Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye'de bir elit sorunu, seçkinler sorunu olduğunu belirtti.
Türk Sanayici ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) 44. Genel Kurul Toplantısı'nda Prof. Dr. Bülent Tanör anısına düzenlenen "Türkiye'nin Demokratikleşme Evreleri" konulu özel oturum, onur konuşmacıları olan Ortaylı ve Prof Dr. Zafer Üskül'ün katılımıyla gerçekleştirildi.
Ortaylı, burada yaptığı konuşmada, Türkiye demokrasisinin kolay anlaşılır bir yapı olmadığını söyledi.
Türkiye'nin, 3. Roma İmparatorluğu olduğunu ifade eden Ortaylı, Türkiye'nin klasik imparatorluklardaki ve Rönesans sonrası Avrupa'da görüldüğü üzere aristokrasinin idarede ve kültür hayatında etkin olmadığı bir yapıyla karşı karşıya olduğunu anlattı.
Türkiye'de bir elit sorunu, seçkinler sorunu olduğunu aktaran Ortaylı, kültürel olarak bunun yarattığı neticenin ortada olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin 1924 Anayasası ile aslında olgun bir anayasaya kavuştuğunu belirten Ortaylı, eskiden TBMM'de dış politikanın konuşmadığını, komisyonlarda askeri harcamaların tartışılmadığını ifade etti.
Seçimlerin romantizm olmadığını söyleyen Ortaylı, "Seçim doğrudan doğruya doğru rey verimidir. Verilen reylerin toplanıp değerlendirilmesi, nispetlendirilmesidir. Bunu anlayabilmek için de illa insanların çok sıkıntılı devrelerden geçmesi gerekmiyor" ifadelerini kullandı.
Ortaylı, Türkiye'nin bugün işçi meseleleri itibariyle mevcut kanunların ötesinde atılımlar yaptığını vurguladı.
"Seçimlerde adalet, istikrar adına feda edildi"
Prof Dr. Üskül ise demokraside seçimin kaçınılmaz olduğuna ama demokrasinin de sandıktan ibaret olmadığına işaret etti.
Yurttaşların kendilerinin de siyasete katkıda bulunmak isteyebileceklerini, karşı çıkmak isteyebileceklerini anlatan Üskül, toplantı, örgütlenme ve gösteri hakkının mutlak surette demokrasinin olmazsa olmaz koşulları olduğunu kaydetti.
"TBMM'ye yollanan vekiller gerçekten halkın mı, yoksa siyasi parti yönetimlerinin veya siyasi parti genel başkanlarının mı temsilcileri?" diye soran Üskül, bu iki durumda vekillerin davranışlarının farklı olacağını dile getirdi. Üskül, Türkiye'de seçimlerle ilgili çok fazla bir sorun olmadığını ancak yüzde 10 barajının istikrarı sağlama amacından çıktığını söyledi. Seçimde adaletin istikrar adına feda edildiğini savunan Üskül, "Seçimlerde siyasi partilerin ve adayların harcamalarına mutlak surette tavan getirilmelidir" şeklinde konuştu. Üskül, Siyasi Partiler Kanununun hala Avrupa standartlarına getirilemediğini, parti içi demokrasinin olmadığını iddia etti.
Kürtçe yayın yapıldığını anımsatan Üskül, ancak ana dilin öğretiminin hala ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürdüğünü dile getirdi. Üskül, bütün kanunların 'yetmez ama evet' biçiminde çıktığını ifade etti.
Terörle Mücadele Kanunu'na göre stadyumda slogan atılsa, o kişinin terörist sayılabileceğini ileri süren Üskül, şunları kaydetti:
"Örnekleri görülmüştür. Bir basın açıklaması yapmak üzere herhangi bir yerde 30 kişi toplanmaya kalksanız terörist sayılabilirsiniz. Üniversite öğrencisi olarak herhangi bir protesto gösterisi yapsanız, terörist sayılabilirsiniz. Artık çocuklardan terörist üretiyoruz. Bir yandan Galatasaray stadının açılışındaki protestoya eylem derken, öbür taraftan terörden mahkum olmuş kişilere 'Hadi ülkeyi terk edin, size dokunmayacağız' denilebiliyor. Burada hukuki bir dayanakta çelişki var gibi görülüyor."
İnternetle ilgili yapılan düzenlemelerin anayasanın birçok maddesine aykırı göründüğünü savunan Üskül, sansürün kabul edilemez olduğunu ama otosansürün bundan çok daha kötü olduğunu, sansürün sınırı olduğunu ama otosansürün sınırı olmadığını söyledi.
Çıkan bir kanun ile ortaokul ve liselerde İslam peygamberi Hz. Muhammed'in hayatının isteğe bağlı okutulacağını anımsatan Üskül, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu kanun hükmü. Burada duyduğumuz şey şu; TBMM'nin bir peygamberi var. Kanunda 'peygamberimiz' diyor. Ben zannediyorum ki Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir, bütün inançlara eşit bir mesafede durur. Durmak zorundadır. Anayasa Mahkemesi de bu hükmü Anayasa'ya uygun buldu. Anayasa Mahkemeleri neden var olacak dünyada? Temel hak ve özgürlükleri korumak için var. Laik devleti, demokrasiyi korumak için var."
Üskül, öngörülerinin yanlış çıkması umuduyla ve pişman olabilmek umuduyla Türkiye'nin demokratikleşmede geldiği nokta ile ilgili, "Demokratikleşmede geldiğimiz nokta biçimsel olarak var olan demokrasinin bile yok edilmek üzere olduğu noktadır" ifadelerini de kullandı. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Tüsiad 44. Olağan Genel Kurul Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?