatan, 11 Ağustos 2007’de tehdit ve çek, senet tahsilatı yapmaktan tutuklanan Yaşar Öz, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a mektup gönderdi.

Mehmet Ağar’ın 9 Şubat 2009’da Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadeleri hayretle okuduğunu belirten Öz mektubunda şunları söyledi:

Vatansever bürokrat

Hayatta olduğum için benimle olan tanışıklığını inkar edemeyeceği için legal bir zemine oturtmak istemiş. ’İnsan simsarı’ olarak nitelediği benden sağladığı bilgilerle terörle mücadelede çok yararlı operasyonlar yaptıklarını ifade etmiş. Yani halk dilinde ’vatansever’ bir bürokrat olarak cansiperane görev yaparken beni de ’muhbir’ olarak kullandığı yalanına sığınmış. Ancak önemli bir hususu atlamış. Karmaşık ilişkiler sonucu hayatlarını kaybetmiş, Abdullah Çatlı, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Tarık Ümit ve diğerlerinin durumunda değilim.

’Sayın Ağar’

Sayın Ağar ’insan simsarı’ olarak nitelendirdiği kişileri makamının kapısında, hatta merdivenlerin başında karşılayıp yine aynı şekilde mi uğurlar? Onlara ’kahraman’ diye hitap eder mi? Makamında başbakanla telefonla görüşürken ’kahraman yanımda, konuyu görüşüyoruz" diye konuşur mu? İnsan simsarlarının faaliyetlerine son verip onları adli makamlara teslim etme görevi varken, bunu yapmayıp tam tersi hayatlarını kolaşlaştırmak için bu kişiler ve yakınlarına yeşil ve hususi pasaportlar, taşıma ruhsatlı silahlar, emniyete ait araçlar verir mi? Bu insan simsarları herhangi bir nedenle emniyete alındığında telefon talimatıyla şahsı anında bıraktırıp el konulan ruhsatsız silah ve benzeri suç unsuru delilleri verdiği bir talimatla İstanbul’dan bir komiser eşliğinde Ankara’daki makamına getirtip teslim aldıktan sonra ’al kardeşim silahlarını’ der mi? Susurluk kapsamında sözüm ona her yerde fellik fellik arandığı söylenen bu insan simsarıyla, kadim dostu Tekstilciler Birliği Başkanı Cahit Karakaş’ın Ankara’daki fabrikasında buluşarak ortak strateji belirler mi?

Suskunluğumu bozarım

Benden aldıkları bir tek bilgiyi açıklasın ki zinhar sözkonusu değil. O taktirde ben de 16 yıllık suskunluğumu bozarım. Adını terörle mücadele koyup, benden ricayla ağırlıklı çıkara dayalı hangi kirli taleplerde bulunduklarını, benden nasıl devlet destekli eli kanlı taşeron yaratmak istediklerini, değerlerime ters düştüğü için bunu reddetmem üzerine planlı olarak zor duruma düşürdükleri kimleri taşeron olarak kullandıklarını ve sonra bunları da bir bir ortadan kaldırdıklarını açıklayacağım.

Bir gerçek var ki Ağar’la hiç tanışmamış olmayı, aslında ihtiyacım olmayan ayrıcalıklardan yararlanmamış olmayı çok isterdim. Sütten çıkmış ak kaşık olmayabilirim ama Sayın Ağar’ın şimdilerde reva gördüğü gibi insan simsarı ya da basit bir muhbir miyim yoksa yaşadığı onca zorluklara rağmen ödün vermeyen ketum bir sırdaş mıyım bunu kamuoyunun taktirine bırakıyorum.