Gaziemir Belediyesi'nin düzenlediği Büyük Zafer Söyleşi'nde konuşan Prof. Dr. Celal Şengör, "Atatürk olmasa, reform hareketleri olmasa Afganistan gibi olurduk" dedi. Zafere giden yolda yaşananları anlatan Prof. Dr. İlber Ortaylı ise "30 Ağustos ruhu demek orada kazanılan zaferi burada devam ettirmektir. Millet ve devlet olarak haysiyetimizi korumaktır. İnsanların ümidi biziz ve bunu korumak zorundasınız" uyarısında bulundu.
30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 101. yılı Gaziemir Belediyesi'nin düzenlediği etkinliklerle ilçede büyük bir coşkuyla kutlandı. Belediyenin Festival Alanı'nda düzenlediği etkinlikler Zafer Şarkıları Konseri'yle başladı. Konserde sahne alan Soprano Şeniz Çimen ile Tenor Oğuz Çimen, seslendirdiği şarkılar ve marşlarla dinleyenlere bayram coşkusu yaşattı. Konserin ardından Büyük Zafer Söyleşi ile Zafer Bayramı kutlamaları devam etti.
Moderatörlüğünü Gazeteci Fatih Altaylı'nın yaptığı panelde tarihçi, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Prof. Dr. Celal Şengör, büyük zafere giden süreçte yaşanan tarihi gelişmeleri Gaziemirlilere anlattı. Festival Alanı'nda Belediye Başkanı Halil Arda'nın ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe tiyatro sanatçısı Haldun Dormen, belediye meclis üyeleri, belediye başkan yardımcıları, siyasi partilerin temsilcileri, Sahne Tozu Tiyatrosu'nun kurucusu Çağlar İşgören ve yurttaşlar katıldı.
"İNSANLARIN ÜMİDİ BİZİZ VE KORUMALIYIZ"
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının itidali kaybetmediği için Anadolu topraklarını koruyabildiklerinin altını çizen ve cephe hattından yaşananları anlatan Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Bugün geçmişe baktığımızda Atarımızın 100 yıl önce bu zaferleri nasıl kazandığını düşünüyor ve iki kat hürmet duyuyoruz. 26 Ağustos bizim için çok önemli. Yeni Türkiye'nin, uzun bir imparatorluk geleneği olan askeri bir milletin yeniden kendisini göstermesidir. 30 Ağustos ruhu demek orada kazanılan zaferi burada devam ettirmektir. Millet ve devlet olarak haysiyetimizi korumaktır. Çünkü burası son bir parçadır. Yani bütün İslam dünyasında, bütün şark dünyasında medeniyetin, demokratik düşüncenin, kadın erkek eşitliğinin yarım yamalak da olsa bulunduğu yerdir. İnsanların ümidi biziz ve bunu korumak zorundasınız. Büyük hanımın mirasını sandığından çıkarıp harcayan deli kız olmaktan vazgeçin. İnsanlar memleketlerine sahip çıkmak zorundalar. Hele ki bizim gibi dünya tarihinde yeri olan bir memleketseniz. Mustafa Kemal Paşa coğrafyayı çok iyi, haritayı ezbere bilen biridir. Bu bir kabiliyettir. Atatürk ortamı çok iyi kokluyor. İstihbaratı çok iyi anlıyor" diye konuştu.
"AFGANİSTAN GİBİ OLURDUK"
Büyük zafere giden süreçte cephede yaşananları anlatan Prof. Dr. Celal Şengör, "Büyük Taarruz dehanın yarattığı bir eser ve dehanın yarattığı bir istikbaldir. Eser taarruzun hazırlanışı ve uygulanışı. İstikbal ise savaşın sonrası. Yunanların planı Türk ordusunu Karadeniz'e dökmek ve Türkiye'yi boşaltmak. Atatürk bilinen savaş tekniklerinin dışında teknikler uyguluyor ve 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır' emrini veriyor. Atatürk'le birlikte savaşanlar çok iyi bir komutan ama sadece Atatürk'te yaratıcılık var ve bu yaratıcı deha sayesinde savaş kazanılıyor. Atatürk olmasa, reform hareketleri olmasa Afganistan gibi olurduk. Atatürk'ün devraldığında Anadolu İlk Çağ'ın fakir kısımlarıydı. Şimdi bize Osmanlı'nın ihtişamını satmaya çalışan bir sürü zır cahil var. Mustafa Kemal mucize sayılan zaferleri kazandıktan sonra milleti yaratmak için devrimler yaptı. Devrimlerle ülke çağ atladı" dedi.
"ATATÜRK, CEPHEYE HAZIRLANIRKEN SAVAŞI KAZANIYOR"
Atatürk'ün çok okuyarak dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip ettiğini ve bu sayede savaşlara daha güçlü hazırlandığının altını çizen Gazeteci Fatih Altaylı, "Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşları çok iyi askerler. Ama hepsi biliyor ki içlerinde bir tane dahi ve her şeyi bilen adam var, o da Mustafa Kemal Atatürk. Aynı anda bin tane yere bakıyor. Kurtuluş Savaşı'nı cephede kazanmıyor, cepheye hazırlarken kazanıyor. Avrupa'daki ülkelerin kendi aralarındaki ilişkisini gözlemliyor ve tespit ediyor. Ülkelerin sorunlarının farkında ve bir ağ gibi savaş öncesi ortamı örüyor. Sakarya ile Büyük Taarruz arasında yep yeni bir ordu yaratıyor. En yakın arkadaşlarını bile inanç eksikliği gördüğü anda yanından uzaklaştırmayı beceriyor. Sonunda bir avuç komutanla beraber Kocatepe'ye çıkıyor. O bir deha. Atatürk kendisinden başka hiç kimsenin öngörmediği bir süre içinde İzmir'e kadar geliyor. Bilgi olmadan hiçbir şey olmuyor. Atatürk'te bilgiye sahip ve dehanın önemli bir bölümü bilgiye dayanıyor ve Atatürk bilgi toplumu yaratmaya çalışıyor" dedi.
Etkinliğin sonunda Şengör, Ortaylı ve Altaylı'ya anı objesi takdim eden Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda ise şöyle konuştu:
"Bugün tarihte eşi ve benzeri görülmeyen, kahramanlık ve vatanseverlik öyküleriyle dolu 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 101. yılını coşku ve heyecanla kutluyoruz. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük Türk milletinin desteği ve kahraman ordumuzla birlikte 26 Ağustos şafağında başlattığı Başkomutanlık Meydan Muharebesi, 30 Ağustosta büyük bir zaferle sonuçlandı. O gün Türk milleti maküs talihini yendi. Mustafa Kemal tüm dünyaya tam bağımsızlık ve özgür yaşama irademizi haykırdı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle, rahmetle ve şükranla anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun."
Son Dakika › Güncel › Usta Tarihçiler Atatürk'ün Dehasını Anlattı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?