Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk açıklamayı Çarşamba akşamı katıldığı CNN Türk yayınında yaptı. Bakan aynı gün sabah saatlerinde uzaktan eğitim ile ilgili yaptığı basın açıklamasında ise uzaktan eğitimin 31 Mayıs'a kadar uzatıldığını belirtmiş ancak öğrencilerin okullara dönüş tarihi ile ilgili bir bilgi vermemişti.
MEB takvimine göre bu yıl eğitim-öğretim döneminin 19 Haziran Cuma günü sona ermesi öngörülüyordu.
Bakan Selçuk Çarşamba akşamki açıklamasında, okulların 19 gün için açılmasında bir sorun görmediğini ifade etti: "Öğretmenlerimizden, velilerimizden, öğrencilerimizden on binlerce talep alıyoruz. Mümkün olduğu kadar kısa sürede açılmasıyla ilgili bir beklenti var. Bizim açımızdan önemli olan çocuklarımızın sağlığı, onların güvenliği. Bu konuda emin olduğumuz anda okullarımızı açarız"
Peki okulların 1 Haziran'da açılabilmesi için fiziki şartlar uygun mu? Veliler, eğitimciler ve servis şirketleri çocukların okula dönmesine nasıl bakıyor?
Öğrenci Veli Derneği Veli-Der Başkanı İlknur Kaya, dernek üyesi olan velilerin çocuğunu Haziran ayında okula göndermeye sıcak bakmadığını söylüyor ve "Çoğu velinin bu yıla dair bir beklentisi yok" diyor.
Kaya, velilerin endişelerini 3 maddeyle özetliyor:
"Salgın riskinin Haziran ayında biteceğine inanan yok. Sayılar çok düşse bile tehlike geçmemiş olacak diye düşünülüyor. İkinci olarak veliler, Avrupa'da yayıldığı söylenen ve çocukları etkileyen yeni bağışıklık sistemi hastalığını duymuş ve bundan dolayı kaygıları çok yüksek."
"Son olarak 1 Haziran'la okulların kapanma tarihi arasında çok kısa bir zaman var. Velilere göre bu kısa zaman için öğrencileri okula göndermenin hiçbir karşılığı yok, eğitim anlamında bir şey alabilmeleri mümkün değil. 15 gün için bu riski almaya değmez diye düşünüyorlar."
Kaya, "Okula dönüş Liseye Geçiş Sınavı'na (LGS) girecek olan 8. sınıflar ile Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 12. sınıflar için daha gündemde. Onun dışındaki herkes bu yıla bitti gözüyle bakıyor" diyor.
Kaya ek olarak, şehirlerarası seyahat yasaklarının kalkmasıyla birlikte birçok ailenin yazı şehir dışında, geniş ailelerinin yanında ya da yazlıklarda geçirmek üzere şehri terk etme hazırlığı yaptığını söylüyor.
Kaya'ya göre velilerin okulların açılmasını istememesinin bir nedeni de salgın sürecinde çalışmak zorunda olan çoğu velinin çocuklarını bakım için aile büyüklerinin yanına göndermiş olması ve 15 gün için eski düzeni kurmanın zorluğu.
Öğretmen olan ve çocukları 5. ve 9. sınıfta okuyan Ömer Yılmaz da Haziran'da hiçbir velinin çocuğunu okula göndermekten yana olmadığını belirtiyor.
Bakan Selçuk'un 1 Haziran açıklamasının kendileri için çok da sürpriz olmadığını belirten Yılmaz, bu kararın sadece Bakanlık tarafından alınamayacağını, Bilim Kurulu yanında veli ve öğretmen derneklerine de danışılması gerektiğini belirtiyor.
Yılmaz velilerin salgında 2. dalga yaşanmasından endişeli olduğunu ve özellikle devlet okullarında bazı kalabalık sınıflarda aynı sırada 3 çocuğun oturduğu düşünülürse "kimsenin çocuğunu okula yollamayı göze alamayacağını" söylüyor.
Çocukların evden dışarı çıkma ihtiyacı duyduğuna da vurgu yapan Yılmaz, bu nedenle çocukların okula gitmek isteyebileceğini ancak Haziran'daki olası sürecin eğitim anlamında çocuklara bir katkısı olmayacağı görüşünde.
Sınıflardaki doluluk oranı, öğrencilerin birer sıra aralıkla oturarak öğrenime devam edebileceği öngörüsüne ilişkin soru işaretlerine sebep oluyor.
Türkiye'de okullardaki fiziki şartların birbirinden oldukça farklılık gösterdiğini söyleyen Eğitim Reformu Girişimi'nden Yeliz Düşkün, okullardaki sosyal mesafenin sağlanabilmesi için yapılacak planlamanın her okula özel olması gerekeceğini ifade ediyor:
"Türkiye'de genel olarak derslik başına düşen öğrenci sayısı çok yüksek değil ama illere göre büyük farklılıklar görülüyor. Dolayısıyla bu konudaki önlemler ve fiziksel ihtiyaçlar ilden ile, hatta okuldan okula değişiklik gösterecektir."
Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Latif Selvi ise "pandemide bir noktaya gelinmeden okulların açılması o kadar da kolay görünmüyor" diyor:
"Genelde her sırada iki öğrenci olarak yerleştirme yapılır ancak şu anda sınıflardaki sıralarda bir öğrencinin bile bulunması riskli olabilir. Yani öğrenciler arasına birer sıra boşluk bırakılması gerekir. Dolayısıyla sınıflardaki öğrenci mevcutlarının 10-12 gibi sayılara düşmesi gerekebilir, bu da okulların fiziki altyapısı açısından problem yaratabilir."
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk sınavlardaki oturma düzeni ile ilgili olarak da Bilim Kurulu'yla iletişim halinde olduklarını, "her türlü tedbiri en güçlü şekilde" alacaklarını belirtmişti.
1 Haziran'da okulların açılması söz konusu olursa, öğrenciler açısından 15 okul günü söz konusu olsa da öğretmenler seminer dönemiyle birlikte Haziran sonuna dek okula gitmek zorunda kalacak.
Türkiye'de öğretmenlerin yaklaşık yüzde 70'inin 40 yaş ve altında olduğunu hatırlatan Düşkün, öğretmen nüfusunun genç olmasının salgın açısından bir avantaj olarak görülebileceğini düşünüyor.
Ancak yine de MEB'in '15 gün için değer mi' sorusunun dikkate alması gerektiğini savunuyor: "Okul açıldığında öğretmenler ilk olarak öğrencilerin hangi seviyede kaldığını ölçecek ve uzaktan eğitimde konuları ne kadar takip edebildiklerine bakacak. Dolayısıyla bir müddet zaten bu öğrencilerin birbirini yakalaması ve adaptasyonla geçecek. Bu yüzden 15 gün için değer mi, değmez mi sorusu önem kazanıyor."
Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Latif Selvi de benzer sebeple okulların Eylül'de açılmasından yana olduğunu ifade ediyor.
"Eğitim öğretim yeniden başlarken önce bir uyum süreci vardır ki bir hafta on günlük bir süre alır. Okulların Eylül'de açılmasıyla hızlı bir telafi ve adaptasyon eğitimi yapılıp, hemen akabinde hiç ara vermeden yeni programına başlanabilir. Böylece öğrencilerimizin herhangi bir kaybı söz konusu olmaz."
Son Dakika › Güncel › Veliler ve eğitimciler, okulların 1 Haziran'da açılması ihtimaline sıcak bakmıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?