Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, "Maalesef alçak, hain, Türk ve millet düşmanı bir çete diğer ilişkileri olduğu gibi Türk dünyasıyla ilişkileri de zehirledi. Orada bir tekel kurarak hiç kimsenin gitmesine müsade etmedi." dedi.
Türk Dünyası Parlamenterler Derneğince kent merkezindeki otelde "Türk Dünyası ve Türk Dış Politikası Çalıştayı" düzenlendi.
Yayman, yaptığı konuşmada, Türk dış politikasında en önemli konulardan birinin Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesi olduğunu söyledi.
Türk dünyası coğrafyasının, dünya ve Avrasya'nın kalbi olduğuna dikkati çeken Yayman, Türk dünyası ile "alfabe birliği", "dilde, fikirde ve işte birlik tezi" ile "ortak ders kitapları" faaliyetlerinin bir an önce yapılması gerektiğini vurguladı.
Yayman, Türk dünyası birliğinin oluşturulamamasının sorgulanması gerektiğini belirterek, "Türk dünyası birliği ve iş birliği neden yapılamadı?' sorusuna benim verdiğim bir cevap var çünkü yeterince istenmedik ve yeterince adanmışlığımız yoktu. Maalesef alçak, hain, Türk ve millet düşmanı bir çete diğer ilişkileri olduğu gibi Türk dünyasıyla ilişkileri de zehirledi. Orada bir tekel kurarak hiç kimsenin gitmesine müsaade etmedi. Türk milliyetçilerine bile öteki muamelesi yaptılar. Onları karaladılar." değerlendirmesinde bulundu.
Türk dünyası ile ilişkilerin siyaset meselesi olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade eden Yayman, şunları kaydetti:
"Dünyada asimetrik bir güç var ve bu güç her gittiği yere kanı götürüyor, gözyaşını götürüyor. Kadınların, çocukların ölümüne neden oluyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir devlet politikasıdır Avrupa Birliği ile ilişkiler. Bu, bir kenarda durmalı. İslam dünyası ile ilişkiler, bu da bir seçenek olmalı. Türk dünyası ile ilişkiler ise en önemli seçenektir. Dış politikada ebedi dostluklar, ezeli düşmanlıklar yoktur. Dış politika rasyonel bir alandır. Bizim de dış politika seçeneklerimize çok iyi çalışmamız gerekiyor. Bunların başında da Türk dünyası geliyor. Türk dünyası ile ilişkiler geçen 25 yıla rağmen çok az, yetersiz. Bu ilişkilerin çoğaltılması lazım."
"Yakınlaşma istenilen noktada değil"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz da Türkiye'nin Orta Asya ülkeleriyle kültürel, ekonomik ve siyasi yakınlaşmasının istenilen noktada olmadığını söyledi.
Yılmaz, Rusya'nın Orta Asya'da egemen olduğunu belirterek, "Orta Asya ile ilişkilerimiz kağıt üzerinde stratejik öneme sahiptir.' diyoruz. 'Dış politikanın en önemli stratejik boyutunu teşkil ediyor.' diyoruz ama gerçekte bu ilişkilerin istenildiği gibi olmadığını hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin en önemli konusu, Suriye, Irak'taki gelişmeler ve diğer tartışmalardır." diye konuştu.
Türk konseyinin oluşturulması ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatının (TÜRKSOY) yaptığı çalışmaların Türkiye ve coğrafya için önemine de değinen Yılmaz, "Bu bölgenin liderlerinin tehdit algılamasında her zaman Ruslar vardır ama aklında Türkiye vardır. Korkuyla sevgi arasında gidip gelir bu bölge. Biz yönetimlerin de kalbine o sevgiyi sokabilirsek başarılı oluruz." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, Rusya'nın Orta Asya'da egemen olmamasına rağmen etkisinin halen devam ettiğini belirterek, Türkiye'nin Rusya ile bölgede yarış yapmasının doğru olmayacağını anlattı.
Türkiye'nin Hazar eksenli ulaştırma projelerini de desteklemesi gerektiğini aktaran Yılmaz, "Eşit olduğumuzu her defasında vurgulamamız gerekiyor. Bağımsızlığını yeni kazanmış devletlere, kim olursa olsun, eğer eşit olduğunu hissettirmiyorsanız, onun düşünce yapısını farklı bir noktaya getirmiş olursunuz. Siyasi bir ortak zemin yakalamak gerekiyor. Bu birliktelikler ortak zemin yakalanmazsa ekonomik birliktelik olarak kalır ama siyasi birliktelik olmaz. Örneğin, uçak seferlerimiz Buhara'ya, Semerkant'a daha fazla olursa insanlarımız daha çok yakınlaşırlar diye düşünüyorum." görüşünü paylaştı.
"Türk birliğini kurmak pekala mümkündür"
Türk Dünyası Parlamenterler Derneği Başkanı ve eski MHP Trabzon Milletvekili Nail Çelebi de çalıştayda Orta Asya ve diğer coğrafyalarla siyasi, kültürel ve sosyo-ekonomik ilişkilerin irdeleneceğini ve derneğin yol haritası için rapor hazırlanacağını söyledi.
Çelebi, Türk dış politikasının temel amacının, bölgesinde barış ve refah üzerine kurulu, istikrarlı iş birliğine dayalı beşeri kalkınmayı sağlamak olduğunu vurgulayarak, İkinci Dünya Savaşı'ndan itibaren Türk dış politikasının ana hatlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin son dönemde dış politikada hedeflenen sonuçları elde edemediğini savunan Çelebi, "Türk dış politikasını stratejik, siyasi ve ekonomik çıkarlar belirlemelidir.
Din veya mezhep, duygusallık veya maceracılık, ideoloji ya da etnik kimlik unsuru, cumhuriyet dönemi dış politikasında hiçbir zaman baskın unsur haline gelmemiştir. Gerçekçilik, dış ilişkilerin yönetilmesinde baskın unsur olma özelliğini her zaman korumuştur ve korumaya devam etmelidir." şeklinde konuştu.
Avrasya pazarının Türkiye için önemli bir potansiyel barındırdığını ifade eden Çelebi, Türkiye'nin dış politikadaki yalnızlığının Türk birliği ile telafi edilebileceğini söyledi.
Yakın gelecekte Avrupa Birliği benzeri bir oluşumun Türk dünyasında da gerçekleşebileceğini anlatan Çelebi, "Türk birliğini kurmak ve Turan'ı inşa etmek pekala mümkündür. Sadece yeterince ve gereğince düşünme, akıl etme, fikirden harekete geçme, gayret etme ve çalışma gerekiyor. Başarmanın en kısa yol haritası budur." ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Türk Dünyası ve Türk Dış Politikası Çalıştayı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?