Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi öncesinde ve sırasında Tuzla Piyade Okulu'ndaki faaliyetler ve eylemlere ilişkin 35'i tutuklu 40 sanığın yargılandığı davanın dördüncü duruşması tamamlandı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmada tutuksuz sanık uzman çavuş Ercan Duman savunmasını tamamladı.
15 Temmuz'da Tuzla Piyade Okulu'nda nöbetçi uzman olarak görev yapığını dile getiren Duman, darbe girişimin mesai arkadaşından öğrendiğini söyledi.
Telefondan darbe girişimi haberlerini gördüğünü anlatan Duman, "Bazı araçların nizamiyeye yanaştığını gördüm. Bunlar 4 veya 5 sivil araçtı. Binbaşı Zafer Bayraktar yanımıza gelerek 'Ben kışla amiriyim. Araçlar kışla ve lojmanlar bölgesinin güvenliğini alacaklar' dedi. Bu sırada da Albay Rıfkı Keser eli arkasında volta atıyordu. Yakup Başçavuş, yanımıza gelerek giriş çıkışın yasak olduğunu söyledi. Zafer Binbaşı da yine aynı şeyi söyleyerek sivil araçların kışla güvenliğini alacaklarını söyledi." diye konuştu.
-"Albay, yarbay dinlemez tarardım"
Darbe girişiminin yaşandığı sırada, 23. Motorlu Piyade Alayı'nda görevli 21 askerin Tuzla Piyade Okulu'na sığındıklarını kaydeden Duman, şöyle devam etti:
"Gelen askerleri tanımıyorduk. Zafer Binbaşı, onlara kim olduklarını sordu. Üsteğmendi sanırım, 23. Motorlu Piyade Alayı'nda görevli olduklarını, Kartal Köprüsü'ne gittiklerini, terör saldırısı olduğunu fakat terörist görmedikleri için en yakın askeri birliğe geldiklerini söylediler. Zafer Binbaşı da, Albay Rıfkı Keser'i arayarak durumu anlattı. Rıfkı Keser, içeri almalarını söyledi. Nizamiyede nöbet kulübesinde kalaşnikof tüfek ve 40 mermi vardı. Ben o sırada bizim okuldan askeri aracın çıkış yaptığını görseydim albay, yarbay dinlemez tarardım."
Tutuksuz sanık Duman, firari sanık eski Albay Rıfkı Keser'in bu davada yargılanmadığını kaydederek, "O gün okulda görevli kim varsa herkes tutuklandı. Rıfkı Keser şu anda firari." dedi.
Tutuksuz sanık eski astsubay Okcan Dursun, Duman ile beraber nöbetçi olduğunu söyledi.
Dursun, darbe girişiminden 23.00 sularında haberdar olduğunu, kışladan ise 4 tane sivil aracın çıkış yaptığını gördüğünü öne sürdü.
Firari Keser'in, darbe girişimine tepki gösteren vatandaşlarla konuştuğunu belirten Dursun, "Albay Rıfkı Keser, halkı telkin etmeye çalışarak, okulun darbe girişimi içinde olmadığını söylüyordu. Onun vatandaşlara sarıldığını gördüm. Halk da Rıfkı Albay'la kucaklaşıyor, sohbet ediyordu." şeklinde konuştu.
"Tek suçum arabam olması"
Tutuklu sanık eski teğmen Rıdvan Eray Başbuğa, sivil aracı olduğu için darbe girişimine karıştırıldığını iddia etti.
Silah kullanmadığını savunan Başbuğa, "Keşke 'arabam yok' deseydim. Arabam olduğu için dışarı çıkan ekibe dahil oldum. Darbe girişimini arkadaşlarım telefonundan takip ettiği haberlerden öğrendim. Servet Üsteğmen, kendisini takip etmemizi, kışlaya döneceğimizi söyleyince rahatladım. Bütün dikkatimi öndeki araca verdim. Darbe haberini görünce bacaklarım zangır zangır titriyordu. Netice itibariyle halkla karşı karşıya gelmeden saat 02.00'de birliğimize döndük. Silah ve mühimmatları eksiksiz teslim ettik. Biz suç işlemediğimizi bildiğimiz içi kaçmadık, teslim olduk." ifadelerini kullandı.
Başbuğa, darbe girişiminin yaşandığı en şiddetli dakikalarda kışlaya döndüklerini savundu.
Kandırıldığını ve vatani duygularının istismar edildiğini öne süren Başbuğa, "FETÖ'nün asker üniforması giydiğini düşündüğüm Rıfkı Keser tarafından iradem yanıltılarak, vatani duygularım istismar edilerek bu işe sürüklendim." değerlendirmesinde bulundu.
FETÖ'ye ait kitaplar
Başbuğa, gözaltına alındıktan sonra yapılan aramalarda evinde ele geçirilen FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'e ait kitapların kendisine ait olmadığını iddia ederek, "Biz yıllarca fırıncılık yaparız. Evimizin önünde fırını yakmak için çalı çırpı, odun olur. Hatta bazı komşular eski kanepelerini, gazetelerini yakmamız için evin önüne bırakıp gider. Olaylardan sonra birileri korkmuş olacak ki, FETÖ'nün kitaplarını evin önüne bırakıp gitmiş. Babaannem de kitapları görünce içine bakmış. Okuması yazması yok, Arapça yazılar görünce önemli bir şey sanmış eve koymuş. Ben 23 Temmuz'da gözaltına alındım. Bu kitapların bana ait olduğunu bilsem, aileme 'yakın bunları' demez miydim? Sonuç itibariyle o kitapların bizimle alakası yok." ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün örgüt toplantılarına katıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan Başbuğa, tahliye talebinde bulundu.
Duruşma, yarına ertelendi.
Son Dakika › Güncel › Tuzla Piyade Okulu'ndaki Eylemlere İlişkin Dava - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?