Ülgen: "Arif Nihat Asya Kıbrıs Aşığıydı"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir süre öğretim üyesi olarak görev yapan Erol Ülgen, Kıbrıs Türkünün (1878 sonrası) var olma mücadelesinde diğer unsurlar gibi öğretmenlerin de önemli bir rol oynadığını, bu rolün uzun soluklu bir çalışmayla olduğunu anlattı.

Yrd.Doç.Dr. Erol Ülgen, 1955 yılından itibaren Ada'da siyasi olayların hızla yayıldığını, bu sebeple Kıbrıs Türkleri ve Rumların eğitim ve öğretiminin birbirinden ayrıldığını, 1959'dan itibaren de Ada'daki İngiliz yönetiminin Türk okullarının idaresini, 'Müslüman azınlık' olarak gördüğü Türk cemaatine bırakmak zorunda kaldığını hatırlattı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de Türkiye'de görev yaptıkları okullarında büyük başarı gösteren deneyimli ve liderlik özellikleri olan öğretmenleri Ada'ya göndermeye başladığını belirten Ülgen, şunları söyledi: "Kıbrıs Türklerinin kültür düzeylerinin yükselmesini sağlayacak çeşitli vasıflara sahip öğretmenler arasında Arif Nihat Asya ve eşi Servet Hanım da vardır."

Ülgen, konuşmasında, Arif Nihat Asya'nın Kıbrıs'taki öğretmenlik dönemi hakkında şu bilgiyi verdi: "Arif Nihat Asya, 158 yılında Celal Bayar Lisesi'nde (daha sonra Lefkoşa Türk Lisesi) göreve başladı. Kısa sürede öğrencileri ve Kıbrıs Türkünün gönlünde taht kurdu. Kıbrıs Türklerine edebiyat ve sanat sevgisi aşıladı." Erol Ülgen, Asya hakkında yaptığı çalışmalara değinirken sözlerini şöyle sürdürdü: "Asya'nın dostlarından birisi dünya görüşü, sanat anlayışı, şiir yazış tarzı birbiriyle uyuşmamakla birlikte şair Özker Yaşın'dır. Asya'nın ilk karşılaşmalarında Yaşın da bıraktığı iz şöyledir: 'Birgün elinde eski bir çanta, kılık kıyafetine pek özenmemiş, orta boylu, ütüsüz pantolonlu, gözlüklü, elli ellibeş yaşlarında oldukça zayıf, biraz tuhafça bir adam benim dükkanıma geldi. Yanında kendisinden daha genç, balık etinde güzelce bir hanım vardı."

KIBRIS DAVASIYLA HER ZAMAN İLGİLENDİ

Erol Ülgen, konuşmasında, Kıbrıs Türkünün Arif Nihat Asya'yı Kıbrıs Televizyonunda Ahmet Cemil Gazioğlu'nun yönettiği edebiyatla ilgili bir açık oturumda, Öz Türkçe üzerine yapılan tartışma sırasında Nurullah Ataç aleyhine yaptığı sert konuşmayla daha iyi tanıdığını vurguladı.

Asya'nın günümüzde çok bilinen ve sevilen Kıbrıs rubailerini Kıbrıs'ta hiç yayımlamadığını da hatırlatan Erol Ülgen, kızı Fırat Asya'nın babasının Kıbrıs'a olan sevdası ile ilgili düşüncelerinden de örnekler verdi. Ülgen, Asya'nın kızı Fırat'ın ifadesiyle, Arif Nihat son nefesini verinceye kadar Kıbrıs Türküyle beraber yaşadı. Ülgen, konuşmasında "Arif Nihat'ın tam bir Kıbrıs aşığı olduğunun delilinin, Kıbrıs'la ilgili yazdıkları ve onu tanıyanların ifadeleri" olduğunu anlattı.

Erol Ülgen, Arif Nihat Asya'nın, Lefkoşa Türk Lisesinde edebiyat öğretmeni iken yetenekli öğrencileriyle bilhassa ilgilendiğini, bunlar arasında 21 Temmuz 1964'te Erenköy (Dillirga) bölgesinde Rumlar tarafından şehit edilen Süleyman Uluçamgil'in de bulunduğunu, çok değer verdiği bu öğrencisinin şehit olmasına çok üzüldüğünü söyledi.

Ülgen, Asya'nın öğrencisi olan Ahmet Göksan'ın, Kıbrıs Türkü öğretmen Harid Fedai'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Devlet ve Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı yapmış olan Salih Coşar ve Prof.Dr. Derviş Manizade'nin Arif Nihat Asya ile ilgili düşüncelerinden ve hatıralarından da örnekler verdi. Asya'nın Kıbrıs Rubaileri'nde Kıbrıs'ın bütün güzelliklerine, çektiği acılara yer verdiğini ve Kıbrıs'tan döndükten sonra yazdığı düz yazılarıyla da Kıbrıs'ın bütün Türk edebiyat dünyasında tanınmasına katkıda bulunduğundan bahsetti.

Asya'nın 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında gerekçe gösterilmeden görevden alındığını, Türkiye'ye üzgün döndüğünü belirten Ülgen, sözlerine şöyle devam etti: "Tekrar kadrosunun bulunduğu Gazi Lisesi'nde dört ay daha öğretmenlik yaptı sonra emekli oldu."

ASYA'NIN ŞİİRLERİNDE KIBRIS

Erol Ülgen, konuşmasında, Arif Nihat Asya'nın, öğretmenliğinin yanı sıra güçlü bir şair, siyasetçi ve idealist bir vatansever Türk milliyetçisi olduğunu belirtti.

Erol Ülgen, Asya'nın Kıbrıs'ı şiirleri ve yazılarında, "İlahi Ada, Zümrüt Ada, Mercan Ada, Yakut Ada, Akdeniz'in ellere kalmış kuğusu, Yavruların yavrusu, Açılmış bir avuç, Boynunu anavatana uzatmış kurbanlık kuzu, Kanımızda ılık su (Girit ve Sakızla birlikte ), üç yavuklu gibi" çeşitli benzetmelerle anlatmaya çalıştığını sözlerine ekledi. - İSTANBUL