Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Türk basınında İstanbul Rum toplumuna bakış açısına ilişkin, "Ana akım medya dediğimiz, toplumun daha merkez kısmını oluşturan, merkezdeki görüşleri oluşturan ve etki alanı daha yüksek olan gazete, televizyon, ajans gibi kuruluşlar ve günümüzde daha çok önem kazanmaya başlayan internet medyasına baktığımızda, geçmişe kıyasla daha olumlu bir yaklaşımın bulunduğunu söyleyebiliriz." dedi.
Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen "Günümüz Türk ve Yunan basınında İstanbul Rum toplumuna bakış açısı" konulu etkinlik, Sismanoglio Megaro'da gerçekleştirildi.
Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosu Evangelos Sekeris ile Basın Ateşeliği Amiri Andreas Stamatiou'un ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkiliğe, Fener Rum Patriği Bartholomeos, gazeteciler Murat Yetkin, Mete Çubukçu, Özcan Tikit, Mihalis Psilos, Mihalis Vasiliadis, Andreas Rombopulos ile davetliler katıldı.
Evangelos Sekeris'in kısa bir selamlama konuşmasıyla başlayan etkinlik, 6 gazetecinin iki ülke basınının İstanbul Rumlarına nasıl baktığını anlatan konuşmalarıyla devam etti.
"Türk toplumundaki bakış vatandaşlık haklarına daha çok vurgu yapan hale geliyor"
Etkinlikte konuşan Yetkin, basın ya da medya şeklinde tek ve homojen bir yapıdan söz etmenin mümkün olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Çünkü çok çeşitli bakışların olduğu, çok çeşitli siyasi görüşlerin bulunduğu homojen olmayan bir medya yapısı var Türkiye'de. Bu da doğal. Dolayısıyla değişik yaklaşımlar söz konusu olabiliyor. Ana akım medya dediğimiz, toplumun daha merkez kısmını oluşturan, merkezdeki görüşleri oluşturan ve etki alanı daha yüksek olan gazete, televizyon, ajans gibi kuruluşlar ve günümüzde daha çok önem kazanmaya başlayan internet medyasına baktığımızda, geçmişe kıyasla daha olumlu bir yaklaşımın bulunduğunu söyleyebiliriz. Bununla neyi kastediyoruz? Son 20 yıl gibi bir süre alabiliriz. Burada Türk toplumundaki bakış giderek vatandaşlık haklarına daha çok vurgu yapan hale geliyor. Çok aykırı görüşler de ortaya çıkıyor. Her zaman saldırgan yaklaşımlar olacaktır. Bu dünyanın her ülkesinde de oluyor maalesef dünyamız giderek aşırı, radikal milliyetçiliğin yükselişte olduğu bir dönemde. Bu sadece iki komşu ülke için geçerli değil. Bu dünyanın pek çok ülkesi için Rusya'dan Amerika'ya, Çin'e, Hindistan'a her tarafta bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında bile bunlar var. Dolayısıyla bunu bir kenara bırakarak söyleyelim, giderek daha fazla ve olumlu yönler öne çıkarılarak ana akımda medyada bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün."
Yetkin, medyada muhabirlerin, görüş bildiren programcıların, yazarların hem vatandaşlık haklarını daha çok öne çıkarıcı hem de kişi hak ve özgürlüklerini savunucu yazıları kaleme alması gerektiğini belirterek, "Burada önemli olan ana akımı korumak ve onun olumlu yönde olmasını, hak ve hürriyetleri geliştirici yönde olmasını sağlamak için çaba göstermektir." diyerek sözlerini tamamladı.
"İki ülke halkını birleştiren unsurlar daha fazla"
Atina- Makedonya Haber Ajansı (AMNA) Genel Direktörü Mihalis Psilos da panelin Ege'nin iki yakasında çok önemli bir rol oynayabileceği özel bir dönemde düzenlendiğini belirtti.
Psilos, gazetecilerin İstanbullu Rumları iki halkı birleştiren bir köprü olarak görmelerinin ve geçmişte iki halkın çok bedeller ödediği fanatik duygulardan uzak görmeleri gerektiğini dile getirerek, "Çoğunun aslında böyle gördüğünü düşünüyorum. Doğal olarak İstanbullu Rumlara çok farklı, çeşitli bakış açıları var. Basın da bunu farklı görüyor. Fakat şüphesiz herkesin hemfikir olduğu konu aslında İstanbullu Rumların en önemli alanlarından biri Ekümenik Patrikliği konusudur." diye konuştu.
AMNA'nın gündeminde öne çıkardığı konu başlıklarını aktaran Psilos, birçok şeyin, iki ülke halkını birleştiren unsurların daha fazla olduğunu gösterdiğini aktardı.
Psilos, "Kahvenin, baklavanın Türk mü Yunan mı olduğu meselesi niye bizi ayırsın ki? Mesela futbol da birleştirir. Mesela neden Fenerbahçeli Lefter'i hatırlamayalım? Lefter Küçükandonyadis, Lefter büyük futbolcu oldu. Fenerbahçe'de oynayarak iki ülkede de mesele oldu. Bu konular aslında 13 yıl boyunca AMNA'nın gündelik olarak öne çıkardığı konulardır ve böyle devam etmeyi düşünüyoruz. Tek amacımız iki halk arasındaki dostluğu güçlendirmek. En sağlam temel budur. İstanbul Rumlarının durumunu düzeltecek tek şey budur. Bu biricik köprü için Ege'nin iki tarafındaki gazetecilerin mücadele etmesi çok değerlidir." ifadelerini kullandı.
Gazeteci Mete Çubukçu da geçmişe baktıklarında yaptıkları haber sayısına oranla az olmakla birlikte daha pozitif bir manzaranın ortaya çıktığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de siyaset maalesef bu Yunanistan'da da böyle medyayı arkasından çok uzun yıllar sürükledi. Gündemi siyaset belirledi. Medya da onun arkasından gitti. Şimdi farklı mı? Çok değil aslında. Siyaset yükseldiği zaman medya da onun peşinden gidebiliyor ama şimdi değişik olan insanlar, hem Türkiye Cumhuriyeti hem Yunan vatandaşları birbirini daha fazla tanıyor. Değişik olan bu. Yani milliyetçilik duyguları çok yükselse bile çok fraklı söylemler ortaya çıksa bile insanlar birbirini tanımış olmaktan dolayı artık bunlara eskisi kadar prim vermiyor. Bunu medyada basında da görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı İstanbullu Rumlar da artık kendilerini daha cesur şekilde ifade etmeliler. Bu ülkenin eşit vatandaşları olduklarını daha sık ve cesur en azından medyada dile getirmeleri gerekir."
Son Dakika › Güncel › Türk ve Yunan Basınında İstanbul Rum Toplumuna Bakış Açısı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?