Turunç: "Ülkemize Gelen İnsanlara Mülteci Gözüyle Bakmadık"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

Türk Kızılayı Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Hakkı Turunç'un Suriyeli çocuklarla muhabbet etmesi Türk Kızılayı Yönetim Kurulu Üyesi Turunç:

"Türkiye olarak hiçbir zaman ülkemize gelen insanlara mülteci gözüyle bakmadık. Onlara hep misafir gözüyle baktık"

"Temennimiz Suriye ve Irak'taki iç karışıklığın bir an önce bitmesi, insanların güven içerisinde hayatlarını sürdürmeleri"

Türk Kızılayı Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Hakkı Turunç, Türkiye'nin hiçbir zaman ülkeye gelenlere mülteci gözüyle bakmadığını belirterek, "Onlara hep misafir gözüyle baktık" dedi.

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen Suriyelilere yönelik yapılan çalışmaları yerinde inceleyen Turunç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kızılay olarak dünyanın neresinde olursa olsun ihtiyacı olan herkesin yardımına koştuklarını belirtti.

Suriye krizi başladığında bölgeyi ziyaret ettiğini, problemin kısa sürede biteceğini düşündüğünü anlatan Turunç, "Olaylar 4,5 yıl önce ilk başladığında 'sıkıntı çabuk biter insanlar tekrar evlerine döner' diye düşündük ama halen devam eden bir sıkıntı var. Türkiye olarak hiç bir zaman ülkemize gelen insanlara mülteci gözüyle bakmadık. Onlara hep misafir gözüyle baktık. Onun için kendileri burada kalmak istediği sürece kalabilirler. Misafirlerimizi hiçbir zaman kendimize yük olarak görmüyor onlara ensar-muhacir anlayışı içerisinde sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bu da bizim değerlerimizin bize yüklediği bir sorumluluktur" diye konuştu.

Savaşın başladığı dönemde başta Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) olmak üzere sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli olarak bölgeye hemen konuşlandıklarını anımsatan Turunç, Türkiye'de kayıtlı yaklaşık 3 milyon Suriyeli ve Iraklı misafir olduğunu belirtti. Turunç, Türk halkının daha fazla misafire de yüreğini açabileceğini söyledi.

Suriyelilerin ezilmelerini, hor görülmelerini, dışlanmalarını doğru bulmadıklarını vurgulayan Turunç, "Bizler krizin hemen ardından öncelikle çadır ve konteyner kentler oluşturmak suretiyle Suriye'den göç etmek zorunda kalan insanlarımıza konaklama ve barınma imkanı sağladık. Tabi bunların gıda ihtiyacı vardı ve kalacakları süre belli değildi. Bu süre içerisinde diğer sosyal ihtiyaçları da vardı. Kızılay olarak buraya katkı sunduk. Temennimiz Suriye ve Irak'taki iç karışıklığın bir an önce bitmesi, insanların güven içerisinde hayatlarını sürdürmeleri" diye konuştu.

"Yardım gönüllüleri her türlü riski göze alıyor"

Kızılay olarak sınırın sıfır noktasında Suriye içerisine de başta battaniye, kıyafet, ayakkabı gibi malzemelerin ulaştırıldığını aktaran Turunç, bölgede son günlerde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya gelindiğini ancak yardım gönüllülerinin her türlü riski göze alarak ihtiyaç sahiplerini yalnız bırakmadıklarını vurguladı.

Türkiye'ye sığınan misafirlerin tüm ihtiyaçlarının ensar-muhacir anlayışıyla karşılandığını hatırlatan Turunç, sınırın Suriye tarafında kalan insanların da ihtiyacının karşılanması, orada mağdur edilmemesi gerektiğine işaret etti. Tüm sıkıntılara rağmen ülkesinde kalan insanların zaten can güvenliği konusunda endişeli olduğunu aktaran Turunç, bunun üstüne bir de açlıkla karşı karşıya kalmalarının farklı sıkıntıları beraberinde getirebileceğini söyledi.

Avrupa insanlara mülteci gözüyle bakıyor

Turunç, Avrupa ülkelerinin Suriyelilere mülteci gözüyle baktığını belirterek, Suriye'den göç etmek zorunda kalan insanların güvenli bir ortamda yaşamak istediğine dikkati çekti.

Suriyelilerin kendilerine mülteci olarak değil misafir olarak bakan ve aynı değerleri paylaştıkları Türkiye'yi tercih ettiklerini aktaran Turunç, bu durumdan da Kızılay olarak son derece memnun olduklarını dile getirdi. Turunç, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye böyle düşünürken gelişmiş ülkeler olarak adlandırılan insani noktada çok nötr seviyesinde olan bazı ülkeler onlara mülteci gözüyle bakıyorlar. Binlerce insan Akdeniz'de kaçak yollarla hayatlarını kurtarmak adına çocuklarıyla ve bebekleriyle çürük botlara Avrupa ülkelerine sığınmaya alışıyorlar ama maalesef alınmıyorlar. Kaçakçıların botlarını batırmak ve bu insanların belirli maddi imkanlarını almak suretiyle hayatlarını riske ediyorlar. Avrupa ülkeleri ise 300-500 gibi insanı seçerek almaya çalışıyorlar. Bizim için oralardan gelen her insanın etnik kimliği, kültürü önemli değil bizim için insan olması yeterli. Suriye'de olan sıkıntının müsebbibi zaten Batılı ülkelerdir. Suriyelilerin kendilerini sıkıntıya sokan ülkelere gitmelerini doğru bulmuyoruz."