İsviçre'nin İstanbul Başkonsolosu Nathalie Marti, iş dünyasında hiç kimsenin küçümsenen ya da öylesine orada bulunan biri olmak istemeyeceğini belirterek, "O yüzden erkek meslektaşlarımıza göre daha ikna edici ve daha verimli olmamız gerekiyor. Becerilerimiz ve yetkinliklerimizden dolayı takdir edilmek istiyoruz. Bu da daha fazla emek ve çalışma demek." dedi.
Türkiye'de İsviçre Ticaret Odası Derneği (TR-CH) ve İsviçre Başkonsolosluğu tarafından "8 Mart Dünya Kadınlar Günü"nü kutlamak üzere "Türkiye'de Etkili Kadın Olmak" temalı panel düzenlendi.
Açılışta yaptığı konuşmada İsviçre'nin İstanbul Başkonsolosu Nathalie Marti, iş dünyasında hiç kimsenin küçümsenen ya da öylesine orada bulunan biri olmak istemeyeceğini aktararak, "O yüzden erkek meslektaşlarımıza göre daha ikna edici ve daha verimli olmamız gerekiyor. Becerilerimiz ve yetkinliklerimizden dolayı takdir edilmek istiyoruz. Bu da daha fazla emek ve çalışma demek." diye konuştu.
Türkiye'de İsviçre Ticaret Odası Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müriel Hayırel, yıllardan beri kadınların bilimden sanata, spordan edebiyata, siyasetten çalışma hayatına kadar hayatın her alanında büyük başarılara imza atmasına rağmen, genellikle şiddet, çeşitli mağduriyet ve yoksunluklarla gündeme geldiğini söyledi.
"İnsan ilişkilerinin önemine dikkat ettim"
Demsa Group Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Demet Sabancı Çetindoğan, Anadolu'dan gelen sanayici bir ailenin çocuğu olduğunu belirterek, "Büyüklerimizde sözlü olmayan bir şekilde bayanlara karşı bir pozitif ayrımcılık yapıldığını hissediyorduk. Bunu söylemiyorlardı belki ama davranışlarıyla bizlere verdikleri değeri çok iyi algılıyorduk. Gerek eğitimimiz, gerekse iş hayatına katılırken bunlar bizim için çok önemliydi." diye konuştu.
Çetindoğan, insan ilişkilerinin önemine hayatı boyunca dikkat ettiğini dile getirerek, "Bugün hangi noktada olduğunuz önemli değil, siz çok daha farklı bir noktada doğup, çok daha farklı bir alanda olabilirsiniz. Onun için insanları anlamak, insanların yerine kendiniz koyabilmek sizin başarınızda birebir etkilidir. Buna çok değer veriyorum ve özellikle gençlere tavsiye ediyorum." yorumunu yaptı.
İnsana yönelik birçok proje ve çalışmada yer aldığını vurgulayan Çetindoğan, "Global hope coalition' diye dünyada yeni bir oluşum var. Dünyada barış nasıl sağlanır diye çeşitli ülkelerden önemli katılımcıların bulunduğu bir dernekte Türkiye'den tek üyeyim. Çok kültürlülük dersi çalışması yaptım. Bunu sadece üniversitede değil, lise döneminde başlatılarak tüm dünyada böyle bir dersin verilebilmesi dünya barışına önemli bir katkı sağlayacak. Ülkemizden yaklaşık 11 üniversiteyle çalışma yaparak dosya oluşturdum." bilgisini verdi.
Çetindoğan, hayalinin; günün birinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile bir eser çalmak ve ideal bir dünyada sadece kadın haklarının değil, insan haklarının konuşulması olduğunu söyledi.
"Propolisin üretilmesini üzerime vazife olarak gördüm"
Bee'o Şirketi Kurucusu Aslı Elif Tanuğur, bir bal firmasında Ar-Ge ve kalite direktörü olarak çalıştığı dönemde, yüksek ateş nedeniyle sık sık hastalanmaya başlayan 11 aylık oğlunu doktorların önerisiyle sürekli antibiyotikle tedavi etmeye çalıştıklarını, bu durumun 5 sene devam ettiğini ve 5. sene sonunda çocuğunun fazla antibiyotik kullanımına bağlı olarak vaskülit olduğunu anlattı.
Tanuğur, bu hastalık nedeniyle çocuğunu 18 doktora gösterdiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"18. doktorumuz dedi ki; 'Bu antibiyotikleri çok yoğun kullanmışsınız, bağışıklık sistemi çökmüş, sen artık antibiyotik veremezsin. 6 ay dışarı çıkmayacak, kimseyle temas etmeyecek ve bağışıklığını artıracaksın. 'Nasıl yapacağım?' dedim. Dedi ki; 'Sen gıda mühendisi değil misin, arıyla uğraşmıyor musun? Git bul, oku yayınları. Getir ürünlerin en iyisini çocuğa ne gerekiyorsa ver ama rafine gıda ve ilaç yok' dedi. Bu arada çocuk ateşleniyor, tablo korkunç. Kapattım eve çocuğu, doktorun dediği gibi araştırmaya başladım. Camianın içindeyim, propolis ve arı sütünü duyuyorum ama hiç kullanmışlığım yok. Çünkü bizim ülkemizde üretilmiyor.
Araştırdığımda piyasadakilerin hepsi Çin'den ithal edilmiş içinde ne olduğu belli olmayan ürünler, güvenemedim. Arıcılar üretmediğini söylüyor. Bir kısmı çöpe atıyor, içinde ne olduğundan haberi yok. Bir tanesi benim için üretti. Ancak taş gibi sert bir şey. Ekstraksiyon gerekiyor. Ekstraksiyonu kendim laboratuvarımda yaptım ve damla haline getirdim. Arı sütü ve propolisi bala karıştırarak çocuğuma vermeye başladım ve gerçekten hiçbir şeyi kalmadı."
Daha sonra propolisin üretilmesini üzerine vazife olarak gördüğünü ve işinden ayrılarak üretimine başladığını dile getiren Tanuğur, 2013'de İTO Teknokent'te desteklerle 500 sözleşmeli üreticiyle Türkiye'nin ilk yerli propolisini ürettiklerini belirtti.
"Kadın-erkek ayırmadan uyum içinde olmayı öğrenmeliyiz"
Yazar Metin Hara, kadının başarılı olması kavramının, kadının erkek gibi olması ile eş değer tutulduğunu belirterek, "Bir kadın iş hayatında başarılı ise o kadın iş hayatına güçlü ve başarılı bir kadın olarak görülüyor. Kadınların sadece iş hayatında güçlü olduğunda başarılı anılması bence kadına hakaret. Erkeklerin dev arabalarında, dev kalelerinde, güzel kıyafetlerinin altında kadınlar kadar cesaretli olmadığı birçok hikaye gördüm." şeklinde konuştu.
Kadın veya erkek herkesin dünyayı değiştirmek için eş rolü bulunduğunu vurgulayan Hara, " Kadın-erkek ayırmadan uyum içinde olmayı öğrenmeliyiz. Ancak diktatör zihinler aynılığın barış getireceğini düşünür. Biyolojide ayrılık ve farklılık uyum getirir." dedi.
Son Dakika › Güncel › Türkiye'de Etkili Kadın Olmak' Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?