ERDİNÇ AKSOY - Uzunmehmet'in 1829'da taş kömürünü bulduğu Zonguldak havzasında, 165 yıldır devam eden madencilik faaliyetleri kapsamında bugüne kadar yaklaşık 400 milyon tona yakın üretim yapıldı.
Uzunmehmet'in Neyren köyü civarındaki değirmenin yakınında bulduğu "siyah taşların" ocakta yandığını fark etmesinden beri taş kömürü bölge için en önemli kaynaklar arasında yer alıyor.
İskoçların 1802'de ilk buharlı gemiyi sefere çıkarmasıyla insanoğlunun ilgisini çekmeye başlayan taş kömürüne demir-çelik sanayisinin vazgeçilmez girdisi olması nedeniyle talep artıyor.
Yılda 25 milyon ton taş kömürüne ihtiyaç olduğu belirtilen Türkiye'nin tüketiminin yaklaşık 2,5-3 milyon tonu yerli kaynaklardan karşılanabilirken, geri kalanı ithal ediliyor.
Bölgede 1848'den itibaren uzun yıllar İngiliz, Fransız ve İtalyanlar tarafından üretilen taş kömürünün bulunuşunun yıl dönümü her yıl 8 Kasım'da törenlerle kutlanmasının yanı sıra 5 bine yakın işçinin ocaklarda hayatını kaybetmesi nedeniyle 4 Aralık Dünya Madenciler Günü de önem taşıyor.
İlk üretim 1948'te, en fazla 1967'de
1848'de "Hazineihassa İdaresi" olarak bilinen dönemde havzada, İngiliz maden mühendisleri John ve George Berkeley kardeşlerin gelmesi sonucunda Kozlu ve Üzülmez bölgesinde ilk kuyular açılarak, yabancı ve yerli yatırımcıların kontrolü altında başlayan üretim her geçen yıl artarak devam etti.
1865'ten 1935'e kadar özel işletmelerin hakim olduğu 70 yıllık dönemde çeşitli kaynaklara göre kömür işletmeciliği yapan 83 firma, 123 ocaktan milyonlarca ton kömür çıkardı.
Sağlıklı üretim kayıtlarının bulunduğu 1941'e kadar 150 milyon ton civarında üretim yapıldığı tahmin edilen havzanın 165 yıllık tarihinde yer üstüne çıkartılan taş kömürü miktarı 400 milyon tona ulaştı.
Havza tarihinde en fazla üretim 1967'de 35 bin 703 işçiyle 5 milyon 30 bin 864 ton olarak gerçekleşti.
İşçi sayısı da üretim de düştü
Havzada 1941'den 2013'ün ekim ayına kadar 232 milyon 236 bin 698 tonu TTK, 10 milyon tonu aşkın da özel sektör olmak üzere 242 milyon 236 bin 698 ton çıkarılan taş kömürünün üretiminde düşüş sürüyor.
1 milyar 100 milyon ton civarında rezerv bulunduğu kabul edilen havzada, son yıllarda TTK tarafından 1,5-2 milyon ton kömür üretilebiliyor.
Emeklilikler nedeniyle işçi sayısı her geçen gün azalan kurumda 30-40 bin işçinin çalıştığı 1952-1989 yıllarında senede 3-5 milyon ton civarında olan kömür üretimi, bu tarihlerden itibaren eski rakamlara ulaşamayarak düşüşe devam ediyor.
Geçen yıl da 10 bin 512 işçiyle 1 milyon 457 bin 104 ton kömür üretimi gerçekleştiren TTK'nın ocaklarından bu yılın 10 ayın da ise 1 milyon 112 bin 454 ton kömür çıkartılabildi.
"Üretim işçiyle artar"
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TTK'da emeklilikler nedeniyle işçi açığının giderilmesi durumunda üretimin artacağını söyledi.
Üretimin büyük ölçüde insan gücüne dayalı, emek yoğun şekilde gerçekleştirildiğine işaret eden Alabaş, "TTK, 5 milyon ton kapasite ve 14 bin norm kadroyla kurulmuştu. Şu anda işçi sayısı 10 binin altına düşmüş durumda. Kurumun ayakta kalabilmesi ve ülke ekonomisine katkı verebilmesi için işçi talebinin bir an önce sonuçlanması gerekir" dedi.
Alabaş, Türkiye'nin yıllık 25 milyon tona yakın taş kömürü ihtiyacı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ülkemizin ihtiyacının ancak özel sektörle 3 milyon tona yakınını karşılayabiliyoruz. Her yıl taş kömürü ithalatına 4-5 milyar dolar civarında para ödenir hale gelindi. 165 yıldır havzada taş kömürü üreterek ülke ekonomisine katkı veren madenciler, bu uğurda 5 bin şehit vermiştir. Çalışanımız arttıkça, kömür üretimimiz de artacaktır ancak emeklilikler sürüyor. İşçi açıkları üretimin azalmasında en temel nedendir."
Kömürün üretim yolculuğu
Zonguldak'ta yerin metrelerce altında yüksekliği bir metreyi geçmeyen ve zaman zaman sürünerek ulaşılan üretim alanlarında kömür kazılıyor. TTK'nın 5 müessese müdürlüğüne bağlı ocaklardan çıkarttığı kömür, 28 sahadaki özel firmanın da desteğiyle ülke ekonomisine önemli katkı sağlıyor.
Özel sektördekilerle 10-12 bin civarındaki maden işçisi, 3 vardiyada girdiği maden ocaklarında 8 saatlik üretim yolculuğuna nerede ve ne iş yapacaklarının belirlenmesiyle başlıyor.
Yerin metrelerce altında "o gün" üstlenecekleri görevi öğrenen madenciler, TTK'da işçi asansörleri ve ardından bindikleri "fayton" denilen demiryolu aracıyla, özel sektörde ise ocağın içinde yürüyerek "mutlak karanlık" diye niteledikleri derinliğe ilerliyor.
Sevdikleri ve iş arkadaşları tarafından "hayırlı işler" yerine "uğurlar olsun, Allah'a emanet ol" denilerek yolcu edilen madenciler, baretlerinin ışığıyla aydınlanan ocakta, demir tahkimatla örülmüş galerilerden farklı yönlere dağılan üretim bölgelerine gidiyor.
İşçilerin bir kısmı kömür kazılan alanlarda oluşan boşlukların çökmemesi için uzunlukları 4-5 metreyi bulan maden direklerini baltayla keserek tahkimat yaparken, madencilerin bir kısmı da genellikle sürünerek ulaşabildikleri dar kesitlerde kazmanın yanı sıra havayla çalışan kömür kazıcılarla üretim yapıyor.
Mesaileri süresince bir metreden alçak alanlarda kazdıkları kömürü küreklerle konveyöre (yük taşınan bant) aktaran işçiler, ramazanda iftar ve sahurlarını, diğer günlerde de yemeklerini kömürden kararmış elleri ve yüzleriyle yerin metrelerce altında birlikte yiyor.
Madencilerin kazılarıyla ocak içinde biriken ve konveyörle daha yüksek kodlardaki galerilere taşınan kömürün vagonlara boşaltılmasının ardından yer üstüne yolculuğu başlıyor.
Yüzlerce maden ocağının oluşturduğu yer altı şehirlerinde 165 yılı aşkın süredir kömür kazan madenciler, kendilerini bekleyen riskler nedeniyle sevdikleriyle vedalaşarak girdikleri ocaktan "geçmiş olsun" denilerek çıkıyor.
Yaklaşık 5 bin madencinin hayatını kaybettiği kömür ocaklarında göçük, grizu patlaması, gaz zehirlenmesi, taş düşmesi gibi yüzlerce tehlike risk bulunmasına rağmen bölgede en çok istihdam maden sektöründe sağlanıyor. - Zonguldak
Son Dakika › Güncel › Zonguldak'ta Türk Ekonomisine 165 Yıldır Katkı Sağlıyorlar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?