30 Mart yerel seçimlerinde Şanlıurfa'daki belediye başkanlıkları için isim öneren ve önerdiği isimlerle kimileri tarafından eleştirilen, kimi çevrelerce de taktir edilen Sivil Toplum İzleme Platformu Başkanı Faruk Akbaş'la yaklaşan 2015 milletvekili seçimlerini, sivil inisiyatif olarak bu seçimde nasıl bir yol izleyeceklerini, 30 Mart yerel seçimlerinde verdikleri kararların hala arkasında olup olmadıklarını, Urfa seçmeninin partilerden beklentilerini, partilerin Urfa seçmenini ikna etmek için izleyecekleri stratejileri Gazete İpekyol'a anlattı.
İşte Akbaş'ın gözünden yaklaşan 2015 genel seçimleri…
'Urfa'da sivil inisiyatif pek istenen seviyede değil' şeklinde eleştiriler yapılır zaman zaman. Siz, neden böyle girişimde bulundunuz? Çıkış noktanız ne oldu?
Yıllarca sivil toplum izleme hareketleri diye hep söylemler olmuştu. Ancak hep Avrupa'ya bakar, Avrupa'daki sivil toplum hareketlerinin yapmış olduğu başarıları görür; ama bir türlü adım atmazdık. Şanlıurfa'da iki yıl öncesine kadar sivil toplum hareketi çok minimum düzeydeydi. Son yerel seçimler öncesinde planlı olmamakla beraber sivil toplum hareketi içerisinde bir örgütlenme meydana geldi. Bu örgütlenme neticesi sivil toplum hareketlerinin ortak bir noktada buluşmasından kaynaklandı.
Neydi bu ortak nokta?
Bu, artık Şanlıurfa'mızda birilerinin 'biz kimi istersek o olur' mantığını çöpe atmaktı ve biz bu memlekette yaşıyor isek, biz bu memleketin mensupları isek, bu memlekette yapılacak olan çalışmalarda bizim katkı sunmamız, bizim görüşlerimizin alınması, bu memleketin gerçek seslerinin artık ortaya çıkması, yönetimlere yön vermesi şeklinde ortak bir düşünce oluştu. Bu düşünceyle ortak bir hareket meydana geldi ve bu hareket belli bir başarı yakaladı. Bu başarı yakalandıktan sonra birçok yerden olumlu tepkiler geldi. Bu olumlu tepkilerin bize vermiş olduğu yön bu hareketin devam etmesi, bu hareketin dağılmaması, bu hareketin memleketin bütün sorunlarına katkı sunmasıydı. Ve biz bu almış olduğumuz olumlu tepkilerden yola çıkarak kendi aramızda bir örgütlenmeye gittik. Bunun adına Sivil Toplum İzleme Platformu olarak belirledik. Biz gerek Urfa'mızın gerekse Türkiye'nin sorunlarına birebir katılımcı olduk. Biz hem yerel yönetimlerle hem hükümetle ciddi çalışmalar yaptık. Şanlıurfa'nın birçok sorununun çözülmesine katkı sunduk. Birçok sorunun dile getirilmesine yönelik çalışmalar yaptık. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde Şanlıurfa'nın elektrik sorunu gündeme gelmişse bu da yine bizim çalışmamızın eseriydi. Biz Şanlıurfa bakansız kalmasın diye çalışmalar yaptık. Başarı sağladık. Biz Şanlıurfa'mızda kriter belirledik. Yöneticilerin hangi vasıfları taşıması gerektiğine yönelik kriterler belirledik. Yine genel seçimlerle ilgili çalışmalarımız var. Biz kriterlerimizi belirleyeceğiz. İsim belirlemeyeceğiz.
Kulvar olarak sadece Urfa'da siyaseti ele almıyorsunuz değil mi?
Biz hem Urfa'nın sorunlarında hem de Türkiye'nin sorunlarına katkı sunmaya çalışıyoruz. Ekonomi ağırlıklı çalışan bir grubuz. Bizim üyelerimizi, platformdaki arkadaşlarımızın tamamına yakını ekonomik ağırlığı olan meslek örgütleridir. Tabi bununla birlikte siyasetle de alaka halindeyiz. Şu anda üzerinde çalıştığımız en büyük projemiz Şanlıurfa'ya bir gıda ihtisas sanayisinin kurulmasıdır. Bununla ilgili biz yaklaşık iki yıldır Sanayi Bakanlığı'yla çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar belli bir noktaya geldi. Üç ay önce bir tıkanma oldu. Geçen hafta bakanımız Faruk Çelik Bey'le yaptığımız görüşmelerde Sanayi Bakanlığı'ndan söz aldığını, onunla ilgili şu anda yer tespiti noktasına geldiğimizi memnuniyetle iletmek isterim. İnşallah bu gıda ihtisas sanayisinin devreye girmesiyle küçük ve orta ölçekli imalathanelerin tamamı şehirden çıkartılıp oraya taşınacak. Ve artık siz çok övündüğünüz Urfa İsotu'nunSırrın'da o ilkel şartlarda kurutuluşunu göremeyeceksiniz. Artık merdiven altında yemek sanayilerini görmeyeceksiniz. Artık büyük çaplı ekmek fırınlarının kötü koşullarda çalışmalarını görmeyeceksiniz. Bu sanayinin faaliyete geçmesiyle birlikte gıda imalatıyla ilgili bütün alanların izin noktası bu sanayi olacak. Yine konutla ilgili çalışmalarımız var. Şu anda Eyyübiye Belediyesi'nin satışa çıkardığı konut projesi bizim Eyyübiye Belediyesi ve Sivil Toplum İzleme Platformu'nun ortaklaşa yapmış olduğu bir çalışmadır. Bu yeterli değildir ama bunun akabinde 15 bine tamamlanacak olan bir proje devam ediyor. Şu anda onun ilk aşaması olan 900 daire satışa çıktı. Artık Şanlırfa'mızı bir Karaköprü'deki mecburi istikametten kurtarıp Şanlıurfa'yı farklı mecralara kaydırma gibi projelerimiz var. Bunu yaparken olmazsa olmaz koşulumuz tarım arazilerinin kesinlikle imara açılmamasıdır. Bununla ilgili gerek büyükşehir gerekse de ilçe belediyelerimizle ve görüştüğümüz bütün yetkililerle aynı fikirdeyiz ve hepsinden söz almışız. Yarın aksi bir şey olursa bizi karşılarında bulurlar halk olarak, sivil toplum olarak. Tarım arazilerini kim imara açmaya kalkarsa biz ona karşı olacağız.
Sığınmacılarla ilgili yardımlarda da yer alıyorsunuz. Sosyal konularda neler yapıyorsunuz?
Suriye olayları başladı günden bu yana biz platform olarak aktif bir şekilde sahadayız. Biz hem bireysel olarak yardımları dağıtmakla hem de köy köy dolaşıp yardımları dağıtmakla zaman harcadık. Bizim hedefimiz kapıya gelip dilenen insanlar değil kapılarına gidip yardım edilecek insanlar bulmaktır. Biz Suriyeli insanların istihdam edilmesiyle ilgili çalışmalar yaptık. Gerek ŞUTİM olarak gerek sivil toplum hareketi olarak yüksek oranda Suriyeli kardeşlerimizin istihdamını sağladık. Bu, yardım dağıtmaktan daha önemli bir konu. Biz bu insanlara balık tutmasını öğrettik. Çünkü bu insanlar iş bulamadıkları zaman ya fuhuşa yönelecek ya hırsızlığa ya da tinerciliğe yönelmiş olacak. Şu anda istihdam edilen Suriyelilerin yüzde 60'ı bizim platform üyelerimizin yanında istihdam ediliyor.
Tekrar siyasete dönersek, 30 Mart yerel seçimlerinde Celalettin Güvenç'in ismi belediye başkanlığına önerildiği için sivil toplum kuruluşlarına yönelik bir eleştiri vardı. Siz bu eleştirileri nasıl karşıladınız ve şu anda bu kararın olumlu bir karar olduğunun arkasında mısınız?
Tabi ki, eleştiriler olacak. Biz her türlü yapıcı eleştiriye açığız. Dün hangi noktada idiysek, bugün de aynı noktadayız. 30 Mart yerel seçimlerinde biz Celalettin Bey'i destekledik. Biz Urfa'da da destekledik, Ankara'da da destekledik. Bugün de aynı noktadayız. Bugün de yaptığımızın çok doğru olduğu durumundayız. Ve yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde az bir nebze katkımız olmuşsa Celalettin Bey'in belediye başkanlığına biz kendimizi mutlu addederiz. Biz, sadece Celalettin Bey'in değil, diğer başkanlarda da görüş belirtmiştik. Görüşlerimizin yüzde 90'ında aynı olumlu oldu. Biz, bu kadroların bu memlekete gerçekten iyi hizmet edebilecekleri düşüncesindeyiz. Ve emin olun, çok yakın bir zamanda bu söylediklerimiz toplum tarafından anlaşılacaktır. Şu andaki sıkıntı, halkımızın içerisinde bir algı var. Sanki belediyeler çalışmıyor diye bir algı var. Taktir edersiniz ki, Şanlıurfa geçen dönemde Şanlıurfa Belediyesi sadece 400 bin nüfusluk şehir içerisiyle alakadardı; ama şu anda Viranşehir'in köyünde çalışmalar yapılıyor. Birecik'in köylerinde çalışmalar yapılıyor. Ceylanpınar'ın içerisinde çalışmalar yapılıyor. Şanlıurfa'nın bütün uç noktalarını hizmet gidiyor. Bu hizmetler insanlara yeterli derece anlatılamadığından halkımızda sanki belediyeler çalışmıyormuş gibi algı oluştu. Ben bunu kabul etmiyorum, çünkü sahada olan bir insanım. Hem büyükşehrin hem diğer ilçe belediyelerinin çalışmalarını yakından takip eden bir insanım. Eksiklikler yok mu? Eksiklikler var. Daha iyisi olamaz mı? Daha iyisi olabilir. Büyük çaplı projelerin devreye girmesiyle birlikte emin olun Şanlıurfa'nın çehresi değişecektir.
Önümüzde malumunuz bir genel seçim var. Siz bir sivil toplum hareketi olarak Urfa'daki siyasi havayı nasıl görüyorsunuz? Bu seçimle ilgili olarak da bir kriter belirleme çalışmanız var mı adaylar için?
Şu anda sadece bizim platform değil, biz oluştuktan başka platformlar da oluştu. Bu sevindirici bir durum. Bizim düşüncemiz memlekete hizmet noktasında taş üstüne taş koyana dua ederiz. Biz onların emrine amadeyiz. Örgütlenmeler bu memlekete katkı sağlar. Biz, bizim dışımızda oluşan örgütlenmelere her zaman destek vermeye de hizmet etmeye de hazırız. Şu anda biz, diğer birkaç örgütle temas halindeyiz. Birlikte daha güçlü bir çalışma yapacağız. Bir çalıştay hazırlayacağız. Şanlıurfa'mda vekilim nasıl olmalı? Beni temsil edecek vekiller seçeceksem 'evet bu benim temsilcim' diyebilmeliyim. Ve bu insan belli kriterler taşımalı. Benim temsilcim tabi ki, köy kesimini, ziraatçı, çiftçi kardeşlerimi temsil edebilen vekillerimiz olacak; ama esnaf odalarını temsil edecek arkadaşlarımız da olacak. Şehirde yaşayan kardeşlerimin de 'evet bu benim vekilimdir' diyebilecek temsilciler seçmemiz lazım. Bütün bölgeleri kucaklayacak vekillerin seçilmesi lazım. Bu memleketin gerçekten hizmete ihtiyacı var. Biz, en son Ekonomi Bakanımızla yaptığımız görüşmede anlatmıştık. Urfa'nın nüfusu 1 milyon 800 bin; ama 400 bin de Suriyeli kardeşimiz var. Yıllardır hizmet alamadığımız için insanlar aç, muhtaç bir şekilde yaşıyorlar. Bu bizim kaderimiz değil, bu değişecek. Bu insanların dertlerini kendisine dert eden vekilleri seçmemiz lazım. Sadece 'bu insan falan aşirettendir, bu insanın arkasında falan güç var' diyerek seçeceğimiz vekiller bu memlekette vekillik yapamaz ve bizi temsil edemez.
Türkiye'de örneğin siyasi partilerde aday seçilirken hep parti merkezlerinden belirlenir adaylar. Urfa'nın kendi adaylarını önerebilecek ve bunları parti teşkilatlarına kabul ettirebilecek bir düzeye geldiğini söyleyebilir miyiz?
Ben bunu gururla söyleyebilirim ki, biz Şanlıurfa olarak çiftçimizle, bakkalımızla, sanayicimizle, işadamımızla, bilim adamımızla Türkiye'deki siyasetin üç adım önündeyiz. Biz, artık Urfa olarak 'ya şunu koysak da seçilir' zihniyetinin kabul görmediğini bütün dünyaya anlattık. Bizim anlattığımız üniversitelerde ders olarak anlatıldı. Bu, Urfa olarak bizim bir başarımızdır. Bütün siyasi partilere buradan seslenmek istiyorum. Siyasi partiler aday belirlerken dikkat etsinler. Burada bir ateş var. Urfa bir ateştir. Urfa kimsenin oy deposu değildir. 'Ben kimi aday seçersem, o seçilir' mantığının işlemediğini daha önce de göstermiştik. Herkes emin olsun ki, bundan sonra da gösterebiliriz. Urfa'da adaylar belirlenirken çok dikkatli adımlar atılması lazım. Urfa'yı, Urfalı'yı kucaklayacak adayların belirlenmesi lazım. Öyle vekillerimiz var ki, doğru dürüst Urfa'nın yüzünü göremediler. Sorsanız kendisine, 'Urfa'ya yönelik ne hizmet yaptın' ağzı açıkta kalacak vekillerimiz var. Hizmet alanında 'hizmet yaptım' diyemeyecek arkadaşlarımız var. Artık böyle şeyler istemiyoruz. Benim vekilim gelecek burada esnafımı, çiftçimi, sokakta vatandaşımı dinleyecek. Sorunu alacak ve vatandaşın sorununu gidip çözecek. Memleketin derdini kendisine dert edinecek. Eğer bir elektrik konusu hala çözülememişse bir eksikliğimiz var arkadaş. Çiftçimiz devletin barajdan getirmiş olduğu suya 25 TL öderken, diğer tarafta kendi imkanlarıyla kuyu kazıp elektrikle suyu çıkaran vatandaşımız 90 TL veriyorsa burada bir eksiklik var, burada bir yanlışlık var. Bu sorun bugüne kadar çözülememişse bu bir eksikliktir. Bu o çiftçileri cezalandırmaktır. Sen birine devletin bütün imkanlarını kullanacaksın, birinin tarlasına kadar suyu götüreceksin ve 25 TL alacaksın. Öbür çiftçim hiçbir imkanı yok, kendi başına kuyu kazacak ve oradan çıkardığı suya 90 lira para ödeyecek. Bu ne insanidir ne vicdanidir ne de kanunidir.
Siz, zaman zaman farklı siyasi partilerle de bir araya geliyorsunuz. Önümüzdeki genel seçimlerde siyasi partiler Urfalı seçmene neler vadedecek ve Urfalı seçmen oy verirken hangi beklentiler içerisinde olacak diye düşünüyorsunuz?
Buradan açıkça söyleyelim. Kimse yapamayacağı bir şeyi bize vadetmesin. Kimin ağzından ne çıkarsa, biz yarın yakasına yapışırız. Gerçekçi olmak lazım, sahada olmak lazım. Biz herkesi sahaya davet ediyoruz. Gelin, sahada sorunlarımızı görün, yapıp yapamayacağınız sözünü burada verin. Öyle yüksek perdeden 'nasıl olsa ben muhalefetim' demek olmamalı. Bize uçuk vaatler kimse vermesin. 'Ben muhalefet de olsam, ben iktidar da olsam, evet ben bu konunun arkasındayım. Ben bu konuyu gider mecliste çözerim' diyeceksen gel söz ver. Biz de sana siyasette oy verelim. Biz platform olarak doğru kimden gelirse gelsin, hangi partiden gelirse gelsin, hangi ilkeden, bireyden, düşünceden gelirse gelsin alır başımıza taç ederiz. Yanlış da hangi partiden, hangi düşünceden gelirse gelsin, alır çöpe atarız. Biz takım tutar gibi parti tutmuyoruz. Bu memleketin yıllarca takım tutar gibi parti tuttuğunun hangi acılara yol açtığını yakından görmekteyiz. Yıllarca bu memleketin bir sağ-sol davasına 30 bin evladını kurban etmesinin altında neler yattığını çok iyi biliyoruz. Şu anda da dökülen kanların, dağda ölen insanların, askerde ölen insanların, sahada ölen insanların kimin ekmeğine yağ sürdüğünü, kimlerin rant sağladığını, kimlerin de ciğerlerine, evlerine ateş düşürdüğünü çok iyi biliyoruz. Biz, artık bu oyunlara gelmiyoruz. Bu oyunların tamamının belli küresel güçler tarafından organize edildiğini çok iyi biliyoruz. Biz hepimiz kardeşiz, düşüncelerimiz farklı olabilir; ama bizim ortak noktamız memleketse biz, ortak noktada buluşabiliriz. Yıllarca milyarlarca dolar paramız boşu boşuna dağlara bomba olarak yağdı. Binlerce evladımız, binlerce ocağa ateş düşürdü. Dağda ölen insan da benim insanım. Benim geçen yıl yeğenim öldü. Asker de ölen de benim evladım. Bu ikisi kardeşler. Biz ağladık; ama birileri güldüler. Birileri silah sattılar güldüler. Birileri siyasi rant yaptılar, güldüler. Ama biz gülmedik, vatandaş olarak hep ağladık, artık bundan sonra ağlamak istemiyoruz. Bundan sonra artık biz birbirimize kardeş gözüyle bakacak yanlışlarımızı içimizde düzelteceğiz. Başkasından bize yar olmaz. Biz çizgimizi kaybediyoruz. Amerika eyaletlerden oluşuyor dinleri ayrı, ırkları ayrı, yaşam tarzları farklı farklı; ama huzur içerisinde yaşıyorlar. Orda bir insan öldüğü zaman günlerce dünya gündemini belirliyor; ama dikkat edin yeryüzünde İslam coğrafyası kan reva içerisine girmiş. Niye? Avrupa ve Amerika bu modernizasyonunu tamamlamış, son teknolojileriyle son teknolojileri üzerinde fabrikalarını kurmuş. Avrupa ve Amerika'nın sadece bir eksiği var. Fabrikalarını çalıştıracak ham maddeleri yok ve bizim tespitimiz şu: Dünyada en kıymetli yeraltı madenlerinin nerde olduğunu görmek isterseniz dünyada nerde iç savaş var, nerde kan revan var, nerde gözyaşı var, nerde kargaşa var oraya bakın. Orda çok kıymetli yeraltı madenleri var ve biz halen akıllanmıyor, halen bizim başımıza örülen çorapları görmüyoruz. Biz halen kardeş kavgasına devam ediyoruz. Bir an önce şuurlanma, bir an önce kendimizi toplama, kendi kendimize gelme dışarıdan değil faydanın ancak içimizden geleceğine inanarak birbirimizi kucaklamamız gerektiğini düşünüyorum.
(Kaynak: Gazeteipekyol)
Son Dakika › Güncel › 'Urfa Kimsenin Oy Deposu Değildir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (1)