Türk-Amerikan İlişkileri: Yeni Bir Başlangıç" Paneli

Uzmanlar ABD Başkanı Donald Trump döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılabileceğini vurguladı.

Bahçeşehir Üniversitesinin (BAU Intertnational) Washington merkezli düşünce kuruluşu Küresel Politika Enstitüsünde (GPI) düzenlenen panelde, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği masaya yatırıldı.

"Türk-Amerikan İlişkileri: Yeni Bir Başlangıç" başlıklı panelde konuşan ABD Siyasi ve Askeri İşlerden Sorumlu eski Dışişleri Müsteşarı Mark Kimmit, Türk-Amerikan ilişkilerinin ortak çıkarlara dayalı uzun bir geçmişi olduğunu ve bu çıkarların iki ülke arasında kurumsallaşmış bir iş birliği tesis ettiğini ifade etti. Kimmit, " Türkiye'de çok önemli çıkarlarımız var ve bu çıkarlar geliştirilmeli." dedi.

Kimmit, Türkiye'nin merkezinde olduğu bir kriz haritası göstererek, Afganistan'dan Libya'ya Ukrayna'dan Suriye'ye kadar bölgedeki bütün krizlerin doğrudan ve dolaylı olarak Amerikan menfaatlerini etkilediğini ve bu krizlerin kesişim noktasının ise Türkiye olduğunu söyledi.

ABD'nin Ortadoğu ve Avrupa'daki krizleri Rusya ile çözemeyeceğini dile getiren Kimmit, "Türkiye olmaksızın bu krizlerin çözümü mümkün değil." şeklinde konuştu.

"PYD ile iş birliği ABD'nin elinde patlar"

Bahçesehir Üniversitesinin Türkiye merkezli Amerika Etütleri Merkezi Başkanı Burak Kuntay da Ankara ile Washington arasındaki ipleri geren, ABD'nin Suriye'de PYD/ PKK'ya verdiği destek ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iade sürecinde yaşanan tıkanıklıklara vurgu yaptı.

Türkiye ile ABD arasında çok boyutlu bir ortaklığın söz konusu olduğunu ifade eden Kuntay, ancak ABD'nin özellikle de Barack Obama'nın son iki yılında Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate almadığının altını çizdi.

Kuntay, "Biz NATO müttefikiyiz, stratejik ortağız, askeri, siyasi ve ekonomi gibi başka birçok alanda işbirliğimiz var ama ABD'nin Suriye'de PKK terör örgütünün resmi kolu olan PYD ile iş birliği yaptığını gördüğümüzde üzülüyoruz. Türk halkı üzülüyor." diye konuştu.

ABD'nin PYD/PKK ile olan ilişkisine DEAŞ ile mücadeleyi bahane ettiğine dikkati çeken Kuntay, "Radikal bir terör örgütüne karşı Marksist bir örgütle iş birliği yapmak yangına benzin dökmek gibi bir şeydir. Bu DEAŞ'a daha çok istihdam sağlıyor. Bu yaklaşım riskli ve sonuçsuz bir yaklaşımdır, ABD'nin elinde patlayacaktır." dedi.

Terörle mücadelede ABD'nin DEAŞ'ı öncelik olarak tanımlamasını eleştiren Kuntay "Bir ülkenin önceliğini diğerinin önüne koyarsanız sorunları çözemezsiniz." ifadesini kullandı.

FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi ile ilgili olarak Kuntay, iade süreçlerinin yargısal boyutlarının uzun sürmesinin anlaşılır olduğunu ancak yönetimin idari bir adım atarak en azından Gülen'in tutuklanabileceğine değindi.

Kuntay, "Türk halkı ABD yönetiminden Türkiye'nin yanında olduğuna dair bir adım atmasını bekliyor." dedi.

FETÖ bağlantılı şahısların da aralarında bulunduğu bazı grupların Türk Amerikan ilişkilerini zedelemeye yönelik bir çaba içerisinde olduğunun altını çizen Kuntay "Hiçbir lobi çalışması iki ülke arasında süregelen ilişkilerden daha güçlü değildir." şeklinde konuştu.

"Türk Amerikan ilişkilerinde bir Rönesans bekliyorum"

Panelde söz alan Trump'ın eski dış politika danışmanı Waleed Phares, iki ülke arasındaki ilişkilerin çok uzun bir geçmişi bulunduğuna ve kökleşmiş olduğuna vurgu yaptı.

Türk-Amerikan ilişkilerinin birçok krizden geçtiğine değinen Phares, bölgede her siyasi, kurumsal veya sınır değişikliğinin Türk-Amerikan ilişkilerini etkileyeceğini belirtti.

Phares şöyle devam etti:

"Herkes ABD'de Başkanı istediğini yapan, istediği adımı atan bir imparator zanneder. Öyle değil, ABD'de birçok siyasi erk söz konusu. İki partili bir Kongre var, çok dinamik bir medya var. Bir de halk var. Halk hiç olmadığı kadar siyasete müdahildir çünkü sosyal medya var. Trump'ın nasıl bir Twitter hesabı varsa hepimizin de var. Bütün bunların arasında bir şeyler hemen değişmiyor. Dolayısıyla mevcut yönetim daha çok yeni ve önümüzdeki süreçte de birçok şeyi daha iyi kontrol edebilecek duruma gelecek ancak Türk-Amerikan ilişkilerinde birçok yönden bir Rönesans'ın gerçekleşeceğine dair ümidim var."

Türkiye ile ABD'nin Ortadoğu'daki önceliklerinin bir kısmının örtüşmediğini söyleyen Phares bu öncelikler üzerinde anlaştıkça ilişkilerin daha iyi bir noktaya gelebileceğinin altını çizdi.