Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "Biz insanımıza gelişmiş ülkelerdekine benzer standartlar sağladığımız zaman eminim ki her alanda olduğu gibi bilim alanında da dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olmayı başaracağız" dedi.
TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri ile TÜBİTAK-TWAS Teşvik Ödülü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Ergün, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'deki akademisyenlerin ve bilim insanlarının bugün ulaştıkları seviyeye ne kadar zor şartlar altında geldiklerini herkesin bildiğini söyledi. Üniversitelerin bilimsel tartışma ortamı olmaktan uzaklaştığı, bilim insanlarına yoğun baskıların uygulandığı dönemler yaşandığını, bir çok akademisyenin doğduğu topraklarda rahat edemediğini, özgür akademik çalışma imkanı bulamadığını, bazılarının çalışmalarını yurt dışında sürdürmek zorunda kaldığını dile getiren Ergün, bugün, geleceğin bilim insanlarının aynı sıkıntıları çekmemeleri için çalıştıklarını vurguladı.
Her ile üniversite açıldığını, akademik kadroların genişletildiğini, burs imkanı sağlandığını, mevcut üniversitelerin altyapı imkanlarının geliştirildiğini belirten Ergün, sadece sayının artması değil üniversitelerin nitelikli olarak çalışmalarını sürdürmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bilimin olmazsa olmaz şartlarından birisi olan demokrasi ve özgürlük ortamını Türkiye'de güçlendirmek için çalıştıklarını ifade eden Ergün, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da AR-GE harcamalarının payında yüzde 13'lük artış yaşandığını, 10 yıl önce 0,44 olan payın 0,92 seviyesine geldiğini söyledi. Türkiye'nin milli gelirinin 10 yılda 230 milyar dolardan yaklaşık 800 milyar dolara yükseldiğini bildiren Ergün, "Yeni hedeflerimiz var. 10 yıl sonra 2 trilyon dolarlık milli gelirin yüzde 3'ünü AR-GE harcamalarına ayırmak istiyoruz. 60 milyar dolarlık AR-GE harcaması yapan, bunun üçte ikisini özel sektörün, üçte birini kamunun yaptığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz" diye konuştu.
-"Eurovision'dan daha büyük coşku olacaktır"
Türkiye'nin, bilimin, araştırmanın her geçen gün daha kıymet gördüğü bir ülke haline geldiğine dikkati çeken Ergün, üniversitelerden mezun olan gençlerin hem bilim adamı hem de girişimci olduklarını, yenilikçi proje üreten akademisyenler ile sanayinin işbirliği yaparak başarılı projelerin gerçekleştirildiğini söyledi.
Türk bilim insanlarının katıldıkları her platformda dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan muadillerinden farklı, geri olmadıklarını açık ve net bir biçimde gösterdiklerine işaret eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz insanımıza gelişmiş ülkelerdekine benzer standartlar sağladığımız zaman eminim ki her alanda olduğu gibi bilim alanında da dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olmayı başaracağız. Çünkü bilimin geliştiği ülkelerde en önemli faktör ortamdır, insana sağlanan şartlardır. Yoksa oradaki kişilerin daha zeki olmasından kaynaklanmıyor. Aynı zekaya sahip olan kişilerin daha fazla imkana sahip olmasından kaynaklanıyor. O nedenle ülkemizin bilim alanındaki imkanlarını genişleten çalışmalar, her zaman bir numaralı gündemimiz olmaya devam ediyor."
Hükümet olarak bilime, bilgiye, öğrenmeye adanmış hayatların yanında olmayı sürdüreceklerini aktaran Ergün, "İnşallah millet olarak yakında, artık değişik alanlarda Nobel Ödülü alan akademisyen ve bilim adamlarına da sahip olacağız. Fizikçilerimiz, ekonomistlerimiz, matematikçilerimiz artık bu istikamette ciddi bir mesafe almaya başladılar. İşte o gün, bu toplum, Eurovision Şarkı Yarışması veya bir spor müsabakasında kazanılan başarıdan çok daha büyük bir sevince ulaşmış, çok daha büyük bir heyecanı yakalamış olacaktır."
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün, konuşmasını Cumhurbaşkanı Gül'e TÜBİTAK'ın çalışmalarına önem verdiği ve törenlere ev sahipliği yaptığı için teşekkür ederek tamamladı.
-"Yaratıcı, kalıplar dışında düşünebilenler bizi geleceğe taşıyacak"
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak da törendeki konuşmasında, dünyanın büyük bir hızla değiştiğini, 21. yüzyılda "yenilikçilik" oyunu oynandığını belirtti.
21. yüzyıla Türkiye'nin adının yazdırılması için inovasyon eko sistemi oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Altunbaşak, şunları söyledi:
"Bizi bugünlerden geleceğe taşıyacak olan inovasyon eko sistemimizin aktörlerinin profiline bakarsak, karşımıza, yaratıcı, kalıplar dışında düşünebilen, etkili iletişim kurabilen, bilgiyi yorumlayarak rasyonel sonuçlar çıkarabilen, girişmci ruha sahip, araştırmacı, bilişim teknolojilerini en iyi şekilde kullanan bireyler çıkıyor.
Bu yetkinliklerin altında da temel değerler sistemi olarak, 'kendin için istediğini başkası için de iste' veya Doğu kültürlerindeki ifade tarzıyla 'kendin için istemediğini başkası için de isteme' altın prensibini şuur altına nakşetmiş, karşısındaki insana ve çevreye saygı reflekslerine sahip bir insan tipolojisi olmalı. Bu konuda biz de, TÜBİTAK olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmek için, geleceğin bu niteliklere sahip bilim insanlarını yetiştirebilmek için TÜBİTAK bünyesinde TÜBİTAK Bilim Okulları kurma hazırlıkları içerisindeyiz."
Prof. Dr. Altunbaşak, bilimsel çalışmaların hemen yarın geleceği değiştirmeyeceğini ancak uzun vadede hem günlük hayatı hem de toplumun refah düzeyini inovasyon sistemi ve eğitimin belirleyeceğini kaydetti.
-"Köklü üniversitelere torpil geçilebilir"
Mühendislik alanında TÜBİTAK Bilim Ödülü'ne layık görülen Koç Üniversitesi'nden Prof. Dr. Alphan Sennaroğlu da törende yaptığı konuşmada, 25 yıldır lazer fiziği ve mühendisliği alanında çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Eğitime büyük önem verilen bir ailede yetiştiğini, annesinin ilk Kıbrıslı Türk doktor olarak Lefkoşa'da göreve başladığını anlatan Sennaroğlu, hızla değişen teknolojilere ayak uydurabilmek için temel bilim eğitimine her zaman ihtiyaç duyulacağını, teknoloji ve bilgi geliştiren bir toplum olmak için temel bilim alanlarının daima canlı tutulması gerektiğini söyledi.
Sağlık Bilimleri alanında TÜBİTAK Bilim Ödülü kazanan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihan Yurdaydın da Türkiye'nin bir bilim ülkesi olarak uluslararası camiada kabul görmesinin önemine işaret ederek, "Bu konuda üniversitelere büyük görev düşmektedir. Akademisyenlerin motivasyonunun yüksek olması şarttır. Bugünün Türkiyesi ve üniversitelerinde bu motivasyon, ne yazık ki hiç olmadığı kadar alt seviyelerdedir. Bu durumu düzeltmenin çareleri mutlaka araştırılmalıdır" diye konuştu.
Türkiye'de üniversite sayıları artarken kalite dengesinin de gözetilmesi gerektiğinin altını çizen Yurdaydın, "Köklü üniversitelere, tabiri caizse bir miktar torpil geçilmesi, doğru bir yaklaşım olacaktır ama elbette bunun karşılığı da beklenmeli ve alınmalıdır" dedi.
-Ödülünü burs olarak verecek
TÜBİTAK Özel Ödülü alan British Colombia Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Altıntaş ise akademik özgürlüğün bilimsel verimliliği artırmak için araç olduğunu söyleyerek, akademisyenlerin kariyerlerinde bilime yaptıkları katkılarla yükselmeleri gerektiğini vurguladı.
Üniversiteleri yönetenlerin başarılarının, kurumlarının bilimsel çalışma, kaliteli eğitim ve üretilen artı değerlerle ölçülmesinin önemine işaret eden Altıntaş, "Türkiye'deki akademik verimliliği ikincil konuma düşüren yönetim kültürünün yenilenme zamanı gelmiştir. Umarım Türkiye'deki devlet üniversiteleri, siyasi politikaların çarpıştığı yerler değil, düşüncelerin başkalarının haklarını çiğnemeden, toplumu ve endüstriyi daha ileriye götürebilmek için özgürce tartışılabildiği, bilimsel çalışmaların ve eğitimin özgürce fakat verimli bir şekilde yapıldığı akademik merkezlere dönüştürülür" değerlendirmesinde bulundu.
Ailesinden ve okul yıllarından bahsederken duygulanan Altıntaş, taşranın kısıtlı şartlarında okumanın zorluğunu bildiğini dile getirerek, TÜBİTAK'tan alacağı para ödülünü, memleketi Denizli'nin Bekilli ilçesinden üniversitelerde okuyan öğrencilere burs olarak vereceğini söyledi. - Ankara
Son Dakika › Güncel › 'Gelirin Yüzde 3'ünü AR-GE Harcamalarına Ayırmak İstiyoruz' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?