Olimpiyat madalyası kazanmayı planlıyorum
İrem Karamete, 32 yıl sonra Türkiye'yi Olimpiyat Oyunları'nda eskrim dalında temsil edecek. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da düzenlenen Rio 2016 Olimpiyat Oyunları Avrupa Eleme Müsabakaları Bayan Flöre kategorisinde Türkiye adına yarışan İrem Karamete ikinci oldu. Endüstri mühendisliği dördüncü sınıf öğrencisi Karamete, elde ettiği bu sonuçla, Türk eskrim tarihinde Olimpiyat Oyunları'na kota uygulamasının getirilmesinin ardından katılma başarısını gösteren ilk Türk eskrimci unvanını kazandı. Genç sporcu, 10 yaşından beri eskrimle ilgileniyor. Ailesinin de sporcu olduğunu vurgulayan Karamete şunları söylüyor:
"10 yaşından beri bu sporla uğraşıyorum. Annem de olimpik sporcu. Babam, annemin antrenörüydü. Eskrime bu vesileyle başladım. Uzun süredir bu turnuvaya odaklanmıştık. Yaklaşık bir senedir bu turnuva için kamplara ve müsabakalara katılıyorum. Sonunda gerçek oldu. Spor yaptığımdan beri hedefim olimpiyatlara gitmekti. Olimpiyat bir sporcunun gidebileceği en son nokta. Bunu başardım, şimdiki hedefim olimpiyat madalyası almak. Üniversitede zor bir bölümde okuyorum. Her zaman elimde spor dışında başka bir imkanım da olsun istedim. Sadece sporla ilgilenmek istemedim. Endüstri mühendisliği alanında da bir kariyer planım var."
Türkiye Eskrim Federasyonu'nun web sitesinde yer alan bilgiye göre, "Türk eskrimi 93 yıllık tarihinde ilk kez Olimpiyat Oyunları'na elemeleri geçen bir sporcusunu gönderiyor. Kota uygulaması getirilmeden önce Olimpiyat Oyunları'na katılım davet usulüyle gerçekleşirken, en son 32 yıl önce Türk eskrimciler Olimpiyat Oyunları'na katılmıştı."
Okula gidebildiğim için mutluyum
Müsibet Özen, hafta sonu tarım işçisi olarak çalışıp aile gelirine katkıda bulunurken, bir yandan da lisede okuyor. Üç yıldır bu tempoda çalışıyor ancak yakınmıyor, "Aileme destek olmaktan gurur duyuyorum" diyor. Özen, yaşadıklarını ve gelecekle ilgili umutlarını şöyle anlatıyor:
" Şırnak'ta doğup büyüdüm ama iş imkanı olmadığı için Adana'ya yerleştik. Karagöçer Köyü'nde sekiz kardeşim ve anne-babamla yaşıyorum. Hafta içi taşımalı eğitimle başka bir köydeki Ahmet Tuzla Anadolu Çok Programlı Lisesi'ne gidiyorum, 9'uncu sınıftayım. Dersler 08.30-16.30 arasında. Eve gidince anneme yardım ediyorum. Boş zamanlarımda ders çalışıyorum. Liselere giriş sınavında aldığım puan Şırnak'ta bir sosyal bilimler lisesine girmek için yeterliydi ama maddi imkansızlıklar nedeniyle ailemi bırakıp gidemedim. Hafta sonları saat 06.00- 19.00 arasında tarım işçiliği yapıyorum. Günlük 35 lira kazanıyorum, parayı aileme veriyorum. İki ablam ve babam da tarlada çalışıyor. 17 yaşındayım, üç yıldır böyle çalışıp okumaktan mutluyum. Aileme destek olmaktan gurur duyuyorum. Hayalim tıp okumak. Her insanın çalıştığında başarılı olacağına inanıyorum. Ülkemde barışın olmasını, bütün kızların üniversite okuyabilmesini, erkeklerle eşit haklara sahip olmasını, erken yaşta evliliklerin önlenmesini, kadınlara söz hakkı tanınmasını, adaletin herkes için aynı olmasını diliyorum. 19 Mayıs'ta okulda yapılacak törene katılacağım. Eğitim alabildiğim için mutluyum."
Ülkemin eğitimli gençlere ihtiyacı olacak
Abdulghani Kahlawi Suriyeli bir mülteci. Savaş nedeniyle Türkiye'ye gelince lise eğitimi yarıda kalmış. Ancak o yılmayıp Türkiye'de okula devam etmiş. Şimdi üniversite için uğraşıyor. Hedefi işletme okumak. Kahlawi, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Ülkemde bir savaş yaşanıyordu. Halep'te gençlerin askere alınması ve güvenlik kaygıları nedeniyle 2013'te ailemle İstanbul'a geldik. 21 yaşındayım, Halep'te 12 yıl okudum ama lise yarıda kaldığı için Türkiye'de Libya Kadimun Lisesi temel bilimler bölümünde eğitimimi tamamladım. Türkiye'den onaylı denklik belgesi aldım ve üniversiteye başvurdum. Bu süreçte Türkçe öğrenmeye çalıştım. Bir vakıf üniversitesine başvurdum, sınavlara katılarak mühendislik ve doğa bilimleri fakültesinde bir dönem ücretli eğitim aldım. İşletme okumak istiyordum. Üniversiteyi kazandığımda geçiş yapabileceğim söylenmişti ama mühendislikten işletmeye geçemeyince bölümü bırakmak zorunda kaldım. Sonra Arapça-Türkçe tercümanlık yaptım, sonra inşaat firmasında satış personeli olarak çalıştım. Şu an üniversitelere başvuruyorum. Üniversitede okumak ve savaş bitince ülkeme dönmek istiyorum. Çünkü Suriye'nin eğitimli gençlere ihtiyacı olacak. Mültecilere verilen geçici koruma kimlik belgem var ama başka şehre gitmek, uçağa binmek için devlet kurumlarından onay almak gerekiyor. Eğitim masrafları da fazla. Büyük bir hapishanede yaşıyoruz sanki. Kimse mülteci olmak istemez. Ama Türkiye'yi kendime yakın hissediyorum, kültürler, örf adetler ülkemle benzer. Halkın büyük bölümü Müslüman, dil konusunda arkadaşlarım anlayışlı yani çok iyi yanları da var ama ülkemde savaşın bitmesini, her yerde barışın hakim olmasını, gençlerin eğitimlerini tamamlamasını istiyorum."
Aileme daha iyi gelecek sunmak istiyorum
Üniversite sınavlarına hazırlanan İhsan Alptekin, Batman Fen Lisesi'nde okuyor. Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) bölgede ilk 3 bine, Türkiye'de ise ilk 7 bine girmiş. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu Mardin Dargeçit'te yaşayan ailesini çok merak ettiği için ders çalışmaya odaklanmakta zorlansa da, "Yaşanan olaylar daha çok hayal kurmama neden oldu. Aileme daha iyi bir gelecek sağlamak için daha çok çalışmayı amaç edindim" diyen Alptekin şöyle konuşuyor:
"12 kişilik bir ailem var. Bir kardeşim lise 11'inci sınıfta, diğeri ise hafızlık eğitimi alıyor. Anne babamla Mardin Dargeçit'te yaşıyorlar. Daha iyi eğitim almak için Batman Fen Lisesi'nde okuyorum, yurtta kalıyorum. Üniversite sınavına hazırlanıyorum. Dargeçit'te sokağa çıkma yasakları olduğunda ailemin yanına gidemedim. Çok endişeli günler geçirdim ama elimden bir şey gelmiyordu, derslerime odaklanmakta zorlandım. Ancak yaşanan olaylar daha çok hayal kurmama neden oldu. Aileme daha iyi bir gelecek sağlamak için daha çok çalışmayı amaç edindim. Tıp okumak istiyorum. Bu bayramda ülkemin daha iyi seviyeye ulaşmasını, barış ortamının ve huzurun hakim olmasını diliyorum.
Olimpiyatta finale kalmayı, üniversitede işletme okumayı hedefliyorum
Lise 10'uncu sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Tutya Yılmaz, 2016 Rio Olimpiyatları'nda jimnastikte Türkiye'yi temsil edecek. Dört yaşından beri jimnastikle ilgilenen milli sporcu, Türkiye'den olimpiyatlara katılacak sporcuların en genci. Yılmaz, bu alana nasıl yöneldiğini şöyle anlatıyor:
"Dört yaşında başladım. 13 senedir jimnastik yapıyorum. Küçükken çok hareketliymişim. Babam da çok hızlı koştuğum için atletizme yönlendirmek istemiş. Temel branş jimnastik olduğu için ilk jimnastiğe gitmişim. Sonra da devam ettim. Ailem olmasa bu konuma gelemezdim. Sekiz yaşından beri Türkiye şampiyonuyum. Birçok dünya kupaları, Avrupa şampiyonaları, gençlik olimpiyatlarına gittim. 2014'te Gençler Akdeniz Oyunları'nda denge aletinde birinci oldum. Olimpiyatlardaki hedefim finale kalmak. Sekiz yaşında Türkiye şampiyonu olduğumda 'Tutya 2016 Rio Olimpiyatları'na gidecek' diyorlardı. Küçük olduğum için daha olimpiyatın bilincinde değildim. Beş senedir ona odaklanarak çalışıyorum. Bunun için çok gururlandım. Hedefim finale kalmak. Olimpiyatlarda finale kalmak bile benim için çok büyük başarı olur. Sporla uğraşmak bana düzenli, disiplinli bir hayat sağladı. En önemlisi yurtdışından çok arkadaşım var. Bir sürü ülkeye gidiyorum, farklı yerler görüyorum. Bu sporla uğraşmak isteyenler çok çalışsın. Çok küçük yaştan beri bu sporu yapıyorum, alıştım bu tempoya. Okulum çok yardımcı oluyor. Ders programını bana göre ayarlıyor. Lisede 10'uncu sınıftayım. Seneye alan seçeceğiz. Türkçe-matematik bölümünü seçmeyi düşünüyorum. İyi bir üniversiteye de gitmek istiyorum. Ailem sporun yanında eğitime de çok önem veriyor. İşletme ya da uluslararası ilişkiler ile ilgili bir bölüm okuyacağım için Türkçe-matematik bölümünü seçeceğim. Antrenör olmak ya da sporla ilgili bir alanda okumak istemiyorum."
Son Dakika › Güncel › Türkiye'nin Gençleri Hedeflerini Anlatıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?